İbrahim SOYTÜRK
Tarih: 20 05 2020

Bizim memlekette suçurumlar vardır. Halk dilimde yaşayan bu güzel sözü “şelale” falan filan süslemeleriyle anlatanların suçurumun ne olduğunu bilmediğini hemen anlarım. Filibe’ye bağlı Sopot kasabasının hemen kenarında “Anevo”  (Şerbetçiler) köyünün Koca Balkan’a sırt verdiği oracıkta, Osmanlının ilk döneminden kalma, yaygın oluğu kale gibi taş duvardan şar şar akan bir çeşme vardır.

Buz kesmiş suda 500 sene sağan tutmamış dizi yalaklar. Hep taştıklarından ne zaman boşalıp ne zaman dolduklarını pek bilen yok. Bu gibi çeşmelerimizin ardındaki kayın korularına girdikçe karşınıza suçurumlar çıkar …

Taşıma su değil, Balkanın kendi suyu dökülür taş olukların boynundan…   Her defasında suyun boşta kaldığı yerin altına oturup kendimi unutana kadar üstüme aksa dersin…
Gözlerin anlatır bunu!  Ellerin hareketlenmiş, sırt çantasını indirmiş, sırtındaki terli gömlek kendisi yere serilmiş, pabuçların arkada kalmış, hedef belirlemiş ayakların suya yürür, keselenmek, sabunlanmak için değil, kayadan kopan su omuzlara aktıkça ferahlamak, yüreklenmek ve alabildiğine haykırıp ormandaki bütün kuşları uçurmak için…

Suçurum özlemi başka bir şeye benzemez. Tam orası ıhlamur, akasya, kekik kokularının birbiriyle öpüştüğü ve hiç kokmayan renklerin hasretlikten çatladığı yerdir.

Çiçeklerin arasında liderlik kavgası olduğunu bilir miydiniz?

Biz balkan çiçeklerinden demet derlerken yalnız dış görüntüye bakarız. Toplum da öyle görsel sözele her zaman üstündür. Görsel etkileyicidir. Beni şöyle anlamanızı rica ediyorum. “Budala saç akıllı başta bitmez” tekerlemesi belireli, her kes sabah sabah tıraş köpüğü ile sinekkaydı baş yapıyor. “Güneşli tarlada kabak yetişir” tekerlemesini bilseler ne yaparlardı bilemem…

 Lider olmanın dış görüntüyle ilişkisi yoktur.

Bütün Hindistan’ı ayağa kaldıran, İngilizleri Hindistan’dan tüfek patlatmadan kovan Mohandas Karamchand Gandi’yi, İngilizleri “Süeş Kanalı”ndan kovan Cemal Abdel Nasser’i veya özgürlük özlemini çürütmek için 24 yıl hapiste tutulan Nelson Robinlahla Mandela’yı kim unutabilir ki?

Onların ve onlar gibi nice halk önderinin en güçlü silahı insanlara yeni dünya görüşünü, bağımsızlık ve egemenlik, insan hakları ve tüm ulusların ve halkların eşitliği bilincini başarılı yaşamalarında gizliydi ve hiçbir kimse meydanlardan taşan mitinglere katılanlara para dağıtmadı. Umut aşısı herkese yetti de arttı. Ayaklar meydanlara kendileri gitti. Yumruklar kendiliğinden sıkılıp dalga dalga  kalktı. Dünyanın mihverini oynatan o gür sesler kendiliğinden yükseliyordu.

Şimdi sanki dünya değişti.

Şu dış görünüm var ya, dünyanın yarısını parmağında oynatabiliyor. Oynatsa bile, son hesapta sorunları çözen SORUMLULUKTUR. Lider, halkın dertlerini çözeceğine güven telkin etmelidir.  Asla yalan satmamalı. Yalanın ömrü kısadır. Halkın keskin bakışları hakikati soydukça rezil olur. Sorunların başına gelen budur.

Bir insani lider yapan onun halkın davasına adanmışlığıdır.

Ömrünü feda etmeye hazır oluşudur. “Kurttan korkan ormana girmez!” atasözümüz bu bakıma çok anlamlıdır. Halkın gereksinmeleri için mücadelenin yükünü üslenmek, ezildikçe ezilmemek, yoğruldukça dirilmek ve bayrak gibi dalgalanmak var ya, işte odur lider olmak!

Liderin adanmışlığı rakı sofrasında hoş sohbet  olmak değil, sözün bittiği yerde beklenen çözümlerle parlamaktır. Bu için okulu akademisi yoktur. Bütün kitaplar olmuşları anlatır, fantazi yazarları da hayallerini paylaşır. Hayat yaşarken çözüm bekler, eski, kilitle bugünün kapısı açılamaz ve lider yeni anahtarı her zaman yüksel bilincinde hazır bulundurmalı ve halka kapıları açarak yol göstermeli, kitleyi ardından sürükle-melidir. Gönül boşluğumuzda beklenen yeni kişilik budur…

Bu sıralamada üçüncü yerde gelense, halkımızın derdine derman olacak bir şahsın İLETİŞİM kabiliyetinin yüksek olmasıdır. Halkımızın dilini bilmeyen bir kişi Bulgaristan Türklerinin önderi olamaz! Yalan dolana bulaşmış, kökleri karanlıkta, perde ardından akıl alıp, kişisel hesaplar peşinde ve boyundan büyük işlerle uğraşırken zavallı insanlarımızın menfaatlerini satan, geleceğimizle kumar oynayan bir kişi Bulgaristan Türklerine lider olamaz!

Çünkü Türklüğün taşıyıcısı olan kardeşlerimiz, bu kadar derin azılardan, ezilmişlikten ve parçalanmışlıktan, soykırım zulmünden sonra Türklük yazgımızı gerçekleştirebilmek, son hedef yıldızı gibi parlayan bir yüksek ruhlu önder görmek istiyor. Evet, bunu bekliyorlar. Büyüyen bir zorunluluk var ortada!!!  Bu arzuyu taşıyanlar,  yola koyulmaya hazırdır. Türklük sönmeyen bir ateştir. Söndürülemez ve yanacaktır!

Biz, Bulgaristan’da azınlık olsak da, dünyaya yayılmış çok geniş bir halk topluluğu olduğumuzdan dolayı iletişimin en modern yöntemleriyle herkese yol açmış ve davamızı duyuran, yeni dünya görüşü yayan kardeşlerimizden birinin başa geçmesi iyi olur kanısındayız. “Bultürk” derneğinin emsalsiz başarılarını ve atılımlı planlarını taşıyan, yayan bir kardeşimizin yol gösterici olarak davet edilmesi iyi olur ve beklenti içinde olan kitlemizi memnun eder.

Son olarak da, VİZYONU  (dünya görüşü) çok geniş, bilgi ve deneyim yükü zengin, amaçları görebilen ve hayal gücü kuvvetli bir kardeşimizi lider konumunda görmek isteriz. Son 30 yılda kabuğuna seçilip rahmet yağısın da, biz de başımızı çıkaralım ve nasibimizi alalım diye sabırlılık gösterenler, lütfen beklemeye devam etsinler. Onlara şu “korona belası karantina günlerinde” daha yakından görebildik. Sanki bekledikleri mutluluk kapılarına geldi. Yapılacak bir şey yok deyip, somunu sepetle balkonda, suyu da asansör kapısında bekleyenler, beklemeye devam edebilirler. Bizim beklediğimiz uyanış ve atılımlar hepimizin dünya sezisinde ve kafasının içindedir. Beyinleri mutlu gün bekleyişinden donmuş karizmatik kardeşlerimize ancak saygı ve bayramdan bayrama mutluluk dileriz. Yol yeni dönemeçtedir. Sıkışıp kalanlar lütfen durumu kabul etsinler ve devam etmek isteyenlere engel olmasınlar.

Bulgaristan Türklerinin suçurum mutluluğunu özlediği kadar, halk davamızı omuzlarına alma sorumluluğunu taşımaya, sözünün eri, köylü ile köylü, işçi ile işçi, camide mümin, Ankara’da – Sofya’da Bakan, ufku açık bir öndere ihtiyaç duyduğuna inanıyorum.

Hayırlısı olsun!

Bulgaristan’da ilk kez 20 Mayıs sabahı korona belasından tedavi olanların sayısı yeni vakalardan fazladır haberi aldık. İş Allah kurtulacağız.

Kendinize iyi bakınız.
Paylaşanlara teşekkürler.

Reklamlar