Erdal Karabas

Bulgaristan Türkleri Derneği (BULTÜRK )tarafından düzenlenen 3 ‘ncü sempozyumun konusu ” Bulgaristan’da Etnik Temizliğin ve Soykırımın 30.Yılı ” idi. 18.Aralık 2014 günü açılış toplantısına katıldım. Aradan tam otuz yıl geçmiş. Tüm Dünya için zor yıllardı. Meğer inanılmaz olaylar yaşamışız. Rejimi ne olursa olsun , kamusal erki eline geçirmiş bir yapı , vatandaşlarının isimlerini değiştirir ise; sisteminin başarılı olacağını düşünerek aldığı kararları eyleme koymuştu. İki kutuplu Dünya da , karşı pakt’ta ki bir ülkeye karşı , devletlerin açık bir şekilde dünya kamuoyuna açıklama yapması pek düşünülemezdi. Ancak sivil toplum kuruluşları kendi ulusal kamu oylarına yapabildikleri kadar açıklama yapabiliyorlardı. Dünyada batı blokundan 4 haber ajansı ( Associated Press -ABD , Reuters -İngiltere ,Wolff -Almanya , Agence France-Presse -AFP/Fransa ) doğu blokundan da 1 haber ajansı (TASS -Sovyetler birliği ) ürettikleri haberler ile dünya kamu oyunu oluşturuyorlardı. ( SOSYAL MEDYA ,İNTERNET ,..v.s ) olmadığı gibi ,telefon ile bile haberleşmek mümkün değildi. En yaygın haberleşme aracı ” MEKTUP ” tu. 12 Aralık 1984 ‘te Bulgar Todor Jivkov yönetiminin ”Türklerden isimlerini değiştirmeleri, Türkçe konuşmamaları ve ibadet etmekten vazgeçmeleri ” konusunda aldıkları kararları ve insanlık dışı uygulamalarını ,Almanya’dan karayolu ile gelen işçilere ve Tır şoförlerine ,oradaki soydaşlarımızın bin bir güçlükle verebildikleri mektup , fotoğraf ve diğer belgelerden öğrenebiliyorduk. Bu Mektupların adresi belli idi ” İstanbul Gaziosmanpaşa da bulunan 1950 göçmenlerinin kurduğu ancak kirasının bile zor ödenebildiği ” GÖÇMENLERE YARDIM DERNEĞİ KONFEDERASYONU ” idi. İsim çok büyüktü ama fonksiyonunu tamamladığı için tabela derneği durumda idi. Ekonomik durumu iyi olan , uluslararası otobüs taşımacılığı ile iştigal eden , 1984 yerel seçimlerinde Milliyetçi Demokrasi Partisinin Belediye Başkanı Adayı Yugoslavya Göçmeni Muharrem Balata Genel Başkandı. Tabir yerinde ise; çok hazırlıksız bir dönemde , Bu konfederasyonun önüne , Sovyetler Birliğinin Dağılma sürecini hazırlayan Öncül olaylardan biri gelmişti.( Bu arada Başka derneklerde kurularak çok yararlı faaliyetlerde bulundular ) Rahmetli Babamda , Yanılmıyorsam denetleme kurulu üyesi idi. Bulgaristan’dan Binlerce Mektup ve Belge Derneğe geliyordu. Mektup ve Belge gönderenler, uluslararası kamu oyu , özellikle Birleşmiş Milletler Teşkilatının bir soruşturma açması halinde , yazılanların inanılırlığını arttırmak için , isimlerini ve adreslerini ,başlarına gelen olayları açık açık yazıyorlardı. Ancak , derneğe ulaşmayan bazı mektup ve belge sahiplerinin , Bulgar casuslarca isimlerinin öğrenildiği ve Bulgaristan da bunların tutuklandıkları , işkence yapıldıklarını öğrendik. Daha sonra , Dernek Çatısı altında , bu belgeleri bulundurmanın sakıncalı olacağı düşünüldü ve usulü dairesinde resmi makamlara teslim edildi. Daha sonra , dernek tarafından , Bulgaristan daki soykırımı Protesto amacı ile İstanbul Saraçhane de yaklaşık 30.000 kişinin katıldığı bir miting düzenlendi . Tabii ki , göçün başlaması ile birlikte Tüm Rumeliler ,gelen soydaşlara ellerinden gelen bütün destekleri verdiler. Hatta , Rumeli kökenli olmayan vatandaşlarda çok büyük yardımlar yaptılar. Türkiye de Kenan Evren ve o dönem hakkında birçok şey söylenebilir. Ancak , Kendisinin de Rumelili olmasının etkisi ile konu hassasiyet ile takip edildi , Dönemim Başbakanı Rahmetli Turgut Özal ‘ın üstün çabaları ile Dünya Halter Şampiyonu Naim Süleymanoğlu ,Avustralya ‘da kaçırılarak , Türk Vatandaşlığına geçmesi sağlandı. 1989 yılından itibaren 350.000 civarında soydaşımız Türkiye ‘ye göç etti.

Biz Daha fazla Türkiye ve Bulgaristan dışındaki olayların içinde idik. Ancak bu katıldığım toplantıda , O dönemim canlı tanıklarından intikal değil , bizzat kendi yaşadıklarını dinledik.
İnşallah Dernek Yönetimi ” SUNUMLARI YAYINLAYABİLECEK MADDİ DESTEĞİ BULUR ” da , yaşananlar tozlu raflarda kalmaz.
Ben sadece konuşmacılardan , ismini değiştirmediği için 9 Yıla yakın hapis yatan ve değişik işkenceler maruz kalan amcamızın anlattığı bir olayı aktarmak istiyorum.
Kendisine ismini değiştirmesi için baskı yaparlar , işkence yaparlar , kabul etmez. Sonunda dayanamaz , bulgar işkencecilere ” SİZİN İSMİNİZ NASIL KONUR BİLMEM , ANCAK BENİM İSMİM KURAN VE EZAN İLE KONUR. VE BENİM İSMİM KANIM AKMAYINCA , CANIM ÇIKMAYINCA ÇIKMAZ ” der . Bu cevabın cezası 2 ay 8 gün , soğuk su içinde bulunan bir hücre hapsidir.
Bu olayı anlatırken yüzünde asla , kin ve nefret yoktu, Hatta bir tebessüm vardı. İnanın O yüze yansıyan tebessüme neden olan ruh halinin ne olduğunu öğrenebilmek için neler vermezdim. Ancak , Ben , Rumeli insanın Muhafazakarlığı ve dindarlığındaki , inançlarındaki samimiyeti hissettim. Asla taassup , boş inanç ,hurafe yok . Dinine olan inancı , Allah ile kendi arasında olduğunu bir defa daha açıkça gördüm.
Daha sonra , çok daha acı olaylar, 1992 -1995 yılları arasında Bosna da yaşandı. Balkanlar 20 asrın sonuna doğru kan ile yıkandı.
Bu gün Suriye de daha berbat olaylar yaşanıyor , milyonlarca insan ülkelerini terk ettiler. Onları belki en iyi bizler anlıyoruz. İnanın barışının tesisinde en büyük silah ” BUNCA İŞKENCEYE İNSANLIK DIŞI MUMELEYE MARUZ KALMASINA RAĞMEN AMCAMIZIN YÜZÜNDEKİ TEBESSÜM ” .

Reklamlar