Tarih: 30 Nisan 2019
Yazan. Rafet ULUTÜRK
Konu: Irmaklar akarken taşar, kurur ama yolundan şaşmaz.
Yağmur suyu ile bizde Rodoplarda çamaşır durulanır. Güneş yolunca geldiğinden o suyu kullanan giysilerin gıcır gıcır, parlak olduğunu söylerler. Dağ başlarında bulunan sular akıtılır, kurnalardan içilir, taş yalaklara dolup taşar. Kuyu sularımız ise acıdır.
Bu hafta kitap raflarında “Jaz Isız Bir Ada Değildir” başlıklı kitap belirdi. Bulgar Jaz müziği üstadı Milço Leviev, diktatör Todor Jivkov’un “Jaz burjuva müziğidir, susturun şunları” emrettiği yıllarda Birleşik Amerika’ya kaçmıştı. Gidiş yolculuğunda belleğinin bir kenarına sakladığı “Krivo Sadovsko Horo” (Kıvrak Sadovo Horonu) notalarını Washington’da Jon Ebis Orkestrası’na sunmuş ve icra etmelerini rica etmiştir. Adı partisyon olan notalara eksiksiz müziksel can verme uğraşısı tam 1 yıl sürmüş, sonra onlardan çok güzel film müzikleri canlanmış…
Leviev kitabında, Trakya müziğinde olan ama başka halkların müziğinde olmayan bir özellikten, “bölüntü araları eşit olmayan ritimlerden” söz ediyor. O, “eşit olmayan ritim aralarına” Amerika’da hayat vermekle, hayatını kazanmış.
Halk sanatı, ilk bakışta, ilk kulak verişte, hamdır. İçilmeyen acı sular gibidir. İşledikçe ezilir, serpilip dökülür, gönüller ferahlar.
Demek istediğim, Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri kapı çalıyor. Şurada bir aydan az zaman kaldı. Üyelerinin çoğu Müslüman Türk olan partilerimiz – Hak ve Özgürlükler Hareketi (HÖH, DPS); Sorumluluk, Hoşgörü ve Özgürlük için Demokratlar (DOST); Hürriyet ve Şeref Halk Partisi (HŞHP) aday göstermedi; bu defa Bulgaristan’ın Avrupalı Gelişimi İçin Vatandaşlar, GERB-1 Türk ile Müslümanlığını öğrenememiş 1-Pomak Türkü; “Volya” İrade Partisi 1-Türk ve Bulgaristan’ın Kurtuluşu İçin Ulusal Cephe (NFSB) 1-Türk-Müslüman Romen gösterdi. Yani Bulgaristan’ın genel toplamında 25 Türk kimlikli kardeşimiz Avrupa parlamentosu Milletvekili adayı gösterildi ki, bu çok büyük bir başarıdır.
Daha önce yapılan AP seçim sonuçları şöyleydi:
- 2007’de Bulgaristan Türkleri AP’da 4 milletvekiliyle temsil edildiler.
- 2009’da Bulgaristan Türkleri AP’da 3 milletvekiliyle temsil edildiler.
- 2014’te Bulgaristan Türkleri AP’da 4 milletvekiliyle temsil edildiler.
26 Mayısta yapılacak olan Avrupa Parlamento seçimlerine Bulgaristan Türkleri ilk defa ikinci bir milli siyasi parti – DOST – listesiyle katılıyorlar.
DOST partisinin № 16 ve HÖH-DPS partisinin de № 20 sıra numarasıyla katıldıkları seçimde toplam 318 AP milletvekili adayı yarışacak.
Bulgaristan’da katılan parti sayısı 13, koalisyon sayısı-8 ve bağımsız aday sayısı da-6’dır.
Bulgaristan’da seçim barajı %5.8 olup, toplam 17 milletvekili seçilecek ve Brüksel’de Bulgaristan halkını, gerçeklerimizi, planlarımızı, önceliklerini ve milli menfaatlerimizi temsil edeceklerdir.
Son 12 yılda Bulgaristan’ı 51 vekil temsil etti:
Son 12 yılda Avrupa Parlamentosuna gönderdiğimiz toplam 51 milletvekili, aralarından 11’i HÖH, DPS üyesiydi, ülkemizi, sorunlarımızı, beklentilerimizi ve umutlarımızı eski kıta yasama kurulunda gerektiği gibi anlatamadılar.
Örneğin nüfusumuzun % 25’ini oluşturan Bulgaristan Müslümanlarını AP da tanıtıl(a)madı, AP’de konuşulan 27 dilde bir el kitabımız bile basılmadı. Şiir ve öykülerimizden, örf ve adetlerimizi anlatan eserler bir sergide bile yer almadı. Bulgaristanlı Türklerin yaşadığı köyleri süsleyen albümler de ilgi uyandırabilirdi.
Ancak bir Balkan ülkesinden, isim değişikliyle, Güney Doğu Avrupa ülkesi olduk. Avrupa ana kentleri ve büyük devletleriyle değil, kuzey komşumuz Romanya ile yarışa girdik, boy ölçtük, sonunda her alanda olmak üzere Romanya tarafından da geri kaldık.
Şimdi AB üyeleri arasında en geri kalmış, en yoksul, en cahil, yolsuzlukta eşi olmayan, adalet sistemi frene basmış bir ülke olarak yerimizde sayıyoruz. Tabi ki, son 12 yılda hiçbir şey olmadı demiyorum. Örneğin memleket boşaldı. Nüfusun yarısını dış ülkelere gönderdik, İş Allah gidenlerin hepsini zengin ve daha kültürlü dönmelerini bekliyoruz…
En büyük özelliğimiz Avrupa Birliğinden (AB) 160 milyon Euro ile Türkiye ile devlet sınırımıza 3 metre yüksek dikenli tel örgü çekip gece-gündüz gören kamaralar monte edip sığınmacı ve kaçak göçmen selini durdurmaya çalışıyoruz. Şükür gelen yok. Şimdi bir çelişki içine düştük. Yunanistan’la sınırımız açık. Afrikalı göçmen seli bize yönelirse durdurabilmemiz için boydan boya tel duvar çekmemiz gerekecek mi? Brüksel’den para kopartmak için bunu anlatmak çok zor, çünkü verdiğimiz son dilekçeyle “Shengen Bölgesi”ne yani sınır kontrolü olmayan AB devletleri kulübüne katılmak istediğimizi bildirdik. Bizi anlamadılar. “Shengen” sınırlarının tamamen sökülüp kaldırılarak atılmasını isteseydik, daha isabetli olacaktı. Çünkü bir AB üyesi olarak kendimizi “Shengen Bölgesi” içinde bulacaktık.
Ayrıca milli para birimimiz olan Bulgar Levası’nın da kaldırılmasını ve yerine “Euro” kullanmak istediğimizi duyurduk. Onlardan ise şu cevap geldi: 2018’de Avrupa Konsey (AK) toplantıları Sofya’da Milli Kültür Sarayı’nda yapılırken “nüfusunuzun % 80’inin Latin harflerini tanımadığını saptadık, problem çıkmasın?” Hemen yazılı cevap gönderdik: “Gerekirse karne sistemine geçeriz!”
Ne var ki, bizim Avrupa Parlamentosunda yaşadığımız sorunlar bam başka. Gönderdiğimiz milletvekilleri 12 senede AP Başkanlığına bir defa çıkıp, “Dış ülkelerde 3 milyon vatandaşımız var, bunların daha fazları AB ülkelerinde, 1 milyon vatandaşımız da Türkiye Cumhuriyetinde kalıyor, dış ülkelerde seçim örgütlemek çok zor, hepsine mecburi posta ile oy kullanma hakkı tanınsın!” d(iy)emediler.
Çok önemli bir sorun da, AB üyesi olan ve tarihte devlet kurmuş, anadili, milli dili, dini, üretim, yaşam ve manevi gelenekleri olan, yerleşik yaşam tarzı sürdüren, kendi toprağında yaşayan, çalışıp geçinen, son asırda kendi kültürüyle, kendi halk kültürü, sanatı, edebiyatı ile yaşayan milli azınlıkların ÖZEL KÜLTÜREL UNİTE oluşturma hakkına, AB garantörlüğünde GÜVEN KREDİSİ isteyemediler.
Bununla birlikte AB üyesi ülkelerin tüm azınlıklarından birer KOMİSER’in katılacağı bir AB KOMİSERLER KONSEYİ kurulmasını da öner(e)mediler. Bu bakıma BULGARİSTAN ROMANLARI MİLLİ KOMİSERLİĞİ kurulduğunu da bildirip, AB aylık bültenine yazdır(a)madılar.
Milli azınlıklar konusunda önerilerde bulunulurken – devlet geleneğinden gelen, devlet kurmuş, devlet yönetmiş azınlıklar ve nüfusu azalan ve nüfusu çoğalan azınlıklar gibi ayrımlar yapıp bu konularda ayrıntılı bilgilenmek isteyen AB Komiserliğine önemli bilgiyi de sunmamışlardır.
HÖH Genel Başkanı Mustafa Karadayı ile DOST partisi Genel Başkanı Lütfi Mestan ayrı ayrı verdikleri demeçlerde, AP milletvekilleri listesini hazırlarken gençlere, yabancı dil bilgisi olanlara ve yüksek öğrenimli ve yetenekli seçkinlere öncelik tanıdıklarını açıkladılar. Gençlere öncelik verilmesi çok güzel de, Brüksel uluslararası meclisinin hangi gruplarında çalışacak kadrolara ihtiyaç duyulduğunu bilmiyoruz. Çünkü HÖH kendisini ALDE üyesi sol liberal parti olarak tanıtırken, DOST da sağ liberal bir parti olduğunu gizlemiyor. Demek oluyor ki, bu iki parti aslında öz olarak birbirinin kopyası gibi. Yukarıda yazdığım gibi, “Irmaklar akarken taşar, kurur ama yolundan şaşmaz.” Bunun somut anlamı HÖH ile DOST milletvekillerinin ALDE sofrasında buluşmasının kaçınılmaz oluşudur. Buradaki (mecaz) ırmaktır.
Bulgaristan Müslüman Türklerinin insan hakları, azınlık hakları, ana dilde eğitim ve öğretim hakkı, eşitlik, eşit fırsat, hür olma, din özgürlüğü, Türk Kimliği, Türkiye ve diğer komşularla dostluk ve işbirliği vs temel erdemlerimiz uğruna verdiğimiz kökünde sapında ve yaprağında, tozunda ve suyunda ortak, bir asır süren mücadelemizden kaynaklanmıştır. Biz yetiştirdiğimiz iri ve küçük baş hayvanları Türkiye’ye mi Araplara mı satalım konusunda birbirimize düşemeyiz. “Moskova”nın 5. Kol Ordusu gibi saçmalıklarla anlatılan HÖH partisi F-16 amerikan askeri uçaklarının satın alınmasına oy verdikten sonra, Avrupa-Atlantizmi konusunda kuşkular kalkmış olmalıdır. Amerika askeri üstlerine Atom Bombası üslendirilmesine ve 100 kilometre arayla askeri poligon ve tesis kurulmasına hepimiz itiraz ediyoruz.
Ahmet Doğan’ın AP milletvekili adaylarıyla görüşmeye katılmamasına gelince – iyi oldu da gelmedi. O artık ruhen yıpranmış olduğundan ve “dede” olmanın anlamını henüz tam olarak kavrayamamış olduğundan, bazı zayıf yanlarını iyi bilenler “ne olur gitme” demiş olabilirler, çünkü göze kestirdiği kızla evlenmenin de bir sınırı var. Geçen hafta Şumnu “Tombul Camii” dolayında Türkiyeli bir Hoca’yı anma törenleri yapıldı. Adam bize 70’inde gelmiş, 18’inde bir öğrencisiyle evlenmiş, 3 çocuk yapmış, anlat da anlat… bu işin ahlak tarafı yok mu! Yoksa yanlış mı düşünüyoruz? Valla bilemedim…
Doğan’ın “Denize Bakan” şatoda tutulmasına gelince. Bu, Rusların Osmanlı’dan çaldığı bir usuldür. Osmanlı da, Namık Kemal’den Mithat Paşa’ya kadar çok kıymetlilerini ya kıyıda ya adada tutmadı mı?
Ruslar hala bizi bir “istila” bölgesi gördüklerinden, bazı hususlarda 21.Yüzyıl aklına sığmayan işler yapabiliyorlar…
Şu da asla unutulmamalı: HÖH ve DOST’un ikisinin de Programlarında liberal ve demokratik değerlere bağlı bir merkez parti olduğu ifade edilmektedir. Biz kendi özümüzden gelmeyen ideolojik fikirler ve çarpık dünya görüşleri için ailelerimizi, mahallelerimizi, gettolarımızı, köylerimizi parçala-yamayız.
Dilimizde büyük harfle yazılacak bir söz varsa, o da BİRLİKTİR.
HÖH 2017 seçiminde oylarının üçte birini Romen seçmenden aldığını asla unutmasın lütfen…
HÖH, DPS partisi bazen kaşınacak bir yer ararken, Bulgarlar’dan “yurtseverlik” öğrenmeye yeltenmesi anlamsız bir saçmalıktır.
Bu toprakları VATAN olarak Bulgarlardan fazla seven bir millet varsa, o da biziz. Bu topraklar yani VATAN adına savaşlara katılmış, şehitler vermişiz. Vatanımızı Avrupa, Dünya ve Olimpiyat şampiyonluklarıyla şereflendirmiş-iz. Başımıza gelenler, çekilerimiz bir yana, Vatanımızın ak yüzünü asla kara etmemişiz. Vatanı olan bir halk olmak şerefi bize aittir…
Bulgar meclisinde ve AP meclisinde ve komisyonlarında kafa karıştırmaya gerek yok. Biz Bulgaristan Müslüman – Türkler KALİTELİ VE DİSİPLİNLİ BİR AZINLIĞIZ. Temel hak ve özgürlüklerimiz tanınsın, Bulgaristan ve Bulgar halkı da bizimle birlikte rahat bir nefes alsın.
Çok dil bilmek ZEKİ olmak veya DERİN DÜŞÜNCELİ olmak anlamına gelmez. Yabancı dil bilmek iyidir…
Liderimiz zeki ve derin düşünceli, öngörülü olanlarımızdan çıkacaktır. Şu konuda ayrıntılı bilgi sunmak istiyorum. Atasözümüzdür:
“……. …. gerdeğe girilmez!” Bu, akıl için, zeka için, öngörü için de geçerlidir. Vasıf dediğimiz (nitelik) bir insanda ya vardır ya da yoktur. HÖH ve DOST (kısmetse) milletvekillerinden AP’na giderken istenen nedir:
Ana dilini, vatan dilini, töresini, tarihimizi, halk bilgeliğini, kültürünü ve derin erdemlerini bilmektir. Yukarıda yağmur, kaynak ve kuyu suyu örneğini bu nedenle verdim. Bu üçlü bir ayrımdır ama her zaman istenince kaliteli yeni bir BİR edebilir.
Şöyle düşünelim: Diyelim ki seçildiniz. Dileğimizdir.
İlk uçakla Brüksele indiniz ve protokol şefi sizi tanımak istedi. Ofisine buyur etti. Gittiniz. Oturdunuz, filtre kahvesi geldi. Süttü, şekerdi, “beyendiniz mi?” derken, size şöyle bir soru yöneltti: “Cumhurbaşkanınız R. Radev memleketiniz için ‘bataklık’ dedi. Bunu nasıl anlamalıyız?”
Zor bir soru tabii: ‘Altı sakal, üstü bıyık….!” Söz konusu olan “bataklık.” Siz Avrupa Parlamentosunun bir arıtma tesisi olmadığını bildiğiniz için, arıtma tesislerinden önce su nasıl temizleniyormuş diye düşününce, aklınıza toprak ve hava gelir. Ve cevabınız şu olabilir: “bataklık suyunu toprak emerse su arınır, hava sıcak olunca da buharlaşır ve yine arınır…” Böylece yağmur, kuyu ve kaynak suyundan kaliteli su elde edilebileceğine işaret etmiş olursunuz.
HÖH ve DOST da aynı kıstas ve değerler üzerinden analiz edildiğinde ve işe yaramayan sap çöp temizlendiğinde durulur ve kıvama gelmiş olur. İnanmanızı istiyorum, “bölüntü araları eşit olmayan ritimlerden” jaz harikaları yaratmak hepimizi bekleyen yeni büyük ödevdir.
Kıvrak Sadovo Horonu temel yapan besteci M. Veliev’e Han Asparuh’un Tuna boylarına kaç ritim ve kaç şarkıyla geldiğini sormak isterim. Bizim atalarımız bu topraklara 300 ritim ve 100 makamla gelmişler ve bu melodiler 600 yıl hiç kimseyi rahatsız etmemiştir. Kurtların kudurduğu son yüzyıl hariç tabii.
Gerçek ve gelecek öze dönmektir. Birlik ve Beraberlik ölümden başka her şeyi çözer.
Hepinizin seçilmesi ve ruhunu satmadan halkıma yararlı olmanız en kalbi temennimizdir.,Okuduğunuz için sağ olun!
Okuyanlar okumayanlara iletsinler.
Vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.
Saygılarımızla,