Bulgaristan’da yaşayan Bulgaristanlı vatandaşlarımız ile Bulgaristan dışında yaşayan tüm Bulgaristan asıllı vatandaşlarımıza bildirilerimizin bu bölümünde dünya üzerinde mevcut din ve inançların hemen hemen hepsinde var olan özellikle İslam âleminin de mübarek HAC dönemini de içine alan mübarek kurban bayramı münasebeti ile halen doyduğumuz yer Türkiye’den doğduğumuz yer olan Bulgaristan’a mensubu bulunduğumuz kutsal inanç ve medeniyetin de gereği olarak “SILA İ RAHİM” ziyaretinde bulunduk.
Ziyaretimiz sürecinde Bulgaristan’ın çok şehirlerini gezerek kadim dostluklarım bulunan kişi, kurum ve kuruluşlarla Bulgaristan’ın ve özellikle Bulgaristan ve bölgesinde bulunan coğrafyalarda meydana gelen olağan ya da olağan dışı hareketlilikler ile Bulgaristan’da mevcut siyasi krizler ile ilgili fikir alış verişlerini içerir sohbet ve muhabbetlerde bulunduk.
Söz konusu ziyaretimizde yapmış olduğumuz sohbet ve gözlemler sonucunda memnuniyet duyduğumuz çalışmaların yanı sıra Bulgaristan devleti ve Bulgaristan halkı adına üzüntü ve endişe duyduğumuz faaliyetlerin olduğuna da maalesef tanık olduk.
Bu çalışmaları kısaca başlıklar halinde aşağıda sizlere arz edeceğiz;
Demokrasi ile yönetilen tüm dünya ülkelerinde siyaset ve yönetim kurumları ile özellikle halkların mensubiyet taşıdıkları inançlarının korunup kollanması maksadı ile inanç birliğinin sağlandığı ve insanların yaratıcılarına aracısız olarak ulaşıp ibadet edip dua ettikleri kutsal mekânlar olan her türlü ibadethanelerde siyasi propaganda ve konuşmaların yapılmaması hükmü kurallara bağlanarak herkesin buna uyması istenmiştir.
Oysaki ziyaretimiz esnasında özellikle Müslüman tebaanın bulunduğu mekânlar camileri normal zamanlarda ziyaret dahi etmeyen hatta fazlalık olarak gören bir takım zihniyetlere mensup kişilerin kutsal mabetlerin içerisinde mübarek “KURBAN BAYRAMI NAMAZI”’nda fütursuzca ve utanmadan Bulgaristan halkını kandırmaya çalıştıklarını bizzat gördüm şahit oldum.
Kendilerini Müslümanların temsilcileri olduklarını sayan bu utanmazlar istemeyerek siyaseten de olsa kılmak zorunda kaldıkları KURBAN BAYRAM NAMAZI öncesi ve sonrası senenin her günü ve her saat başı Müslümanların yoğun bulundukları kaleleri sayılan KIRCI ALİ şehrindeki ve Müslümanların aleyhinde küfür derecesinde ilanat yaparak gonk vuran saat kulesi hakkında günümüze kadar hiçbir şikâyet ve yaptırım gerektirir müracaatlarda bulunmamışlardır. Yönetim ve idarede halen de TÜRK-MÜSLÜMANLARIN sayesinde görev yaptıkları halde aynı zihniyetle görevlerine devam etmektedirler.
“AYNI HAMAM AYNI TAS” gibi.
Bulgaristan-Türkiye Cumhuriyeti Devletleri arasında tarihi, milli ve inanç yönünden bulunan kuvvetli bağların, iyi komşuluk, ekonomik, ticari, stratejik ve kültürel işbirliğine dayalı ilişkilerin her iki devleti de temsil eden ancak kimlere hizmet ettikleri bize göre belirsiz olan yetkin, yetkili kurum ve kuruluşların sözde Türkçe eğitim ve konuşma diline hizmet ettiklerini beyan ederek çeşitli toplantı ve seminerler düzenlediklerini memnuniyetle gördük.
Ancak söz konusu çalışmalarda Bulgaristan devletinin demokrasi ile tanışmaya başladığı yaklaşık 30 yıllık ve ondan önceki Totaliter Komünist rejim dönemlerinin bile seviyesine ulaştıramamışlardır.
İki devlet arasında ilişkileri düzenleyen kurum ve kuruluşların devletleri ve halkları ile ilgili sorun ya da çözümlerini eşdeğerde bulundukları devlet kuruluşları ve devlet adamları ile görüşerek çözüme ulaştırmalıdırlar.
İki devlet arasında ilişkileri düzenleyen kurum ve kuruluşların devletleri ve halkları ile ilgili sorun ya da çözümlerini eşdeğerde bulundukları devlet kuruluşları ve devlet adamları ile görüşerek çözüme ulaştırmalıdırlar.
Tabi ki kendilerine yakın gördükleri halklar ve ait oldukları STK’ların da dertlerini dinleyip insan haklarına uygun olarak kılavuzluk görevlerini ifa ederek.
Bulgaristan – Türkiye Cumhuriyeti devletlerinin asli unsurları olan Bulgaristan halkı ve Aziz Türk Milletinin tarih boyunca bir birlerinin menfaatleri ve bulundukları coğrafyalarda uzun süreli hüküm sürdürmeleri amacı ile zaman zaman bir birilerine karşı savaşsalar da bir birilerini destekleyerek zafer kazandıkları da tarihi bir gerçektir. Yaşayan ayaklı tarih olarak nitelendirdiğimiz sayıları günümüzde yok denecek kadar az fakat hizmetleri ebediyen gururla ve onurla yâd edilecek bu kahramanların yerlerinde ziyaret edilerek yapmış oldukları fedakârlıklardan dolayı unutulmayıp kendilerinin eleştirilmeden onurlandırılması her iki devlet görevlilerinin objektif bakışlı çalışma ve hizmetleri olmalıdır.
Bulgaristan’da yapmış olduğumuz kısa ama çok detaylı görüşmeler neticesinde ne yazık ki, Bulgaristanlı vatandaşlarımızın Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Aziz Türk Milleti hakkında, AB ülkeleri ve ABD’nin şartlı ve BULTÜRK’e göre ekonomik ve finansal hormonlu günü birlik çıkar ve menfaatlerini düşünen destekleri münasebetiyle Bulgaristan’ın an itibarı ile müreffeh ve huzurlu olduğunu zannederek Güçlü Kadim Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Aziz Türk Milletine karşı tüm empariyalist ve Vandal ülkelerin uygulamış oldukları çok yönlü ambargolardan dolayı küçük görerek kendilerine yakışmayacak şekilde eleştiride bulunduklarını gördüm ve çok derinden üzülerek şahit oldum.
Fakat değerli Bulgaristanlı hemşerilerimiz şunu çok iyi bilip idrak etmelidirler ki, bu empariyalist ve Vandal ülkeler menfaatleri bittiğinde desteklerini çekerek Bulgaristan devleti ve halkını ortada bıraktığında Bulgaristan diye bir devlet siyasi olarak olmasa da ekonomik ve kültürel yönden bitmiş tükenmiş olacaktır. Bu nedenle başkalarının para ve gücüyle değil Bulgaristan devleti ve halkı kendi güç ve iradesi ile varlığını sürdürmek zorundadır.
“BORÇ ALAN EMİR ALIR”
Bu nedenle değerli hemşerilerimizi tarihi bağlarımız bulunan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Aziz Türk Milletine karşı hasmane ve çirkin eleştirilerden uzak durup hısımlık ve güzel düşünceler ile omuz vermeleri konusunda Bulgaristan devleti ve halkının gelecekteki yüksek menfaatlerinin korunması için içlerinden biri olarak uyarıyoruz.
Bulgaristan’daki ziyaretlerimizde gördüğümüz ve duyduğumuz bütün bu gözlem ve incelemelerimiz sadece Bulgaristan ve Bulgaristan vatandaşlarımız ile ilgili olarak sınırlı değildir. Bizi Bulgaristan Türkü olarak derinden üzen ve kahreden asıl etkenlerden birisi ve başlıcası da kendileri bizler için çok önemli olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil eden Bulgaristan’da görevli, bürokratların yanı sıra T.C. devletinden emekli olmuş halen oradan maaşlarını alarak geçimlerini sürdüren emekliler yada iş adamlığı pozisyonunda bulunan Türk vatandaşlarının Bulgaristan Türkiye Cumhuriyeti devletlerinin yüksek menfaatlerine karşı duyarsız olarak istemeyerek de olsa yıkıcı ve tahrip edici faaliyetlerde bulunmalarıdır.
Doğduğumuz yerlerde kurban bayramı münasebetiyle kısacık bir sürede tespit etimiz memnuniyet ve üzüntülerimizi içeren gözlem, inceleme ve sohbetlerimizi içeren çok sayıda konu ve görüşler olduğu halde Bulgaristan devleti ve halkının içerisinde bulunmuş oldukları siyasi kriz ve bunalımdan dolayı yara vermemek amacı ile bunlardan fazlasını anlatmamıza gerek olmadığını düşünüyoruz. Bulgaristan’da yayın yapan Bulgar ulusal radyosunun Kırcaali temsilcisi Nahit DOĞU ile yapmış olduğumuz mülakatta da bu konulara siyaseten de olmak üzre geniş olarak değindik
Fakat değerli Bulgaristanlı hemşerilerimiz şunu çok iyi bilip idrak etmelidirler ki, bu empariyalist ve Vandal ülkeler menfaatleri bittiğinde desteklerini çekerek Bulgaristan devleti ve halkını ortada bıraktığında Bulgaristan diye bir devlet siyasi olarak olmasa da ekonomik ve kültürel yönden bitmiş tükenmiş olacaktır. Bu nedenle başkalarının para ve gücüyle değil Bulgaristan devleti ve halkı kendi güç ve iradesi ile varlığını sürdürmek zorundadır.
“BORÇ ALAN EMİR ALIR”
Bu nedenle değerli hemşerilerimizi tarihi bağlarımız bulunan Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Aziz Türk Milletine karşı hasmane ve çirkin eleştirilerden uzak durup hısımlık ve güzel düşünceler ile omuz vermeleri konusunda Bulgaristan devleti ve halkının gelecekteki yüksek menfaatlerinin korunması için içlerinden biri olarak uyarıyoruz.
Bulgaristan’daki ziyaretlerimizde gördüğümüz ve duyduğumuz bütün bu gözlem ve incelemelerimiz sadece Bulgaristan ve Bulgaristan vatandaşlarımız ile ilgili olarak sınırlı değildir. Bizi Bulgaristan Türkü olarak derinden üzen ve kahreden asıl etkenlerden birisi ve başlıcası da kendileri bizler için çok önemli olan Türkiye Cumhuriyeti Devletini temsil eden Bulgaristan’da görevli, bürokratların yanı sıra T.C. devletinden emekli olmuş halen oradan maaşlarını alarak geçimlerini sürdüren emekliler yada iş adamlığı pozisyonunda bulunan Türk vatandaşlarının Bulgaristan Türkiye Cumhuriyeti devletlerinin yüksek menfaatlerine karşı duyarsız olarak istemeyerek de olsa yıkıcı ve tahrip edici faaliyetlerde bulunmalarıdır.
Doğduğumuz yerlerde kurban bayramı münasebetiyle kısacık bir sürede tespit etimiz memnuniyet ve üzüntülerimizi içeren gözlem, inceleme ve sohbetlerimizi içeren çok sayıda konu ve görüşler olduğu halde Bulgaristan devleti ve halkının içerisinde bulunmuş oldukları siyasi kriz ve bunalımdan dolayı yara vermemek amacı ile bunlardan fazlasını anlatmamıza gerek olmadığını düşünüyoruz. Bulgaristan’da yayın yapan Bulgar ulusal radyosunun Kırcaali temsilcisi Nahit DOĞU ile yapmış olduğumuz mülakatta da bu konulara siyaseten de olmak üzre geniş olarak değindik.
Saygılarımla,