Gülten RAYİMOĞLU
Bulgaristan Türklerinin Türkiye’ye Zorunlu Göçü (1950-1951)
1923-1949 Arası Göçmen Politikası
Balkanlar’dan Türkleri tamamen çıkararak, Slav bir Bulgar devleti kurmayı amaçlayan Rusya’nın Osmanlı-Rus Savaşı (1877-1878) ile başlattığı politikalar, Bulgaristan’dan kitlesel göç hareketlerinin başlamasına yol açmıştır. 1878-1912 yılları arasında yaklaşık 350 bin Türk, Bulgaristan’dan zorla göç etmek zorunda kalmış; 1885 ile 1923 yılları arasında ise bu sayı 500 bine ulaşmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile birlikte, Bulgaristan’dan gelen göçmen sorununu düzenlemek amacıyla 1925’te iki ülke arasında bir anlaşma yapılmış ve göç işleri belli bir düzene girmeye başlamıştır.
1933’ten itibaren Bulgaristan’da yaşayan Türklerin göç etme isteği belirgin şekilde artmaya başlamıştır (Pınar, 2014: 64). 19 Mayıs 1934’te Bulgaristan’da faşist bir darbe gerçekleştirilmiş ve bu dönemde Bulgar yönetimi, etnik bir yapı oluşturma amacıyla Türk nüfusunu hedef almış, Türk hükümeti de bu durumu göç ettirerek yanıt verme kararı almıştır. Cumhuriyet’in ilk on yılı içerisinde Bulgaristan’dan Türkiye’ye gelen göçmen sayısı 101.537’yi bulmuştur (Çolak, 2013: 117).
İkinci Dünya Savaşı ve Göç Akışının Yavaşlaması
İkinci Dünya Savaşı sırasında Bulgaristan’da nüfusun azalması, Bulgar hükümetinin sınır dışına çıkışları yasaklamasına neden olmuş, bu durum Türkiye’ye yapılan göç akışını yavaşlatmıştır. 1940-1949 yılları arasında, Bulgaristan’dan Türkiye’ye ortalama olarak yılda yaklaşık 2.100 kişi göç etmiştir. 1942’de kurulan Vatan Cephesi, Bulgar halkı için bir umut kaynağı olmuşsa da, faşist yönetiminin son bulması beklentisi boşa çıkmış ve baskılar daha da artmıştır. Özellikle Bulgaristan’daki Türkler için yaşam, bu dönemde ciddi bir eziyete dönüşmüştür.
Bulgaristan Türklerine Yapılan Zulüm
Komünist yönetimin, Bulgaristan’daki Türkler üzerinde uyguladığı baskı ve zulüm giderek daha da artmıştır. Türklere ağır vergiler yüklenmiş; üreticilerin ürettikleri ürünlerin çoğu devlete verilmesi için zorlanmış; Türk çocukları zorla işçi asker taburlarına alınmış ve okul çağındaki çocuklar, kısa süreli işçi taburlarında çalıştırılmak üzere zorla görevlendirilmiştir. Bu zulme daha fazla dayanamayan Bulgaristan Türkleri, 1947-1948 yıllarında Türkiye hükümetinden yardım talebinde bulunmuşlardır (Değerli ve Karakuzu, 2016: 315).
Bu dönemde, Bulgaristan hükümetinin Türkiye’ye göç etmek isteyen Türk vatandaşlarının yanlarında yalnızca bir gömlek, şapka, palto ve çorap dışında hiçbir eşya almasına izin vermediği, bir kişinin yazdığı mektupta belirtilmiştir. Bu tür talepler, Bulgar hükümetinin sert karşılıklarıyla karşılanmış ve Türkiye’ye vize başvurusu yapanlar, Türk elçiliklerinden çıkar çıkmaz tutuklanmıştır (Değerli ve Karakuzu, 2016: 318).
Türkiye-Bulgaristan İlişkilerinin Gerilmesi
Türkiye ile Bulgaristan arasındaki ilişkiler, bu dönemde oldukça gerilmiştir. Asıl gerginlik, 1948’de Bulgar teröristlerin iki Türk uçağına ve Filibe’deki Türk Konsolosluğu’na gerçekleştirdikleri saldırılarla tırmanmıştır. Bu olay sonrasında, her iki ülke karşılıklı olarak askeri ataşelerini sınır dışı etmiştir.
Türkiye’nin Çözüm Arayışları
Bulgaristan’daki Türkler, bölgedeki baskı ve zulümden kaçabilmek için Türkiye’ye göç izni talep etmişlerdir. Bu taleplerin artması üzerine Cumhuriyet Halk Partisi, Çanakkale Milletvekili İhsan Karesioğlu’ndan bir rapor hazırlanmasını istemiştir. Rapor, Bulgar hükümetinin Pomakların isimlerini değiştirdiğini, Türk kadınlarına şantaj yapmak amacıyla çıplak fotoğraflarının çekildiğini, direnenlerin ise öldürüldüğünü ortaya koymuştur (Pınar, 2014: 65).
Bu raporun ardından, 31 Mayıs 1947 tarihinde Türkiye, Bulgaristan’dan gelen göçmen sorununu çözmek amacıyla bir kararname hazırlamıştır. Bu kararname, göçmenlerin Türkiye ekonomisine zarar vermemesi için göçün yıllara yayılmasını sağlamayı hedeflemiş; ayrıca, göçmenlerin üretime katılmaları ve hem kendilerine hem de devlete katkı sağlamaları planlanmıştır. Bu düzenleme ile Bulgaristan’dan gelen göçmenler, serbest göçmen vizesi ile Türk vatandaşlığına kabul edilmiştir (Çolak, 2013: 120).
Sonuç olarak, Bulgaristan’dan Türkiye’ye yapılan zorunlu göç, Türk hükümetinin çözüm arayışları, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin gerilmesi ve Bulgaristan Türklerinin uğradığı zulümle şekillenmiştir.