Türklerin Balkanlara gelmeleri M.Ö. II yüzyıllardan itibaren XI. yüzyıla kadar Karadeniz’in kuzeyinden akın akın gelmiş olsalar da XIII. Yüzyıldan itibaren Türk varlığının zirveye ulaşması Osmanlı Devleti döneminde gerçekleşmiştir. Zira fetihlerle birlikte Anadolu’dan getirilerek bu bölgeye planlı bir iskân politikası uygulanmak suretiyle Türklerin yerleştirilmesi ile gerçekleşmiştir.
Bu iskanların etkisiyle artan Müslüman Türk nüfusu Balkanlarda hızla artmış ve özellikle Bulgaristan’da %80’lere varan oranlarda çoğalmış olduğu cizye defterlerindeki kayıtlardan bilinmektedir. Türk iskanları devam ederken bir taraftan da bölgede İslam dinine geçişler de yaşanmıştır. Çünkü Hıristiyan nüfus içerisinde yaşanan mezhepsel baskılara dayanamayan bazı yerli nüfustan İslam’ı tercih edenler görülmektedir, 1410 yılında Protestan Bosna Hersek Basele (Basel) Konsili bir taraftan Katolpak bir taraftan Rum kiliselerinin baskıları karşısında Türkleri ülkesine davet ederek İslam’ı seçtikleri örneğinde olduğu gibi. İslam’a geçmemiş olan yerli halk arasında ise din ve dillerini korumuş olsalar da etkileşimlerin de etkisiyle bir süre sonra yaşam tarzlarında Türk usulünü benimsemeler görülmeye başlanmıştır. Fakat unutulmamalıdır ki gayri Müslim halka Osmanlı idaresi asla İslam dinine girmeleri veya Türkleşmeleri için baskılar yapmamış, yönetim adil bir şekilde sürdürülmüştür.
Fakat yüzyıllarca hoşgörüsüne karşılık Osmanlı Devleti’nin bölgeden çekilmesiyle birlikte yeni kurulan devletler Türklere bu kadar müsamahalı olmamışlardır. 1789’daki Fransa’da başlayan milliyetçilik akımlarının da etkisiyle, zayıflamaya başlayan Osmanlı Devleti’ne karşı peş peşe isyan hareketleri başlatan Balkan halkları bağımsızlıklarını elde ettiklerinde ilk olarak Müslüman Türk nüfusuna karşı saldırılar yapmışlardır.
Bulgar Prensliği sınırları içerinde 1876 yılında 1.120.000 Türk nüfusa karşılık 1.130.000 Bulgar nüfusunun olduğu görülmektedir. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında Osmanlı Devleti’nin savaşı kaybetmesi adeta kırılma noktası olmuş, Tükler akın akın Anadolu’ya göç etmeye başlamışlardır. Göç olgusu ile tanışan Müslüman Türk varlığının göçleri adeta günümüze kadar devam etmiştir denilebilir. Fakat bu göçlerde her zaman kan, gözyaşı, baskı ve zulümler yaşanmıştır.
Yaşanan göçlerde binlerce soydaşımız yollarda hayatlarını kaybetmiş, kalanlar ise azınlık durumuna düşmüştür. Katliam ve baskıların en fazla yaşandığı Balkanlar bölgesiyse Bulgaristan olmuştur. Oysa 19 Nisan 1909’da Bağımsız Bulgaristan prensliğini resmen tanıyan Osmanlı Devleti, ikili temaslarla Bulgaristan’da kalan Türk Müslüman nüfusuna Din konusunu resmi olarak protokole bağlamıştır.
Bulgaristan-Türkiye arasında imzalanan bütün siyasi anlaşmalarda Türk Müslüman nüfusun sosyal ve kültürel hakları garanti altına alınmış olsa da Bulgaristan ısrarla bu maddeleri uygulamaktan imtina etmiştir.
Bulgaristan Türklerinin Devam Eden Sorunları ve Çözüm Önerileri;
1. Milli Kimlik Sorunu: Bulgaristan Türkleri Bulgar yasalarına göre Komünist dönemde olduğu gibi “Dilleri Bulgarca Olmayan Vatandaşlar” olarak kabul edilmektedir. Yasalara “Bulgaristan Türkleri” olarak geçirilmelidirler.
2. Dini Eğitim: Günümüzde Bulgaristan Türkleri arasında yoğun bir şekilde istekle dini eğitim başlamıştır. Ancak alt yapı yetersizliğinden dolayı Bulgaristan din adamları eğitimlerini başta Suriye olmak üzere Arap ülkelerinde yapmaktadırlar. Hâlbuki bu eğitim Türkiye’de yüksekokullar düzeyinde milli benliklerle yapılabilmelidir.
3. Din Adamları Yetersizliği: Komünist dönemde din yok sayılmış ve camilerin çoğu da yıkılmıştı. Din adamları yetişmediği için günümüzdeki önemli sorunlardan biri de cami ve din görevlisi sorunu olmuştur. Bulgaristan’da son zamanda camilerin sayısı artmakta ama özellikle Suudi Arabisistan’ın da yardımlarıyla Türk kültürüne uzak mimari ile yapılmaktadır.
4. Eğitim Öğrenim Sorunu: Günümüzde Bulgaristan okullarında Türk Eğitiminin durumu vahim durumdadır. Türk öğretmenler de Türkçe Dersi de yok denecek kadar azdır. Esasında yok değil daha doğrusu aldatmacadan ibarettir.
Bulgaristan anayasasına göre azınlıklar anadilde eğitim hakkına sahiptir. Ama şahsi müracaat ile müfredat dışı ana dil eğitimi alınabilmektedir. Okul saatleri dışında istekle veya seçmeli yabancı dil eğitimi gibi ana dil eğitimi Türk çocuklarına kendi dilleri yabancı dil gibi verilmektedir. Daha çok kullanılan Almanca, İngilizce arasında seçim yapmakta zorlanmaları ve karmaşa yaşamaları sağlanmaktadır. Ülkemizde yetiştirilecek aydın Türk gençleri sayesinde Bulgaristan Türklerinin çocuklarının da aydın olarak yetiştirilecek programlar yapılmalıdır.
5. Vakıflar ve Vakıf Malları: Bulgaristan’daki vakıf mallar çok ama tam olarak tespiti yapılmış değildir. Türk-İslam eserlerinin tam bir envanteri çıkartılarak Türk Ulusuna kazandırılmalıdır.
6. İşsizlik: Bulgaristan’da istatistiklere göre işsizlik Romanlardan sonra en fazla Türklerde görülmekte ve bölgesel olarak da en fazla Türklerin yaşadığı bölgelerde yoğunluk kazanmaktadır. Türkler genellikle tarım sektöründe çalışmakta olup 1990 sonrasında tarım sektörü bir çöküş yaşamış ve bundan da elbette en fazla Türkler etkilenmiştir.
7. Bilgisizlik: Avrupa Birliği üyesi olan Bulgaristan’da yaşayan Türkler yasal hakları konusunda yeterli bilgileri olmadığından özellikle tarım kesiminde çalıştıkları halde fonlardan nasıl yararlanacaklarını da bilmemektedirler
8. Pomak Türkleri Sorunu: Pomaklar çoğunlukla İslamiyet’i seçmiş ve kendilerini Türk kabul eden bir topluluktur. Ama Bulgaristan ve Yunanistan’da onlara sahip çıkarak kendileri lehine asimile çalışmaları bitmemiştir. Çoğunlukla Bulgarcaya yakın dil konuşan bu unsura Türkçe eğitim ve Türklük şuurlarının gelişmesi için çalışmalara gecikilmeden başlanılmalıdır. Ayrıca son zamanlarda Arapların Pomaklara Vehabilik propagandasının görülmesi gereken ayrı bir husus olup tedbirler acilen alınmalıdır. Türkiye’ye kültür gezileri planlayarak Türklüğe tam manasıyla kazandırılmaları için kurslar açılmalıdır.
İsmail CİNGÖZ; Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.Sc. – BULTÜRK Ankara Temsilcisi.
NOT: Bu makale yazarın; 11 Ekim 2015 tarihinde İstanbul’da düzenlenen “BULTÜRK Derneği ‘Birlik ve Kardeşlik’ Paneli” nde “Bulgaristan’da Türk Tarihi, Pomaklar ve Yaşanan Göçler”konulu bildirisinden ve “Bulgaristan Müslüman-Türk Azınlık Sorunları” isimli yayınlanan çalışmasından güncellenerek özetlenmiştir.