AB Komisyonu Başkanı Juncker, DW’nin Bulgaristan’ın AB Dönem Başkanlığı’na ilişkin sorularını yanıtladı. Juncker, Bulgaristan’ın AB-Türkiye ilişkilerinin iyileştirilmesi için önemli bir rol oynayabileceğini söyledi.
2007 yılında AB üyesi olan Bulgaristan, ilk kez AB Konseyi dönem başkanlığını yürütüyor. Bulgaristan, bu görevi 1 Ocak 2018’de Estonya’dan devraldı. Ancak Bulgaristan’ın dönem başkanlığını ülkedeki yolsuzluk iddiaları nedeniyle eleştirenler de var. AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Deutsche Welle Bulgarca departmanı yöneticisi Alexander Andrev’in sorularını yanıtladı.
DW: Sayın Juncker, Bulgaristan’ın AB Konseyi dönem başkanlığını iyi yürüteceğine inancınız tam. Acaba bu güvenin kaynağı nedir?
Juncker: Bulgaristan, bu görev için olağanüstü donanımlı, hatta hükümet AB Konseyi Dönem Başkanlığı için ayrı bir bakanlık bile kurdu. Bu koltuğun sahibi Bakan Lilyana Pavlova da tıpkı Başbakan Borisov gibi dönem başkanlığına en iyi biçimde hazırlandı. Komisyonumda çok iyi işler çıkaran Mariya Gabriel ile birlikte Bulgaristan, Avrupa’nın ilerlemesine önemli katılar sağlayacak, bundan eminim. Çünkü Bulgaristan, tam da Avrupa için özel önem taşıyan konuları gündemine aldı. Bunlar göç, dijital gündem, Avrupa’nın ortak savunma birliği ve Batı Balkan ülkelerinin geleceği.
DW: Bulgaristan’ın AB Konseyi dönem başkanlığını devralması, Avrupa basınının bir kısmınca çok eleştirildi. Bu eleştirilerde sürekli “AB’nin en yoksul ülkesi” ve “AB’de en fazla yolsuzluk yapılan ülke” gibi iki nokta öne çıktı. Sizce Bulgaristan bu olumsuz bakış açısını hak ediyor mu?
Juncker: Böyle klişeler duyduğumda hemen gerçekleri kontrol ederim. Ve gerçekler, çok daha farklı bir tablo sunuyor. Hem de bu tablo sadece Bulgaristan’ın dönem başkanlığını devralmasından bu yana ortaya çıkmış değil. Bulgaristan’ı çok iyi bilirim. Çünkü Bulgaristan’ın AB’ye katılımı, Lüksemburg’un dönem başkanlığı döneminde ve benim Lüksemburg Başbakanı olduğum dönemde onaylandı. O zamandan bu yana Bulgaristan, ekonomisi de dâhil büyük başarılara imza attı. Bulgaristan ekonomisi geçen yıl yüzde 3,9 oranında büyüdü, istihdam alanları artıyor ve ülke iyi bir bütçeye sahip. Kamu borçları yüzde 30’un altında. Bu diğer AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında çok düşük bir oran.
Bununla birlikte Bulgaristan AB yanlısı ülkelerden biri. Ve ülkede, sorunları sahiplenmek ve ortak çözümler üretmek konusunda bir irade ve enerji var. O nedenle sadece AB dönem başkanlığı açısından değil, yolsuzlukla mücadele konusunda da Bulgaristan’dan çok pozitif beklentilerim var. Bulgaristan ile bu kapsamda İşbirliği ve Denetleme Mekanizması’nda sıkı bir çalışma içerisindeyiz ve yolsuzlukla mücadeledeki ilerlemeleri yakından takip ediyoruz.
DW: Sofya yönetimi, Batı Balkan ülkelerinin AB’ye yakınlaşmasını kendine öncelikli görev olarak seçti. Peki, siz Balkan ülkelerinin üyelik perspektifini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Juncker: Bulgaristan, dönem başkanlığı sırasında Batı Balkan ülkelerini ana gündem maddesi yapmakla iyi bir seçim yaptı. Batı Balkan ülkeleri AB’nin üyelik perspektifini hak ediyorlar. Bu gerçi benim görev sürem içerisinde gerçekleşmeyecek ama bu ülkelerin bir an önce tam üyelik hakkı kazanmalarını sağlayacak gerekli reformları yapması için her türlü imkânı sunmalıyız. O nedenle Bulgar hükümetine bu yönde attığı önemli adımdan dolayı bir teşekkür borçluyuz. Başbakan Borisov başkanlığında 17 Mayıs’ta Sofya’da düzenlenecek Batı Balkan ülkeleri zirvesi bu kapsamda önemli bir kilometre taşı olacak. Bölgeyi, kültür ve dilini bildiği, ayrıca kendisi de AB genişleme sürecinden geçtiği için Bulgaristan, Batı Balkan ülkeleri ile bir köprü kurmak için çok uygun bir ülke.
DW: Bulgaristan, dönem başkanlığı sırasında AB ile Ankara arasındaki iletişimde özel bir rol üstlenecek mi?
Juncker: Bulgaristan, ilişkilerin yeniden derinleştirilmesi için önemli bir rol oynayabilir. Biz kesinlikle Türkiye ile yakın bir ortak olarak işbirliği içerisinde olmak istiyoruz. Ama diğer yandan AB’ye yeniden yakınlaşmak, şu an uzaklaşıyor gibi görünen Türkiye’nin elinde olan bir şey. Bulgaristan bir komşu ülke olarak Türkiye ile yakın bağlarını, arabulucu ve tercüman olarak diyaloğu artırmak için kullanabilir. Her zaman birbiri ile konuşmak birbiri hakkında konuşmaktan daha iyidir.
Deutsche Welle Türkçe, Alexander Andrev