BGSAM
Tarih: 12 Mart 2021

Bulgaristan Müslümanlarının toplumsal bünyesinde bir AKSAKAL-ÖNDER BOŞLUĞU belirmiş bulunuyor. Sorun çözülmelidir!

Görüldüğü üzere, Bulgaristan Milli Gizli Kurmayı artık Hak ve Özgürlük Hareket – HÖH-DPS milletvekili Delyan Peevski’den kurtuldu. Şimdi de kollarını sıvamış Ahmet Doğan’ı merkeze almış ve kurtulma yollarını netleştirmeye çalışıyor. Doğan’ın sözde “sarayları” var ama saray ve köşklerin etrafında kaleler yok, kale duvarlarının kale kapısı da yok. Şimdiye kadar bu kale duvarı Türklük ruhuydu, fakat o Bulgaristan Türk ruhunu ateşe verdi ve kış ortasında çıplak kaldı. Halkımızı Boyko Borisov’un 50 levasına muhtaç bıraktı ki 600 yıldan beri bizi besleyen vatan toprağımızı çorak yaptı. Bu da bir hesaplaşma sorunu oldu. Kendisi şimdiye kadar olduğu gibi yine Bulgar derin devleti -DC-Komünist doktrinin yanında yer aldı ve kimliğimize mezar kazdı. Şimdi çukura kendisi düşüyor ve kurtarın beni demiş olsa, el uzatacak yok.

Gerçeklere birlikte bakalım.

1970’li ve 80’li yıllarda BKP’nin Türklerin ve Pomakların isimlerini zorla değiştirirken, iğrenç işlere ve ülke içinde ve dışında çevrilen değişik yolsuzluklara Moskova’dan tepki gelmesin ve problem yaşanmasın diye, Bulgaristan Komünist Partisi – BKP, “Multigrup” adlı bir Rus şirketinin İsviçre’deki gizli bankalarına para gönderiyordu.

Bulgar “Multigrub”u ise 1988’de Sofya’da kuruldu. Komünist politika ve ideolojiden geri adım atarak ekonomiyi esir alıp suyunu çıkarma planı ve totalitarizmi yaşatmaktı hedefleri. Olan ise her zaman olduğu gibi halka olacaktı. Çeken yine azınlıklar olacaktı. Hedefte azınlıklar başta olmak üzere, halkı hiç sıkılmadan sefalete itmek, süründürmek, gurbete mahkûm etmek ve bir daha uyanıp dirilmesini engellemek vardı akıllarında. Türkleri cahil bırakmak ön plandaydı.

1990’dan önce ve sonra hükümetlerden her çeşit destek alan “Multigrup” 1991 Lukanov hükümeti zamanında, devletle ve politik güçlerle bütünleşme, bütün ekonomiyi ve BKP’nin yurt dışındaki paralarına el koyma ve Rusya Federasyonu ile iyi olmaya yönelmişti. Birincisinin ardından 20 “Multigrup” şirketi kuruldu. Bunların 200’den fazla kız şirketi memlekete yayıldı.

1990’da para kaçakçılığı ve kara para aklama merkezi Wadüs/Lihtensteein’de “Mustegrup”şirketi tescil edildi.

1991’de MG Finance USA Inc. İsmiyle Washington, ABD “Multigrup” kayıt işlemi yapıldı.  İsviçre’deki Rusların yönetimindeki “Multigrub’a” gönderilen paralar geri alındı ve katlamak üzere yoğun çalışmalar başladı. Bulgaristan tarihinde hiç görülmemiş sahtekârlıklar ve kaçakçılık hükümetlerin gölgesinde yapıldı.

“Mustigrup” Holding ile HÖH-DPS’nin ne ilişkisi var demeyiniz. Multigrup siyasi partilerin hepsi ile iyi geçinmek için kurulmuştu. 1994’te Mustigrup onayı ve desteği olmadan Prof. Berov hükümeti kurulamazdı. 2001’de yine “Multigrup” desteği olmadan HÖH partisi II. Simeon hükümetine katılamazdı. Aynı cümleyi 2005’te Sergey Stanişev hükümeti için de kurabiliriz. 2009’da seçimlerden önce iktidara uzanan HÖH-DPS partisi değil, Multigrup idi. Yolunu kesen Almanya ve ABD güçleri Multıgrub’u beyaz bayrak kaldırmaya zorladı.

Bulgaristan’ın en zengin kişisi olarak İliya Pavlov’u ortaya çıkartılar.

Tüm sanayi işletmelerinin, enerji tesislerinin giriş ve çıkışına “Multigrup” yerleşti. Kaçakçılık ve kumar işleri aldı yürüdü. Ahmet Doğan Multigrub’a katıldı. Hatta Vejdi Raşidov Bulgaristan’da ilk “Multak” oldu. Ramadan Atalay “Kremikovtsi” de “kurs” gördükten sonra HÖH-DPS politik yönetimine Multigrup kadrosu olarak kazandırıldı.

Ne var ki 2002’de İliya Pavlov’un tek kurşunla öldürülmesiyle “Multigrup” modeli can çekişmeye başladı, ama bitirilmedi.

Bilmeyenler MULTİGRUP sermaye kaynaklarını hala bugün de bilmezler. Paraların kaynağı 1980’lerde BKP’nin dış ülkelere çıkardığı dövizdir. Bu sermaye “Multigrup -Zug” tarafından yönetilmiştir. “Zug” İsviçre’de Bulgar finans çevresinin yaşadığı kenttir. Us-Virjinya “Multigrup” ise ABD’de gazino işlerine katılmış ve Güney Amerika ülkelerine uzanmıştır. Bulgaristan endüstrisi ve tarımını kene gibi emen “Multigrup-agro”  II. Semion (2001-2005) ve Sergey Stanişev (2005-2009) yıllarında Avrupa Birliği fonları dağıtımı Ahmet Doğan’ın elindeyken ferrah günler yaşamaya devam etmiştir.

Ne var ki, 2009’da A.Doğan’ın elinden alınan bu imkânlar, GERB partisi yönetimine ve şahsen Başbakan Boyko Borisov’un eline geçmiştir. Soygun el değiştirmiştir. A.Doğan da parmaklarını yalamaya ve sadaka beklemeye başlamıştır.

Bu durumu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz.

2007’den beri yani son 13 yılda Bulgaristan tarımına 30 milyar Avro yatırım fonu gönderilmiştir. Bu paralar öyle bir çalınmıştır ki, günümüzde Bulgaristan tükettiği patatesin ancak % 15’ini ve soğanın % 25’ini ve lahananın % 30’unu kendi üretebiliyor.

Şu korona virüs günlerinde sınır kapılarında sıkı kontrol uygulanınca, pazarlarda tezgâhlar tamamen boşaldı. Daha önce eşine rastlanmayan bu soygun ekonomimizi tamamen çökertti. Koloni sürüm pazarı olduk. Avrupa’nın işe yaramayan, standart dışı mallarıyla yaşıyoruz.

Şöyle bir özelliğe de dikkatinizi çekmek istiyorum.

2009’dan bugüne iktidarda olan GERB-Borisov partisi, 2013 seçimlerinden sonra hükümet kuramamıştı. Gizli Devlet Kurmayı,  Sosyalistlerin BSP ve Türklerin HÖH-DPS partisinin ortak hükümet kurmak için Başbakan olarak, üniversite öğretim üyesi, maliyeci Plamen Oreşarski üzerinde kilitlenince, Peevski Oreşarski’nin evine gitmiş ve “Bulgaristan’ın en zengin adamı benim, ben başbakan olacağım, çekil yolumdan” demişti.

2002’de Başkan İliya Pavlov öldürüldükten sonra MULTİGRUP yönetimine getirilen Delyan Peevski, Ahmet Doğanla birlik olmuş ve iyice palazlanmıştı. Ne var ki, sermaye çalıştırmanın zor iş olduğunu Peevski’ nin ülkeyi terk etmek zorunda kalmasında görebiliyoruz. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Ruslara kalan 16 türün işletmesini, kurşun çinko madenlerini, kablo ve şeker fabrikalarının altından girdi üstünden çıktı. Büyük sayıda işletmeyi çökertti. Elinde kalan ne varsa her şeri kaçmazdan önce paraya çevirdi, 3 banka soydu ve paraları dış ülkelere çıkardı. Fakat olaylar yalnız bununla bitmiyor. Peevski’nin DUBAY’a kaçmasıyla, Bulgar oligarşisi, Bulgar Savcılık, Ahmet Doğan çevresi ve Rusya etkisinin oluşturduğu Boyko Borisov’a da koltuk değneği olan Başsavcılık hükümdarlığı çatladı ve dağılmaya başladı. Bu gelişmelerin büyük sayıda belirtisi var. Bu nedenle Türk aydınları ve yurtsever, bilinçli ve zeki kesin HÖH-DPS yönetiminden uzaklaştı. 1993’te yapılan HÖH-DPS Kırca Ali Kongresindeki olaylar yüz karasıdır ve unutulmaz ve 10 bin Türkçü aydın partiden ayrılmıştır. Bu aydınlarımız HÖH düşmanı değil parti içinde olanları tasvip etmeyen, edemeyen kesimdir. Bir Türk HÖH düşmanı olamaz, ama partimizin kaçakçılık şebekesinden farkı olmayan Multigrup ile bağlanmasını da kabul edemez. Bizim insanlarımız adaletli ve hakkın yanındadırlar, hırsızın yanında duramazlar. Sonuçta Multigrup ve Peevski BULGARTABAC HOLDŞNGİ de soydular ve kapattılar. Hatta o kadar ileriye gidildi ki, Doğan ile Peevski’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne girmeleri bile yasaklandı.

Çöküşün birkaç belirtisine işaret ediyoruz.

Birinci belirti 2020 güzünde Ahmet Doğan ve Delyan Peevski dokunulmazlık ve devlet korumalarının kaldırılması;

İkinci Belirti, Ahmet Doğan’ın “Rosenets” Karadeniz Köşkü’nün Yüksek Mahkeme kararıyla “müze olarak” kullanılması kararı;

Üçüncü belirti, Ahmet Doğan’ın 45. Meclise milletvekili adayı çıkamaması;

Dördüncü belirti; Delyan Peevski’nin milletvekili adaylığından çekilmesi ve ülkeden apar topar kaçması;

Beşinci belirti; ABD/ New York İl Mahkemesinin D. Peevski hakkında tutuklama kararının çıkarması;

Altıncı Belirti, Ahmet Doğan’ın “Studena” barajı kenarında devlet ormanında kaçak yollardan “Kışlık Saray” inşaatının durdurulması ve

Yedinci olarak, Prag’ta “ÇEZ” şirketinin “Devnya” Isı Elektrik santrali alım satımıyla ilgili Ahmet Doğana karşı ağır ceza mahkemesinde dava açması vs’dir.

Bu gelişmeler öncelikle Multigrup-HÖH-DPS ortaklığına ve Multigrup Holding- HÖH-DPS’ye Moskova himayesine son veriyor ve hesaplaşma günleri kapı çalıyor.

Bu durumda Peevski ve Doğan’ı ne NATO, ne ABD, ne de Moskova istiyor. İkisinin de son fermanı yazılmıştır.

AKSAKAL aranıyor dememizin sebebi işte budur.

Bir sürü varsa, kara koyun veya bir koç gerekir ve elinde gegeli-sopa, sırtında yağmurluklu bir çoban olmalıdır.

Özellikle belirtmemiz yerinde olur, halkımızın soyulmasına, aldatılmasına, köle muamelesi görmesine, cahil bırakılmasına ve ezilmesine tahammül edemediğimizden dolayı HÖH partisinin politik yönetimine karşı 1993’ten sonra sıcak bakmamıştık ve bakmıyoruz. Fakat Ahmet Doğan ile Delyan Peevski’nin aynı kuvvetle gelen Moskova ve Washington tekmesiyle politika dışına itilmesi, BULGARİSTAN MÜSLÜMAN KAMUOYUNDA BİR SİYASİ BOŞLUK BELİRDİĞİNE işaret ediyor.  İşte bu da bir AKSAKAL BOŞLUĞUDUR.

Bulgarların da Ahmet Doğan’ı defterden sildiklerini görüyoruz.

Bu operasyon Bulgar Gizli Kurmayı tarafından örgütlenmiş olup, Başbakan Borisov’un koltuk değneklerinin toplanması şeklinde de değerlendirilebilir. Aynı zamanda A. Doğan, D. Peevski, Kr. Karakaçanov, V. Simyonov, V. Siderov ve V. Mareşki’nin siyasi sahneden indirme planı uygulandığına tanık oluyoruz.

Bu seçimler rüşvetçilik, dolandırıcılık, uşaklık ve adaletsizlikten arınma azısından yeni bir başlangıç da olabilir. Pek tabii ki, bu dönüşümün ana gücü seçmendir ve Müslüman seçmene düşen öncü rolü yüksek değerdir. Beklentimiz 2021 seçimleri sonrası ilahi adaletin ortaya çıkma yılı olması ve ifşalar yılı olması dileği ile,

13 Mart 2021 tarihinde Ahmet Doğan’ın Sofya “Sarayı” önünde saat 13’te eski polislerin, gizli polis “DS” kadrolarının ve milliyetçilerin toplanması ve D. Peevski’nin ardından Ahmet Doğan’ın da memleketten ayrılması, Bulgaristan’ı terk etmesi ve geri dönmemesi sloganlarıyla bir miting ve protesto eylemi örgütleneceği duyuruldu. Bu önerileri kabul etmiyorsa tutuklanması ve yargılanmasında direniliyor. Bu istekler slogan şeklinde daha 2020 Nisan’ında dile gelmiştir. Diyebilecek tek sözümüz var Allah bildiği gibi yapsın.

Bu olayın seçim öncesine rastlaması çok anlamlıdır.

Toplumu rüşvetçi, dolandırıcı ve soygunculardan temizlemek isteyenlerin HÖH partisi liderlerinden başlaması da ayrıca özel anlamlıdır. İnşallah bu aşağı katmanlara doğuru devam eder.

HÖH sözde Türk partisi diye anılıyor fakat 1990’dan beri Ahmet Doğan yönetimindeki HÖH-DPS Türk kadro yetiştirmemiştir. Dış ülkelere gönderilen bazı gençler ya okumamış ya da okuduktan sonra geri dönmemişlerdir. Türkiye Cumhuriyetinde eğitim alan kadrolara da lider nitelikleri aşılanmamış, politikayı kucaklayamamışlar, kucaklayabilenler de Kasim Dal ve Lütfi Metan’ın hayallerine kurban olmuşlardır. Tabi bu hareketler de onların (DC) güdeminde hareket olduğu da çok yakında ortaya çıkacaktır.

Bulgaristan Türkeri’nin bir AKSAKAL ÖNDERE ihtiyacı vardır. Şimdiki HÖH yönetiminde böyle bir kadro maalesef yoktur. Bu sorunun mutlaka çözülmesi en önemli gündem sorunu olmuştur.

MULTİGRUB’un devrilmesi, Bulgaristan’da BKP’nin daha 1988’de demokratikleşmeye kurduğu ekonomik ve mali tuzağın çökmesi anlamına gelir. Multigrup ile Başsavcılığın siyam kardeşliği de ilk büyük darbelerini almış ve halkımızın büyük baskısı altındadır. Mahkemelerin savcılık baskısından kurtarılmasını isteyenler artıyor ve sokaklar dolup taşıyor. Adalet ve hukuk reformu isteyenler ilk önce başsavcının istifasını ve savcılığın yargı sisteminde avukatların yanında yer almasında ısrar ederken yasa ve anayasa değişikliği istiyorlar. Başsavcılığı atayan Yüksek Mahkeme üyelerinin ve çalışma usulünün de değiştirilmesinde ısrar ediliyor.

Siyasetten ilgilenenler bizi okusunlar.  Bulgaristan değişikliklere gebedir.

Hepinize teşekkürler, çevrenizle de paylaşırsanız memnun oluruz. Tüm okuyanlarımıza sağlıklı ve gerçekleri keşfetmelerini arzu ediyoruz.

Reklamlar