Türkiye ve Mısır’ın ardından en büyük üçüncü Osmanlı arşivine Bulgaristan’ın başkenti Sofya’daki Milli Kütüphane sahip. Cumhuriyet Dönemi Türkiye tarihi uzmanı Prof. Cengiz Hakov, Mustafa Kemal Atatürk’le şahsi dostluğu da olan eski Mebusan Meclisi üyesi Panço Dorev’in bunda büyük etkisi olduğunu söyledi.
Türkiye ve Mısır’ın ardından en büyük üçüncü Osmanlı arşivine Bulgaristan’ın başkenti Sofya’daki Milli Kütüphane sahip. Cumhuriyet Dönemi Türkiye tarihi uzmanı Prof. Cengiz Hakov, Mustafa Kemal Atatürk’le şahsi dostluğu da olan eski Mebusan Meclisi üyesi Panço Dorev’in bunda büyük etkisi olduğunu söyledi.
Cihan Haber Ajansı’na(Cihan) konuşan Profesör Hakov, 1929-31 yıllarında Osmanlı arşivinin hurda fiyatına Sofya’daki kağıt fabrikasına satılmasının ardından Panço Dorev’in devreye girerek belgeleri kurtardığını anlattı.
Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Sofya’da askeri ataşe olarak görev yapan Mustafa Kemal ile Panço Dorev arasında bir dostluk kurulduğunu anlatan Hakov, Manastır doğumlu ve Galatasaray mezunu olan Dorev’in bu yakınlık sayesinde, daha sonra Başbakanlık Arşivi’nde de inceleme yaptığını anlattı. Hakov, “1929’dan sonra başlatılan evrak temizleme işleminde eski evraklar hurda fiyatına pazara çıkarılıyor ve Panço Dorev’in gözüne ilişiyor ki, Bulgaristan için bunlar arasında değerli bilgiler var. Sofya’ya haber veriyor ve satın alınan evraklar (Sofya’daki) Kostinbrot kağıt fabrikasına gitmeden önce demiryolu istasyonundan alınıyor.” dedi. Hakov, okkası 3 kuruşa satılan evraklardan Bulgaristan’a 30 ton arasında gönderildiğini ve daha sonra bunların 50 çuvallık kısmının iade edildiğini belirtti.
BİR MİLYON BELGEDEN 35 BİNİ DİJİTAL ORTAMA AKTARILDI
Bulgaristan’a satılan bu belgeler şimdi Sofya’daki Kiril ve Metodiy Milli Kütüphanesi’nde muhafaza ediliyor. 1 milyonu aşkın Osmanlı belgesi içindeki ‘İstanbul arşivi’ veya ‘Sultan arşivi’ olarak da adlandırılan bölümü, kurumda itina ile muhafaza ediliyor.
Cihan’a konuşan Milli Kütüphane Şarkiyat Bölümü Başkanı Stoyanka Kenderova, ellerindeki arşivin, Türkiye ve Mısır dışında dünyada en büyük üçüncü Osmanlı arşivi olduğunu belirtti. Kenderova, “Büyük çuvallar içinde olan arşiv belgeleri buraya geldiğinde teker teker çıkartılarak okunup iki yaprak arasına yerleştirilmiş. Dosyalar halinde bu şekilde dizilen belgelerde, her bir dosyanın üzerine hangi kurum tarafından yayınlandığını, yayın tarihi ve belgenin konusu yazılmış.” ifadelerini kullandı.
Kütüphanede Osmanlı arşivlerin dijitalleştirme işlevi sürdüğünü belirten Kenderova, Şarkıyat Bölümü’nde en çok ilgi çeken 184 şeri mahkeme sicilinin tamamının dijitalleştirildiğini belirtti. Dijitalleştirme kapsamında Şark Bölümü’nün tüm kütüphane bölümleri içinde yılda 2 bin 500 poz hakkı olduğunu belirten Kenderova, el yazması kitaplar arasından dijital ortama aktarılacak olanları talepleri göz önüne alarak seçtiklerini kaydetti.
Kütüphanede Osmanlı’da kayıt altına alınmış yerleşim yerleri hakkında bilgiler olduğu için farklı köylerin nüfusu, hayvan sayısı veya duruma göre köy sakinlerinin isimleri de yer alıyor. Özellikle 19 yüzyıldan sonra tutulan Nüfus Defterleri, araştırmacılar için paha biçilmez bir kaynak teşkil ediyor. Arşivde ayrıca 184 şer’i mahkeme sicili, 720 maliye defteri, birçok kitap, el yazması eserler, fermanlar bulunuyor. Bulgar uzmanlar arşivlerden tarih için çok önemli bilgiler elde edip periyodik olarak kitap çıkartıyor. Kenderova, Bulgar araştırmacıların en çok tımar ve vergi defterlerine ilgi duyduklarını belirtiyor. Arşivler arasında Osmanlı döneminde Kıbrıs tarihi ve Osmanlı’nın diğer ülkelerle olan ilişkilerine dair evraklar da yer alıyor.
EVRAKLAR DEPODA MUHAFAZA EDİLİYOR
Arşivler; El Yazmaları ve Dokümanlar Merkezi’nin deposunda muhafaza ediliyor. Laboratuvar uzmanları burada gerekli nem ve hava oranını sürekli kontrol altında tutuyor. Buna rağmen belgelerden durumları çok iyi olmayanlar da var.
Kütüphanenin kimya dairesinin daha çok Şarkiyat Bölümü için çalıştığını ifade eden Kenderova, “Belki yılda 2 bin yaprak onarıyoruz bu şekilde. Evrakların en büyük düşmanı nem ve küf. Biraz yırtık olmaları o kadar problem değil. Mikroorganizmalar ve ufak bir nem zamanla yaprağı tahrif edebiliyor. Bu sebeple dosya dosya evrakları raflardan indirip kontrol ediyor ve kimya dairesine gönderilecek olanları ayırıyoruz. Onarılan evrakları ise satın aldığımız beyaz kağıtların arasına koyuyoruz. Renkli kağıtlarda asitlenme oluyor. Fakat şunu belirmekte yarar var: Osmanlı belgeleri, özellikle Sultan arşivleri çok kalın ve sağlam yapraklardan müteşekkil ve asidik ortamdan etkilenmiyor. Sultan ferman ve beraatların hepsi paçavra kağıdından, biraz daha zayıf olan ve ağaçtan yapılan kağıtlar 19. yüzyıla ait.” dedi.
Bulgaristan ile Türkiye’deki Başbakanlık Arşivi ile ilk değişim anlaşması 1993 yılında imzalanmış ve o dönemde mikrofilm sayesinde 10 bin kare değişimi yapılmış. Birkaç yıl sonra bir kez daha yapılan değişimden sonra karşılıklı arşiv alıp verimi durmuş. Yapılan arşiv değişimi sonucunda Sofya’daki Şarkiyat Bölümü 25 bin yeni belge kazanmış.
FATİH’İN FERMANLARI DA VAR
Kütüphanedeki zengin Osmanlı arşivleri arasında Fatih Sultan Mehmet döneminden 4 ferman da bulunuyor Fatih’in tuğrasını içeren 4 fermandan biri Gelibolu İskelesi yöneticisine gönderilmiş, diğerleri ise şimdi Kosovo sınırlarında yer alan Novo Bırdo’daki gümüş maden ocaklarıyla alakalı. Kenderova, “Yakın zaman önce kütüphaneye Kırklareli’den bir heyet gelerek Fatih döneminden kalma arşiv belgesi olup olmadığını sormuştu. O zamana kadar rastlamadığı için benzer belge olmadığını söyledim. Daha sonra bir araştırmaya koyuldum ve sürprizle karşılaştım. Arşivimizde tam 4 tane ferman çıktı.” diye konuştu.
Kütüphanede ayrıca İmam Buhari’nin hadis kitabının 11. yüzyılda kopya edilmiş nüshası, İslam alimlerine ait 13. yüzyılda yazılmış matematik, fizik ve astronomi kitapları da yer alıyor. Bunun yanında 18 asra ait Musul ve Kerkük’ü sayılarla anlatan belge, İbrahim Müteferrika’nın Sultan’a yazdığı arzuhal, Üçüncü Ahmet’e ait birkaç ferman da arşivde mevcut.