“Paranın Gürültüsü” başlığı altında düzenlenen toplantının “Büyüme Motorları” konulu oturumunun katılımcıları, “Bulgaristan, yabancı yatırımcıların kapıyı çalmalarını beklememeli, proaktif olarak onları aramalı ve çekmelidir. Bir yandan ülkedeki sanayi bölgelerinin sahipleri sorumludur, diğer yandan ise farklı belediyeler. Bununla birlikte sonuçta bir ülkenin ekonomisinin nasıl gelişeceğini ve yabancı yatırımcıların bu ekonomiye yatırım yapmak için ne kadar ilgi göstereceğini genel devlet politikası belirler” görüşü etrafından birleştiler.

“EY Bulgaria” isimli mali müşavirlik şirketinin vergi ve hukuk konusunda ortağı Milen Raykov,” Bulgar vergi sisteminin en büyük başarılarından biri düşük oranlarda seyretmesi olsa da, Romanya ve diğer bazı Doğu Avrupa ülkelerinin çok sayıda vergi indirimi pahasına daha yüksek vergileri var” diye kaydetti. Raykov,” Bulgaristan’ın demografik potansiyelinin tükenmesi göz önünde bulundurarak, yalnızca pozisyonları doldurup işsizliği düşük seviyede tutan bir sisteme ihtiyacımız var mı? Gerçek şu ki, işsizlik düşük, ancak vergi sistemimiz sadece düşük katma değerli sektörlerde iş yaratıyor” dedi. Raikov ayrıca, Avrupa Birliği’nin teknolojik açıdan gelişmiş ülkelerin rekabetinden korunmak için yönetmeliklerle çevrili bir “bürokrasi krallığı” haline geldiğini de sözlerine ekledi. Bu yüzden ülkelerin kendileri için proaktif olmaları ve yatırımcıları çekmelerinin önemli olduğunu belirtti.

Sofya Aziz Kliment Ohridski Üniversitesi Bölge ve Siyasi Coğrafya Bölüm Başkanı Kosyo Stoyçev, Bulgaristan devletinin bölgesel ekonomilerin büyümesine yönelik aktif olarak çalışmasına ihtiyaç duyulduğu yönünde bir konuşma yaptı. Stoyçev,” Yerleşim yerlerinde yüzde 100 tarımsal olan arazilere sahibiz, ama bu yerleşim yerinin kalkınması anlamına gelmiyor. Bu şu anda 5000’den fazla köyümüzün bulunduğunu, bunların yarısının 20 yıl içinde neredeyse hiç var olmayacağı anlamına geliyor. Bu, ürünlerimizin iyi olmayacağı, organik gıda üretmeyeceğiz ve onların yönetmeliklere göre biyolojik ürünler olmayacağı anlamına gelmez. Bu, tahminlere göre tarımdaki robotizasyon ve otomasyon süreçleri nedeniyle iş pozisyonları kaybı hızlandırılırsa, bu bölgelerde insanlara gerçekten ihtiyaç duymayacağımız anlamına gelir. 30 yıl sonra, bir tarım makinesinin toprağı tek başına işlememesinin nedeni nedir? Sebep yok” dedi.

Stoyçev, tüm bunların AB yönergelerinin benimsenmesinin, otomatik aktarımının hiçbir şeye yol açmadığını gösterdiğini açıkladı. Bölge ve Siyasi Coğrafya Bölüm Başkanı, “Bütün şehirler bir ekonomik büyüme bölgesi tanımladılar, tüm belediye başkanları belediyenin mülk sahibi olduğu bir alanın ayrılmasını talep ettiler, aksi takdirde yerel yetkililer sadece sokakların ve kaldırımların mülkiyetine sahiptiler- kalan her şey özel mülkiyettir” diye ekledi.

Açık Toplum Enstitüsü’nde görevli kıdemli ekonomist Georgi Angelov, Bulgar şehirlerindeki sanayi bölgelerine duyulan ihtiyaç hakkında konuştu. Potansiyel bir yatırımcının farklı sahiplerden arazi satın almasının, elektrik, su vb. şeyleri temin etmesinin zor olduğunu açıklayan ekonomi uzmanı,” Bu yıllar alabilecek bir süreçtir. Yerel belediyenin aktif olması daha kolaydır. Herkes yatırımcıların tek başına gelip kapıyı çalmasını bekleyemez” diye konuştu.

Angelov,” Bulgaristan’ın dünyadan kopuk olduğunu söylememize gerek yok. Sadece bir tane otoyolumuz var. Batı Bulgaristan, Sırbistan, Yunanistan ve diğerleriyle bağlantı kurmamız gerekiyor. Bahsedilen ülkelerden herhangi biriyle otoyol bağlantımız yoktur. Devletin rolü işte buradadır. Bu açıdan bakıldığında öğrenme potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Biz her zaman diğerlerinin peşinden gideriz. Çek Cumhuriyeti’ndeki endüstri parklarını nasıl kurduklarına bakın” diye belirtti.

“Büyüme Motorları” konulu oturumunun katılımcıları, sanayi bölgelerinin ve belediyelerin önemine rağmen, devletin ülkenin önde gelen ekonomisi olarak kalmaya devam ettiği görüşü etrafında birleştiler.

 

 

Kırcaali Haber

Reklamlar