Tarih: 09 Eylül 2019
Yazan: Rafet ULUTÜRK
Konu: Manevi Bölünmüşlüğün Derinliğinden Gelen Kokular
Kafalar durulmadan kargaşa bitmez. Bugün 9 Eylül 2019.
1947 yılında 9 Eylül Halk Ordusu Günü,
1949’da Dokuz Eylül Ayaklanması Günü,
1952’de Hürriyet ve Halk Ordusu Günü,
1963’te Bulgaristan’da Sosyalist Devrim günü olarak kutlanırken, 1990’da 9 Eylül’ün milli bayram olarak kutlanması yasaklandı.
9 Eylül 2019’da Bulgaristan toplumu ikiye bölünmüş, toplam 1.150 000 (bir milyon yüz elli bin) komünistten ötede beride kalanlar, bazı partizanların akrabaları, Sofya sosyalistler örgütü ve BSP lider ekibinden bazıları eski anıtlara taze çiçeklerden derlenmiş demet ve çelenkler taşımaya devam ediyorlar. BKP-BSP partisi 1923 yılından bugüne kadar aynı politik çizgiyi devam ediyor. Bu siyasi çizgi hiç değişmemiştir.
Bulgaristan’da devam eden tartışmalarda 75 yıl sonra 9 Eylül 1944’te bir askeri darbe mi oldu, bir halk ayaklanması zaferle mi sonuçlandı, yoksa Bulgaristan Çarlığı Kızıl Ordusu tarafından işgal mi, edildi türünden sorunlara hala cevap bulunamıyor.
Bilinen bir gerçek varsa 2 Eylül 1944’te Başbakan olan Bulgaristan Halk Çiftçi Partisi Başkanı Konstantin Muraviev hükumetinin 7 gün sonra 9 Eylül 1944 gecesi, Sovyet istihbaratçısı, KGB ajanı, Albay Kimen Georgiev ve 2 arkadaşı tarafından devrilmesidir. 5 Eylül 1944’te Sovyetler Birliği Bulgaristan’a savaş ilan etmiş ve Kızıl Ordu 3 gün sonra Bulgaristan’a girmişti.
Bu nedenle 9 Eylül 2019 komünistler ve sosyalistler tarafından HÜRRİYET günü olarak kullanırken, halkın öteki yarısı tarafından “işgal edildiğimiz gün” olarak anılıyor. O gün Bulgaristan Sovyet esaretine düştü ve kurtuluş mücadelesi ancak yeni yeni başlamıştır.
1944-1989 yılları arasında memleketimizin hemen hemen bütün şehirlerinde partizan, komünist ve Kızıl Ordulu anıtları dikildi ve okullarda çocuk yaşta gençlerin beynine bu anıtların Bulgar onurunu yaşattığı kazındı. Bu anıtlar arasında hemen yıkılması gereken Todor Jivkov’un “Pravets” şehrindeki anıtı; Kubadin Belediyesi’ndeki “Penço Kubadinski” büstü; Haskovo’da ki “3 RMS-ci” anıtı, Lübimets şehrindeki “Todor Terbeşev” anıtı, Burgas ve Varna’da ki “Kızıl Ordulu” anıtları, Plovdiv şehrindeki “Alyoşa Anıtı”, Sofya’daki “Sovyet Eri” anıtları yıkılmalıdır. Bu halkın isteğidir. Bununla birlikte Sofya’daki “II. Aleksandır” anıtı da yıkılmalıdır. “Kurtarıcı Çar Bulvarı”, “Graf İgnatiev Sokağı” ile “Aksakov Sokağı” isimleri daha fazla geciktirilmeden değiştirilmelidir, yerine Aleksandır STAMBOLİYSKİ, Kapitan PETKO gibi gerçek anıtlar konulmalıdır. .
Yeri gelmişken şunu vurgulayarak belirtmek isterim. Ahmet Doğan hakkında çok yazıldı, bilenler anlattı, hainliği ve diğer gerçekler biliniyor fakat şu da unutulmalıdır. O, Bulgaristan Komünist Partisi’nin (BKP) devamcısı olan, Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP’nin) kanunla yasaklanmasını isteyen siyasetçidir. Daha sonra tutum ve fikri değişmişmiş olsa da, söylenmiş söz atılmış taştır. Onun sözleri siyasetten anlayanları düşündürmüş ve hatta zaman gelecek dönekliğin yüzleri adlı bir kitapta örnek olarak işlenecektir, bu da unutulmamalıdır.
Bulgaristan’da demokrasiyi donduran, boğazlayan ve nefes almasına olanak vermeyen gelişme ise, ilki 1992 yılında Filip DİMİTROV’un parlamentoya sunduğu genelge sonrası hükumet düşürülmüştü. Ardından 2 000 yılında mecliste onaylanan ve “isim değiştirerek, din, dil ve gelenek yasaklayarak Bulgarlaştırma sürecini” suç olarak tanımlayıp lanetlemesine rağmen, bu felaketin, fikir babalarından (ideologlarından), yöneten ve icra edenlerden, katillerden kimsenin tutuklanmamış, sorgulanmamış ve yargılanmamış olmasıdır. Bulgar toplumu kendinde bu gücü ve iradeyi bulamazsa ülkede demokratik toplum kurulamaz. “Multi Grup” tarihi yazılsa, komünizmin matem töreni sofrasında kadeh kaldıran, hiç bir zaman komünist partisine üye olamayan, ama komünistler adına ve onların namına kötülükler, hainlikler işlemeye hazırlanan kişileri görebiliriz.
Bu konu 9 Eylül 2019 günü şöyle anlaşılmalıdır:
Bulgaristan tarihi katilleri tarafından yazılmış, dört bir yanda suçluların anıtları yükselen memleketimizde gerçekleri görmek isteyenlere pencere açan 1989 Mayıs Türk isyanı oldu. Bu isyanın ateşinde parlayan HÜRRİYET’ti. Hürriyet yıldızının doğduğu toprağımıza şehitlerimizin kanı aktı. Anıtları dikildi. Dikilmeye de devam edecektir.
1878’den sonra devamlı hor görülen Bulgaristan Müslümanlarının yok edilmesi veya vatanlarından kovulmaları için terörist Bulgar devleti ile tüm etnik azınlıkları temsil eden HALKIMIZ arasında açılan ve her geçen gün, ay, yıl derinleşen ve tarafları farklılaştırarak uzaklaşma aşılamaz boyutlar aldı. Parçalanmamız 1877 Rus saldırısıyla başladı. Bulgarlar işgal edilen topraklarının “kurtarıldığına” zorla inandırdılar. Daha 1889’da Büyük Millet Meclisinde Müslümanların adı geçse de, iyi komşuluk ve kardeşçe beraberlik bağlarımız koparıldı. Azınlık haklarının tanınmaması ve Romanlara-Millet (Çingene nüfusa) oy kullanma ve seçilme hakkı tanınmamasıyla başladı.
Üçüncü Anayasa, 1971 Sosyalist Anayasa’da birinci cümle “Komünist Partisinin yönetici rolü” oldu. Ardından gizlenen gerçek, hele azınlıklar için çok acıdır. Komünist partisine üye olmayanlara bu toplumda yaşam hakkı yoktur, anlamına gelir. İtiraf ediyorum. Biz o zaman partiye girmeleri uygun görülmeyen Ahmet Doğan ve Vecdi Raşidov’un vs başka işler için hazırlandığını, “Multi Grup” kazanında kaynatılıp, halkı aldatma işlerinde kullanılacaklarını düşünememiştik.
Faşist olarak nitelenen 1934-1944 dönemi Çar diktatörlüğü uygulamalarından kopya edilmiş olan ve ardındaki gerçekte (gizlense de) şunları hiç unutmadık. Nazilerle bir olan Çar III. Boris 1942’de Makedonya ve Ege boylarını işgal edip 1944’e kadar idare ettiler. 64 köyü ateşe vermiş ve “Drava” ırmağı boyunda 3 000 (üç bin) yerli kurşuna dizilmişti. Bunların hiç biri kitaplara girmedi. Her şeye rağmen unutulmamıştır. Kuşkusuz bu trajediye 20 000 (yirmi bine yakın) Yahudi ve Roman-Çingene’nin Naziler’in Polonya’daki ölüm kamplarına yakılmaya gönderilmesi devamlı yürek yaktı.
Yıl dönümü ile ilgili çıkan yorumlarda 2 renkli bir tablo çizilmek istense de, halkın vicdanında durulmayan bir tarihsel geçmiş var. Sayıları bilinmeyen siyah başörtülü kadınlar toplu kabirlerin başında toplanıyor. 9 Eylül 1944’ten başlayarak Halk Mahkemelerinin kuruluşuna kadarki aylarda Bulgaristan’da 20 ile 40 bin arasında (tam rakam bilinmiyor) siyasetçi, general, milletvekili, bakan, bakan yardımcısı, subay, öğretmen, aydın, yazar, şair vb yargısız infaz edilmiş ve toplu mezarlara atılmıştır.Halk Mahkemeleri 2 730 (iki bin yedi yüz otuz) ölüm cezası vermiş ve bunların hepsi yerine getirilmiştir. Peki bunları Bulgaristan’da yaşayan çocuklarımızın gerçekleri bilmeye hakkı yok mu?
İkinci Dünya Savaşı öncesi dönemde, Bulgaristan’ın son Başbakanı olan ve savaşta Bulgaristan’ın tarafsızlığını ilan eden Başbakan Konstantin Muraviev Halk Mahkemesinde yargılandı. Müebbet hapis cezası aldı. 1955 yılında serbest bırakılsa da, yeniden tutuklandı ve “Belene” ölüm kampına atıldı. 1961 yılında serbest bırakılsa da 1965 yılında fakirlik ve yoksulluğa dayanamadı ve hayata gözlerini yumsa da, Kızıl Ordu’nun Bulgaristan’ı işgal etmesine karşı son anına kadar mücadele eden bir Başbakan olarak anılıyor.
Sofya Meclisinin komünist geçmişle ilgili aldığı ve 5 Mayıs 2000 günü “Dırjaven Vestnik” sayı 37’de (Resmi Gazete) yayınladığı karardan okuyoruz:
- “9 Eylül 1944 tarihinde Bulgar İşçi Partisi (komünistler) tarafından gerçekleştirilen askeri darbe bir cinayettir.”
- “9 Eylül 1944’ten başlayarak 9 Kasım 1989’a tarihine kadar iktidarda olan Bulgaristan Komünist Partisi iktidarı suçlu bir rejimdir. Rejimi yöneten BKP bir suç örgüttür.”
Yasada, “cinayetlerin bir dış gücün etkisi ve kontrolü altında işlendiğine işaret edilirken, bu gücün SSCB-Rusya totaliter rejimi olduğu belirtiliyor ve o zaman Bulgaristan’da başka bir “dış” güç olmadığının” altı çiziliyor.
2004 yılında, 9 Eylül 1944 darbesinin 60. Yılı dolayısıyla, İkinci Simeon Milli Hareketi (NDSV) partisinin girişimi ve sağ güçlerin desteğiyle 9 Eylül 1944 yılıyla ilgili meclis bir bildiri onayladı. Şöyle deniyor: “Avrupa yolumuz kesildi. Bulgaristan’ın gelişmesini onlarca yıl geciktiren hayalî bir deneme yaşandı. Bulgaristan’ın modernleşmesi gecikti. Adalet sağlanamadı mutlu ve huzurlu yaşam hayal oldu.”
Sosyalist maskeli komünistler, 9 Eylül 1944 tarihi, bir “ayaklanma”, bir “devrim” ve “faşizmden kurtuluş” günü olarak törenlerle kutluyor. BSP, Bulgaristan’ın işgal edilmesini, 1944 darbesinden ayırmak istemiyor.
Bulgar halkına, onun kültürel, politik, ekonomik, askeri yeteneklerine ve etnik nüfusuna karşı tarihte eşi görülmemiş, rastlanmamış zulüm, baskı ve terör uygulamıştır. Bu şiddet, 1989’da 3 ayda 360 bin Türk vatandaşın ülkeden kovulması trajedisine neden olmuştur. Suçlular ise hala cezalandırılmamıştır.
35 yıl tırmandırılan terörü şahsen Todor Jivkov, BKP MK yönetimi, ülkemizdeki Sovyet yetkililerle birlikte, gelişmeleri saat başı Moskova ile koordine ederek uygulamıştır. Bu şiddette soykırım denmiştir. Günümüzde katillere anıt dikilmesi hepimizin yüz karasıdır.
Avrupa Halk Partisi (AHP) milletvekili Bulgaristanlı Aleksandır Yordanov’un önerine uyularak Avrupa Parlamentosu’na sunulan bir bildiride, “Meydanlara, parklara, kavşaklara ve halkın toplandığı mekânlara dikilen, totaliter politik sistemi öven, işgalci Sovyet ordusu anıtları ve anıt-kompleksleri İkinci Dünya Savaşı tarihini ve sonuçlarını çarpıtıyor” yazıyor ve Bulgaristan örneğine işaret ediliyor.
Tanınmış Bulgar gazeteci Georgi Kuritarov,” 9 Eylül iki yüzlülüğün ve korkaklığın milli günü” ilan edilsin dedi.
Bulgaristan Halk Çiftçi Birliği (BZNS) Başkanı Nikolay Nençev, 9 Eylül 2019 tarihinde, RF Bulgaristan Büyükelçiliği girişimiyle Sofya’daki Rusya Kültür Sarayı’nda “Bulgaristan’ın Kurtuluşu” konulu bir tarihsel belge sergisinin açılmasını protesto etmek amacıyla yayınladığı bildiride şöyle dedi:
“İşgal etmenin anlamı kurtarmak olamaz. İnsanlık tarihinde, savaş açtığı bir devlete, ‘ben seni kurtardım’ dediğine başka bir yerde rastlanmamıştır. Sovyetler Birliği’nin Bulgaristan’a açtığı savaşın Alman Nazilere karşı yürütülen savaşla ilintisi yoktur. Kızıl Ordu’nun Bulgaristan’a saldırısı Bulgaristan Komünist Partisi’nin (BKP) şiddetle saldırılara geçip hesaplaşmaya başlamasına olanak tanırken, anayasal düzenin oluşumu engellenip baltalanmıştır. Sovyet işgali sonucu Bulgar milletinin öncü (elit) kesimi yok edilmiştir. Doğu Avrupa ülkelerinde demokrasinin ezilmesine karşı mücadeleye on binlerce vatandaş katılmıştır.”
9 Eylül 2019 sabahı Bulgaristan’ın değişik şehirlerinden gelen gençler, Milli Kültür Evi parkındaki Bulgaristan’da Komünizm Kurbanları Anıtına çiçek ve çelenkler koydu. Sofya Üniversitelerinden 6 tarihçi profesör, doçent ve doktor gençlere Başkentin merkezinde bulunan ve totaliter komünizm yıllarında halka baskı ve terör uygulanmasında merkez rol gören 9 binanın tarihçesini anlattılar.
Bu yapılar şunlardı: eski Devlet Konseyi; eski Vatan Cephesi; eski Komsomol; eski Georgi Dimitrov Mozolesi; “Moskovska 5” sok. tutuklu ve sorgu hücreleri; Halk Milisinin “Slavyanska Beseda” Otelinde bulunan Kurmayı ve “Sv. Nedelya” Kilisesi.
Yine 9 Eylül 2019 sabahı, Sofya’daki Rus Kültür ve Enformasyon Sarayı karşısında yükselen ve 1877-78 Rus İmparatorluğunun Osmanlıya saldırı savaşında cephede kalan Rus doktor ve hemşireler anısına dikilen “Doktorlar Heykeli” ismini alan bahçedeki havuz suları kanlı uyanmıştır. Karşı Sarayında açılan sergiyi protesto etmek için havuz suyuna kırmızı boya attığını basına açıklayan heykelci Andrey Rançev “Ruslar bizi kurtarmadı, tam tersi işgal ettiler” dedi.
Bu arada 9 Eylül 1944 yılından beri ilk defa olmak üzere , 9 Eylül 2019 tarihinde Bulgaristan’da Rusya Federasyonu lehinde casusluk yapmaktan bir grup tutuklandı.
Tutuklananlar arasında BSP yayın organı, eski DC VI. Şube Başkanı, halen “Kütüphaneciler Enstitüsü” Direktör-Profesörü Dimitır İvanov tarafından finanse edilen “Duma” (Söz) gazetesinin eski baş redaktörü Yuriy Borisov ile Ulusal “Rusofil” Hareketi yöneticilerinde aşağıdaki şahıslar Özel Savcılık Şubesinde sorguya alındı:
Kristina İgnatona – Ulusal “Rusofil” Hareketi Başkan Yardımcısı.
Milen Çakırov – Ulusal “Rusofil” Hareketi Başkan Yardımcısı.
Enço Moskov – Ulusal “Rusofil” Hareketi Fahri Başkan
Prof. Vanya Dobreva – Bulgaristan Sosyalist Partisi Milli Konseyi üyesi ve Milli “Rusofil Örgütü yönetim üyelerinden daha birkaç kişi.
Okuduğunuz için teşekkürler.
Yeni konumuz:
9 Eylül 1944 tarihinde gerçekten ne olmuştu?
Lütfen dostlarınızla paylaşınız.