Ertaş ÇAKIR
Tarih: 18.03.2021

Uygulanan bir sıkıyönetim ve askeri durum olmasa da,  her şeyin daha da kötüleşirse korkusu 22 Mart’tan başlayarak 1 Nisan’a kadar Bulgaristan kapanıyor. Bu deva virüs darbesi, direk olarak Bakanlar Kurulu ve Başbakan ofisine değil, Sağlık Bakanlığı ve sağlık sistemini esir aldı. Çöktü çökecek diyorlardı, Avrupa Birliğine güvenmiştik, hepsi boşmuş parası ödenmiş aşıları bile doğru dürüş dağıtamadılar, ortada kaldık. Balkanlarda ve Avrupa birliğinde ölüm oranı bakımından birinci olduk, insan başına vaka sayısında da Birleşik Amerika’yı sollamışız. İlaç yok, hastanelerde yatak yok, yoğun bakımlar taşmış, doktorlar zor nefes alıyor, hemşireler aylardın insan gibi uyuyamamış, ambulans şoförleri pes etmişler.

Bulgaristan toplumunun tamamen kapanmaya hazır olmadığı görüşündeyim. Şimdilik sadece mahallelerdeki gıda mağazaları açık kalacak, şehirlerde evlere ve otellerde odalara yemek götürülecek. Avrupa’da dokuzuncu ve Balkanlarda vaka açısından birinci yerde olmamızın anlamı son haftada son haftada vakaların % 46ö ölüm oranlarının da son 2 haftada % 126 artış göstermesiyle ifade edilebilir. Hastaneye alınların sayısı 7 8004’ü bulmuşken, yoğun bakımdaki hastalar da 609 dur. Bu rakamların her biri yeni bir rekordur. En korkunç olan da sağlık sisteminin çöküş tehlikesinden sıkça söz edilmeye başlanmış olmasıdır.

Alınan önlemlerin insanlara zarar verdiği, maskelerin ve fiziksel mesafelerin hava cıva olduğu, hatta gözle görülmeyen, elle tutulamayan bir “düşmanla” mücadelenin, onun tüm özelliklerini öğrenmeden, hatta hayatının en kadar uzun olduğunu tespit etmeden, insandan insana, daldan dala atlarken değişerek mutasyon geçirdiğini artık bilirken başarılı olacağımızı düşünmek bile yetersiz.

Bulgar Sağlık Bakanı Angelov’un, olağan Perşembe basın toplantısında, izole oluyoruz, kapsül içine giriyoruz sözlerinin korku büyüsünü bozacağına da inanmıyorum. Çünkü virüs “kendi aklına göre” hayat alanı arıyor ve yakaladığı hücrenin içinde gömülüp mutasyona uğruyor. Bulgaristan’da yayılan “İngiliz mutasyonu.” Avrupa basınına bakarsak, “mutasyonlar ölümcül değilmiş” ama bizdeki ölüm oranı çok arttı.  Korku, stres, virüse yakalanma, ağır ilaçlar, seyreden ağır durumlardan sonra gelen ölüm, olay bir balon gibi şişiyor, patladı mı? Patlayacak mı? Bilemiyoruz. Patlarsa bu iş biter demek istiyorum. Yani patlamamış.

Yeni normal terimi çıktı.

Eskisi gibi olmayacak diyorlar. Zaten geçen yılın Martında uygulanan kapanmadan sonra her şey değişti. Pazardaki çükündürlerden başka her şey öteden beriden ithal malı, Patatesler Polonda’dan, elmalar Makedonya’dan, salatalıklar Türkiye’den, belki de şu dönem soğan ile pırasa ve turşular yerli. Şimdi aşı üretimi zamanı, bu sene de seralar ve tarlalar boş kalırsa, yandık. Besbelli ölüm sırasını beslerken ufak ufak yemleneceğiz.

2010’da, yaşayan insanları kontrol etme süreci başlamıştı.  Evlere kapanma ilk defa 11 sene önce denendi ve ardından takip sistemi geldi. Evde, okulda, işte, dukanda, sinemada, uçakta, uyku halinde veya sofrada olduğumuzu her an bilmek istiyorlar. Zaman bütçesine göre planlama yapılırsa dünya yeniden yapılanabilir ve son zamanda “toplumun köpüğü” terimiyle ifade edilen nüfus kesiminde fazla acı çekmeden ve çöküş yaşanmadan kurtulma yolu açılabilir. Bu işlere bakanlara göre, biz bugün ne kadar organize yaşarsak yaşayalım, yaşadığımız süreçte mantık yok. Toplumun üstündeki posa yani köpük bütün toplumun yönlendirilmesine engel oluyor.

Anlaşılan her varlığın bir doğal yaşam süreci var. Mutasyon yapan virüs aşıdan kaçıyor. 2020’nin başından beri yoğun çalışılsa, milyarlar harcansa da, virüs kendi evrimini yaşıyor, her defasında ayakta kalıyor ve yaşam alanını genişletmekte ısrar ediyor. Büyük köpük alındı diyenlere inanmak istiyoruz.

Beyaz Rusya maske ve mesafe önlemi bile almadı, ama ölüm oranı ve hastanelerdeki durum açısından bizden çok iyi. Virüsün öldürücü safhası geride kaldı diyenlere inanmak isterken, Yunanistan ve Kuzey Makedonya Cumhuriyeti gibi ülkelerdeki durum ve karantina, Çek Cumhuriyeti, Slovenya ve Macaristan’dan gelen haberler tehlikenin etrafımızda dolaştığına haber veriyor.

Yeni tedbirler, pek tabii ki seçim kampanyasını, toplantıları, mitingleri, ziyafetleri, görüşmeler, mevlitleri, nikâhları, sünnet düğünlerini, kalabalık cenaze törenlerini yasaklıyor. Önümüzdeki 3 günde kim kime ne anlatabilirse o, yasaklı dönemden sonra da kimsenin kimseye laf anlatmaya zamanı ve imkanı olmayacak,  4 nisan 2021 Pazar günden bir gün önce 3 Nisan Cumartesi gün seçim çalışmaları seçim kanuna göre yasak. Demek oluyor ki seçim işleri 21 Martta sona erdiğine göre, bir tek tepkileri bekleyebiliriz. Seçimin ertelenmesini isteyen politik partiler olabilir. Bu kararı meclisin alması gerekir, ne ki 5 Mart’ta halk meclisi de dağıldı. Belki de son sözü Yüksek Seçim Komisyonu söyleyecektir. Şimdilik Bulgaristan kapandı.

Bizi izleyiniz.

Okuyanlara ve paylaşanlara teşekkürler.

Sağlığınıza dikkat ediniz.

Reklamlar