Türkiye Bulgaristan Parlamentolar arası Dostluk Grubu Başkanı ve Ak Parti Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk, 1389’dan 1878’e kadar Osmanlı Devleti’nin hoşgörü ve adalet dolu himayesi altında varlığını sürdüren Bulgarların, bu süre zarfında her türlü dini vecibelerini yerine getirme hürriyetine sahip olmuş ve hiçbir şekilde soykırıma tabi tutulmadıklarını söyledi. Öztürk, yaklaşık olarak 5 asır boyunca kardeşçe bir arada yaşamış olan iki milletin arasına nifak tohumları ekildiğini ve birkaç sene gibi kısa bir sürede birbirlerine düşman edildiklerinden bahsetti.
Bundan 30 yıl önce Bulgaristan Hükümetinin Türk soydaşlarımızın isimlerini değiştirmeye başladığından bahseden Mustafa Öztürk, Türkçe konuşulmasını yasaklandığını hatırlattı. Türk soydaşlarımızı göçe zorlayan bu sürecin artık tarih olduğunu söyleyen Mustafa Öztürk, zorla isim ve din değiştirme uygulamasının, Bulgaristan’a ait insanlık dışı bir ayıp olarak tarihe geçtiğini belirtti.
Bulgaristan’da yaşayan Türk soydaşlarımızdan Bahtiyar Karaali’nin komünist rejimin Türk soydaşlarımızı zorla Bulgarlaştırma operasyonuna en başta tanık olanlardan biri olduğunu anlatan Mustafa Öztürk Bahtiyar Karaali’nin, “ Evime kalaşnikov silahlarıyla dayanan iki polisi dün gibi anımsıyorum. Biri komşumdu. Benden özür diledi. Karakola götürüp adımı değiştireceklerini söyledi. ‘Kendine bir isim seç’ dedi. İtiraz ettim. ‘Adım bana atalarımın armağanı, değiştirmem mümkün değil’, dedim” diyen Karaali 24 Aralık 1984 tarihinde Kırcaali’de yaşadıklarını bu sözlerle anlattı. 24 Aralık 1984′de Türk soydaşlarımızın yoğun olduğu Bulgaristan’ın güneyindeki Kırcaali’de sabahın erken saatlerinden itibaren sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bulgar halk silahlandırılırken, kente, tanklar, tazyikli su fışkırtan zırhlı araçlar yığıldı. Sofya hükümetinin talimatıyla ülkedeki tüm nüfus memurları Kırcaali’ye geldi. Memurların görevi, Türklere seçecekleri Bulgarca adlarıyla yeni kimlik belgeleri düzenlemekti” dediğini anlatıyor.
“BULGARİSTAN TÜRKİYE İÇİN AVRUPA’YA AÇILAN KAPIDIR”
1989’dan 2005’e kadar geçen süre zarfında Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle Bulgaristan’ın Batı’yla entegrasyon çabalarına girmesi Türk soydaşlarımıza karşı daha ılımlı politikalar izlemeyi beraberinde getirdiğini söyleyen Mustafa Öztürk, bugün hala, milliyetçi akımların zaman zaman yeniden harekete geçtiğini, soydaşlarımızı ötekileştiren genel bir tutumun oluştuğunu gözlemlemekte olduklarını vurguladı.
Mustafa Öztürk, “Ben Bulgaristan’da doğmuş bir milletvekili olarak, Türkiye Bulgaristan Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı olarak dost ve müttefik Bulgaristan’da yaşayan soydaşlarımızın ve azınlıkların dillerini, kültürlerini ve sosyal hayatlarını istedikleri gibi yaşayabilmeleri için gerekli çalışmaları yapıyorum ve yapmaya devam edeceğim. Bulgaristan’ın veya dünyanın neresinde olursa olsun, bizim bir soydaşımıza yapılan bir hareket, bize yapılmış demektir. Onların ayağına bir diken batsa, bizim ayağımıza diken batmış demektir. Biz her zaman soydaşlarımızın yanındayız, Bundan sonra da yanında olacağız bu milleti hep beraber daha ileri taşıyacağız.
Türkiye ile Bulgaristan komşu, dost ve müttefik iki ülkedir. İki ülke arasındaki ilişkiler, tarihi derinliği olan, coğrafi boyutları olan, halklar arasında uzun yıllar süren etkileşime dayalı özel stratejik ilişkilerdir. Türkiye ve Bulgaristan’ın coğrafi konumları gereği Doğu ve Batı’ya açılan kapılar olması itibariyle Türkiye, Bulgaristan için Asya’ya açılan kapıdır. Bulgaristan’da, Türkiye için Avrupa’ya açılan kapıdır.” Dedi.