Osman BÜLBÜL
Tarih: 25 Temmuz 2020
Yaşım oldukça ilerledi çocuklar. Ben de uyku dışındaki hayatımın daha büyük kısmını kanepede ve TV başında geçiriyorum. Ben de kendi kendine hiddetlenenlerden, bazen masaya vuran, bazen de içimdeki ateşin son küllerini de söndürmek için önümdeki şişeye uzanıp bol bol su içenlerden biriyim.
Hiddetlenme serüvenim son haftalarda iyice coştu. Memleketin dört bir yanına yayılan gösterilerden etkileniyorum. Son yazımda konuyu biraz deşmiştim ama kaşınmaya devam ediyor. Bir güller bahçesi olan memleketimin bu durumlara düşmesinden, ağlanacak halde olmasından ben de sizler kadar kahrolanlardan biriyim. Ne olursa olsun, bana ne diyemedim işte. Diyebilenler var da, benim dilim dönmedi.
Birkaç günden beri
MEMLEKETİMİZİN EN BÜYÜK PROBLEMİ NEDİR?
Konusu açıldı. Her kafada bin cevap. Konuşmalar çok uzuyor. Herkes duyduklarını anlatıyor. Sohbetlere Bulgar bastonlular da katılıyor. O kadar kör kalmışız ki, dünyamız küçülmüş, ruhumu büzülmüş, acınacak haldeyiz. Her birimizin bilgisi kendisi için en doğru.
Bir defa bataklığa saplanmışız. Tüm bataklıkların tek kuralı vardır. İçinde çırpınan olunca sıvılaşır, sıvıştıkça da insanı içine çeker. Bizde yalnız insanı değil, tüm toplumu içine çekiyor, sanki devlet farkında değil.
Bulgaristan siyasetini azdan az izleyenler de kulak misafiri olmuştur. Bu hafta 4 gününü Brüksel’de geçiren Bulgar Başbakan Boyko Borisov, dönmezden hemen önce Avrupa Konseyi (AK) ile birkaç saatlik bir toplantıya katıldığını ve ek olarak 200 Milyon Avro koparttığını açıkladı. Şahsen ben, nasıl olur bu iş, bu miktarın adı ve hacmi var, Bulgar parasıyla neredeyse 400 milyon levaya gelir, diye düşünmüştüm. Bugün “İnfo. BG.“ haberi açtım ve gerçeği öğrendim. Bu para, 1966’dan sonra inşa edilen ve birinci rektörü 1969’da hizmete açılan ve 1991 yılına kadar toplam reaktör sayısı 6’ya ulaşan “Kozloduy” Atom Elektrik Santralımızın (AES) yıkımı, hurdaya kesilmesi ve yok edilmesi masrafı olarak karşılıksız veriliyormuş. 2007’de Avrupa Birliğine üye alınırken 1. Ve 2. Reaktörün durdurulması şartı koşulmuştu, ardından 3. Ve 4. Reaktörümüzü de yine onların ısrarı üzere durdurmuştuk ve şimdi de “Avrupa güvenliği gerekçesi” öne sürülerek 5. Ve 6. Reaktörlerimizi de gömdürüyorlar. Bu son reaktörlerin hayatının 10-15 yıl daha uzatılması için bayağı bir çaba gösterilmişti, tutmamış besbelli. Böylece 7. Ve 8. Reaktör planı da suya düşmüş oluyor.
AB ile Birleşik Amerika’nın Batı Avrupa ve ona bağlı Bulgaristan, Estonya, Litvanya, Romanya gibi ülkelerde Sovyetler Birliği ve Rusya Federasyonu devrinden izler kalmaması, hepsinin sökülmesi noktasında bir yere kadar buluşuyorlar. Halen 5. Ve 6. Reaktörlerinin çalıştığı bu AES ülkemizde en ucuz elektrik enerjisini üretmeye devam ediyor. Böylece bu enerji kaynağımız sökülüp yerine incir ağacı dikilmiş olacak.
Yine Tuna boyunda ve aynı bölgede bulunan “Belene” AES de yarıda kaldı. Tamamlanmasına 20 milyar para lazım, elini cebine sokmak isteyen yok. Başbakan Borisov, 3 milyar leva ön ödeme yapılan, reaktörlerinden biri Rusya’dan gelen bu santrala “GÖL” dedi. Göl bataklık oldu ve para yutmaya devam ediyor.
Fakat bana kalsa, enerji konusu ekonomik kalkınmamız için başat önemli olsa da, problemlerimizin problemi önce POLİTİK ve sonra EKONOMİKTİR. Politik problemler çözülmeden hiçbir ekonomik problem çözülemez. Bulgaristan’da ekonomik kalkınmanın, gelişerek ilerlemenin ateşi çalınmıştır ve ekonomi kendi önünü kendisi göremez, bu projektör ancak politika olabilir.
Sofya’da yerinde yol almaya devam eden genç kuşak gösterilerine baktığımızda aslında problemlerin probleminin her hangi bir gölgede, karanlık bir ara sokakta kaldığı izlenimi kendini doğuruyor. Örneğin, her gün saat 16’da 10 dakika Türkçe haber de veren BNT- Milli Bulgar Televizyonu merkez binası dün akşam gece saat 23’te göstericiler tarafından basıldı. Polisle gece karanlığında yüzleşme yaşandı. Yönetimin değişmesini isteyenler kalabalıktı. Aynı kişiler 4 bakanın ve birkaç da bakan yardımcısının istifaya zorlanmasından sonra, Başbakan B. Borisov ve Baş Savcı İvar Geşev’in istifasında ısrar ettiler. Yine dün Bulgaristan’ın dört bir tarafından Sofya’ya toplanan avukatlar, Milli Baronun dağılmasında ve yeni yönetim seçilmesinde ısrar ederken, adalet davasına öncülük eden Büyük sayıda avukatın hapiste olduğu açıklandı. Adalet arama yolunun tamamen kapandığını belirtildi.
Değişiklerin ve yenileşme yolunun ufkunda aydınların ateş taşıdığına inancım sonsuzdur. Ne var ki bizim ülkemizde 2020 Temmuzunda kükreyen gösterilerde orta direk, başbuğ, öncüler grubu yok. Her şahıs kendi başına bir lider. 19-uncu ve 20-inci yüzyılı belirleyen millileşme yolunun sanki yüründüğüne ve artık Bulgarların da millileşmeye ihtiyacı olmadığını, ancak milletin kişilerden ve kimliklerden gereği olduğunu görebiliyoruz. Kuşkusuz bu toplumsallaşma için de geçerlidir. Kişinin toplumsallaşmadan ihtiyacı olduğundan fazla, toplumun insana, şahsa, kimlikli fertlere ihtiyacı vardır. Bu gelişme Sofya gösterilerine damga vururken, Varna ve Stara Zagora (Eski Zara) mitinglerinde de dikkati çekti. Bu 21. Yüzyıl açısından çok önemli bir gelişmedir.
Bulgaristan çok milletli, çok etnikli bir topluluk olduğundan, artık herkesin anlaması gerekir ki, azınlık fertlerinin Bulgar devletinden ve Bulgar toplumundan ihtiyacı yoktur. Burada birbirine gerek duyan bir olay varsa azınlık kültürleri ile milli kültürün buluşması ve birbirinden ateş almak için kucaklaşmasıdır. Eğer bir olacaksa, BULGAR DEVRİMİNİN enerji reaktörü, etniklerin ve milletin oluşturacağı ortak buluşma noktası, bu nüve olacaktır. Bunu yapmaya kendinde güç bulamayan Bulgar devleti için çöküp dağılmak zorunda kalacaktır.
Birleşme ve kaynaşma yolunda ufak ufak adım atmalıyız.
Fakat yakınlaşmaya götüren (taşıyacak olan) bu adımların bilin olabilmesi için şu gerçeği kabul etmeliyiz. Bu ilk küçük adımı, ben PROBLEMLERİN PROBLEMİ OLARAK şöyle görebiliyorum.
Kanımca politik kadroların seçimi ve yetiştirilmesi Bulgaristan toplumundaki problemlerin problemidir.
Bu konuda 2016 Kasımında yapılan halk oylamasından(referandum) hiçbir sonuç çıkarılmadı. Aralarından biri bendeniz ve T.C.’de yaşayan binlerce soydaşım da bu arada, biz Bulgaristan Türkleri, Bulgaristan Seçim Kanununun ve sisteminin değiştirilmesini ve seçmenin Halk Meclisine göndereceği temsilcilerini (milletvekillerini) direk olarak kendisinin seçip göndermesini isteyen 2.5 milyon vatandaşın arasındaydık. Kararımız kesindi. İsteğimizin özündeki şudur. Biz milletvekili adaylarının partiler, parti başkanları tarafından gösterilmesine karşıyız. Seçeceğimiz adayla ilgili ilk ve son sözün bizim olmasını istiyoruz. Vatandaşlar Bulgaristan koşullarında politik önder, elit, milletvekili seçiminde hile olduğunu hissediyor, seçmen gerçek durumun farkındadır. Şimdiki sistem seçilen milletvekilini seçmenden koparıp, siyasi elitin hizmetine sunuyor. Böylece para-babaları ile hizmete hazır seçilmiş vekiller kaynaşarak OLİGARŞI oluşturuyor. Kör sofra kurup halkı yalan dolanla idare ederken, uyutuyorlar. Bulgar demokrasisinde çöküş adaletsizlik ve rüşvet ve dolandırıcılıkla başlamış ve devam etmektedir.
Tablo ortadadır.
Son 30 yılda Bulgar parlamentosu her seçimde zayıflıyor. Siyaset dışı, polisler, yağcılar, kimliksiz kişiler, siyasi olgunluğu ve bilgisiz kişiler meclis san dalyalarına yayılıyorlar. Bulgaristan demokrasisinin güçlenmesine katkı sunabilecek şahısların parti başkanları tarafından seçim aday listelerinden çizildiğini unutamam.
Bu nedenle olacak Sofya protesto gösterilerine katılan öğrenimli ve eğitimli gençler hiçbir partiyle yüz göz olmuyorlar. Milli Anti-mafya Gençlik Birliğinde buluşarak, seçime şimdiki siyasetçiler dışında girme niyetlerini duyurdular. Bu hareketin güç toplaması ilginç yol ve yöntemlerle oluyor.
Günümüz Bulgar oligarşisi iktidarın işlevidir. Politik ve ekonomik iktidarın kaynaştığı her noktada OLİGARŞİ var. Bulgaristan Türkleri adına Daniel Peevski ile Ahmet Doğan parsa topluyorlar. İkisinin de siyasetten atılması zamanı geldi geçti.
Bunun dışında Bulgaristan’da HÖH-DPS ve GERB ve BSP gibi partilerin oligarşik yapılanma olduğunu herkes görebiliyor. Bu değiştirilmeden Bulgaristan’da hiçbir taş yerinden oynamaz. Bu ise ancakö halkın seçtiği milletvekilleri adaylarına Partilerin, Parti Başkanlarının, Parti “fahri” Başkanlarının müdahale etmesi yolu kesilirse, en kolay ve fazla zorlamadan olabilir.
Şimdiki durum devam ederse, 30 yıldan beri devam eden kolektif sorumsuzluk, çökül ve batış sürecek, günümüzde iktidarı ayakta tutan bu yoldur, başka bir adı “yolsuzluklar yoludur. Ve günümüzde hemen ilk elde çözülmesi gereken problemlerin problemi budur yani HALKTAN (SEÇMENDEN) MECLİSE GİDEN YOLA HİÇ BİR KİŞİ, MAKAM, DEVLET KURUMU, PARİ LİDERİ KARIŞMAMALIDIR. Gençleri destekleyelim. Bulgaristan’ın enerjisi artık Atom Santrallerinde değil, gençlerimizdedir.
Okuyanlara teşekkür borçluyum.
Korona belasına dikkat edelim, vakalar bizde de artıyor.
Selamlar, sağılıklı hayırlı günler.