Tarih: 25 Ocak 2019
Yazan: Şakir ARSLANTAŞ
Konu: İsim değiştirme emri ve bazı detaylar.

1984’ün Aralık ayında Sofya’ya akan haberlerin bazılarında Türklerin anadillerini konuşmadıkları,  aralarında ve evde Bulgarca konuştukları, bazı annelerin de çocuklarıyla Bulgar dilinde temas ettikleri yazıyordu.

Kısa adı “DS” olan devlet güvenliği sisteminin VI. Şubesi’ndeki görevliler toplantı ardına toplantı yapıyor, tutanaklara Türk dili” meselesi çözüldü, artık isimlere ve dinsel hakların tamamen yasaklanması, gelenek ve göreneklerin, adetlerin ve Hocaların ve imamların katıldığı ibadetlerin hepsinin yasaklanması üzerinde kısa ve uzun vadeli planlar hazırlanıyordu.

Bundan 35 yıl önce dünyamızı alt üst eden bu olayların ayrıntılarıyla ilgili “desebg.com” tarafından, gizlidir kaşesiyle ortaya çıkan belgelerden birisi dikkatimi çekti ve sizinle Türkçe olarak paylaşmayı uygun gördüm. Bu belgenin korunduğu arşivdeki yeri, Türk ve Arap isimlerin yasaklanması önlemleri dosyalarında bulunuyor. İdeolojik kışkırtma ve saldırılarla mücadele eden VI. Şube tarafından hazırlanmış ve devlet güvenliği “DS” amirlik ve kadrolarının hepsine uygulamak üzere gönderilmiştir.

Bulgaristan Türklerinin isimlerinin zor kullanılarak, silah gücüyle, tutuklamalar ve işkenceler, sürgün etmeler devam ederken 17 Ocak 1985 tarihinde hazırlanmış ve VI. Şube Amiri Anton Musakov tarafından imzalanmıştır.

Belgede aynen şöyle deniyor:

“Türk ve Arap isimlerinin değiştirilmesi önlemlerimiz olağanüstü zor ve karmaşık bir eylem ortamında gerçekleştiriliyor. Bu ağır ortam görevlilerin hiç istisnasız hepsinin, fazla mesai de yaparak, hatta hiç dinlenmeden görev başında kalarak görev başında kalmasını gerektirdi.”

Bu tümcelerle başlayan belge, İç İşleri Bakanlığı tarafından kurulan örgüt, “DS” merkez kurumlarındaki şubelerin görevlerini açıkladıktan sonra şöyle devam ediyor: “Ayaklanmaların ve toplu tepkilerin önlenmesi ve bastırılması ve Türklerin il merkezlerine ve başkent Sofya’ya doğru hareket etmelerini kesinlikle önlemek için gerekli bütün tedbirler alınmıştır.”

Bütün yollar kesilmeli, yollara kontrol merkezleri kurulmalı kurulmalıdır. Bu kontrol merkezleri, zorla isim değiştirme sürecinin devam ettiği il ve ilçelere girip çıkışları tamamen kapatmalıdır. İsim değiştirme işlemleri devam ederken, Trafik Polisinin bütün güçleri seferber edilmeli ve taşır araçlarının hareketlenmesine asla izin verilmemelidir.

“DS” ideolojik şubesi, isim değiştirme sürecinin bütün hızıyla devam ettiği şehir köylerde bulunan Türkiye, Yugoslavya ve Romanya ve Batı ülkelerinden olan kişilerin hemen bölgeden çıkarılmasını emretmiştir.

Türk ailelerin ev telefonlarının hepsi kesilmelidir.

Türk köy ve diğer meskun yerleri arasındaki telefon bağları kesilmeli ve isim değiştirme sürecinin tamamlanmasından sonra da değişik nedenler gösterilerek Türkiye Cumhuriyeti ile telefon bağı kurulmasına asla imkan verilmemelidir.

Altıncı Şube, terör uygulayarak öç alacaklarını gizlemeyen kişi ve grupların niyetlerinin suya düşürülmesi için elden gelen yapılırken, parti komiteleri ve halk konseylerinin, yerel parti ve devlet yöneticileri için güvenilir koruma sağlanmasını önermiştir.

Bulgaristan Komünist Partisi siyasetinin ajanlara anlatılması sağlanmalıdır.

“Türk milliyetçiliği etkinlikleri, gizli örgütler, örgütlenen kitle kargaşaları, casusluk, kundaklama eylemleri ve benzeri ile ilgili ajan ağından bilgiler zamanında toplanmalı ve “DS” görevlisine bildirilmelidir.”

İkircimli tavır alan muhbirler para karşılığı kazanılmalıdır.

“Ülkede devam eden isim değiştirme politikasına ilişkin devlet ve parti uygulaması Türk isimli ajanların hepsine açıklanmalıdır.” Belge şöyle devam ediyor: “Bulgaristan Türkleri arasından ajanları Bulgar rejiminden yana kazanmak için özel gayret gösterilmeli, gerektiğinde para verilmelidir.”

“DS” Altıncı Şubesi, sert ve kararlı milliyetçi eylemler hazırlığı içinde bulunan kişi ve grupların ikircimliye düşürülüp pozitif etkilerle rejimden tarafa kazanmak amacıyla bütün ajanların ve görevlilerin angaje olmasını istiyor.”

Politik etkinlikte bulunanlar hemen tutuklanmalı ve “belene” kampına gönderilmelidir.

“Politik cinayetlerden” yargılanmış olan “düşman güçleri” olarak bilinenlerin hepsi tutuklanmalı ve sorgulamalar esnasında varılan sonuçlara uyularak bazıları “Belene” kampına gönderilmeli diğerleri de sürgün edilmelidir.

Gençler, aydınlar, Müslüman din adamları arasından bazı kişiler ve yeni kurulan direniş örgütleri liderleri hemen tutuklanmalı, yargı önüne çıkarılmalı ve değişik bölgelere sürülmelidir.

“DS” şiddetli önlemlerle ve hiçbir ödün vermeden hareket edilmelidir.

“Rejim aleyhinde olup düşmanca eylemlerde bulunan” her kişinin yolunu kesmek için “DS” kurumları Bulgaristan Türklerini ikna etmek amacıyla birçok önleyici tedbir alınacağını ve sert davranılacağını ve gerektiğinde bunların şiddet kullanılarak uygulanacağını bilmelidir.

Bu belge ekinde, ayrı ayrı illerdeki durumu özetleyen 5 ayrı rapor özeti bulunmaktadır. Eklerin onay tarihi 23 Ocak 1985’tir. Bu belgede, sözüm ona “soya dönüş” süreci düşmanlarının “Belen” hapishanesine gönderilmesi ile ilgili olarak sürecin kısaltılması ve hızlandırılması istenmiştir.

***

Bu belgenin de kanıtladığına göre,  isim dil yasaklama, din yasaklama ve değiştirme aylarında, kar kış içinde silahlı Bulgar halkı ile silahsız Bulgaristan Türk azınlığını karşı karşıya getiren devlet terörü milis, ordu, jandarma ve diğer devlet baskı ve terör göçleriyle uygulanmıştır. Parti ve devlet başkanı Todor Jivkov’un totaliter rejimi Bulgaristan toplumunu bile bile parçalamıştır. Halkımızı birbirine düşürmüş ve bir iç savaş eşiğine itmiştir. Bu sert gerginlik 1989 sonuna kadar devam etmiştir. Bu gerginliğin ve cepheleşme günümüzde iktidarın azınlıkları kışkırtmasıyla devam etmektedir. Ülkedeki yoksulluğu, cahilliği, işsizliği, çaresizliği katmerleştiren, halkın intikamından korkan egemen güçlerin endişesi yakın tarih gerçeklerinin birer ikişer ortaya çıkmasında gizlenmektedir. Bu yüz karası, kanlı, iğrenç ve utanç veren tarihi yüzlerine vurmak ve birkaç kuşağında ibret dersi almasını sağlamak her birimizin görevimizdir. Millet olamamış bir kavmin dünya medeniyeti yaratan Türk ulusu karşısındaki iğrenç ve küstah tavrı asla unutturulmamalıdır. Bu konuda dünya da utanıyor. Bu tarih ve tavır 21. Yüzyılda ayakta duramaz, devam edemez, dayanamaz.

Tarih belgelerle yazılır. Belge varsa tarih vardır. Belgeler konuştukça adalet mutlaka yerini bulacaktır. Adalet arama yolumuz açılacaktır.

En güzel günler sizin olsun.

Paylaşmayı ihmal etmeyiniz.

Teşekkür ederim.

Reklamlar