İbrahim SOYTÜRK
Tarih: 12 Haziran 2021
1952 yılından beri Türkiye Cumhuriyetinde kurulan ve etkinlik gösteren göçmen ve soydaş dernekleri arasında övgüye değer ve örnek çalışmalarıyla başlarılar elde eden Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği BULTÜRK olduğunu hepimiz biliriz. BULTÜRK kurucu Başkan Prof. Dr. Hayati DURMAZ’ın açtığı yoldan devam eden şu anki başkanımız Sayın Rafet ULUTÜRK’ÜN geçmişte olduğu gibi (Son 4 Nisan 2021 seçimleri öncesi seçimlerde pat olacak hükümet kurulmıyacak diyen tek kişidir) şimdi önümüzde 11 Haziran 2021 tarihinde yapılacak erken Bulgaristan parlamento seçimlerini de en iyi analiz eden BULTÜRK olmuştur. Bizler BULTÜRK yöneticilerini kutluyor ve Başarılarının devamını dileriz. Tüm etkinliklerde BULTÜRK Derneğinin ve yöneticilerinin yanında olacağımızı şimdiden duyuruyoruz.
Bu seçimi isabetli, doğru, yerinde buluyoruz ve seçim çalışmalarından her zamankinden daha yüksek başarı elde edeceğimize inanıyoruz.
Bulgaristan Seçim Yasasına uygun ve tüm kurallara tarafsız bir yaklaşımca uyulacağını temenni ederiz.
BULTÜRK Başkanımız başarılı, tecrübeli, atılgan ve başarılıdır. Yanındayız. Bizlere Gençlere güvenebilir!
***
Bu seçimler memleketimiz olan Bulgaristan, orada yaşayan yakınlarımız ve akrabalarımız için olduğu kadar, biz soydaşlar ve tüm gurbetçiler için olağanüstü önemlidir.
***
Hepimizin bildiği üzere, doğal ve sivil haklarımız için 1989 Baharında ayaklanan ana-babalarımız yasaklarla boğuşma zincirlerini kırdı. Totaliter züllümü yendi.
142 yıllık Bulgar tarihinin en önemli olayını gerçekleştiren biz olduk.
Daha önce de 4 Mart 1878’de Batı Trakya Rodop Türk Cumhuriyeti’ni ilan ederek balkanlarda İlk Türk Cumhuriyet ilan etmiştik. Yeryüzünün en uygar ve özgür halkı biziz. 20. Asırda kısmen Anavatanımıza göç etmek zorunda kalsak da, topraklarımız, ata mezarlarımız, camilerimiz, türbelerimiz, Türk zevkiyle zevk ve bilinciyle biçimlendirdiğimiz dünyamız, kokumuz Vatan orada kaldı.
Soylarımız özlemlerini hiç unutamadı. Bulgaristan bizim özlemimiz kaldı.
Bu nedenle 11 Temmuzda yapılacak erken genel seçimlere katılmamız çok önemlidir.
***
Artık 21. Yüzyılın 21. Yılındayız. Adına totalitarizm denen, politik partilerin devletle birleşip vatandaşa zulüm etme zamanı geçti. Geri dönmesine yol vermemek için hep cephede olmamız gerekiyor. Tüm seçimler bu cephenin erleridir ve biz de seçmen ve seçilen olarak bu davanın erleriyiz.
Bulgar topumu da artık değişim istiyor. Yenilenmemiz 1990’da başlamalıydı. Ne var ki, demokrasi davasında Bulgar toplumu bizden geri olduğundan dolayı, 1990’a düzensiz, maloz gibi girdi ve demokrasi bayrağını yükseltemedi.
Son 10-12 yılda iktidarı ele geçiren komünizm çömezi GERB partisi başkanı Boyko Borisov, halkımızın seçtiği demokratikleşme ve adil bir toplumda özgürleşme yollarımızı kesti.
Adına derebeylik düzeni dediğimiz, yalnız onların menfaatleri için çalışan bir feodal yapılanma dayattı. Mafya ve oligarşi dediğimiz iri aç kenelerin yönetimini kurdu ve B. Borisov tepesine oturdu. Çelişkili bir dünya doğdu. Zamanını dolduran dönemle mücadelemizde, Bulgar savcılığı, Başsavcı İvan Geşev ve ekibi, devlet yapısı yolsuzlukları kucakladı ve ak günlerimizi gecelerimiz gibi karanlık etti. GERB partisinin devletle kaynaşmasına ve tek kişilik otoriter diktatörlük kurulmasına karşı direnişler bundan 5 yıl önce dalga dalga yükselmeye başladı. Bugün başlayan 11 Temmuz seçimlerinin sloganı “GERB’i DEĞİŞTİRELİM!” hepimizi birleştirdi.
GERB’in yükselttiği “Kaosta Düzen!” sloganı seçmen kabul etmiyor.
Artık seçmen şeffaf ve şerefli düzen ve hilesiz seçim istiyor.
***
Bulgar seçimleri için en iyi örgütlü ve disiplinli yurtdışı oy kitlesi ve potansiyeli Türkiye Cumhuriyetindedir. Resmi kayıt ve istatistiklere göre 2021 yılı itibarıyla Türkiye ’de 18 yaşın üstünde 700 binden fazla seçmen var. Bulgaristan’da seçime katılım oranının % 62 tahminleri yayıldı. Bu oran sınırsız sandık sayısı elde etmemizle Türkiye ’de tutarsa 200 binden fazla vatandaş oyunu kullanacaktır, diyebiliriz. 32 yıldan beri ilk kez böyle bir halk elimize geçmiş bulunuyor. Kullanmalıyız! Bu gün Demokrasinin anahtarı seçimdir, sandıktır, meclisteki temsilcilerdir.
***
Seçim vesilesiyle Türkiye Cumhuriyeti’ne Bulgaristan siyasi partilerinden birçok heyet gelmesi doğaldır. HÖH-DPS Genel Başkanı Mustafa Karadayı Başkanlığında, Parti Başkan yardımcısı ve Örgüt İşleri Sekreteri Ahmet Ahmet ve Avrupa Birliği milletvekili İlhan Küçük heyeti Türkiye Cumhuriyeti TBMM Başkanı, siyasi parti lider ve yetkilileriyle görüştü ve Devlet Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından kabul edildi. Bu görüşmelerden ve HÖH heyetinin demeçlerinden sonra Bulgar devlet yönetiminde ve siyasi kamuoyunda “Vatan” tartışması çıktı. M. Karadayı’nın Biz Bulgaristan Türkleri 1878 Rusya Osmanlı Savaşından sonra orada kalmış Türkleriz, Türk halkından bir parçayız, Bulgaristan Toprağımızdır, anavatanımız Türkiye’dir sözleri sert ve sitemli yorumlandı.
Bu konudaki bizim kesin görüşümüz açıktır.
Bulgaristan topraklarının her adımında bizim Türklerin alın terimiz kanımız, mücadelemizin ayak izlerimiz vardır. Türkiye bizim ana-vatanımızdır. Tüm TURAN dünyası da anavatanımızdır yani anamızın (nenelerimizin) kızlık yılları vatanıdır. Kovulmadıkça her zaman dönmeye hakkımız vardır. Fakat bir halkın göç ettiği bir yerde son 2 kuşak yan yana mezarı yoksa oralar henüz VATAN olmamıştır. Biz Bulgaristan Türklerinin son 36 kuşak mezarlarımız Bulgaristan toprağındadır. Bu atalarımızın mezarları burada kaldığı müddetçe bizler buradayız.
Sirkesi zengin Bulgarların mezarlıklarımızı sürmesi, mezar taşlarımızı kırması, mezar taşlarımızdan ay yıldızları yontarak silmesi, Türbelerimizin etrafında domuz gezdirmesi bu sebepledir. 20. yüzyılımız ne kadar ağır geçmiş olursa olsun biz camilerimizde secdeye durup, Papaza dua etmedik. Türk ve Müslüman kimliğimizle dim dik ayaktayız. Karadayı’yı yanlış anlayanlar bunu bilmelidirler. Türk’e dil uzatılmaz, Türk kapısına taş atılmaz, kendini bilen Cami duvarına eşemez!…
***
Kimin kime oy vereceğine gelince.
Bulgaristan’da en bilinçli halk Türklerdir, Müslümanlardır. 20. yüzyılda ümmetten çıkıp Türk Müslüman kimliğini biçimlendirmiş, anadili, yazı dili, okul edebi, edebiyatı, dini, gelenekleri, kültürü ve medeniyeti bilinen bir halktır.
Hem Vatanda hem de anavatanda yaşaması onu maneviyat, ruh ve gelecek umudu olarak asla parçalayamamıştır.
Bu seçimde hangi politik kimliğe oy vereceğini ancak kendisi belirleyecektir.
Bu, Bulgaristan’da Türk kimliğini resmen tanıyan, Türklerimizin Müslüman adet, töre ve geleneklerine göre hür yaşamasını, Türk okullarında eğitim ve öğretim geleneklerini tanıyan, Türk maneviyatı ve kültürünü tanıyan ve devlet ve toplum içinde eşitlik, adalet ve demokrasiden yana olan her kişi Türklerden oy isteyebilir. Türk seçmen hem Bulgaristan’da hem de Türkiye’de soydaş ortamında gerçekleri bildiğinden dolayı fazla propagandaya, bağırıp çağırmaya da gerek yoktur.
***
Fakat Birlik ve Beraberlikten yana olan soydaşlarımızın öncüleri bizler yeni görüşleri ve tutumları işitmek ve görmek istiyoruz.
Bu cümleden olmak üzere, Bulgaristan’da 11 Temmuz’da düzenlenecek Genel seçimlerle ilgili 17-21 Haziran arası Türkiye Cumhuriyeti’ne Bulgaristan göçmenleri ile görüşmeye yeni bir heyetin geleceğini haber aldık. BULTÜRK Başkanımız 1 ay önce hatta her fırsatta Bulgaristan’da bulunan Bulgar partilerinin Türkiye’de yaşayan Bulgaristan Vatandaşlarında oy istemeye gelen yok diye diye azında tüy bitti. (Dilinde tüy bitmek, kendisine verilen öğütleri dinlemeyen ve her zaman burnunun dikine giden kişiler için kullanılır.)
Birleşik Amerika Sofya Büyükelçisi Bayan H. Mustafa’nın “zamanınız doldu, size güvenimiz kalmadı!” dediği B. Borisov’un GERB partisini “savunmaya” ve “haklı göstermeye” geldiklerini haber aldık. Bulgaristan’ı bir yana bırakmış ve “seçim tezgâhını” Türkiye Cumhuriyetine taşımış olan 5 kişilik bu heyetin Trakya’da ve Anadolu’da 7 ili ziyaret edeceğiniz öğrendik. Bunu önemle belirtmekte yarar olduğu kanısındayım. GERB arabası bugün devrilmezse yarın devrilecektir, halkımızın, soydaşımızın ve seçmenimizin bu felaket altında kalması tehlikesi Gün gibi ortada iken, kimseyi yanıltmayalım ve felakete itmeyelim görüşünde olduğumuzu beyan etmek isteriz. Birleşe bilmemiz için kuşak değişikliği istemlerine uyarak, yolu gençlere açmak zorundayız.
Heyet şöyle dağılmıştır:
Anadolu grubu : Güner Tahir, İlter Beyzatov ve Orhan İsmailov.
- Trakya grubu : Günay Hüsmen ve Asim Ademov
- Başkent grubu : Güner Tahir ve Orhan İsmailov
***
11 Temmuz erken meclis seçimlerine giderken, kritik bir dönemdeyiz.
Elinde büyük bir mali birikim olan GERB partisini ve lideri Borisov’u tarihin çöplüğüne itmeye çalışıyoruz ve seçim günü kullanacağımız her oy bu tehlikeli ejderhaya sıkılmış bir mermi olacaktır.
GRERB yıllarında (son 12 senede) Bulgar devleti çöktü, devlet kurumları çalışmaz oldu. Rüşvetçilik, yolsuzluklar, dalavere aldı yürüdü. Devlet bu işi kendisi teşvik etti. Örneğin 621 büyük işin ihalesiz senin benim adamına verilmesi üzücü bir gerçektir. 1989’da sizler memleket toprağından sökülürken ardınızda 3 200 sanayi işletmesi (fabrika, zavod) bıraktınız, bugün ülkede zar zor çalışan ancak 200 sanayi tesisi var ve acı bir gerçektir bunların arasında halkımız için çalışan büyük ölçekli sanayi tesisi yok.
GERB partisi toplumu kaybetti, Bulgaristan Türklerini de kandırdı. Bulgaristan toplumu çok parçalandı ve bir daha birleşme yolları yok gibi. Şimdi Roman – Çingeneleri yola toplamak için ağır sıklet boksör Kubrat Pulev’e “Yüce Bulgaristan” partisi kurdurmuşlar.
Hatırlatmak için yazıyorum: Yüce Bulgaristan 632-665 yılları arasında 33 yıl ömrü olan, Opoguriya adıyla bilinen, bugünkü Ukrayna ve Güney Rusya topraklarında – Kuzey Karadeniz yöresinde – bulunan, başkenti Fanagoriya olan ve Han Kubrat tarafından yönetilen bir devlettir. Mezarı ve türbesi bugünkü Ukrayna’da bulunan Han Kubrat, Bizans kaynaklarına göre, o yılların Bizans İmparatorluğu başkentinde yetiştirilen ve Bizans mühür kullanan bir hakandır. Kuşkusuz böyle bir partiye ideoloji ve politik hedef seçmek çok zor olmalı…
Sosyolojik anket sonuçları dış ülkelerde bulunan 3 milyona yakın 18 yaş üstü seçmenlerden hiç birinin GERB’e oy vermeyeceğini, gençlerin değişimci partiler olarak bilinen “Var, Böyle Bir Halk”, “Demokratik Bulgaristan” ve Bayan Maya Manolova’nın “Ayağa Kalk Bulgaristan!” partisine oy vereceğine kanıtlar sunuyor. Soydaşlarımızın, hem Türkiye Cumhuriyetinde, hem Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde ve dünyanın daha 64 ülkesinde açılacak sandıklara ve seksiyonlardaki seçim makinalarında 7 numaraya, yani Halk ve Özgürlükler Partisine (HÖH) % 90 oranında oy vereceğini gösteriyor.
Öte yandan, biz Müslüman Türk seçmenin bu seçimlerde tek yumruk halinde olmamızı ve 20. yüz yıl insan hakları mücadelelerimizin sembolü olan partimize oy vermemizi gerektiren başka önemli olaylar var.
Bunların arasında faşist milliyetçi, deli dana gibi nereye saldırdığını şaşırmış, ama kuduz köpekler gibi Türklere karşı sürekli havlayan bir aşağılık sürüsünü mutlaka meclis dışı bırakmalıyız ve bir ödevimiz daha var.
Bulgaristan’da Rusofil hareket politikleşiyor ve örgütleniyor.
Bu (Rusofil (Rusçu) hareketin lideri olan, Başkan Vladimir Putin tarafından ödüllendirilen ve Putin partisiyle işbirliği ve yardımlaşma antlaşması imzalayan Nikolay Malinov’un “Papazvatanının Diriltilmesi” partisi seçimlere giriyor.
Her gün bir TV programında Rusya lehinde propaganda yapıyorlar.
Ekranlar Rusofiller tarafından karartılmış durumdadır. Rusya’dan mali ve maddi yardım aldıklarını gizlemiyorlar. Bu cümleden olan, Rus parasıyla 24 saat propaganda yapan TV programı ve gazeteleri olan, tescilli, politikada aktif “Ataka” partisi ile birlikte şu partileri de sıralayabiliriz. Kendi benzincilerinde ucuz yakıt satan ve Varna yöresinde Rus sevdalılarının lideri olmaya çalışan Weselim Mareşki’nin “Volya” partisi, sosyalist partiden kopan “ABV” partisi ve 2 hafta önce kaydı yapılan koalisyon halinde 11 Temmuz seçimlerine hazırlanan eski başbakan Jan Videnov’un “Sol Seçenek” partisi aktifleşti. Bu sürüye komünist idelerle beslenen 5-6 parti daha katılıyor ve sol cepheden olduklarını iddia etseler de, Boyko Borisov’un Batı ile Rusya arasında çektiği çizgide Rusya siyaseti lehinde oy toplamaya çalışıyorlar. Kuşkusuz bu gruba son seçimlerde 40 milletvekili çıkaran, 1990’da kapatılan ve sosyalist (BSP) kılıfında yaşamını uzatanlar da dahildir.
Aslında Bulgaristan’ın totalitarizm kalıtından kurtulması 3 kuşak sürer derken düşündüğümüz budur. Fakat bu sürecin daha da uzamaması için Biz Türklerin birlik olmamız ve mümkün olduğu kadar daha fazla kardeşimizi Sofya meclisine göndermemiz günün en önemli ödevi olmuştur. Yeni yükselen politik sel dalgasıyla Rus ajanı A. Doğan’ı siyasetten dışlamak zorundayız. Hemen belirteyim. Doğan’ın Tiwiter mesajlarında, “ben partiden 2013’e kadar sorumluyum, Oktay Yenimehmedov tarafından kurultay kürsüsünden atıldıktan sonra ‘günah benden gitti, Delyan Peevski ve Boyko Borisov bataklığı Lütfi Mestan dönemi ürünüdür” anlamına gelen iddialar kimseyi kandıramaz. Gerçekler ortadadır. Hapishaneden gelen hapishaneye döner, yolsuzlukların hesabı sorulacaktır. HÖH Bulgaristan Müslümanlarının partisidir.
Putin rejimi desteğine dayanan Rusofil partiler “yurtseverlik” adı ardında milliyetçilik kışkırtıyorlar. Türk bölgelerinde yaptıkları seçim toplantılarında 4 Nisan 2021’de olduğu gibi şimdi de, Bulgaristan’da “Bulgar ırkından başka devlet kurma geleneği olan ve devlet yönetebilecek güç olmadığını” anlatıyorlar. Ruslar yok iken Türklerin var olduğunu unutarak: (Türklerin tarihte kurduğu büyük devlet sayıları 16 dır. Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alan 16 yıldız bunları yansıtmakta. Forsta yer almadığı hâlde Türkler tarafından kurulmuş olan Kıbrıs Kuzey Türk Cumhuriyeti, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Sakalar, Asya Avar Devleti, Karluk Devleti, Kansu Uygur Krallığı, Peçenek Hanlığı, Tolunoğulları, Memlük Devleti, Anadolu Selçuklu Devleti, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Kırım Hanlığı, Kırım Halk Cumhuriyeti, Kazan Hanlığı, Safevi Devleti, Bakü Hanlığı, Çağatay Hanlığı, Batı Trakya Türk Cumhuriyeti, Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti, Kıbrıs Federe Türk Devleti, Hatay Cumhuriyeti gibi birçok Türk devleti düşünüldüğünde, bahse konu sayının 16 olamayacağı anlaşılmaktadır. Fakat Türkler bu dünyada devlet kurmayı öğretenler olduğunu da unutmamalısınız)
Milliyetçi propagandanın bu yöne dönmesi, tüm azınlıkları devletten tamamen ötekileştirmeyi hedefliyor. Seçime giderken yeni yazılarımdan birinde Bulgarların Osmanlı devlet geleneklerinden neleri öğrendiklerini, fakat 1878’den sonra Türkleri değişik yollardan ve yöntemlerle siyasetten ve devletten nasıl uzaklaştırdıklarını özel olarak bir daha anlatmak istiyorum.
Şimdi hemen, daha 1879 Büyük Halk Meclisi seçimlerine ilişkin ilk seçim yasasına ilk varyantında “Bulgarca bilmeyenlerin oy hakkı yoktur”, “son yıl vergisini ödemeyenler oy kullanamaz”, “Bulgarca okuryazar olmayanlar oy kullanamaz”, “toprak sahibi olmayan köylüler seçemez ve seçilemez” gibi saçmalıklar yazmışlar ve azınlıkların seçimlerde eşit haklı olmasını engellemişlerdir. Şimdi de “seçim mitinglerinde Türkçe konuşan milletvekili adaylarına 2200 leva ceza kestikleri gibi.” Bu engelleri hep birlikte mücadele ederek aşmadık mı?!
***
11 Temmuz seçimleri arifesinde şöyle bir gelişme de yaşanıyor.
Bulgaristan, “kâhinleriyle ünlü” bir ülkedir. Baba Vanga’yı bilmeyen ve işitmeyen yok gibidir. Bir başka isim de, aslında Rus bir Bayan olan Slava Sevrükova’dır. Eşi Rusya’da bir askeri okulda okurken evlenen ve onunla birlikte Eski Zara (Stara Zagora) şehrine gelip yerleşen, fakat delalette bulunma yeteneği ortaya çıkınca, Sofya’ya davet edilen Bayan Sevrükova, ölümünden önce her gün not tutmuş ve Bulgar devlet yetkililerine söyleyemediklerini bir deftere işlemiştir. Yazdıklarından birinde, “er ya da geç ama son hesapta Kırca Ali ve Haskovo illeri Türkiye tarafından mutlaka alınacak ve Türkiye Cumhuriyetine katılacaktırtır” kaydında bulunmuştur. Şimdiki seçimlerden önce bu konu yeniden canlandı ve Batı Trakya ile birlikte Doğu ve Güney Doğu Rodop bölgesinin Türkiye Cumhuriyetine katılacağına sık sık değiniliyor.
Hatta bu konuda bir demeç veren, GERB partisi Kırca Ali Milletvekili ve 44. Mecliste başkan olan Bayan Tsveta Karatançeva geçen hafta, şu yeni seçim manilerinden birkaçı Kırca Ali şehrinin ortasına konsa, nüfusun % 62’si Bulgaristan’dan kopmaya oy verir, dedi. Bu konuya değinmemin nedeni ise, 2.5 yıl hükümetsiz kalan İsrail’in en sonunda diyalog kurup bir uzlaşma noktasında buluşması ve Arap partisi temsilcilerinin de katılımıyla bir kabine kurmada anlaşmasının aslında bir devrim niteliği taşımasıdır. Bizde bir noktada kesişebilmemiz için diyalog kurulamadığı gibi, yuvarlak masa etrafında buluşmadan da söz bile edilmiyor. Belki de Türklersiz bir yuvarlak masada buluşmak isteyebilirler, ama biz birlik oldukça ve Sofya meclisimizdeki milletvekillerimizin sayısını arttırdıkça bu asla olmayacaktır. Zafer yolumuz ancak birlikten geçiyor.
Bu seçimde de meclis kapısını yalamakla yetinmek zorunda kalacak olan milliyetçi, faşist ve hatta Rusofil güçler kafa karıştırmak için düşmanlık kışkırtmaya devam edeceklerdir.
Biz kışkırtmalara kapılmayacağız, anlayamadıklarımızı büyüklerimize soracak ve sorunları lehimizde çözeceğiz. Sözün kısası. Eğer biz gerçek birliğimizi kurup, genç kardeşlerimizi Sofya meclisine göndermeyi başarabilirsek, inanınız Tüm azınlıklar ardımızdan gelecek ve çok yakında en kuvvetli ve kalabalık meclis grubu oluşturup,, isteklerimizi dayatabiliriz. Kuzey Makedonya Halkı yapabiliyor, İsrail vatandaşları yapabiliyor da, biz neden yapamayalım ki! Hüseyin Hafızov’a ve HÖH’ten ayrılan arkadaşlarına ve belediye başkanı ve muhtarlara (Lütfü Mestan) dışında partiye geri dönmeleri önerisi hazırlanıyor, yeni mayalanma mutlaka tutmalıdır.
Bulgaristan Türkleri ülkede ve yurt dışında her yerde namuslu ve şerefli kadroları tanıyor, kendi yolunu biliyor, Ahmet Doğan’ı kenara iterek, hak ve özgürlükler davasına yeniden sarılıyor. Yolunuz açık olsun.
Amerikan “Riko” ve “Granitski” kanunlarından gelen seri ve kapsamlı yatırımlar aslında zamanında geldi. Partimizin içindeki en büyük tümörü söktü. Peevskiye Dubay’dan dönüş bileti yok. Bulgaristan Türklerini soymasına yol verenler tutuklanıp mahkemeye çıkarılmalıdır. Yaptırın ve bunların Sofya “program hükümeti” tarafından tamamen desteklenmesi, rüzgârın lehimizde estiğine işarettir. Bulgaristan Türkleri adına Ahmet Doğan’ın artık pazarlık yapma şansı yoktur, davamızı elimize alıyoruz ve gücümüze güç katarak ilerliyoruz.
Adaletten ve demokrasiden yana baş güç olma şansı bize düştü.
Öncü olma şerefi de bizim. İşlerimiz aklan gide kardeşlerim.
Okuyanlar paylaşsınlar.
Teşekkürler.