Rafet ULUTURK
Belki unutmuşsundur diye yazıyorum,
Kutuya oy pusulasını atmak,
Taş atmak değildir kardeşim.
Sen oyunu istediğine verebilmen için,
Önce tutuklandın ardından mahpus yatıldı,
Demokrasi tolu’su yağdı sürgünde,
Sonra özgürlük silindiri geçti üstümüzden
Bir deri bir kemik yapıştı sülyetimize
Kara asfaltta, kara kaderimizle
Ve korkarak geçtik insan hakları meydanlarından
Yüzü maskeliler tanklarla çıktı karşımıza
Saniyede bilmem kaç kurşun atan silahlar
“Pristoe” köyünde onyedileri serdi yere.
Özgürlük özleyenlerin çocukları artık yetim.
Ayaksız, kolsuz, gözsüz kovulanlar kelepçesizdi,
Unutulamaz demokrasiyi hayal eden yıllar.
Ne sandın sen?
Hak ve özgürlük güpegündüz mü düştü çarşıya!
Ekmek arası köfte gibi mi geldi?
Ve zenginlik,
İnsanları korkudan uykusuz bırakır mı?
Ve umutsuz ve gönlü yaralı olmasa,
350 bin kuş 3 ayda gökyüzünü terk eder mi?
Bu nasıl demokrasi?
Düştüğü yeri yaktı!
1989 Mayısında merhamet ve hürriyet,
Can veren kahramanlara o kadar mı uzaktı?