Tarih: 5 Haziran 2019
Yazan: Rafet ULUTÜRK
Konu: Seçim ve Bayram Geçti.
Türk Dünyası Avrupa Birliği (AB) dışındadır. Bulgaristan Türkleri, ardımızdan Batı Trakya Türkleri AB’ye katılan en büyük Müslüman nüfus gruplarıyız. Bu, 70 yaşlı birliğin içinde, nüveyi oluşturan büyük dörtlü – Almanya, Fransa, İngiltere ve İtalya var. Ardından İspanya ve Hollanda’nın katılımıyla daha geniş bir altılı nüve ortaya çıkıyor. Ayrıca yakın ve orta güçler, Bulgaristan gibi Avrupa Güney Doğu kanadındaki – uç beylik – de dikkati çekiyor.
Çok ilginçtir, İngiltere son yıllarda “breksit” – AB’den kopma – salgınına yakalandı da, 26 Mayıs 2019 Avrupa Parlamentosu (AP) seçiminde oy veren oranında %35.6’tan % 37’ye yükselme oldu.
Seçimlere gerçekçi bir gözle bakınca, insan AB’den kopmak isteyen ülke Büyük Britanya mı yoksa Bulgaristan mı? diye düşünüyorum. Bulgaristan AB’ye ilgisizliği artan ülkelerin başına geçti. 2014’e göre seçime katılanlar % 5 azaldı. % 35.84’ten % 30.83’e düştü. Bütün AB’de ise bu oran % 8 oranında arttı ve % 42.61’den % 51.82’ye yükseldi.
Bizdeki seçimler “sen çaldın, sen ise kaptın” kavgası içinde geçince, Cumhurbaşkanı Rumen Radev şunları söyledi: “Seçimler politik bir olaydır, savcılığın veya mahkemenin yerini alamaz, hırsızlara, rüşvetçilere ve dalaverecilere, suçlu olanlara af getiremez.”
İktidar partisi GERB ve bagajda taşıdığı yedeği DPS bu seçimde 100 000’er oy kaybederken, oylarına 50 bin yenisini katan sosyalistler (BSP) iktidarı devirme taktiğini ansızın değiştirdi. Meclise döndüler ve hemen “ yoksulluk ve eşitsizlik” ile ilgili bir halkçı bildiri yayınladılar. Bu bildiride aynen söyle deniyor:
“Süt, et, un, unlu mamullerin KDV’sinin % 20’den % 5’e indirilmesini öneriyor. Son yıllarda çalışan ve primlerini ödeyen genç ailelerin ödediği vergilerin azaltılması ve bütün emekli maaşlarının yeniden hesaplanmasını teklif ediyor.”
Bu öneri, sanki seçimle ilgili “olan oldu, yola devam” ifadesidir.
Aynı zamanda seçimlerin son 2 yıldaki gelişmelerin bir devamı olduğu da herkes tarafından idrak edildi. Seçimde, N. Hoca’nın “parayı veren, düdüğü çalar” sözleri sanki aynen uygulandı. Aşırı milliyetçilerin ve faşistlerin ırkçı çetesi VMRO Avrupa Parlamentosu seçimlerinde 6 ile 8 milyon leva arasında harcama yapmış. Bu paraların yalnız Bulgar vatandaşlığı, Bulgar kimliği ve AB Kırmızı Pasaportu satmaktan değil, bir de görüşmeleri henüz başlamayan “F-16” saldırı jetleri satın alınmasından alınacak olan komisyondan da kırpıldığı haber oldu. Olay şöyle, bu 8 adet savaş uçağının ABD’den alınması için Sofya Meclisi 1.4 milyar Bulgar levası ayrılmasını onayladı. Amerikan senatosu 2,8 milyar Leva istedi. Görüşmeler 2,1 milyar leva üzerinden başlıyor. VMRO Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Kr. Karakaçanov’un uçaklarla ilgili ısrarına rağmen, muhalefet ve demokratik kamuoyu görüşmelerin “dondurulmasında” ısrar ediyor.
“F-16” uçakları meselesi, 2016’da kurulan, adına güya “Yurtsever Cephe” grubunun – 3 aşırı milliyetçi parti- GERB partisi ile hükümet ittifakını sarstı. “F-16” uçaklarının alınmasına karşı çıkan Moskofçu “Ataka” partisi ile yerli milliyetçilik öncüsü s.o. “Bulgaristan’ı Kurtarmak İçin Milli Cephe” partisi Avrupa Parlamentosu seçimlerine ayrı girdiler. Üçlü arasındaki ayrılık derinleşti ve şimdi Bakanlar Kurulu’nun toplanmasını, iktidarla ortaklık anlaşmasının geçersiz kılınmasını ve üçlü anlaşmanın da yırtılmasını ve GERB ile GERB – “Ataka”, GERB – VMRO ve GERB – NFSB arasında 3 ayrı ikili anlaşması imzalanmasını istiyorlar. Bu gelişmeler, Bulgaristan’da erken genel seçim mi yoksa bunalıma batmaya devam mı sorusunu gündeme taşıdı. Ayrıca “F-16” uçakları “Volya” (İrade) partisi Başkanı sıkı Moskofçu Mareşki’nin iktidara tırmanma hevesini şimdilik sündürdü. Bu yeni durumda Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS)’nin tutumu ve özellikle de bu partide artık son söz sahibi olan D. Peevski’nin durumu ilginç oldu.
M. Karadayı ile D. Peevski’nin AP milletvekilliklerini satmasından sonra, demokratik kamuoyu, okunan gazeteciler ve yorumcular , bundan sonra Bulgaristan’da Politik Parti listelerine göre seçim yapılmamasını istediler. Bütün Bulgaristan siyasi partileri arasında, beklentide umut bozanlar olmasın diye, DPS yönetimi bu seçimde de seçmenin tercihli oy kullanmasına yasak getirdi. Kuşkusuz 2014’te Razgrat’ta Güney Hüsmen ile Blagoevgrat (Yukarı Cuma) seçmenin istediğimiz kişi işaretiyle meclise gönderdiği Musa Palev ve ikisinin de ardından DPS meclis grubundan ve daha sonra partiden çıkarılmaları bu defa meyvesini verdi. DPS, Blagoevgrad il merkezinden ve şehirlerinden, Müslüman Pomaklardan oy alamadı. Çuvallar bu defa oy başı 100 leva karşılığı Romen mahallelerden dolu geldi. Diğer bölgelerdeki durum da böyledir. AP seçimleri bu açıdan değerlendirildiğinde Bulgaristan Türklerinin iradesini yansıtmadı. İftar sofralarına toplananlar, DPS sözcülerini dinlediler ama “oyunuzu bize verin” davetine uymadılar. “Birçokları kalkıp siz hayallerimizden çıktınız” dediler. Diğerleri de “umudumuzu söndürdünüz” diye haykırdılar.
Bu seçimle Bulgaristan 2 darbe birden aldı. Birinci darbe, Hollanda Dış İşleri Bakanı Stef Blok Sofya ziyaretinde “Biz Bulgaristan’ın Shengen bölgesine alınmasına karşıyız, iktidar katlarında rüşvetle ve sığınmacılarla baş edemiyorsunuz” sözleriyle ifade edildi. Bakan Blok Bulgaristan’da gizli kaçak kanallarının işlediğine, sınır kontrolünün çalışmadığına işaret etti. İkincisi de, 1996 – 2018 döneminde ülkemize 7.8 milyar Euro yatırım yapan, geçen sene de 80 milyon Euro ile gelen Hollandalı Bakan’ın şu sözleri herkesi düşündürdü: “Para aklama ve terörizmi finanse etme konusunda yapılacak işler var. Bankalarınızdaki son gelişmeler uluslar arası ticaret üzerinde kontrolün arttırılmasını gerektiriyor.”
AP seçimlerine komşularımız açısından baktığımızda Romanya’da oy verenlerin % 20 oranında artması ilgi odağı oldu. Orada da çözülemeyen sorun rüşvettir. Rüşvetçi bakanlar hapse girse de, devleti soymayı ödev bilenlerin önü alınamadı. Romanya’da seçim tartışmaları “daire, konak, otomobil ve banka hesapları” üzerine değil, hatta “istifalarla ilgili” de yürütülmedi. Cumhurbaşkanı Kulas Yoanis’ın inisiyatifiyle AP seçimiyle birlikte, bir halk oylaması (referandum) düzenlenerek, rüşvetle mücadeleyi durdurup ülkeyi Direktifle (kanun kuvvetinde kararnameyle) yönetmeye geçilmesi halka soruldu. 2014’te AP seçimine % 32. 44 oranında katılım kaydedilmişken, şimdi bu oran % 51.07’ye sıçradı. Seçime katılanlar ertesi gün ödüllendirildi. Seçimi kaybeden iktidar partisi Sosyal Demokratların lideri ve meclis başkanı Lviiu Dgarnya’ın 3,5 yıl hapis cezasını Yüksek Mahkeme onayladı. Bu halk oylamasıyla Bükreş hükümetinin mahkeme kararlarını bozma ve af çıkarma hakkı kaldırıldı. Cumhurbaşkanı K. Yoanis 2020’de parlamento veya cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte bir halk oylaması daha yapılarak, Anayasa değişikleri yapılıp, azınlık haklarının tanınmasını daha şimdiden önerdi. Öte yandan Romanya Brüksel’e gönderdiği milletvekillerinin üçte ikisini değiştirdi.
17 kişilik Bulgar AP milletvekili grubunu daha ilk günde olumsuz etkileyen olay ise, Almanya’da Türk İsmail Ertuğ’un 2. Kez Avrupa Parlamentosuna gönderilmesi oldu. Geçen dönem o, AP ülkeleri TIR şoförlerinin 4 haftada bir memleketlerine dönmelerini öngören yasayı hazırlayan raporcuydu ve Bulgar parlamenterlerle tartışmaları kazanmıştı. Bu yasanın onaylanması halinde 150 bin Bulgar daha ülkeyi terk edip Batı Avrupa ülkelerine taşınacak ve Bulgar Gayrı Safi Milli Hâsılası % 15 zarar görecektir.
26 Mayısta yapılan seçimler Prag’da da rüşvet tenceresinin kapağını açtı. 4 Haziran’da Prag sokak ve meydanlarına dolan 120 000 kişi Başbakan Andrey Babiş’in istifasını ve oluşturduğu şirket çemberi vasıtasıyla “çaldığı 17. 4 milyon Avro’yu” geri çevirmesini istediler. 1989’dan beri Prag’ta bu kadar büyük protesto gösterisi olmamıştı. İlk kez Brüksel yönetimi ile üye ülkelerden birinin halkı rüşvetçilere karşı mücadelede aynı noktada buluştular. Brüksel çalınan paraları geri istedi.
Bulgaristan’da Avrupa Birliği Fonlarından gelen paraların üçte ikisinin çalındığı, 2018 AB raporlarına girdi, birçok açıklama oldu ama henüz açılan dava yok. Cumhurbaşkanı Rumen Radev, seçimden bir gün sonra “bu seçimler, Bulgaristan politik sınıfına büyük bir tokat oldu” dese de, ders alan görülmüyor. Onun kanısına göre, “bu seçimler, 30 yıldan beri devam eden, Geçiş Dönemi’nin en skandallı seçimi oldu. Bulgar politik sınıfı, “Her Şey Satılık” tabelasını, “Her Şey Çalınabilir!”, etiketiyle değiştirdi.
Şimdiye kadar yazdığımız bütün yazılarda “bu işler böyle gitmez”, “gün gelir hırsızlardan hesap sorulur” dedik.
Konumuz politiktir ve devam edecektir.
Bayramı Kıca Ali’de geçirdim.
Sizin de Bayramınızı bir daha kutlarım.
Dostlarınızla paylaşınız