Nedim AKIN
Tarih: 19 Kasım 2017
Konu: Bulgaristan Türklerinin Eşsiz Kahramanını uğurladık.
Edirnekapı Şehitliği bizim de şehitliğimiz…
28 Eylül’den bu yana tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Türk sporunun efsane ismi Naim Süleymanoğlu (50) için bugün Fatih Camii’nde cenaze töreni düzenlendi. Kılınan cenaze namazının ardından milli atletin naaşı Edirnekapı Mezarlığı’na defnedildi.
Türk milletinin, Bulgaristan Türk kimliğinin büyük kahramanı Naim Süleymanğlu ile helalleştik. O, Rodop Dağları Türklüğünün ruhuydu. O, bizim daha yükseğe ulaşmaya, daha güçlü olmaya, mükemmelliğe ulaşmaya, her zaman ve her yerde yenen güçlü bileğimiz ve kanadımızdı.
Bizim her birimiz gibi o da Doğu Rodop köylerinin birinde, dar çatı bir evde, 23 Ocak 1967’de dünyaya geldi. Bizim orada emeklemek zordur. Her yer ya sarıdiken, ya da kavgalaz dikeni ya da eşek dikenidir.
Bu dikenlikten çıkıp bir tay durdun mu artık kimse önüne duramaz. Naim 9 yaşında (1977) bu yolu tamamladı. İlçe merkezi Mastanlı (Momçilgrad) kasabasında spor salonuna girdi ve 15 yaşında Brazilya’da düzenlenen Dünya Gençlik Halter Şampiyonası’nda tüm rekorları rafa kaldırarak, 2 altın madalya aldı ve dünya şampiyonu oldu. Kariyeri boyunca 3 Olimpiyat Altın Madalyası, 9 Dünya Şampiyonluğu kazandı. Efsane adam yoluna girdiğinde koparma silkme ayırımı yapmadı. 1.47 boyuyla kilolarının 3 katını kaldırana kadar yapıştığını kurtardı.
Hepimizin yaşadığı çileleri Naim Süleymanov, annesi Ayşe hanım, babası Süleyman efendi ve kardeşleri de yaşamıştı. O da kardeşleriyle birlikte anadilimizde eğitim alamamıştı. Bu eksiklik onun yüreğini sürekli büzüyor, içinde bir iğne batıyor, battıkça acıyordu. O vatanı Bulgaristan’a madalya taşıyor, fakat onun ruhunun kanatları olan anadili Türkçe’mizi okuyup öğrenmesi yasaklanmış ve okutulmuyordu.
O, Kırcaali spor kulübünde yetişti. O, bir rol modeldi. Milyonları peşinden sürükleyen biriydi. Kazandığı başarılar onu “Time” dergisine kapak yaptı. Spor basını başlıklarından yıllarca düşmedi. Daha önce hiçbir Türk sporcu bu denli büyük bir başarıya ulaşamamıştır. O aynı zamanda dostluklar, kardeşlik, arkadaşlık ve olimpizm ruhuyla kitleleri sürükleyen biriydi.
1963–1986 döneminde gençlerde 13, büyüklerde 50 olmak üzere tam 63 rekor kırdı. Dünya spor tarihi daha önce böyle bir başarı görmemişti. O Bulgaristan Türklerine, Türkiye’ye ve dünya Türklüğüne ve sporuna 52, 56 ve 60 kilogram şampiyonlukları yaşattı. Hayatın en ağır ve sıkıntılı dönemi olan 1984, 1985 ve 1986 yıllarında dünyada yılın haltercisi seçildi.
O spor yarışmalarına Türk ismiyle çıkmak ve Bulgaristan Türklerini yüreklendirmek, onların isimlerinin iadesi için mücadelesini dünyaya duyurmak istiyordu.
Bulgaristan Türkleri Naim’i bağrına basmıştı. Her adımını yakından takip ediyordu.
Lütfi Ahmetler’in, Osman Duralievler’in Avrupa, dünya ve Olimpiyat şampiyonluğu madalya furyasından sonra onurlanmamızda meydana gelen boşluğu halterci Naim doldurmuştu. Hepimiz kendisiyle gurur duyuyorduk. Radyolar onu anlatırken Bulgaristanlı bir Türk olduğunu vurguluyordu. Bunu işiten kardeşlerinin de göğsü kabarıyordu.
Deliorman’ın Ayva Altı (Podayva) köyünden Lütfi Ahmetov Pehlivan 25 altın madalya kazanmış, sırtı yere gelmeden minderden başarılı ve şerefli bir şekilde ayrılırken Bulgaristan Türk kimliğinin yenilmezliğine parlak bir örnek Naim olmuştu. Onun kudreti halkımızın kudretine dönüşmüş ve hem bedenen hem de ruhen yenilmezliğimizin sembolü olmuştu.
Antrenörü Abaciev bile ona Naum Şalamanov diye hitap etmeye başladığında, kırıldığını anlamıştı. Bir gün ikisi arasında bir konuşmada, Naim ona
– Derdiniz varsa, kendi adınızı değiştirsenize. Aba ve abacılığın pazarı kapandı. Türkçe isimle dolaşacağınıza, Bulgarca bir isim alın ve öyle ünlenin, demişti.
– Seni incittimse, özür dilerim. Dünya Naum Şalamanov adında bir Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonu tanımıyor. Bu şampiyon Naim Süleymanoğlu’dur. Sen haklısın. Ne yazık ki, yapacak bir şey yok, gibi bir şeyler söylemişti.
Naim üstün özelliklere sahip bir sporcuydu. O, bir yetenekti. O, Türklüğü ile gurur duyan biriydi. Olimpiyat şampiyonu olmanın dünya tarihine geçmek olduğunu iyi biliyordu ve dünya tarihine aynı insan iki isimle ve iki kimlikle geçemezdi. Olimpiyatçı ruhuyla yaşayan Naim’in dostlukları ve sporculuğu gölgelenmiş ve yara almıştı.
O, 1984 -1985 yıllarında baskı, terör ve zulüm uygulanarak gerçekleştirilen sözüm ona “soya dönüş sürecinden” sonra Rodoplar’da kaynayan Türklük kazanını hissediyor, öfkesini, kin ve nefretini duyamadıkça içten içe hiddetleniyordu. Etrafında dönüp dolaşanların yapmacık tavırlarından nefret ediyor, çıkış yolu arıyordu.
O dönem, Bulgaristan’da totaliter devletle, T. Jivkov rejimiyle Türkler gırtlak gırtlığa mücadele veriyordu. Bulgar polis ve kolluk güçlerin tümü, hatta orduların zırhlı birlikleri Türk direnişçilere karşı kışlalardan çıkarılmış, Türk köylerine sürülmüştü. Tankların altında kalanlar, kurşuna dizilenler, namazı kılınmadan gömülenlerin ruhu direnişe çağırıyordu.
Naim Süleymanoğlu 1986’da Melboume’de düzenlenen Dünya Halter Şampiyonasında Türkiye Büyükelçiliğine sığınarak, Türkiye’ye iltica etti. Getirilmesinde Başbakan Turgut Özal devreye girdi.
Sülymanoğlu’nun Bulgaristan’ı terk edip Türkiye’yi seçmesi ve kaçmayı başarması, 1986’dan başlayarak Bulgaristan Türklerini çok etkiledi, cesaretlendirdi, yüreklendirdi, hak ve özgürlük, isimlerimizin iade edilmesi, din, dil ve kültürel otonomi haklarımızın tanınması mücadelemizde bayrak oldu. Onun başarılı kaçması Bulgar devletini geriletmişti. Bulgaristan Türklerinin büyük Türk milletinden bir parça olduğunu tüm dünya gördü. Bu savaşımda Naim Süleymanoğlu’nun katkısı paha biçilmez oldu. O son gününe kadar Bulgaristan Türklerinin hak ve özgürlük davasına bağlı kaldı, katıldı, esin verdi.
Bugün Türk bayrağına sarılmış naşı toprağa verilirken yüzlerce Bulgaristan Türkü oradaydı. 4 çocuğunu Türk milletine emanet etti. Gururumuzdu. Çok sevdiğimiz kardeşimizdi. O bizim haklı davamızın ölümsüz kahramanıdır. Onun aramızdan ayrılması Bulgaristan Türkleri, Türk halkı ve dünya sporunun büyük kaybıdır. O, dünyanın en önemli sporcularından biri olarak Türk ruhunun yenilmezlik sembolü oldu.
Onu Türkiye’de karşılayan Başbakan Turgut Özal olmuştu.
Son yolculuğuna uğurlayan da yine Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Binali Yılmaz oldu.
Naim Süleymanoğulu’nun zamansız vefatı, yalnız 50 yaşındaydı, dünya Türklüğünün bileği güçlü, yüreği büyük bir efsaneyi ebediyete uğurlamamız yeri doldurulamaz, çok büyük bir kaybımızdır.
O, Türk doğan ve Türk olarak ölen, hayatıyla onurlandığımız bir kardeşimizdi.
Onun bizde hakkı çoktur. Dünya halter sporu ona minnettardır.
Dünyanın 20. yüzyıl en önemli sporcusunun yattığı yer nur olsun.
Mekânı cennet olsun.
O naşı Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanları tarafından taşınan gururumuzdur.
Bu gün İstanbul Fatih caminde Törene T.C. Başbakanımız Binali Yıldırım, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, MHP Genel Başkan Yardımcısı Celal Adan, CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, İstanbul Valisi Vasip Şahin, Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Hidayet Türkoğlu, Bursa’dan BALGÖÇ Genel Başkanı Yüksel Özkan başta olmak üzere tüm Bulgaristan dernekleri ve iş adamları ile çok sayıda kişi katıldı.