İsmail CİNGÖZ
Hak arama görünümlü halk hareketleriyle Tunus’ta başlayan “Arap Baharı” ile (2010) çalkalanan ve bütün Ortadoğu’yu etkileyen olaylar, vekâlet savaşları şeklinde iç savaş görünümlü ve çok taraflı olarak Suriye’de devam ederken bu defa Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY)’nin bağımsızlık referandumu kararı ile Ortadoğu’nun yeni bir gündemi olmuştur. Ortadoğu üzerine yürütülen siyasetler, kaleme alınan makaleler ve haberlerde bu durum fevkalade görülmektedir.
2017 Haziran ayı başında IKBY Başkanı Mesud Barzani’nin danışmanı Hemin Hawrami’nin Twitter hesabından, “Önemli bir haber. Kürdistan’ın bağımsızlık referandumu 25 Eylül 2017’de yapılacak” diye yazması ve ardından Rudaw televizyonu tarafından duyurulması1 ile bölge ülkeleri ile birlikte başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere bölge ile ilgilenen devletler referanduma kilitlenmiş durumdadır.
Türkiye, İran ve diğer bölge ülkelerini yakından ilgilendiren bu referandumun iptali veya en azından ertelenmesi için yoğun diplomatik çalışmalar devam ederken, Irak Anayasasına göre hukuki bağlılığı tartışmalı Kerkük için Kerkük İl Meclisi, Türkmen ve Arapların boykot ederek katılmadığı oylamada IKYB’nin bağımsızlık referandumuna katılma kararı vermiştir2. Her ne kadar bazı yolsuzluk olayları ile ilişkilendirilerek de olsa Kerkük Valisi Necmeddin Kerim’in görevden azledilmesi3 merkezi hükümetin kararlılığını ortaya koymuştur. Peki, “Evet” çıkması beklenen sonuca göre Erbil yönetimi, dolayısı ile IKYB 26 Eylül’de bağımsızlık ilan edebilecek mi? Hemen belirtelim ki; Hayır.
Barzani tarafından geçmiş dönemlerde birçok defa referandum çağrısı yapılmasına ve Irak genel seçimleri ile birlikte eş zamanlı olarak Ocak 2005’te gayri resmi olarak bir referandum ile de %98,8 oranında “Evet” çıkmasına rağmen bağımsızlık ilan edilememiş, sonuç sembolik olarak kalmıştır4. Bu referandumun sonucu da muhtemelen böyle olacaktır.
IKYB bölgesinde yapılması planlanan referandum bölge ülkelerinin de gelecek yıllardaki güvenliği ve bütünlüğünü etkilememesi mümkün değil elbette. Türkiye ve Irak Türkleri için önemli olan diğer bir husus da Kerkük’ün referanduma dâhil edilmiş olmasıdır. Çünkü bin yıllık Türk şehri Kerkük adeta referandum sürecinde psikolojik bir etki içermektedir. Zengin petrol yataklarına sahip Kerkük’ün referanduma dâhil edilmesi5 bölgesel Kürt yönetimi tarafından ilhak anlamına gelmektedir.
ABD’nin 2003 yılında gerçekleştirdiği Irak harekâtında Bağdat’ın düşmesi ile Kürt grupların ilk işi Kerkük’e yönelmek olmuştur. ABD güçleri ile Celal Talabani liderliğindeki Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) milislerinin Kerkük’ü ele geçirmelerine müteakip ilk iş olarak tapu ve nüfus kayıtları yakılarak imha edilmiş6 ve Türk kimliği yok edilmek istenilmiştir. Bu tarihten sonra Kerkük’te Vali başta olmak üzere bütün resmi kurum ve dairelere yöneticiliklerine Kürtlerden atamalar yapılmış, Türkler yok sayılmıştır.
Kerkük’ün demografik yapısı tarih sürecinde incelendiğinde; 1850’de 30.000 olan nüfusun 28.000’i Türk’tür ve 2003 yılına kadar Kürtlerin hak iddia edecek kadar nüfusa sahip olmadığı görülmektedir. Resmi nüfus verileri incelendiğinde7 Türk nüfusunun gerçek rakamlar yerine özellikle düşük gösterilmeye gayret edildiği anlaşılmaktadır. Fakat Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Ankara Şubesi Başkanı Abbas Türkmen ile yapılan istişarede; 1957 nüfus sayımında Kerkük nüfusunun yaklaşık 300.000 civarında olduğu, bu nüfusun %65’i Türk, %17’si Arap, %16’sı Kürt ve %2’sinin Hıristiyan (Hıristiyan nüfusun da yarıdan fazlasının Türk) olduğu beyan edilmiştir.
2003 yılında 853.000 olan Kerkük nüfusunun, 2007’de 1.650.000’e yükseldiğini ve bu artışın bölgeye yerleştirilen Kürtler nedeniyle olduğunu söyleyen Sayın Türkmen; demografik yapının Kürtler lehine bozulduğunu ve Barzani’nin buna güvenerek Kerkük’ü referanduma dâhil ettiğini de sözlerine eklemiştir. Devamında ise; Barzani’nin referandum ısrarına rağmen Irak Kürtlerinin tamamının referandum taraftarı olmadığını; Barzani’nin partisi Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile birlikte Irak Kürt İslam Hareketi (2 ayrı Grup) ve Irak Kürt Komünist Partisi’nin “Evet” taraftarlığına karşılık, Kürt Goran (Değişim) Hareketi ile KYB’nin bir bölümünün ise “Hayır” kanadında yer aldığını sözlerine eklemiştir.
Bu arada belirtmekte yarar var ki; referandum kararı Barzani’nin bağımsız kararı olmasa gerek. Zira zengin petrol yataklarına sahip bölgenin paylaşımında ve yeniden dizayn edilme planında parmağı olan emperyalist devletlerin derin hesapları işletilmektedir. Büyük resme bakıldığı zaman; ABD’nin referanduma karşı gibi görünmesine rağmen8, ABD Savunma Bakanı James Mattis’in “referanduma karşı değiliz” açıklaması9 Barzani’nin başta ABD olmak üzere Batı’nın hilafına hareket etmeye cesaret edemeyeceğini ortaya koymaktadır. Bu cesaretle olacak ki; “Kerkük için savaşa hazırız”10 diyebilmektedir.
Irak’ın Kuzeyinde bağımsız bir Kürt devleti kurulması halinde Türkiye, İran ve Suriye Kürtlerinin Büyük Kürdistan hayali ile zaten var olan ayrılıkçı hareketler içerisinde olan terör örgütlerinin eylemlerinde tırmanma kaçınılmaz olacaktır. Kürt nüfusu barındıran bu ülkelerin ortak hareketi ile kurulması planlanan Kürt devletinin ayakta kalma şansı yoktur.
İran, Kuzey Irak Kürt Yönetimi tarafından bağımsızlık ilanı halinde sınırları kapatacağını ve Barzani yönetimi ile yapılan bütün anlaşmaları iptal edeceğini açıklamıştır11. Irak Merkezi Hükümeti de referandumu “Anayasaya Aykırı ve Hukuksuz” ilan etmiş, referandumun iptalini istemiştir12. Türkiye’den de referandumun iptali için ardarda resmi açılamalar yapılmıştır. Ayrıca Irak sınırında askeri tatbikat başlatması13 Türkiye’nin referandum ile Kerkük’ün bir oldu-bitti ile ilhakına müsaade etmeyeceği beklentisini doğurmuştur. Türkiye’nin IKYB’ye ambargo uygulaması halinde bölgede hayatın felç olacağı gibi kurulması muhtemel devletin de yaşama şansı olmayacaktır.
Sonuç olarak Barzani yaşama şansı olmayacak bağımsız bir Kürt devleti referandumunda neden ısrar etmektedir? Anlaşılan o ki başta ABD olmak üzere Batı’nın bölge için daha büyük hesapları var. Türkiye’nin Habur’da tatbikata başlaması, Hatay sınırında Suriye’ye operasyon planlaması emperyalist devletlerinin planlarına karşı savunma planları mı acaba? demeden edemiyoruz.
Kaynakça :
* 20.09.2017 tarihinde Ticari Hayat Gazetesinde yayınlanmıştır.
** Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı/M.Sc. BULTÜRK Derneği Ankara Temsilcisi
1 “Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Bağımsızlık Referandumu Tarihini Açıkladı: 25 Eylül”, BBC Türkçe, 07.6.2007
2 “Kerkük İl Meclisi’nden Bağımsızlık Referandumuna Katılma Kararı”, Sputniknews, 29.08.2007
3 “Son Dakika…Kerkük Valisi Görevden Alındı”, CNN Türk, 14.09.2017
4 “8 Soruda ‘Bağımsız Kürdistan’ Referandumu”, Gazete Duvar, 21.07.2007
5 Özge ARTUNÇ, “Kuzey Irak’ta Bağımsızlık Referandumu: Kerkük’ün Katılması Neden Önemli?”, DW Türkçe, 02.09.2017
6 İlker AKGÜNGÖR, “İlk İşleri Tapuları Yağmalamak Oldu”, Gazete Vatan, 10.04.2003
7 Enes ÖZ, Enes, “14 Temmuz 1959 Kerkük Katliamı ve Katliamın Türk Kamuoyundaki Yansımaları”, TC., Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Anabilim Dalı, Tarih Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Kayseri, 2014.
8 “ABD: Referanduma Kesinlikle Karşıyız”, Aydınlık, 07.08.2017
9 “ABD Ağzındaki Baklayı Çıkardı: Referanduma Karşı Değiliz”, Rast Haber, 30.08.2017
10 Barzani Haddini Aştı: “Kerkük İçin Savaşa Hazırız”, Yeni Çağ, 08.09.2017
11 “İran: Kürtler Bağımsızlık İlan Ederse Sınırı Kapatırız”, Euronews, 17.09.2017
12 “Irak’ta Sular Isınıyor: “Irak’ın Kuzeyinde İkinci İsrail’e İzin Vermeyiz“, Hürriyet, 17.09.2017
13 “TSK’dan Habur’da Tatbikat!”, Vatan, 18.09.2017