Dr. Nedim BİRİNCİ

Ağrıyor… Bir yara ki, asır geçse de kabuk tutmuyor.
Bir yara ki, tarihin bağrında açılmış, unutulmaya çalışılmış ama her hatırlayışta daha da kanıyor.
Bu yara, Balkanların Türk tarihinde bıraktığı derin izdir. Atalarımızın asırlardır yaşadığı, ev bark kurduğu, toprağıyla, kültürüyle iç içe olduğu o güzel coğrafya… Ama aynı zamanda, büyük göçlerin, acıların ve zorbalıkların sahnesi.

Balkan Mirası: Yaşamak mı? Esir Olmak mı?
Bir zamanlar Osmanlı’nın serhad boylarıydı Balkanlar. Rumlar, Bulgarlar ve Sırplar, Osmanlı’nın idaresinde huzurla yaşarken, bir gün dengeler değişti. Balkan Savaşları başladı ve o topraklarda yaşayan Türklere şu mesaj açıkça verildi:
“Bu topraklarda size yaşam yok. Malın, evin, hakkın senin mi sandın? İkinci sınıf esirimsin!”
Bir asır geçti ama bu zihniyet hâlâ değişmedi. Peki, kaç kişi öldü, kaç kişi göç etti? Haklarımız ne oldu? Tarih boyunca bu sorular hep cevapsız bırakıldı. Zulüm dolu bir oyun sahnelendi; her birkaç yılda bir zorunlu göçlerle, umutlar yeniden bağlandı. Ancak göç edenlerin geride bıraktıkları acılar ve belirsizlikler peşimizi hiç bırakmadı.

Göçlerin Ardındaki Zorunlu Umutlar
Balkanlar’dan Anadolu’ya göç, yalnızca bir fiziksel hareketlilik değil, aynı zamanda bir var olma savaşıydı. Gidenler bir vatan kaybetti ama yeni bir vatan kazandı. Bugün Anadolu’nun birçok köşesinde Balkan göçmenlerinin kültürel izleri hâlâ yaşıyor. Ama bu izler bir yanı hep eksik, hep hüzünlü. Çünkü geride bırakılan topraklar, hatıralar ve insanlar, unutulması imkânsız bir yara olarak kalıyor.

Atatürk de Bir Balkan Çocuğu
Balkanlar’ın bağrından kopup gelen bir çocuktu Mustafa Kemal Atatürk. Selanik’ten doğan ışık, Anadolu’yu kurtardı. Balkan kökenli bir liderin, bir milletin kaderini değiştirdiği gerçeği, Balkanların Türk tarihindeki önemini yeniden hatırlatıyor. Bugün yaşanan tüm acılara rağmen, Türk milletinin yeniden ayağa kalkışını simgeliyor.

Asıl Türkler Balkanlardan mı Geldi?
Tarihe baktığımızda, bu soruyu sormadan edemiyoruz:
Hun Türkleri hükümdarı Atilla, ardından Sultan Mehmet Fatih… Türkler Bizans’ın sınırlarına nereden akın etti? Balkanlar yalnızca bir coğrafya mıydı, yoksa Türklerin kanıyla, tarihiyle, kültürüyle özdeşleştiği bir vatan mı?
Tarih boyunca Türk milletinin iz bıraktığı bu topraklar, köklerimizin ve kültürümüzün ayrılmaz bir parçası. Balkanlar, yalnızca göçlerin ve acıların değil, aynı zamanda Türklerin direnişinin, mücadele ruhunun ve bağımsızlık aşkının da hikâyesidir.

Kardeş Kardeşe: İçe İçe, Kan Kana
Balkanların kaderiyle Anadolu’nun kaderi birbirine iç içe geçmiş. Kanla, tarihle, kardeşlikle… Bugün bu bağı koparmak mümkün değil. Ama acılarımızı anlamak, tarihten ders almak ve geçmişin yaralarını iyileştirmek bizim elimizde.
Hun Hükümdarı Atilla’dan, Sultan Mehmet Fatih’e; Mustafa Kemal Atatürk’ten günümüze, tarih bir kez daha soruyor:
“Türkler nereden akın etti Anadolu’ya? Ve asıl Türkler nereden geldi?”
Bu sorunun cevabını ararken, bir asırlık yaralarımızı da sarmayı öğrenmeliyiz. Çünkü Balkanlar bizimdir; kanımızla, kültürümüzle, tarihimizle… Ve hiçbir zulüm, hiçbir göç bu bağı koparamaz.

Reklamlar