Batı Trakya Türkleri, 24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Barış Antlaşması’yla resmi bir Azınlık statüsünü kazanarak, nüfus mübadelesinde, Batı Trakya sınırları içinde yaşayan Türkler, İstanbul Rumlarının karşılığı olarak Yunanistan’da bırakılmıştır.
Yunanistan’ın kuzey-doğu bölgesinde yer alan Batı Trakya’da yaşayan yaklaşık 150 bin Türkün azınlık tarihi de, böylelikle başlamıştır. O tarihten bugüne kadar da Batı Trakya’da varolma mücadelesinin sürdürüldüğü en önemli mecralardan biri de Türkçe basın yayın alanı olmuştur. Balkan Türklüğü içerisinde önem bir nüfus ve Türkçe potansiyeline sahip olan Batı Trakya Türkleri’nin Türkçe basın yayın hayatı, 1923’ten bu yana bürokratik bazı sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Batı Trakya Türk basınının karşı karşıya olduğu sorunları; ekonomik, teknik ve azınlık olmaktan doğan sorunlar şeklinde sıralayabiliriz. Batı Trakyada gazetelerin can damarını aboneler oluşturmaktadır. Reklamcılık anlayışının gelişmemesi, reklam gelirlerinin de düşük olmasını doğurmaktadır. Öte yandan resmi ilanlardan yararlanma şansı, 2007’de çıkan ve medya özgürlüğü ile bağdaşmayan sınırlandırmalar getiren basın kanununda yapılan düzenlemeler, Batı Trakya Türk basını adına zorlaştırcı olmaktadır. Sadece haftalık yayınlanan bir gazete (Gündem gazetesi) resmi ilan ve reklamları yayınlayabilme gerekliliklerini karşılayabilmektedir. Teknik açıdan, Batı Trakya Türk basını kendi yazılı materyallerini basacak matbuat ve dağıtım sistemine sahip olabilecek imkana ulaşamamıştır. Bugün periodik yayınlanan gazeteler, Millet gazetesinin de basılı yayın hayatına ara verdiğini açıklamasının ardından (internet üzerinden yayın yapıyor) ikiye düşmüş ve sadece Gündem gazetesi haftalık basılmakta ve yine çalışanlar tarafından dağıtılmaktadır.
Kalifiye eleman çalıştırma konusunda da sıkıntılar çeken Batı Trakya Türk basınında ‘alaylı’ diye tanımlanan emektarları/gazete sahipleri, gazetelerinin aynı zamanda muhabir, yazı işleri ve dağıtıma kadar tüm sorumluluklarını üstlenmek durumundadır. İletişim Fakültelerinde eğitim gören öğrencilerin önümüzdeki yıllarda bu açığı kapatacağı ümidi var ise de, Yunanistan’in içinden geçtiği ağır ekonomik kriz, Batı Trakya’dan Türkiye’ye ve Avrupa’nın diğer ülkelerine olan ciddi beyin göçüne sebep olduğunu unutmamak gerekir. Tüm olumsuzluklara rağmen, Batı Trakya Türk Azınlığının daima Türkçe bir yayın geleneğinin varolduğunu belirtmek gerekir. Yunan İç Savaşı, Bulgar İşgali, II. Dünya Savaşı, Askeri Cunta Dönemi vb. gibi ülkenin içinden geçtiği farklı dönemlerde dahi, Batı Trakya Türkleri kesintisiz sayılabilecek şekilde Türkçe yayınlara devam etmiştir.
Oysa, dönem itibariyle Yunanistan’da Türklerin yoğun olarak yaşadığı 12 Ada ve Rodos’ta, Türklere yönelik olarak yayınlanan Selam gazetesinin, 1935 yılında 450. sayısıyla yayın hayatına son vermek zorunda kaldığını ve bunun, 12 Ada ve Rodos Türkleri kültürünün ve dilinin yaşatılmasına ve nesilden nesile altarılmasına büyük bir darbe vurduğunu hatırlatmak gerekir.
Batı Trakya’da ise Türkçe basın, tüm yetersizliklere rağmen ayakta kalabilmiştir. Bunda, Anavatanla olan güçlü duygusal ve kültürel bağın ve coğrafi yakınlığın da büyük etkisi olmuştur. Örneğin, 1928 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün harf inkılabını ilan etmesinin ardından, bu yeniliğin etkileri Batı Trakya’da da hemen kendini hissettirmiştir. Latin asıllı Türk alfabesini benimseyen Batı Trakyalı aydınlar, 1930-32 yıllarında yeni harflerle eğitime geçmişlerdir. Lozan Antlaşması’nın eğitim konusunda kendisine tanıdığı özerklik hakkını kullanan Batı Trakya Türkleri, bazı muhafazakar çevrelerin direnişine rağmen, yeni Türkçeyi kısa zamanda benimsemişlerdir.
1923 yılında Batı Trakya’da azınlık statüsünde yaşamaya başlayan Türklerin yazılı basını, ilk dönemlerde tamamiyle Osmanlıcanın etkisindedir. Örneğin, Selanik’ten sonra 1924 yılında İskeçe’de yayın hayatına devam eden ve bir sendika gazetesi olan YENİ ZİYA eski Türkçe harflerle yayınlanmaktadır.
Ancak, Anavatan Türkiye Cumhuriyetinde yaşanan harf inkılabının hemen ardından, Batı Trakya’da da eski Türkçe harflerin yerini yeni Türkçe harfler almaya başlamıştır. Tabi ilk yıllarda, yeni Türkçeyi bilenlerin sayısının az olması sebebiyle, Türkçe latin alfabesinin sadece haber başlıklarında, bazı kısa haberlerde, rakamlarda kullanıldığı görülmektedir.
Eski Türkçe harflerin tamamen ortadan kalkması ve kısmen Osmanlıcanın etkisinden kurtuluş 1946 yılında mümkün olmuştur. 21 Ekim 1946 tarihinde, 1932’de yayın hayatına geçen TRAKYA gazetesi tamamiyle yeni Türkçe harfleri kullanmaya başlamıştır. Trakya gazetesinin dilinde de önemli bir değişiklik söz konusudur. Daha çağdaş Türkçe kullanılmakta, ancak çağdaş Türkçede karşılığı henüz bulunmayan Osmanlıca kelimeler varlığını korumaktadır.
Türk basınında Türkçenin en duru ve yalın haline geçişi ise 1 şubat 1957 yılında Asım Haliloğlu tarafından Gümülcine’de yayınlanan AKIN gazetesiyle olmuştur. Yılların geçmesiyle birlikte, Batı Trakya’daki Türk basınında kullanılan dil de gittikçe gelişme göstermiştir. Daha ileriki yıllarda, çağdaş Türk dilinin kullanımı açısından, 6 Eylül 1967 yılında Gümülcine’de Salahattin Galip tarafından yayın hayatına başlayan Azınlık Postası önemli bir örnek teşkil etmektedir. Azınlık Postasının kullandığı Türkçe, AKIN gazetesine göre daha yalın ve daha sade bir Türkçedir.
Genelde 1960 sonrası Türk basınında çağdaş bir Türkçenin hakim olduğunu söylemek mümkündür. Bunda, Türkiye’de öğretmen okullarında eğitim aldıktan sonra Batı Trakya’ya dönen öğretmenlerin de büyük payı olmuştur.
Lozan Barış Antlaşması’ndan beri Batı Trakya’da yayın dili olarak kullanılan Türkçe, Türkoloji kriterlerine gore, Batı Türkçesi sahası içinde yer almakta olup, İstanbul Türkçesi’nin (ağzının) tabii bir uzantısıdır. Batı Trakya’da istisnai durumlar hariç tutulursa, edebi açıdan henüz yeterince işlenilmemiş, bir noktada naïf özellikler arz eden, bununla birlikte temiz bir Türkçe’den bahsetmek mümkündür.
Mesela, bölgede 89 yıldır yayınlanmakta olan Türkçe gazette ve dergi arşivlerini taradığımızda, Balkanlar’da diğer ülkelerde sosyalist sistem içerisinde yetişen Türk şair, yazar ve gazetecilerinde sıkça gördüğümüz ‘devrik cümle’ ve ‘öztürkçecilik’ gibi yapay ve zaman zaman aşırıya kaçan uygulamaları genelde Batı Trakya Türk şair, yazar ve gazetecilerinde göremiyoruz. Yine bu noktada, Batı Trakya Türk ağzına ait söyleyişlerin Batı Trakya Türk basınına yansıyabildiğini, makul sayılabilecek bir oranda da Yunanca kelime ve kavramların Türkçe ifadeler arasında (bilinçli yada bilinçsiz) görülebildiğini eklemek gerekir.
Son yıllarda Batı Trakya Türkçesinde, ağız farklılıkları dışında, Türkiye Türkçesinin etkisi yoğun bir şekilde hissedilmektedir. Bunda, özellikle Batı Trakya’nın coğrafi bakımdan Türkiye’ye yakınlığı, eğitim ve ziyaret için Türkiye’ye sık sık gidilmesi ve tabii ki televizyon başta olmak üzere kitle iletişim araçları vasıtasıyla Türkçe yayınların her eve girmesi büyük rol oynamaktadır.
Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından sonra gerçekleşen ilk genel seçimler sırasında Tahsin Ziya Bey ile avukat Hacidakis tarafından İskeçe’de seçim gazetesi olarak çıkarılan ilk Türkçe gazete ‘Zaman’ dan günümüze, Batı Trakya’daki Türkçe yayınlar; gazeteler, dergiler, bültenler ve kitaplar olarak sınıflandırılabilir.
Bugün Batı Trakya Türkleri’nin haftalık yayınlanan üç gazete, iki haftada bir yayınlanan bir gazete, Türkçe olarak yayın yapan dört radyo istasyonu ve aylık yayınlanan üç dergisi ile internet üzerinden yayın yapan haber portalları bulunmaktadır. Son dönemlerde Batı Trakya Türk basınına yönelik astronomik tazminat talepleriyle açılan ceza davaları neticesinde İskeçe merkezli tek azınlık gazetesi olan Millet gazetesi, Haziran 2013 de basılı yayın hayatını durdurarak, internet üzerinden yayına devam etme kararı almıştır. Böylece haftalık yayınlanan gazete sayısı ikiye düşmüştür. Ancak geriye kalan bu iki gazeteden biri olan Gündem de, aynı gerekçeyle kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Öte yandan, 3592/2007 sayı ve tarihli “Medya Kuruluşlarının Temerküz ve Lisans Alımı ve Diğer Hükümler” başlıklı yasa, gazete ve radyo sahipleri için yasada belirtilen minimum sermayeye sahip olma koşulu getirmektedir ki bu, özellikle küçük ölçekli yerel ve bölgesel basın kuruluşları ile Türk Azınlık basın kuruluşları üzerinde olumsuz bir etki yaratmaktadır. Yunanistan’ın en fakir bölgesi olan Batı Trakya’da yayın yapan gazeteler ve radyo istasyonları tarafından karşılanması neredeyse imkânsız olan minimum sermaye tutarı koşulu nedeni ile bahse konu yasanın Türk Azınlık basın kuruluşlarının varlığını devam ettirmelerine fiili olarak neredeyse imkân kalmamaktadır. Bunun yanısıra yasayla, radyolar için yayın ana dilinin Yunanca olması koşulu getirilmesi de ifade ve basın özgürlüğünü ihlal edici bir uygulamadır.
Yunanistan’ın kuzey-doğu bölgesinde yer alan Batı Trakya’da yaşayan yaklaşık 150 bin Türkün azınlık tarihi de, böylelikle başlamıştır. O tarihten bugüne kadar da Batı Trakya’da varolma mücadelesinin sürdürüldüğü en önemli mecralardan biri de Türkçe basın yayın alanı olmuştur. Balkan Türklüğü içerisinde önem bir nüfus ve Türkçe potansiyeline sahip olan Batı Trakya Türkleri’nin Türkçe basın yayın hayatı, 1923’ten bu yana bürokratik bazı sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Batı Trakya Türk basınının karşı karşıya olduğu sorunları; ekonomik, teknik ve azınlık olmaktan doğan sorunlar şeklinde sıralayabiliriz. Batı Trakyada gazetelerin can damarını aboneler oluşturmaktadır. Reklamcılık anlayışının gelişmemesi, reklam gelirlerinin de düşük olmasını doğurmaktadır. Öte yandan resmi ilanlardan yararlanma şansı, 2007’de çıkan ve medya özgürlüğü ile bağdaşmayan sınırlandırmalar getiren basın kanununda yapılan düzenlemeler, Batı Trakya Türk basını adına zorlaştırcı olmaktadır. Sadece haftalık yayınlanan bir gazete (Gündem gazetesi) resmi ilan ve reklamları yayınlayabilme gerekliliklerini karşılayabilmektedir. Teknik açıdan, Batı Trakya Türk basını kendi yazılı materyallerini basacak matbuat ve dağıtım sistemine sahip olabilecek imkana ulaşamamıştır. Bugün periodik yayınlanan gazeteler, Millet gazetesinin de basılı yayın hayatına ara verdiğini açıklamasının ardından (internet üzerinden yayın yapıyor) ikiye düşmüş ve sadece Gündem gazetesi haftalık basılmakta ve yine çalışanlar tarafından dağıtılmaktadır.
Kalifiye eleman çalıştırma konusunda da sıkıntılar çeken Batı Trakya Türk basınında ‘alaylı’ diye tanımlanan emektarları/gazete sahipleri, gazetelerinin aynı zamanda muhabir, yazı işleri ve dağıtıma kadar tüm sorumluluklarını üstlenmek durumundadır. İletişim Fakültelerinde eğitim gören öğrencilerin önümüzdeki yıllarda bu açığı kapatacağı ümidi var ise de, Yunanistan’in içinden geçtiği ağır ekonomik kriz, Batı Trakya’dan Türkiye’ye ve Avrupa’nın diğer ülkelerine olan ciddi beyin göçüne sebep olduğunu unutmamak gerekir. Tüm olumsuzluklara rağmen, Batı Trakya Türk Azınlığının daima Türkçe bir yayın geleneğinin varolduğunu belirtmek gerekir. Yunan İç Savaşı, Bulgar İşgali, II. Dünya Savaşı, Askeri Cunta Dönemi vb. gibi ülkenin içinden geçtiği farklı dönemlerde dahi, Batı Trakya Türkleri kesintisiz sayılabilecek şekilde Türkçe yayınlara devam etmiştir.
Oysa, dönem itibariyle Yunanistan’da Türklerin yoğun olarak yaşadığı 12 Ada ve Rodos’ta, Türklere yönelik olarak yayınlanan Selam gazetesinin, 1935 yılında 450. sayısıyla yayın hayatına son vermek zorunda kaldığını ve bunun, 12 Ada ve Rodos Türkleri kültürünün ve dilinin yaşatılmasına ve nesilden nesile altarılmasına büyük bir darbe vurduğunu hatırlatmak gerekir.
Batı Trakya’da ise Türkçe basın, tüm yetersizliklere rağmen ayakta kalabilmiştir. Bunda, Anavatanla olan güçlü duygusal ve kültürel bağın ve coğrafi yakınlığın da büyük etkisi olmuştur. Örneğin, 1928 yılında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün harf inkılabını ilan etmesinin ardından, bu yeniliğin etkileri Batı Trakya’da da hemen kendini hissettirmiştir. Latin asıllı Türk alfabesini benimseyen Batı Trakyalı aydınlar, 1930-32 yıllarında yeni harflerle eğitime geçmişlerdir. Lozan Antlaşması’nın eğitim konusunda kendisine tanıdığı özerklik hakkını kullanan Batı Trakya Türkleri, bazı muhafazakar çevrelerin direnişine rağmen, yeni Türkçeyi kısa zamanda benimsemişlerdir.
1923 yılında Batı Trakya’da azınlık statüsünde yaşamaya başlayan Türklerin yazılı basını, ilk dönemlerde tamamiyle Osmanlıcanın etkisindedir. Örneğin, Selanik’ten sonra 1924 yılında İskeçe’de yayın hayatına devam eden ve bir sendika gazetesi olan YENİ ZİYA eski Türkçe harflerle yayınlanmaktadır.
Ancak, Anavatan Türkiye Cumhuriyetinde yaşanan harf inkılabının hemen ardından, Batı Trakya’da da eski Türkçe harflerin yerini yeni Türkçe harfler almaya başlamıştır. Tabi ilk yıllarda, yeni Türkçeyi bilenlerin sayısının az olması sebebiyle, Türkçe latin alfabesinin sadece haber başlıklarında, bazı kısa haberlerde, rakamlarda kullanıldığı görülmektedir.
Eski Türkçe harflerin tamamen ortadan kalkması ve kısmen Osmanlıcanın etkisinden kurtuluş 1946 yılında mümkün olmuştur. 21 Ekim 1946 tarihinde, 1932’de yayın hayatına geçen TRAKYA gazetesi tamamiyle yeni Türkçe harfleri kullanmaya başlamıştır. Trakya gazetesinin dilinde de önemli bir değişiklik söz konusudur. Daha çağdaş Türkçe kullanılmakta, ancak çağdaş Türkçede karşılığı henüz bulunmayan Osmanlıca kelimeler varlığını korumaktadır.
Türk basınında Türkçenin en duru ve yalın haline geçişi ise 1 şubat 1957 yılında Asım Haliloğlu tarafından Gümülcine’de yayınlanan AKIN gazetesiyle olmuştur. Yılların geçmesiyle birlikte, Batı Trakya’daki Türk basınında kullanılan dil de gittikçe gelişme göstermiştir. Daha ileriki yıllarda, çağdaş Türk dilinin kullanımı açısından, 6 Eylül 1967 yılında Gümülcine’de Salahattin Galip tarafından yayın hayatına başlayan Azınlık Postası önemli bir örnek teşkil etmektedir. Azınlık Postasının kullandığı Türkçe, AKIN gazetesine göre daha yalın ve daha sade bir Türkçedir.
Genelde 1960 sonrası Türk basınında çağdaş bir Türkçenin hakim olduğunu söylemek mümkündür. Bunda, Türkiye’de öğretmen okullarında eğitim aldıktan sonra Batı Trakya’ya dönen öğretmenlerin de büyük payı olmuştur.
Lozan Barış Antlaşması’ndan beri Batı Trakya’da yayın dili olarak kullanılan Türkçe, Türkoloji kriterlerine gore, Batı Türkçesi sahası içinde yer almakta olup, İstanbul Türkçesi’nin (ağzının) tabii bir uzantısıdır. Batı Trakya’da istisnai durumlar hariç tutulursa, edebi açıdan henüz yeterince işlenilmemiş, bir noktada naïf özellikler arz eden, bununla birlikte temiz bir Türkçe’den bahsetmek mümkündür.
Mesela, bölgede 89 yıldır yayınlanmakta olan Türkçe gazette ve dergi arşivlerini taradığımızda, Balkanlar’da diğer ülkelerde sosyalist sistem içerisinde yetişen Türk şair, yazar ve gazetecilerinde sıkça gördüğümüz ‘devrik cümle’ ve ‘öztürkçecilik’ gibi yapay ve zaman zaman aşırıya kaçan uygulamaları genelde Batı Trakya Türk şair, yazar ve gazetecilerinde göremiyoruz. Yine bu noktada, Batı Trakya Türk ağzına ait söyleyişlerin Batı Trakya Türk basınına yansıyabildiğini, makul sayılabilecek bir oranda da Yunanca kelime ve kavramların Türkçe ifadeler arasında (bilinçli yada bilinçsiz) görülebildiğini eklemek gerekir.
Son yıllarda Batı Trakya Türkçesinde, ağız farklılıkları dışında, Türkiye Türkçesinin etkisi yoğun bir şekilde hissedilmektedir. Bunda, özellikle Batı Trakya’nın coğrafi bakımdan Türkiye’ye yakınlığı, eğitim ve ziyaret için Türkiye’ye sık sık gidilmesi ve tabii ki televizyon başta olmak üzere kitle iletişim araçları vasıtasıyla Türkçe yayınların her eve girmesi büyük rol oynamaktadır.
Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından sonra gerçekleşen ilk genel seçimler sırasında Tahsin Ziya Bey ile avukat Hacidakis tarafından İskeçe’de seçim gazetesi olarak çıkarılan ilk Türkçe gazete ‘Zaman’ dan günümüze, Batı Trakya’daki Türkçe yayınlar; gazeteler, dergiler, bültenler ve kitaplar olarak sınıflandırılabilir.
Bugün Batı Trakya Türkleri’nin haftalık yayınlanan üç gazete, iki haftada bir yayınlanan bir gazete, Türkçe olarak yayın yapan dört radyo istasyonu ve aylık yayınlanan üç dergisi ile internet üzerinden yayın yapan haber portalları bulunmaktadır. Son dönemlerde Batı Trakya Türk basınına yönelik astronomik tazminat talepleriyle açılan ceza davaları neticesinde İskeçe merkezli tek azınlık gazetesi olan Millet gazetesi, Haziran 2013 de basılı yayın hayatını durdurarak, internet üzerinden yayına devam etme kararı almıştır. Böylece haftalık yayınlanan gazete sayısı ikiye düşmüştür. Ancak geriye kalan bu iki gazeteden biri olan Gündem de, aynı gerekçeyle kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Öte yandan, 3592/2007 sayı ve tarihli “Medya Kuruluşlarının Temerküz ve Lisans Alımı ve Diğer Hükümler” başlıklı yasa, gazete ve radyo sahipleri için yasada belirtilen minimum sermayeye sahip olma koşulu getirmektedir ki bu, özellikle küçük ölçekli yerel ve bölgesel basın kuruluşları ile Türk Azınlık basın kuruluşları üzerinde olumsuz bir etki yaratmaktadır. Yunanistan’ın en fakir bölgesi olan Batı Trakya’da yayın yapan gazeteler ve radyo istasyonları tarafından karşılanması neredeyse imkânsız olan minimum sermaye tutarı koşulu nedeni ile bahse konu yasanın Türk Azınlık basın kuruluşlarının varlığını devam ettirmelerine fiili olarak neredeyse imkân kalmamaktadır. Bunun yanısıra yasayla, radyolar için yayın ana dilinin Yunanca olması koşulu getirilmesi de ifade ve basın özgürlüğünü ihlal edici bir uygulamadır.
Merhaba Haber – Dilek Adalı Osman
Reklamlar