Tarih: 22 09 2017
Konu: Önemli olan Tatil Olması…
Bağımsızlığı Gizleyen Anlaşma
Bu sene 22 Eylül’de Bulgarlar çifte bayram kutladı.
Birisinde, bundan 145 yıl önce Osmanlı hazine altınlarıyla yüklü bir kervanın Kocabalkan’ın Araba Konak geçidinde Bulgar haydut çeteleri tarafından soyulması törenle anıldı. Hırsızlar yakalandıktan sonra idam cezası aldı. Sofya’da ipte sallanan Dimitır Obşti hırsız çetesinde rol alanların ve yakınlarının torunları büyük bir gururla dedelerinin hırsızlığını anlattılar. Başka bir ülkenin tarihinde komitacıların yaptığı hırsızlıkların şak şakrak bayram havasında kutlandığını işitmedim ve görmemiştim. Bizde artık yeni faşistler, şovenler, aşırı milliyetçiler iktidar ortağı olunca Türk düşmanlığı her kaptan taştı, gizli kapaklı bir şey kalmadı. Hırsızlığın doruk yaptığı bir ülkede yaşamı anlayabilmemiz ve 27 yıldan beri rüşvette karşı bir kanunun neden çıkarılamadığını, neden hiçbir soyguncunun tutuklanmadığını, neden milyonerlerin, fidye için insan kaçıranların sefa sürdüğünü anlayabilmemiz çok kolaylaştı. Biz hırsızlar ülkesinde yaşıyoruz.
***
İkinci anma töreni 109 yıl önce, 22 Eylül 1908’de Bulgaristan’ın bağımsızlık ilan etmesiyle ilgilidir. Bu, Çar Ferdinand öncülüğünde atılmış bir adımdır. Üçüncü Bulgar devletinin egemenlik günü olarak anılır.
Bu konu, Bulgar tarihinde çok tartışılan bir konudur.
Bulgar tarihçilerinden Nikola Grigorov, “Ferdinand gizli bir anlaşmayla Türkiye’den bağımsızlık elde etti, fakat anında bağımsızlığımızı Rusya’ya tepsi içinde gönüllü verdi” başlıklı bir yazı yazdı ve gerçekleri şöyle anlattı:
“Bulgar tarihi bugün de, Rusya ve Sovyetler Birliği ile ilişkilerimiz konusunda sahtelikler ve kuyruklu yalanlarla doludur.”
Araştırmacı tarihçi “Faktor” yayınına şöyle diyor: ”Rusya yüzünden 19. Ve 20. Asırlarda 3milyon nüfuslu 93.4 bin kilometre kare toprak kaybına uğradık.”
Bu konuda birçok kitabı da olan tarihçi Grigorov bazı soruları şöyle yanıtlıyor:
Soru: 1908’in 22 Eylül günü, Bulgaristan’ı Avrupa’nın politik haritasına çeviren gündür. 500 yıldan sonra Bulgar Çarlığının yeniden kurulduğu gündür. Her ülkenin bağımsızlığını kutlaması normaldir. Bizde 22 Eylül neden yalnız tatil günüdür. Bu günü neden milli bayram olarak kutlamıyoruz?
Yanıt: 1944’ten sonra Bulgaristan’da, bizi Rusya’ya bağlayan ve yükümlü kılanlar dışında tüm öteki gerçek Bulgar ulusal bayramlarını önemsizleştirilmiş, gözden düşürülmüş ve hiçe sayılmıştır. Bu nedenledir ki, bugün de Bulgar tarihi Rusya, Sovyetler Birliği ve yine Rusya ile olan ilişkilerimizle ilgili sahtekârlıklarla ve kuyruklu yalanlarla doludur. Bu yalanlardan birisi, okul kitaplarında yer alan ve birçok tarih eserinde işlenen, 1877 / 1878 Osmanlı Rus Savaşında 200 000 (iki yüz bin) Rus asker ve subayının öldüğüne ilişkindir. Bir defa bu savaşa katılmak için Tuna nehrini geçip Bulgaristan’a saldıran Rus askeri gücünün toplamı 193 000 (yüz doksan üç bin) kişidir. Ölü sayısı da 22 bin 391 kişidir. Burada 177 709 ölmemiş Rus ölü olarak gösterilmiş yani yalan 8 defa abartılmıştır.
Üstelik Bulgaristan’ın Ruslar tarafından istila edildiği gün olan 3 Mart 1878 tarihini, Bulgaristan’ın bağımsızlık ve kurtuluş günü olarak, milli bayram günü biçiminde kutluyoruz. Hem de biz bu işgali çok ama çok pahalı ödedik. Bu uğurda can veren Bulgarların anıtı dikilmemiştir. Memleket baştanbaşa Rus anıtlarıyla doludur.
Soru: 2008 senesinde “Bağımsızlık Gününün” 100. Yıldönümünü gereği gibi kutlamadık. O zaman Başbakan Sergey Stanişev’ti. Bu neden böyle oldu?
Yanıt: Bağımsızlık günü hep küçümsendi. Son dönemde bağımsızlık günü bir kutlama günü olarak, Doğu Rumeli’nin ilhak edildiği 6 Eylül’ün de çok gölgesinde kaldı. Bunun ana nedeni, özellikle olağanüstü yetenekli bir tarihçi olan belgeselci Bay Tsoço Bilyarski’nin, Bulgaristan’ın bağımsızlık ilan etmesinden öncesi döneme ait olan bir belgeyi tesadüfen bulmasıdır. Bu belge bir gizli Rusya-Bulgaristan sözleşmesidir. Bu anlaşmayla Bulgaristan Rusya’dan yüzde yüz bağımlı duruma gelmiştir. Bu evrak henüz lise ve üniversite tarih kitaplarının hiç birisine alınmamıştır. Bu anlaşmanın 10. Maddesinde, Bulgaristan’a Türkiye’den bağımsızlık elde etme hakkı tanınıyor denirken, Bulgaristan bağımsızlığını Rusya’ya tepsi içinde gönüllü olarak sunmuştur.
Soru: Şimdiye kadar bilinmeyen bu gizli belgede tam olarak ne deniyor?
Yanıt: Bu gizli antlaşmada aynen söyle denmiştir:
“Bir yanda Rusya Dış İşleri adına hareket eden, Çar hazretleri, Büyük Dük Vladimir Aleksandroviç ve General Molozov ve öte yanda Çar hazretleri ve Bulgaristan Prensi, onunla birlikte saygın Dış İşleri Bakanı D. Stançev, Savunma Bakanı D. Nikolaev ve Prensliğin Peterburg’ta bulundurduğu ve Bulgaristan’ı temsil eden diplomatik ajan olmakla birlikte, Evksinograd’da işbu gizli anlaşma imza altına alınmıştır:
- 1895’te Rusya ile imzaladığı, 1898’de onayladığı ve daha sonra 1895’te değiştirilen ve yeniden onaylanan ikili antlaşmaya bağlılığını yeniden teyit eden Bulgar Prensliği, dış siyaset alanında Makedonya – Edirne konusuyla ilgili ne gibi sorunlar varsa tümünü Rusya Dış Politikası Yönetimine devretmeye hazır olduğunu; bu sorunun gelecekte gündeme getirmemeyi ve askeri güç kullanarak da gündeme getirmeye çalışmayacağını bir daha teyit etmiştir.
- Bulgaristan, topraklarında kurulan Makedon çeteleri üyelerini tutuklamak da bu arada, her Makedon hareketini etmeyi üslenmiştir. Rusya ise aynı ilkenin Sırbistan tarafından da uygulanmasını sağlamayı üstlenmiştir.
- Bulgaristan, Vardar nehri ile Karadeniz arasındaki bölge işgal edildiği halde, Bulgar silahlı güçlerine bırakılmalı ve Bulgar silahlı Güçleri sayısının Bulgar Savunma Bakanlığı tarafından belirlenmesi şartıyla Rusya ve Avusturya – Macaristan’ın Türk eyaletleri birlikte hükmetmesi hakkına itiraz etmez.
- Bu durumda, Bulgar Genel Kurmay Başkanı ve Tümen komutanları Rusya Savaş Bakanlığı tarafından belirlenip atanacaktır.
- İki Rus Süvari Tugayı Bulgaristan’a girecek, bir yandan Bulgaristan ile Türkiye arasında öte yandan da Türkiye ile Rusya ve Avusturya-Macaristan arasında askeri çarpışmaların başlamasından en geç 7 gün sonra Bulgaristan’a girecek ve Bulgar Savaş Bakanlığının emrine verilecektir.
- Bulgaristan, deniz kuvvetlerini ve Burgas ve Varna limanlarını Rusya Karadeniz Askeri Filosu Baş Amirali emrine veriyor. Bulgaristan, Rus deniz filosuna ve ülkeye girecek süvari taburların gıdasını sağlamakla yükümlüdür.
- Gerektiğinde Bulgaristan Romanya’yı bu gelişmelerde tarafsız kalmaya zorlayacaktır. Bunu gerçekleştirmek için de Tuna nehri boyuna gerekli miktarda askeri güç yığınağı yapacaktır.
- Bu savaşta galip gelindiği an Bulgaristan gasp edilen toprakların ve ganimetin üçte birini alacak ve Ege Denizine çıkış koridoru elde edecektir. Öte yandan, Rusya’nın hedefinde olan İstanbul’du. Bulgaristan, bu hedefe ulaşılmasında, Boğazlara Rus askeri birlikleri indirilmesiyle birlikte Edirne’yi ele geçirecek ve Çatalca üzerinden İstanbul’un alınmasına katkı sunacaktı.
- Savaş açma ve barış anlaşması imzalama hakkı bir tek Rusya’nın olacaktı.
- Bulgaristan’a Türkiye’den bağımsızlığını elde etme ve bağımsız bir Çarlık olması hakkı tanınıyordu. Rusya ise Berlin Antlaşmasını imzalamış devletlerin Bulgaristan’ın bağımsızlığını kabul etmelerini ve onaylamalarını sağlamayı üstlenmişti.
/Bu antlaşma ilk kez, Sofya’da çıkan “İşçi Gazetesi” /Rabotniçeski Vestnik” gazetesinin 11 Aralık 1913 tarihli sayısının 1-2. Sayfalarında yayınlanmıştır./
Soru: Bakımsızlığın ilan edilmesinden hemen sonra Rus İmparatoru II. Nikolay’dan kutlama telgrafı almıştı. Bu telgrafta, II.Nikolay, “mutlu ve barışçı gelecek” adına Rus halkıyla “ çok yakın bir gelecekte daha yakın bütünleşme” dileklerinde bulunmuştu. Bunun ardından Rusya Çarı II. Nikolay Bulgar veliahttı III. Boris’in vaftiz babası oldu. Daha sonraki yıllarda, Rusya Çarlığı kendisi çökmezden önce Bulgaristan’a darbe ardına darbe indirmedi mi?
Yanıt: Rusya her zaman ve her fırsatta Bulgaristan’ı ve Bulgaristan halkını soyup soğana çevirmeye çalışmıştır. Bu eski siyaset bugün de yürürlüktedir. Bulgaristan tarihinin en amansız düşmanı her zaman Rusya olmuştur. Rusya’ya güvenen Bulgaristan her defasında kayba uğramıştır. Rusya tarafından örgütlenen ve koordine edilen 1913 faciası, Bulgar tarihinin en büyük ve derin kazasıdır. 1913’te Rusya Balkan devletlerinin tümünü Bulgaristan’a karşı birleştirmeyi başarmıştı. Rusya, Bulgaristan’a saldırması için Romanya ordusuna ponton köprüler verdi. Bu siyasette Bulgar Rusofilleri Rusya’ya destek verdi.
Soru: 1913’te Bulgar faciasının ana sorumlusunun Rusya olduğunu mu iddia ediyorsunuz?
Yanıt: Şu deliller baş sorumlu ve suçlunun Rusya olduğunu kanıtlıyor.
- Rusya Ferdinand’ı sarın almak ve kendi kuklası haline getirmek için olan 3 milyon altın Fransız Frank’ı verdi. Bulgar Çarı bu parayı iade etmedi. Bu açıdan bakıldığında 1913’te Ferdinand’ın Bulgar ordularına Yunanistan ve Sırbistan’a saldırı emri vermesi bir rastlantı sayılamaz. Bulgaristan 1913 mağlubiyetiyle Avrupa önünde rezil olmuştu.
- 1912’de Rusya İmparatorunun uzlaştırıcı hakemliğiyle Bulgar Sırp barış antlaşması imzalanmıştı. O yıllarda Rusya Bulgaristan’ı kontrolü altında bulunduruyor ve her konuda dayatmalarda bulunuyordu. Devlet kararlarının hepsinde son söze sahipti.
- Rusya İmparatoru, 1902’de imzalanan Rus-Bulgar antlaşmasını asla uygulamamıştır. Bu antlaşmaya göre, Romanya Bulgaristan’a saldırdığı takdirde, Rusya arkadan Romanya’ya saldırıda bulunacaktı. Bunu yapmadığı gibi Romanya’ya Tuna nehrini geçmesi için ponton köprüler Rus subaylar köprülerin kurulmasında ve kullanılmasında öncülük ettiler.
Ne ki, Rusya İmparatorluğunun Bulgaristan’a karşı izlediği siyasetle mukayese edildiğinde Sovyetler Birliği’nin izlediği siyaset amansız saldırgan ve talancıdır. Ağır sonuçları bugün de Bulgaristan’ı yere yatırmış ve ezmeye devam ediyor. Sovyetlerin izlediği Bulgaristan siyaseti vahşi ve hayvaniydi. Amansız ve barbardı. Sovyet Rusya 1944’te Bulgaristan’ı işgal etti. 1944’te Sovyet yönetimi Bulgaristan’da terörcü, sabıkalı, cani, sorumsuz ve ulusal hainleri işbaşına getirdi. Bu kadrolar Bulgaristan’ı Moskova’dan aldıkları emirlere göre idare ettiler. Türkleri göçe zorladılar. Pomakları sürgün ettiler. 168 bin kişi toplama kamplarında kaldı. Binlercesi öldü. Bulgaristan halkın lehinde ve daha iyi yaşaması adına yönetilmedi. Şöyle ki Rusya’nın oluşturduğu idareci tabana ülkede bugün de yürütmede ve yargı düzenindedir. Totaliter komünist sistem sökülmemiş, ayakta kalmış ve halkı ezmeye devam ediyor. Etnik ve dil-din azınlıklarının kültürel otonomi hakları tanınmıyor. 1944 yılından beri azınlık çocuklarının gittiği okullarda köle ruhlu insanlar eğitiliyor. Bugün de Bulgaristan yönetimi Bulgaristan halkı lehinde değil, Rusya oligarşisi lehinde bir siyaset çizgisi izliyor ve ekonomik çöküşümüz derinleşirken, halkın yaşam sıkıntısı ve geçim dertleri artmaya devam ediyor.
Bütün rakamlara işaret etmeye gerek yoktur. Son 10 yılda yalnızca doğal gaz ithalimizden 7 milyar US Dolar kaybımız olmuştur.
Bulgaristan halkı bağımsızlık gününü anarken Rusya saldırganlığının hedefi olmuş ve bu gerçek 2016 yılı Devlet Güvenlik Konseyi raporunda yer almış ve mecliste onaylanmıştır.