[responsivevoice_button]
Raziye ÇAKIR
Tarih 26 Aralık 2020
Bulgar basınından seçilmiştir.
Aydınların olaylara tepkisi. Aydınlar uyandı!
Af Edilmeleri Olanaksız Alçaklar ve Göz Çıkaran Dolandırıcılık Tarafından Yönetilmek İstemiyoruz
Sofya’da 6 ay süren yılın geçe protestoları. “Kapıtal” gazetesi.
“Kliment Ohridski” Sofya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. D-r Martın Belov 2020 yılı olaylarını değerlendiriyor.
Ben Martin Belov,
Bulgaristan Cumhuriyeti’nin bağımsız görüşlü ve hür vatandaşı olarak, özgürlük, demokrasi, hukuk devleti, sosyal ilerleme ve Avrupa halkları arasında dayanışmayı özendirmek için kurulan Avrupa Birliği’nin gururlu bir vatandaşı olarak, ülkemi bugün idare eden ve tek ödevi Brüksel’den gelen paraları paylaştırmak olan hükümet tarafından daha fazla yönetilmek istemediğini kesin kararlı duyuruyorum.
Yolsuzluk ve dalaverelerle katıldığı ve rüşvetle iş gördüğü esaslı bir şekilde kanıtlanmış olan, hiçbir kimseye hiçbir faydası dokunmayan, ancak himaye altında olanlara, hısım akrabaya hizmet veren, çok tehlikeli boyutlar alan iş bilmezlik ve beceriksizlikle, insan haklarını her yerde ayakaltına alan bu hükümet yasallığını geri dönüşü olmayan bir şekilde çoktan kaydetmiştir.
Kaba ve küstah, özürsüz ve benzersiz alçaklık ve herkesin görebildiği suç mafyası tarafından yönetilmeyi kabul etmiyorum. Bulgaristan’da demokrasi ve serbest Pazar ekonomisinin son kalelerinin de gözlerim önünde nasıl yıkıldığını izlemek istemiyorum. Avrupa Birliğinde, açgözlülük, maddi çıkar hırsı ve üzerlerinden akan aptallığın bayrağı altında Avrupa Birliği fonlarını çalma makinası haline gelmiş bir mafya tarafından ele geçirilmiş bir toprak parçalı olduğunu bilmek istemiyorum.
Orta ve yüksek tahsil diploması sahte olan, görev aldıkları alanda uzmanlık dereceleri bulunmayan kişilerin devlet idaresinde değişik görev almasını normal bir durum olarak kabul edemem.
Devletin normal ve gerçek eğitim ve öğretimden, devlet gereklerine kadro yetiştirmekten vaz geçmesini kabul edemem. Eğitim sistemi işsizlerin sığındığı, beslendiği ve “bizimkilere” diploma dağıtalım merkezi haline getirilemez. Yıllardan beri devam eden işe yaramayanları, kalpazanları, geri zekâlıları her yere ve özellikle devlet için stratejik önem taşıyan görevlere atama uygulamasına kesinlikle son verme zamanı gelmiştir.
Bulgar mafyasının baskılarından bıkan ve usanan, dayanamaz hale gelen, hayal kırıklığına düşen on binlerce hür insanın Sofya sokak ve meydanlarında hükümete karşı düzenlediği ve istifa talebini yüksek sesle duyuran isteklerine katılıyorum, destekliyorum ve destekleyeceğim!
Vatandaşların barışçı sivil protesto gösterilerinde bulunma hakkının Batıdaki liberal demokratik anayasal medeniyetin temelinde olduğu görüşündeyim. Sofya Üniversitesinde ve konferans okuduğum Batı bilim kurumlarında öğrencilerime bunu anlatıyorum. Bu idelerin kökleri, aralarında John Locke ve Mahatma Gandi’nin de bulunduğu insanlığın en parlak zekâların düşünce ve etkinliklerinde görüyoruz.
Devlet iktidarının zor kullanılarak ele geçirilme karşı ortak mücadelenin yasallığı ve kutsallığı örneğin Federal Almanya Cumhuriyeti Anayasasında ve daha birçok Batı ülkesinin anayasasında yer almıştır. Ömrümde ilk kez halkın protesto eylemlerine, yürüyüş ve mitinglere katılıyorum. İş Allah son defa olur.
Bunu öğrencilerimin gözlerine bakabilmem için yapıyorum.
Ben onlara demokrasi ve hukuk devleti için bunu yapmamız gerektiğini öğretiyorum. Ben onlara insan haklarının, cahil kâtipler tarafından hediye edilmiş haklar olmadığını, doğal hak ve geri alınmaz, ihlal edilmemesi gereken haklar olduğunu anlatıyorum.
Vatandaş eylemlerinin insanların ortak, kolektif özgürlüklerinden olduğunu öğretiyorum onlara. Bunu yapmaya çocukların, anam ve babam ve ailem önünde, kendimi özgür ve şerefli bir insan görebilmem için borçluyum. Mesleğimi sevdiğim için yapıyorum, Anayasa hukukunun iyilik, adalet ve özgürlük için gerekli bir enstrüman olduğuna inandığım için yapıyorum.
Gelecek bilinmiyor. Kötü de olabilir. Politikacılar ile oligarşi bu süreçten faydalanıyor. Ekonomik, politik, sosyal ve uygarlık açısından hayal kırıklığı ve gözyaşı içinde geçecek bir yıl bekliyoruz. Öyle olsa da şimdiki durum anayasaya ters, yasa dışı ve tahammül edilmezdir. Mafya devleti ele geçirmiştir. AB içinde bu kabul edilmemelidir. Buz şimdiki hükümeti, başbakan ve bakanlarını, politikacıları oligarşiyi ve onların hizmetinde olanları ve yedeklerini protesto ediyoruz.
Protesto gösterisine katılmaya gidiyorum ve yolsuzluk yapanları, rüşvetle iş görenleri ve dolandırıcıları, bugünkü Bulgaristan yönetiminde insanlık dışı olan her şeyi kınamaya çekildim.
Bu yönetim Avrupa Birliği vatandaşlarının en ilkel haklarını her gün ayakaltına alıyor. Uluslararası anlaşmaları rafa kaldırmış ve uygulamıyor. Bulgar savcılığı bu durumu görmezden geliyor. Vatandaşların uyanmasına engel olunuyor.
İnsanlık tarihinde olmaması gereken birçok şey ne yazık ki olmuştur. Yapılması gereken şimdi yapılmazsa düzeltme zamanı 10 yıl belki de 100 yıl sonra kapı çalıyor. İnsanlar kötülüklerin ve yoksulluğun içinde çaresiz yaşamaya alışıyorlar. Bir sarmala dolanıyoruz ve bir daha kurtuluş yolunu bulamıyoruz.
Bulgar tarihinde buna çok örnekler var. Ben bir kırılma noktasında olduğumuza, kör döngüde bulunduğumuza, çıkış aramamız gerektiğine inanıyorum. Bugün sürdürdüğümüz ve tırmanan protestolar artık bir politik olay halini almış bulunuyor. Yaşam politikleşti. Protestolara katılmak ahlaklı ve sağduyulu, ülkemizin Avrupa geleceği olmasını isteyen, daha iyi ve güvende yaşamak isteyen Bulgaristan vatandaşlarından hepsinin ödevi olmuştur.
Protestolar barışçı, kaba kuvvet kullanmadan, dan dökülmeden, kin ve nefret duyguları taşmadan devam etmelidir! Demokrasi binasının temelleri zayıf, duvarları gevrek olan Bulgaristan’da bugün bir iç savaşa ihtiyacı yoktur.
Varsın özgür ruh ve iyi niyetlerimiz bizi korusun! Zorbalık kahrolsun! Kötülüklerin her türünü lanetliyorum!
Bizi izleyiniz ve demokrasi yolunu birlikte yürüyelim.
Kovid 19 belasına karşı mücadeleye devam.
Elini sabunla yıkadın mı?