Şakir ARSLANTAŞ

Konu: Zeki ve bilgili olmak zorundayız.                                  

Geçen hafta “Epizentır bg” adlı, “olayların nabzını tutuğunu” iddia eden elektronik yayında, Bulgar istihbaratının Altıncı Şubesi Şefi, halen de gizli istihbaratçı eğitimi yapan “Kütüphaneci Enstitüsünde” Profesör olan Dimitır İvanov’un “Türklere Dokunmayın Onlar Bizim” başlıklı bir analiz yazısı çıktı. Prof İvanov yazısını kale almasına gerekçe olarak Hak ve Özgürlük Hareketi (HÖH-DPS) partisine ve onun lideri sayılan Ahmet Doğan’a Gülencilik damgası vurulması denemesini gösteriyor.

Açıklama: (HÖH Partisi eski Genel Başkan Yardımcısı Osman Oktay “Faktor.bg” çıkan birkaç yazısında 1992 yılında Ahmet Doğan ile beraber İstanbul’da Gülen temsilcileriyle Eğitimde İşbirliği Sözleşmesi imzalandıklarını ve 24 yıllık süre içinde 2500-3000 Bulgaristanlı Türk ve Pomak öğrencinin Gülen Okullarında ve Enstitülerinde okuduğunu, Sofya ve Plovdiv’teki “Drujva” Gülen okullarında okuyan gençleri de şahsen Ahmet Doğan’ın onayladığını ve bu kadroların şimdi HÖH anahtar konumlarında bulunduğunu  kamuoyuna duyurdu.)

İvanov yazısında, 15 Temmuz’da bir darbe kalkışması olarak patlayan çelişkiyi, Recep Erdoğan hükümeti ile Feytullah Gülen’in muhalif “Hizmet” örgütü arasında bir husumet olarak göstermeye çalışıyor. Kendi açısından bir tarihsel, dini ve erk analizi yaparak, Türkiye’de gelişen durum ve onun dünya ve Bulgaristan üzerindeki etkilerine teorik esas sunmaya ve ışık getirmeye çalışıyor.

Bu gelişmelerin Bulgaristan hükümeti, sivil toplum örgütleri ve özellikle de kitle iletişim araçları açısından demokratik Bulgaristan’ın siyasal parti sistemi temellerini etkileyebileceğine işaret ediliyor. Bu iki boyutta belirmiştir. Bir, Bulgaristan’ın Avrupalı gelişimi için GERB partisinden “Erdoğancı kanat” siyasetleri söz konusu olurken, iki, HÖH partisine ve lideri A.Doğan’a “Gülencilik damgası” vurulması açısından önemlidir.

Bu açıdan bakıldığında, “Epizentır” ın yazının girişinde altına çizerek verdiğine göre, “Gülen ve Gülencilik” olayının analizi, Bulgar devletinde yaşamın bu etkiden korunabilmesi için olağanüstü önemlidir. İvanov, olayla ilgili, her iki boyutta da, belirtilerin parmakla sayılacak kadar az olmasına karşın, Türkiye siyasetiyle ilgili Bulgar devlet siyasetinin yüksek düzeyde dengeli ve diplomatik olmayı gerektirdiğini ve demokrasi ve hümanizm ilkelerini ayakaltına almadan, Erdoğan’ın ülkemizi göçmen baskınına uğratacağı tehlikesinden doğan korkudan ve rahatsız edici heyecandan “kurtulmamız” gerekir, diyor.

Bu analiz yazısında dikkati çeken gerçekleri gizleme çabasıdır. 40 yıl hazırlanan, milyonlarca insanımızı robotlaştıran, devletin tüm dallarına sızıp onları kurutan, bakanlıkların özünü oyarak fele uğratmaya çalışan ve sonunda 15 Temmuz gecesi 260 kardeşimizi öldüren ve binlercesini hastanelik eden bir katliam var. Dünyanın 18. ekonomisini çökertip, Anadolu’yu parçalayıp emperyalizme pazarlamaya çalışan kanlı hain planı iki kişi arasında meydana bir eski anlaşmazlık olarak bakın nasıl anlatıyor:

“Türk hükümetinin 1 no’lu düşmanı ilan edilen Feytullah Gülen 1941’de bir Anadolu şehri olan Erzurum’a yakın bir köy imamı ailesinde doğdu. Din adamı olmaya heveslendi, kendi çabalarıyla okudu, dini lider olmak için çok çaba harcadı. 14 yaşında okudu. İmam Hatip eğitiminden sonra Edirne imamı oldu.

Hizmet” adında bir dinsel eğitim hareketi kurdu. Kendilerini İslam’a adamış büyük sayıda mürit yetiştirdi. Suni İslam Hukuku’nda en yaygın kolu olan, Hazreti Muhammet’in Hanefi mezhebine bağlı kalıyor. İslam’da açılım üzerine yorum getirilmesi daha serbest olan Şiilikten daha tutucu bir mezhep olan Suniliğe hizmet eder.

Akademik çevrelerde ve iletişim ortamında Feytullah Gülen çok farklı yorumlandı. Örneğin ABD Yuta Üniversitesinde H. Yavuz’un tezinde, Gülen bir din adamından fazla bir milliyetçi olarak tanıtılmıştır. Başkaları onun, ABD iş çevrelerinin etkisi altında kalmış bir iş adamı olarak tanıtırken, diğerleri geçen yüzyılın 60’lı yıllarında Türkiye’de adı duyulmaya başlayan bir feylesof, dediler. Bunları yazan İngiliz “Oxford Analitika” dergisidir. Bu tespitlerin her biri doğru olabilir, çünkü o Türkiye’de kazandığı paralarla, diğer ülkelerde de din okulları kurdu ve bu işten her yerde kazandı. Son 20–30 yılda Gülen Balkanlar’da, Orta Asya’da ve 1999’da iltica ettiği Birleşik Amerika’da eğitim ve medya yapılanması kurdu ve bunları genişletti. “

Müslümanlarımızın başına gelen kötülüklerin beyni olan bu kişi – eski sivil polisin altıncı şube şefidir. “DS” ile Rus istihbarat örgütü “KGB” ilişkilerini uyulmayandır. Şimdi Prof maskesi ardına gizlenmiş ve bizde ırmak gibi akan kandan ve katliamdan baştan sona suçlu terör başı FETÖ’dan söz bile etmeden ne süt içmiş ne süt dökmüş imajında Gülen’e “ak kaşık” diyor. Olayı bir ikili çelişki olarak şöyle açıklıyor.

“Gülen daha Türkiye’de iken siyası mücadeleye karışmış, etkinliklerinden dolayı baskı görmüş ve 6 yıl hapis yatmıştır. Askeri darbeden sonra Türkiye General Kenan Cuntası tarafından yönetilirken o 1981’de askeri diktatörlük yönetimi isteme suçlandı. 1987 ‘den sonra, T.C. yeni başbakanı Özal onu Sovyetler Birliği’nin eski Orta Asya Cumhuriyetlerine dini okul taşıma işinde destekledi. Türkiye’deki laik devlete karşı saldırılarda bulunma suçundan 2000 yılında ona karşı yeni dava açıldı. Başbakan Bülent Ecevit ve Tansu Çiler hükümetleri Fetoya karşı konum aldı.

2002 – 2014 yılları arasında başbakan, daha sonra ve halen Cumhurbaşkanı olan Tayyib Erdoğan, F.Gülen’in Türkiye makamlarının ve özellikle de adliyenin işlerine müdahale etme denemelerini üçüncü kez engelledi. Özellikle 15 Temmuz 2016 başarısız askeri darbesinden sonra, ikisi arasındaki zıtlaşma bir ölüm kalım meselesi haline geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan Gülen’i ve onun “Hizmet” örgütünü askeri darbeyi esinlendiren kişi olarak suçladı, devlet makamlarında temizlik başlattı, imamın 100 bin taraftarı işten alındı, tutuklandı. “Devlete ihanet” suçundan yargılanmak üzere Gülen ve yandaşlarının iadesi Birleşik Amerika, Yunanistan ve Bulgaristan hükümetlerinden istendi. Bu isteye, bugüne kadar mali işlere bakan Büyük’ü iade eden Bulgar makamları oldu.”

Büyük’ün iadesi Bulgar milliyetçilerini ve FETÖ zihniyeti aşılanmış kesimi hareketlendirdi. Yasal sistem, doğru dürüst işlemeyen ülkede “hani mahkeme kararı”, “hani adalet”, “hani usul” diyenler olduysa da, FETÖ imamının memleketimizde, kayıtsız, kimliksiz, adres kaydı yaptırmadan 11 ay kaldığı açıklandı ve kanuncu kesilenlerin söyleyecek sözü kalmadı. Şimdiye kadar Bulgaristan’dan Türkiye’ye kovulan, gönderilen, iade edilen hiçbir kimseye sahip çıkılmamıştı. Anlaşılan Büyük bazı çevrelerin gözdesi oluvermiş ve Türk düşmanları bu işte kendileri için yarar görüyordu. Makedonya’nın T.C. devlet isteğine uyarak Gülen çetecilerinin hepsine “hadi geri” demesinde “yargı süreci” aranmıyor. Bu örneği başka devletlerin de izleyeceğini umuyoruz. Bu konuda Ankara’ya gelen Biden ise ipe un serdi. Olayları ters yüz göstermek isteyenler çabalarına devam idedursun, Bayramdan sonra 24 Eylül’de Erdoğan BM Genel Kuruluna gidiyor, 15 Temmuz’u ve hain Gülen’i bütün dünya liderlerine 1. elden anlatacak.

İvanov gibi gerçekleri kabul etmeyenler, Türkiye’nin örtülü bir savaşla, asimetrik bir savaşla karşı karşıya olduğunu kabul etmeseler de, her günkü patlamalar gayrı nizami harp teknikleri uygulandığı ortadadır. FETÖ’nün maşalık etti “üst akıl” tarafından yönlendirilen bu örgütlerin en önündekiler: FETÖ, PKK, PYD ve DEAŞ. Bunların arkasında bu örgütlere silah, destek, akıl, istihbarat veren herkes var. Bugün 27 Ağustos 2016, Bulgar bTV sabah yayınında Burgaz limanından silah dolu gemiler, Burgaz hava limanından silah dolu uçakların 100 binlerce ton savaş malzemesini Arap Yarımadasına taşıdığına yer verdi.  “Topyekûn bir savaş” bu… Ve şu da var, “sığınmacılar seli bizi basarsa” yaygarasını koparanların, Türkiye sınırına tel örgü çekerken, Yunan sınırını boş bırakmaları ilgi çekicidir… İşitilip gözle görülenden çıkan sonuç sanki şu: “Başkasının sırtına 100 sopa az!” Gülen’in kullanım süresi bitti…

İvanov şöyle devam ediyor:

“Erdoğan ile Gülen, AK Parti iktidarının güçlenmesi için 10 yıl sıkı işbirliği yaptıktan sonra, 2013’te Erdoğan Gülen okul ağından okulları kapatmaya başladı. Kamuoyuna çok farklı açıklamalarda bulunuydu: Gülen Erdoğan’ı İran Şii iktidarı ile işbirliği ve bakanlarının rüşvet aldığı ile suçlarken, kendisi de “Hizmet” örgütü ve İsrail yardımıyla Cumhurbaşkanı ve hükümeti devirme hazırlıklarıyla suçlandı.

“Bu gerçek veya kurgu suçlamalar enternasyonal karakter almaya başladığında bizim için de önem kazandı. Hem Erdoğan hem de Gülen Türkiye dışında saygınlık ve önem kazanmaya çalışıyor. “Hizmet” örgütünün ABD’de 100’den fazla okulu var. Sosyal ve doğa bilimlerin, tarih ve edebiyatın İngilizce öğretildiği, sadece bir İslam dini dersi olan bu okulları o, reklâm kullanarak laik okullar gibi yerleştirmeyi başardı. Olaylar ABD makamlarının dikkatini çekti. FBR ile ABD Eğitim ve Çalışma bakanlığı araştırdı. Mali yolsuzluk ve fahişelik gerekçesiyle bir okul kapatıldı.”

Polis şefi İvanov Bulgaristan’daki durumu ise şöyle özetliyor:

“Bulgaristan’da 22 dilde yayın yapan “Hizmet” sayfasını açmak yeterlidir. Gülen kitapları yayınlanıyor. Sofya ve Plovdiv’te okul ağından okullar var. “Zaman” gazetesi Bulgar yayını olarak dağıtılıyor. Son haftalarda hem Bulgaristan’da hem de Türkiye’de Gülen’in Bulgaristan Türkleri üzerinde etkisi olduğu haberleri yayıldı. Üstelik HÖH partisi ve Ahmet Doğan Gülencidir,” dendi.

“Biz şimdi bu yayınların yaydığı haberlerin gerçeğe uyup uymadığını yoksa Türk organlarının aktif etkinliği mi olduğunu yorumlamazdan önce, bir dini ve siyasi hareket olarak “Gülenciliğin” temel ilkelerini görelim.”

Feytullah Gülen ve “Hizmet” in ibadet ettiği gerçekler:

  • Dinler arası hoşgörü –İslam, Hıristiyanlık ve Yahudi dini arasında olduğu gibi, İslam

Mezhepleri arasında da bunu öngörür.

Not: Bu iddia İslam dinini Hıristiyanlık içinde eritmeyi öngörür. Bu amaçla haçlıları 1999’da Anadolu’ya davet eden F. Gülen’in kendisidir. Geçen yüzyıl Amerika ve Afrika’yı fethet eden, şimdi sıra Asya’dadır diyen Hıristiyanlığa çanak tutmaktadır. Bu amaçla Roma’ya gidip Papa’nın elini öpen odur. Bu gelişmeler İvanov ile Doğan’ın ekmeğine ballı tereyağıdır. İvanov ile Doğan bunları duymak istemiyor. Çünkü FETÖ’nün yenilgisi onların da yenilgisi oldu.

  • Radikalizm, aşırı uçlar ve terörizme karşı İslam’ı barışçı kullanmak.

Not: 15 Temmuz’da maskesi düşen FETÖ’nün bir darbeci, ejderha ruhlu amansız, insan düşmanı, Türk ve Türkiye düşmanı silahlı terör örgütü olduğu ortaya çıktı. İslam’ın insan sevgisinden yararlanarak T.C. devletinin içini oyduğu, Cumhurbaşkanı ve başbakanı öldürmek istediği, TBMM’ni bombaladığını, 260 kardeşimizin katili olduğunu görmeyen kalmadı. FETÖ’nün kullandığı kavramların hiç birisi samimi değildir, her zaman iki yüzlü ve maskeli, sinci, gizli ve gizemli hareket edilmiş, 40 yıldan beri darbe hazırlanıp, TC parçalanmak ve emperyalizme peşkeş çekilmek istenmiştir. İvanov ile Doğan bunları duymak istemiyor. Çünkü FETÖ’nün yenilgisi onların da yenilgisi oldu.)

  • Demokratik siyasi sistemleri, serbest pazar kapitalizmini, sivil toplum örgütlerini ve

girişimleri destekler.

NOT: Demokratik, parlamenter T.C. anayasal düzenini havadan bombalayarak, köprübaşında, meydanlarda, yollarda sivillere ateş açılarak, bakanlıklar basılarak. TRT ve diğer TV merkezleri silahlı çarpışmalardan sonra ele geçirilerek, sözcülerin kafasına silah dayayarak bildiriler okutulduğu ne çabuk unutuldu. Hastaneler yaralı dolu. Gaziantep Cizre saldırıları 100 den fazla kurban aldı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğulu’na suikast yapıldı.  T.C ekonomisi bir gecede 100 milyar US Dolar zarara sokuldu.  FETÖ hangi sivil toplum örgütüne yardım yapmış ki? Bulgaristan’da hangi çocuğun eline bir kitap vermişler. Hangi halk ozanımıza bir saz hediye etmişler. Halk sanatımızın şahane eserlerini neden toplayıp bastırmamışlar… Bulgaristan’da dalavere çevirdikleri tek kişi A. Doğan ve gizli polislerdir.”

  • Allah’a inananların hepsini saldırgan dinsizlere karşı birleştirmek.

Not: İslam’ı sulandıranlara, ılımlaştırıp bulaşıklaştıranlara, Katolik dine açanlara, geleneksel İslam ilkelerini değiştirenlere ne diyelim? Müslümanların iftar sofralarına her akşam Papaz oturtanlara ne diyelim! Gülen kitaplarından başka tüm kitapları toplatıp yakanlara, yerleşkeleri fuhuş merkezine çevirenlere deyecek söz bulabiliyor musunuz? Emperyalizmin kafa yıkama ve ruh söndürme yöntemleriyle paralı ezbercilik dayatanlara söyleyecek söz bulabiliyor musunuz? Sınavlarda hile üstüne hülle yapanlara, ateist gizli polisle işbirliği yapanlara, A.Doğan gibi hainlerle işbirliğine girip Bulgaristan Türklerinin kimlik davasını baltalayanlara ne demeli? Halkımızı İslam’dan soğutup vatandaşlarımızın kafasını Türkiye düşmanlığı ile dolduranlara, çocuklarımızı kör cahil bırakma planlarına ne diyelim? Bunlar ateistlerden beter çıktı.

  • İslam’ı modern zamandan bir parça yapmak.

Not: Anasından doğduğu an el atılan ve kafaları modelleştirilerek boş bırakılan çocuklardan ancak seri katil, toplu cinayet işleyen katil ya da kiralık asker olur. Suriye’de, Türkiye’deki FETÖ terör çetesinde, Irak’ta, PKK ve PYD saflarında örneklerini görüyoruz. 12 yaşında bir çocuktan 60 kişinin katili yapan zihniyette İslam izi olmadığı gibi modern zaman esintisi bile yoktur. Gülen’in hasta kafasında ancak haçlı ve taş kafa katil çıkar. Türkiye’yi 100 yıl geri itip, anavatanımızı satmak isteyenlerden başka hiç bir şey beklenemez. Katillereve hainlere karşı amansız olmalıyız.

  • Müslümanlarda modern dünya görüşü yaratılmasına din eğitimi temel oluşturamaz.

Not: FETÖ öteden beri dinle siyaseti, dinle kültürü vb sürekli karıştırdı. 20 yaşında devlet devirme planı yapan Gülen hep İslam ardında maskelendi ve gizlendi. 40 yıl önce İslam’ın bir din olduğunu unutarak, onu sürekli iktidar silahı yapmaya çalıştı, ikiyüzlü yaşadı. Atatürk laikliğini ayaklar altına aldı. Dini orduya, adalete ve eğitime dayattı. Halkın kafasını bulandırdı. Anayasal demokratik toplumumuzu alaşağı etmeye çalıştı. Hesabını vermelidir. halk tarafından yargılanmalıdır.

  • Dünya dinleriyle işbirliği yaparak, barışçı yollardan ve dine eğitimine ağırlık

kazandırarak, İslam’ın yayılmasına ve okullara girmesine çalıştı.

NOT: T.C.’de Atatürkçü laikliğin köklerini kemiren, özünü oyan FETÖ hainleridir. Ellindeki ana araç halkı cahil bırakmak olan bir zihniyet ne barışçı ve de yaratıcı olabilir. FETÖ halkımızı ortaçağı karanlığına götürmek istemiştir. FETÖ beyin yıkama okullarından ne bir sanatçı, ne bir yazar, ne de bir bilim adamı çıkmıştır. Onların eğittiği imamların beyin nuruna Türkiye halkını gömmekten başka hiç bir şey yoktu. Halkımıza geçmiş olsun.

  • Tüm müritlere ilham veren “Hizmet” örgütü – Türk devleti merkez ve yerel yönetim

erk ve yapılarında işleri yöneten organdır. Ordu, polis, güvenlik birimleri, yargı, savcılık, eğitim ve iletişim araçlarına en fazla dikkat ayrılır.

NOT: “Hizmet” örgütü gizli işleri örgütleyen ve yöneten bir terör örgütüdür, orduya, polise, adalete, savcılığa, okullara, TV ve basına sızmıştır. Yasal devleti, seçimle iş başına gelen bir meclisi bombalamak için hazırlanmıştır. % 62 oyla seçilen cumhurbaşkanını öldürmeye kalkışmıştır. Sokak ortasında, iş başında, görevde insan öldürecek kadar katilleştirilebilmiştir. Türkiye’de her gün cenaze kalkıyor. Ne oluyor komşu? Başın sağ olsun! Demiyor. “Hizmet” emirleri yerel “imamlardan”, onlarda Batı Avrupa ve Amerika “imamlarından”, onlar da Pensilvanya’daki hainden ve “üst akıldan” alıp, Yakın Doğu’da terör estiriyor, çocuklar kaçırılıp katil yetiştiriliyor, milyonlarca insan evinden barkından oldu, demiyor. Gizlediği gerçekler de bir değil beş değil. Irak ile Suriye arasında, dünyanın en büyük Doğal gaz yatağı bulundu, emperyalizm bunu yerli halklara kaptırmamak için DEAŞ’ı kurdu, PKK’yı her gün donatıp kışkırtıyor, PYD’yi kanlı harekat için harekete geçirdi diye anlatmıyor.

Durum budur, bu 8 madde Ahmet Doğan ve savunucusu Bulgar polis şefi D. İvanov’un F.Gülen hareketinden ve FETÖ terör örgütünden yana olduklarını, onlarla memleketimizde fıkırdaşmaya devam etmek istediklerini açıkça ortaya koyuyor.

Onların kafasındaki ana ilke şudur: Ne olursa olsun ama Türkler mutlaka kötü olsun. Başka bir değişe bunun özündeki, Türklerin kötülüğünü isteyen bizim dostumuzdur, yok da nedir?

FETÖ’nün hainliği Türkiye devletine, halkına ve geleceğine karşıdır, diyemediler.

5 milyon Türk’ün “Yeni Kapı” mitingini görenler dil yuttu.

Yavuz Sultan Selim Köprüsü” birçoklarında felç yarattı…

Ankara’ya, Antep’e, Diyarbakır’a, Van’a atılan bombaların tek hedefi var. BÜYÜK TÜRKİYE’Yİ DURDURMAK!  Ama yapamayacaklar…

Bulgaristan’daki eski totaliter-komünist polisler ve onların maskeli maşası A. Doğan ve onun hainliklerini savunanlar FETÖ gerçeklerini böyle çarpıtıyorlar. Beklenen büyük gelişmeler uykularını kâbus etti. Ahmet Doğan T.C.’den 5 defa para almış, hem de büyük paralar. FETÖ ile okul, basın yayın, izin vs işlerinden devamlı komisyon almış. Şimdi korkuyor. Türkiye hükümeti FETÖ’nün Bulgaristan’daki kadrolarını geri gönderin, okullarını, gazete ve yayınlarını kapatın, işyerlerini kapatın dedi ya! FETÖ’den mayalanan HÖH-DPS partisi ve Doğan’ın T.C. den aldığı paralarla ve Avrupa Birliği fonlarından çaldıkları ve FETÖ örgütünden tırnaklayabildikleriyle…….Karadeniz’de ve dağlarda yaptığı otel ve sarayların, dinlenme tesislerinin, tüm taşınmazların, mal ve mülkün partiye devredilmesi veya satılıp paralarının Müslüman Türklere dağıtılması için ısrar edilecek ve mecbur bırakılacaklarından korkuyorlar. Korktuğu insanın başına gelirmiş. Baksanıza”, Mustafa Karadayı kayıplara karıştı.

Biz bu kavgayı mutlaka kazanacağız.

Zeki ve sabırlı, dürüst ve akıllı olmak zorundayız.

Ateş bacayı sardı. Kurtuluş yok.

Türklükten FETÖ sökülüp yok edilirse hiç bir şey olmaz.

Fakat tarihten Türk çıkarılırsa tarih diye bir şey kalmaz.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Reklamlar