Tarih: 15 Aralık 2019
Konu: Bulgaristan’da Yaşayan Her Kardeşimiz Bir Kahramandır.
Tırnova, Ziştovi (Sviştov) Provadi, Varna, Silistre, Köstendil, Dubniçe Ahyolu, Kızanlık, Karlova, Hasköy örneklerinde acı gerçekler.
Bulgaristan’da Osmanlı Maddi Kültür Mirasının Tasfiyesi (1878-1908)
Bulgaristan Prensliğinde Osmanlı ve İslam maddi ve manevi, kültürel mirasının yıkılarak yok edilmesi ve ele geçirilen toprakların tarih izlerinden arındırılıp geçmişin silinip çöpe atılması bir Rus fikriydi ve daha fazla batı medeniyetine benzeme hevesiyle gerçekleştiriliyordu. Uygulanan planların başında şehir plancılığına basılmıştı. Sofya ve diğer Bulgar şehirlerine gidenlerin dikkatini çekmiştir, 1880’den sonra kurulan binaların planları hep Avusturya yüksek mimarları tarafından çizilmiş, anıtları da İtalyan heykeltıraşları yonmuş, dökmüş ve dikmiştir.
Bu yazımızda, bu gelişmenin Sofya Müslüman Mezarlığının yerine Halk Meclisi kurulmasıyla başladığına işaret etsek de, Prensliğe ayrılan topraklardaki büyük şehirlerde hemen başladığını ve öncelikle camilere, medrese ve diğer vakıf mallarına yöneldiğini görüyoruz.
Tırnova:
Tırnova’da savaş öncesinde 16 cami, 10 mescit ve 7 medrese vardı. Kavak Baba Zaviyesi Camisi (Tekye Camisi) Rusların şehri işgalinden sonra aslına rücû ettirilerek kiliseye tahvil edilmişti. Tırnova’da Bacdarlık, Konak, Saraçhane, Burmalı, Boyalı, Debbağhane, Frenkhisarı, Kayaaltı, Feyzi Ağa, Kadı ve Zincirli Bîkâr Camileri Bulgaristan hükümetleri tarafından yıktırıldı. Cami-i Kebir, Sv. Kiril i Metodiy Erkek Gimnazyumuna, Gazi Firuz Bey Camisi (Hisar Camisi) ise cephaneliğe dönüştürüldü.1
1885 yılı itibariyle Tırnova’da yalnızca 3 cami mevcuttu.
Bunlar Pazarlıkyeri ve Köprü Camisi ile Çeşmebaşı Mescidi idi. Pazarlıkyeri Camisinin belediye tarafından yıkılması üzerine tazminat olarak Prens Ferdinand tarafından 1892 yılında Yeni Cami veya Ferdinand Camisi adıyla anılan başka bir cami yaptırıldı. İmaret Medresesi, Vali İbrahim Ağa, Söğütlük, Çataklı, Şamlıoğlu mescitleri ile Çingene ve Kayabaş mahallelerinde ikişer mescit belediye tarafından yıkılarak arsaları satıldı. Keza, İmaret, Boyalı, Kayaaltı, Orta, Komalak medreseleri yıkılırken, Feyzi Ağa Medresesi kiliseye, Kavak Baba Medresesi ise hana tahvil edildi. 1912’de Köprü ve Ferdinand Camileri ile Çeşmebaşı Mescidi olmak üzere Müslüman cemaatin elinde üç ibadethane bulunuyordu.3
- BOA, A.MTZ.04, No. 162/115 (13 Ocak-19 Ocak 1908); BOA, A.MTZ.04, No. 165/27 (8 Nisan 1908).
- Ahmet Hamdi Akseki, Bulgaristan Mektupları, Yay. Ferhat Koca, Rağbet Yayınları, İstanbul 2000, s. 68-70.
- Turan, The Turkish Minority in Bulgaria (1878-1908), s.194.
Ziştovi
Ziştovi Savaştan önce 19 cami bulunan Ziştovi’de camilerden ikisi şehrin sukutu ile birlikte Bulgar halkın saldırısına maruz kaldı ve Ruslar tarafından yıkıldı.
İhsaniye Camisi hükümet tarafından yıkılarak yerine tiyatro binası yapıldı. Hasan Efendi Mescidi ve Medresesi bir aralık depo olarak kullanıldı ise de 1892’de yıkıldı. İskele Camisi yandı, bir diğer cami ise yeni şehir planında yola rastladığı gerekçesi ile yıkılarak bedeli Cemaat-i İslamiye Meclisine ödendi. 1897’de Velişan (Hacı Veli Ağa?) Camisi, duvarlarının mâil-i inhidam olduğu gerekçesi ile belediye meclisinin aldığı karar uyarınca yıkıldı. Belediye enkazdan yeni bir cami yapılmasına izin verdi. Savaş sırasında el konulan Rüşdiye mektebi Bulgar Gimnazyumuna çevrildi. Yanı başına kışla inşa edilmesi sebebi ile 1908 yılında mahalli hükümet tarafından 200 yıllık Müslüman mezarlığına defin yasaklandı.1
Kışla Camisi bitişiğindeki mektep ve medrese ile birlikte caminin minaresi yıkılarak cami askeri depoya çevrildi. Defin yasaklanan mezarlık ise tahrip edilerek askeri talimgâh yapıldı. 1912 yılında Ziştovi’de 7 camide ibadet edilebiliyordu.2
- Turan, The Turkish Minority in Bulgaria (1878-1908), s.201.
- Akseki, a.g.e s.83, 84.
Provadi, Varna, Silistre, Köstendil ve Dubniçe
Provadı
Provadi’de 1880’de imar planı hazırlanmasından sonra Kasım ayında Müslüman mezarlığının taşları sökülerek kaldırım yapımında kullanıldı.
Varna
Varna Belediyesi 1882 yılında Müslüman mezarlığını tahrip ederek yerine halk bahçesi yaptı.1
Yine Varna’da belediye tarafından yeni imar planına alınan ve tesviye-i tarîk maksadıyla yıkımı öngörülen Müftülüğün bitişiğindeki Abdurrahman Camisi, 24 Mayıs 1902’de kundaklandı.2
1905 yılında camiye bitişik Abdurrahman Mezarlığı“sıhhat ve selamet-i umumiye nokta-i nazarından” belediye tarafından yıkıldı.3
1908’de ise Sandıkçı Baba Camisi ve Fethi Baba Türbesi, “mâil-i inhidâm” oldukları gerekçesi ile yıkıldılar.4
Silistre
Silistre’de Akseki’ye göre 93 harbinden önce 13 cami vardı. Bu camilerden dört tanesi ile Tahtalı ve Humbalar medreseleri mahalli hükümet tarafından yıkıldı. 1912 yılında aralarında Bayraklı ve İvaz Paşa Camilerinin de bulunduğu 9 camide ibadet edilebiliyordu. Ayrıca Osmanlı döneminden kalma hastane ile Bayraklı Medrese ayakta idi.5
- Turan, The Turkish Minority in Bulgaria (1878-1908), s.200.
- BOA, A.MTZ.04, No. 78/40 (29 Haziran-1 Temmuz 1902); BOA, Y.PRK.MK, No. 11/48 (12 Mayıs 1318/25 Mayıs 1902); Turan, a.g.e., 1998 s.198. Bu olaydan bir süre önce 18 Ekim 1901’de Abdurrahman Camisi müezzini Ahmet Efendi Bulgarlar tarafından öldürülmüş, katilleri bulunamamıştı. (BOA, A.MTZ.04, No. 73/30, lef 1-8 (15 Kanunuevvel 1317/28 Aralık 1901; BOA, A.MTZ.04, No. 74/7, lef 1-4, 22 Kanunusani 1317/4 Şubat 1902).
- BOA, A.MTZ.04, No. 139/30, lef 1, 4 (27 Aralık 1905-8 Mart 1906).
- BOA, A.MTZ.04, No. 162/115; (13-19 Ocak 1908); BOA, A.MTZ.04, No. 165/27 (19 Ocak- 8 Nisan 1908).
- Akseki, a.g.e., s.72, 73.
Köstendi
Köstendil’de 1877-78 imparatorluklar arası Savaştan önce 16 cami, 3 medrese, 18 tekke vardı. 1900 başlarında 2 cami (Feridun Ahmet Bey Camisi ile Cami-i Kebir/Fatih Camisi) kalmıştı.1
Köstendil Belediyesi, 1906’da Murat Çelebi Dergâhını ve müştemilatını tanzim planı gereği yıktı, ayrıca tesviye-i tarîk sebebiyle sadece bir adet vakıf dükkânı ve kütüphanesi kalmış olan Cami-i Kebir’in iç kapısına kadar yıkılmasına karar verdi. Ancak yıkım Bâbıâli tarafından önlendi.2
Dubniçe’de sözlü efsaneye dayanarak Sv. Georgi Manastırı üzerine inşa edildiği iddiasıyla Derviş tekkesi yıkılarak yerine kilise inşa edildi. Yine Dubniçe’de yukarıda belirttiğimiz üzere iki Türk hamamı imar planı gereği 1884’te belediye tarafından yıkıldı.3
- Kiel, Bulgaristan’da Osmanlı Dönemi Kentsel Gelişimi ve Mimari Anıtlar, s.60, Lory, Sıdbata na Osmanskoto Nasledstuo, s.108
- 165 BOA, A.MTZ.04, No. 142/17 (17 Nisan-21 Mayıs 1906).
- Lory, Sıdbata na Osmanskoto Nasledstuo, s.107, 112.
Filibe
Filibe – Şarkî Rumeli’de de Osmanlı maddi kültür varlıklarının durumu farksızdı. Petâr Mijatev’e göre, Filibe’de diğer Bulgar şehirlerinde olduğu gibi eski Türk bina ve anıtlarının tahribi kurtuluş ile başlamıştı. Bunlar ya şehircilik çalışmaları çerçevesinde planlı bir şekilde yıkılmaya tabi tutulmuşlar ya da basit ihmal sonucu yıkılmaya terk etmişlerdi.1
“93 Harbi” öncesinde Filibe’de 33 cami (24’ü büyük cami, 9’u mescit), 11 tekke, 13 kilise, 1 sinagog ve 12 hamam mevcuttu.2
Rusların General Gurko idaresinde şehre girdiği 17 Ocak ile 10 Kasım 1878 tarihleri arasında camilerin çoğu Rus ve Bulgarlar tarafından tahrip edildi. 10 Kasım itibariyle ibadet etmeye elverişli tek cami Hacı İsmail Mahallesindeki Alaca Mescit (Eyne Hoca Camisi) idi. Diğer camilerden aralarında İmaret Camisi (Gazi Şehabeddin Paşa Camisi) ve Muradiye Camisi’nin (Cuma/Hüdâvendigâr Camisi) de bulunduğu sekiz tanesi Rus ordusu tarafından depo, bir tanesi ise samanlık olarak kullanılıyordu. İki cami kapalı idi, diğerleri ise tahrip edilmişti. 20 Ocak’ta yani Rus işgalinin üçüncü gününde Filibe içindeki Müslüman mezarlıklarındaki mezar taşlarının sökülmesine başlandı ve Haziran ayında yürüyüş mahalli ve tiyatro yapıldı. Filibe’nin Rus işgalinde bulunduğu süre içinde 11 tekkeden 8’i tahrip edilirken 1’i kışlaya 2’si ise meyhaneye tahvil edildi.3
22 Temmuz 1878’de Rodop Komisyonu üyesi Yusuf Rıza ve Raşid Naşid Paşalar tarafından Sadarete gönderilen rapora göre Filibe’nin Müslüman mahalleleri de Rus ve Bulgarlar tarafından harabeye çevrilmişti.4
Rodop komisyonunun Filibe’ye gelişi (22 Temmuz), yıkımına ve çatısı sökülmeye başlanan Muradiye Camisini yıkımdan kurtardı.5
1879’da Şehabeddin Paşa Camisi’nin kubbelerinin kurşun kaplaması çalındı.6
Rus ordularının Şarkî Rumeli’yi terkinden sonra Filibe Cemaat-i İslamiyesi, Muradiye ve Şehabeddin Paşa camilerini tamir ettirmek üzere Şarkî Rumeli mal sandığında mahfuz 2.000 lirayı vilayetten talep etti ise de vakıf meseleleri henüz çözümlenmediği gerekçesiyle kendilerine olumsuz yanıt verildi.7
Valilik, harap haldeki Şehabeddin Paşa Camisi ve Medresesine mevkuf köylerin yıllık 50.000 kuruş değerindeki öşür bedellerini topladığı halde, bu meblağ mütevelli heyetine aktarılmadığı gibi yine bu eserlere vakfedilmiş olan Canbaz Han’ın 1881’de mahalli hükümet tarafından yıkılması cemaati çaresiz, hizmetlileri ise maaşsız bıraktı.8
Şehabeddin Paşa Camisi, 1885’te Şarki Rumeli’nin Bulgaristan’a ilhakı arifesinde halen tamir edilemediği için ibadete kapalıydı. Bâbıâli, “bu misüllü müberrât-ı meşhûre-i İslamiye’nin idâmesi mesâilinin istihsali şân-ı celîl-i saltanat-ı seniyye muktezeyât-ı aliyyesinden” olduğu mütalaasıyla“Rumeli-i Şarkî’deki evkâf-ı mazbûta idaresinin vilayete terkiyle mukâbilinde hazine-i evkâf-ı hümâyûna itâsı kararlaştırılmış olan meblağ-ı merkûmenin hîn-i tesviyesinde mahsubu icra olunmak üzere” tamir için gerekli parayı gönderdi.9
İşgalden sonra Ruslar tarafından kışlaya dönüştürülen İmaret mahallesindeki vakıf mahkeme binası, Şarkî Rumeli nizamnamesine aykırı olarak vilayet idaresi tarafından da aynı amaçla kullanılmaya devam etti.10
Rus ordusunun gelişiyle park, okul vs. yapmak üzere mezarlıklara ve sair emlake yönelik olarak başlayan taarruz, vilayet nizamnamesinin 36. ve 341. Maddelerine 11 aykırı Naşid Paşalar tarafından Sadarete gönderilen rapora göre, Filibe’nin Müslüman mahalleleri de Rus ve Bulgarlar tarafından harabeye çevrilmişti.12
Rodop komisyonunun Filibe’ye gelişi (22 Temmuz), yıkımına ve çatısı sökülmeye başlanan Muradiye Camisini yıkımdan kurtardı.13
1879’da Şehabeddin Paşa Camisi’nin kubbelerinin kurşun kaplaması çalındı.14 Rus ordularının Şarkî Rumeli’yi terkinden sonra Filibe Cemaat-i İslamiyesi, Muradiye ve Şehabeddin Paşa camilerini tamir ettirmek üzere Şarkî Rumeli mal sandığında mahfuz 2.000 lirayı vilayetten talep etti ise de vakıf meseleleri henüz çözümlenmediği gerekçesiyle kendilerine olumsuz yanıt verildi.15
Valilik, harap haldeki Şehabeddin Paşa Camisi ve Medresesine mevkuf köylerin yıllık 50.000 kuruş değerindeki öşür bedellerini topladığı halde, bu meblağ mütevelli heyetine aktarılmadığı gibi yine bu eserlere vakfedilmiş olan Canbaz Han’ın 1881’de mahalli hükümet tarafından yıkılması cemaati çaresiz, hizmetlileri ise maaşsız bıraktı.16
Şehabeddin Paşa Camisi, 1885’te Şarki Rumeli’nin Bulgaristan’a ilhakı arifesinde halen tamir edilemediği için ibadete kapalıydı. Bâbıâli, “bu misüllü müberrât-ı meşhûre-i İslamiye’nin idâmesi mesâilinin istihsali şân-ı celîl-i saltanat-ı seniyye muktezeyât-ı aliyyesinden” olduğu mütalaasıyla“ Rumeli-i Şarkî’deki evkâf-ı mazbûta idaresinin vilayete terkiyle mukâbilinde hazine-i evkâf-ı hümâyûna itâsı kararlaştırılmış olan meblağ-ı merkûmenin hîn-i tesviyesinde mahsubu icra olunmak üzere” tamir için gerekli parayı gönderdi.17
İşgalden sonra Ruslar tarafından kışlaya dönüştürülen İmaret mahallesindeki vakıf mahkeme binası, Şarkî Rumeli nizamnamesine aykırı olarak vilayet idaresi tarafından da aynı amaçla kullanılmaya devam etti.18
Rus ordusunun gelişiyle park, okul vs. yapmak üzere mezarlıklara ve sair emlake yönelik olarak başlayan taarruz, vilayet nizamnamesinin 36. ve 341. Maddelerine 18 aykırı olarak vilayet idaresi döneminde ve Şarkî Rumeli’nin Bulgaristan’a ilhakından sonra da devam etti.19
1889 yılında Cuma Camisi önündeki 15 adet vakıf dükkân Filibe belediyesi tarafından yıkıldı.20
1891’de Şehitlik mezarlığı sergi (fuar) mahalli yapılmak üzere, Pınarcık, Saat ve Kapaklı Tepeleri önlerindeki mezarlıklar ise “hijyen” gerekçesiyle taşları sökülerek tahrip edildi. 21
Develer ahırı, Eyne Hoca ve 1891’deki ilk saldırıyı atlatan Saattepe Mezarlığı 1897’de ortadan kaldırıldı.22
Ertesi yıl Eyne Hoca Camisi Filibe Belediyesi tarafından yıkıldı.23
1905’de Karşıyaka mahallesindeki Tatarhane Mezarlığıtahrip edildi.24
Filibe Müftülüğü ve Cemaat-i İslamiyesi, belediye kadar, Bulgar halkın da saldırılarından korumak için komiserlik yardımı ile 1895’de Umum İslam Kabristanı’nın, 1908’de ise Hacı Hasan Mahallesi mezarlığının etrafını duvarla çevirerek bekçi tuttu. Çünkü mezar taşları sökülerek kaldırım, çeşme, duvar vs. inşaat işlerinde kullanılıyordu.
- Mijatev, Art and Society of Bulgaria in the Turkish Period, s.292.
- Kiel, Art and Society of Bulgaria in the Turkish Period, s.27; Aynı yazar, Bulgaristan’da Osmanlı Dönemi Kentsel Gelişimi ve Mimari Anıtlar, s.16; Turan, “1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında Filibe’de Yıkılan Osmanlı Eserlerine Dâir Bir İngiliz Belgesi”, s.242; Aynıyazar, The Turkish Minority in Bulgaria (1878-1908), s.198; Aynı yazar, “1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nın Bulgaristan’daki Türk Varlığına ve Mimarî Eserlerine Etkisi”, s.769. Turan, “1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında Filibe’de Yıkılan Osmanlı Eserlerine Dair Bir İngiliz Belgesi”, s.244-251; Aynı yazar, The Turkish Minority in Bulgaria (1878-1908), s.193-199.
- BOA, Y.EE, No. 42/118 (10 Temmuz 1294/22 Temmuz 1878); Turan, “1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında Filibe’de Yıkılan Osmanlı Eserlerine Dâir Bir İngiliz Belgesi”, s.246.
- BOA, Y.EE, No. 42/118 (10 Temmuz 1294/22 Temmuz 1878).
- Aydın, Şarki Rumeli Vilayeti, s.212. 173 BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 41, 42 (31 Mayıs-21 Ekim 1881).
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 12, 21, 29, 34, 39, 40, 50, 51, 55, 56, 60 (8 Şubat 1881-6 Haziran 1881).
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 72, 73, 75, 78, 80 (3 Mart 1884-5 Ağustos 1885).
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 9, 10, 28, 43, 44 (14 Ocak-20 Eylül 1881).
- maddenin 1. fıkrası kişisel mülkiyet hakkı ve “asâr-ı milliye”nin (dinî eserlerin) dokunulmazlığını teyit ediyor, 2. fıkrası ise kamu menfaati adına bedeli önceden ödenmek üzere istimlake fırsat yaratıyordu [BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 28 (20 Mayıs 1881); lef 54 (4 Aralık 1884), lef 76 (4 Mart 1885)]. 341. madde ise mezheplerin emlak ve mallarının muhafazasını garanti altına alıyor, ancak umumi menfaat gereği kanun dairesinde tazminat ödenmesi koşuluyla kendilerinden alınabilmesine imkân tanıyordu. (Şarkî Rumeli Nizamnamesi hakkında bkz. Aydın, Şarki Rumeli Vilayeti, s.43-113, burada olarak vilayet idaresi döneminde ve Şarkî Rumeli’nin Bulgaristan’a ilhakından sonra da devam etti.
- 1889 yılında Cuma Camisi önündeki 15 adet vakıf dükkân Filibe belediyesi tarafından yıkıldı.
- 1891’de Şehitlik mezarlığı sergi (fuar) mahalli yapılmak üzere, Pınarcık, Saat ve Kapaklı Tepeleri önlerindeki mezarlıklar ise “hijyen” gerekçesiyle taşları sökülerek tahrip edildi.
- Develerahırı, Eyne Hoca ve 1891’deki ilk saldırıyı atlatan Saattepe Mezarlığı1897’de ortadan kaldırıldı.
- Ertesi yıl Eyne Hoca Camisi Filibe Belediyesi tarafından yıkıldı.
- 1905’de Karşıyaka mahallesindeki Tatarhane Mezarlığıtahrip edildi.
- Filibe Müftülüğü ve Cemaat-i İslamiyesi, belediye kadar, Bulgar halkın da saldırılarından korumak için komiserlik yardımı ile 1895’de Umum İslam Kabristanı’nın,
- 1908’de ise Hacı Hasan Mahallesi mezarlığının etrafını duvarla çevirerek bekçi tuttu.
- Çünkü mezar taşlarısökülerek kaldırım, çeşme, duvar vs. inşaat işlerinde kullanılı
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 28 (20 Mayıs 1881); lef 54 (4 Aralık 1884), lef 76 (4 Mart 1885).
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 91, 93, 94, 96 (27 Eylül 1889-24 Mart 1890). 180 BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 103, 104, 105,
- (16 Ocak 1892-25 Aralık 1892). 181 Turan, The Turkish Minority in Bulgaria (1878-1908), s.200.
- Turan, The Turkish Minority in Bulgaria (1878-1908), s.195.
- BOA, A.MTZ.04, No. 129/74 (23 Haziran 1905).
- BOA, A.MTZ.04, No. 181/34 (9 Ocak 1896).
- BOA, A.MTZ.04, No. 166/45 (21 Mayıs 1908); BOA, A.MTZ.04, No. 167/4 (1 Haziran 1908).
Tatarpazarcık
Tatarpazarcık (Pazarcık) ve köylerinde Şarkî Rumeli’nin Rus işgalinde kaldığı bir buçuk yılda içinde Ruslar tarafından cami, medrese, mezarlık vs. olmak üzere 182 Osmanlı eseri yıkılmıştı. Şarkî Rumeli hükümeti ise Rusların çekilmesinden (Temmuz 1879) 2 Ekim 1879’a kadar olan birkaç aylık süre içinde Tatarpazarcık’ta cami, medrese ve Müslüman evlerinden 114’ünü ihrak, 173’ünü hedm ve 469’unu tahrip etmiş ve oturulabilir İslam evlerine de Bulgarları yerleştirmişti.1
8 Aralık 1879 itibariyle Tatarpazarcık merkezindeki 22 camiden 9’u yakılmış, 5’i tamamen yıkılmış, 7’si değişik ölçülerde tahrip edilmiş durumdaydı. 1880’de yalnızca bir camide ibadet edilebiliyordu. 2
1888’de Orta Cami, belediye tarafından Müslüman cemaatinin elinden alınarak depo yapıldı. Komiserlik ve müftülüğün uzun mücadelesinden sonra Orta Cami 11 Mayıs 1904’de cemaate iade edildi.3
Fakat tam bu sırada mahalli belediye, “müşrif-i harab ve mâil-i inhidam” olduğu gerekçesi ile Saraçhane Camisi hakkında belediye emlak kanununun 23. maddesine istinaden yıkım kararı aldı. Komiserlik ve müftülüğün çabaları ile yıkım önlendi.4
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 1/13 (15 Şevval 1296/2 Ekim 1879); Aydın 1992, s.211, 212; İpek 1994, s.142.
- Turan, “1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında Filime’de Yıkılan Osmanlı Eserlerine Dair Bir İngiliz Belgesi”, 1996: 244; Aynı yazar, “The Turkish Mirotiy in Bulgaria (1878-1908)”, s.194; Aynı yazar, “1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nın Bulgaristan’daki Türk Varlığına ve Mimarî Eserlerine Etkisi”, s.770; Aynı yazar, “Bulgaristan’da Türk Vakıfları”, s.204.
- BOA, A.MTZ.04, No. 116/67 (25 Safer 1322/11 Mayıs 1904); Turan 1998, s.196.
- BOA, A.MTZ.04, No. 117/62 (18 Nisan -31 Mayıs 1904).
Eski Zağra
Eski Zağra savaşta en çok zarar gören şehirlerden biriydi. Yukarıda belirtildiği üzere şehrin Rus işgaline girmesinden sonra 14 cami ve minare yıkılmış ve beş asırlık İslam Mezarlığı tahrip edilmiş,190 ayrıca şehir savaş sırasında yanmıştı. Bu nedenle Osmanlı geçmişinden en radikal kopuş Sofya ile birlikte Eskizağra’da yaşandı. Savaştan sonra 1878’de Çek mimar Lübor Bayer tarafından Eski Zağra için bir tanzim planı hazırlandı. Lory’ye göre Bayer’in “Amerikan tarzı” planı, 10, 16, 20 m. genişliğinde, 330 ila 660 m.2-lik parsellerle dik sokaklardan tamamen kusursuz satranç bölümleri oluşturuyordu. 2
Eski Zağra Müslümanlarının şikâyetlerinden anlaşıldığına göre Bayer, ızgara şeklindeki planını kiliseleri gözeterek hazırlamıştı.3
İmar planına muhterik İslam eserleri, hane ve dükkânlarının yanı sıra yangından kurtulanların da bir bölümü dâhil edildi ve şehir planı, 29 Eylül 1879’da Aleko Paşa tarafından onaylandı. Eski Zağra Müftüsü Hüseyin Râci Efendi, İslam eserlerini hedef alması dolayısı ile imar planını“plan içinde bir plan” diye yorumluyordu. Savaş öncesinde şehirde 1500’den fazla İslam hanesi mevcuttu. Bu hanelerden 800 tanesi ayakta kaldığı halde, şehir planında Müslüman halka 22 semtte yalnızca 400 hane öngörülüyordu. Ayrıca, şehir içindeki debbağhaneler koku yaydıkları ve şehir hijyenini bozdukları gerekçesi ile şehir dışına sürüldü. Lübor Bayer’in planı Müslümanlar kadar Musevilere de dokundu. Havra ve 400 kadar muhterik Musevi hanesi üzerine Bulgarlar tarafından ev yapıldı.4
Bu hengâmda Namazgâh Mezarlığının taşları söküldü ve Soğukpınar, Tekyemahalle, Kadıçeşmesi, Hacı Turhan, Hacı Yunus ve Babakoru Camileri ile Ümmi Sinan ve İmaret mescitlerinin arsaları belediye tarafından satıldı. “Soğukpınar” Camisinin ise kurşun kubbe kaplaması çalındı.5
Ayrıca, Bulgarlar tarafından İslam cemaatine ait büyük binalara ve Rüşdiye Mektebine el konuldu. Cemaat-i İslamiye, Müslüman çocukları için mektep yapılmak üzere başka bir bina kiralanması karşılığında bu duruma razı oldu.6
Harp sırasında minaresi Bulgarlar tarafından yıkılan Hamza Bey Camisi (Cami-i Atik), münhedim minaresi üzerine haç asılarak bir ara kilise olarak kullanıldı ise de Hüseyin Râci Efendi’nin ifadesi ile bir ayin esnasında papazın “çarpılıp füc’eten fevt olması” üzerine terk edildi. 7
Daha sonra silâh ve mühimmat deposu olarak kullanılan 8 Hamza Bey Camisi, Bâbıâli’nin baskısısonucu 21 Nisan 1881’de İslam cemaatine iade edildi.9
Plan gereği yıkılan emlak için sahiplerine tazminat ödenmesi öngörülüyordu. Ancak tazminatı düşük tutulduğu halde plana dâhil edilerek yıkılan yerlerin parasını almak, Kamile Hanım’ın Gazi Ahmet Bey Camisine mevkuf Bazaristan mahalli örneğinde olduğu üzere yıllar süren mücadeleye rağmen mümkün olmuyordu.10
1896 Haziran’ında Eski Zağra belediyesi tarafından “tesviye-i tarik” bahanesiyle 400 yıllık Gazi Ahmed Bey Camisi imar planına alınarak yıkımına başlandı.11
Aynı günlerde Namazgah mezarlığına belediye temizlik işleri dairesinin “tanzifat arabaları tathir ettikleri helâların müzahrefât ve necâsetlerini eski ve yeni İslam mekâbirine nakl ile mekâbirin deliklerinden içeriye akıttıklarının” görülmesi üzerine Müslüman halk galeyana gelerek protesto gösterisi düzenledi. Belediye, işçilerin uygulamasından haberi olmadığını belirterek sorumluluktan kurtulmak istedi. Ancak, mezarlığın temizleneceği taahhüdünde bulundu. Bu durum Şarkî Rumeli Cemaat-i İslamiyesi Nazırı Ali Haydar Efendi, Komiserlik ve Bâbıâli’nin şiddetli protestosuna sebep oldu.12
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6 lef 90 (25 Haziran 1885); Hüseyin Râci, a.g.e., s.80; Aydın, Şarki Rumeli Vilayeti, 1992, s.212; Turan 1996, s.244; Aynı yazar, The Turkish Minority in Bulgaria (1878-1908), s.193.
- Lory, Sıdbata na Osmanskoto Nasledstuo, s.106.
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 5/3, lef 7, (tt. 1889).
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6 lef 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90 (Ocak 1885-25 Haziran 1885).
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6 lef 82, 83, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 90 (Ocak 1885-25 Haziran 1885); Aydın 1992: 212.
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 15, 17, 18, 19, 20, 25, 26, 27, 32 (16 Kasım 1880-22 Mayıs 1881).
- Hüseyin Râci, a.g.e., 1326, s.39; Ayverdi, a.g.e., 1982, s.134. Krş. Lory, Sıdbata na Osmanskoto Nasledstuo, s.106.
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 15, 17, 18, 19, 20, 25, 26, 27, 32 (16 Kasım 1880-22 Mayıs 1881); Hüseyin Râci 1326, s.39; Aydın, Şarki Rumeli Vilayeti, s.212.
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 27 (22 Nisan 1881). 199 BOA, A.MTZ.04, No. 23/5, lef 1, 2 (4 Mart 1886-19 Eylül 1889). 200 BOA, A.MTZ.04, No. 35/25 lef 3 (2 Temmuz 1896).
- BOA, A.MTZ.04, No. 35/25 lef 1-3 (2-18 Temmuz 1896). 3 Temmuz 1312 (15 Temmuz 1896) tarihli Gayret gazetesinde Namazgâh mezarlığının çöplük olarak kullanılmaya başlandığı haberi bu durumu teyit etmektedir. Nakleden Turan, Turkish Minority in Bulgaria, s. 200.
İslimye
İslimye’de 1836’da Osmanlı ordusu için kumaş üretmek üzere Dobri Jelyazkov’un girişimi ve padişahın desteğinde “Fabrika-i Hümâyûn” adıyla kurulan kumaş fabrikasına, Sultan Abdülmecid tarafından yaptırılan caminin minaresi, Ocak 1882’de Berlin Anlaşmasına ve Şarkî Rumeli Nizamnamesinin 341. maddesine aykırı olarak yıkıldı ve cami içinde gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra sergi ve satış mağazası haline getirildi. Bâbıâli’nin kendi atadığı Aleko Paşa’ya (Aleko Bogoridi) caminin Müslüman cemaate iadesi ve zararın tazmin edilmesi yönündeki baskısı durumu değiştirmedi.1
Ancak, vakıf emlakin tasfiyesinde imar planlarının veya münferit saldırıların yanı sıra İslimye müftüsü Karamüftüzade Hüsnü Efendi örneğinde görüldüğü gibi cami, mektep, vakıf dükkânı ve arazilerinin bizzat müftü veya Cemaat-i İslamiye örgütü üyeleri tarafından Bulgarlara satıldığı ve dolaylı olarak tahvil ve tahrip edilmelerine sebebiyet verildiği örneklere de rastlanmaktadır. Nitekim Hüsnü Efendi, İslimye camilerinden Çorbacı Camisinin yarısını, bitişiğindeki muvakkithane ile beraber Hacı Receb Camisini, İbiş Ağa Camisinin yarısını, bahçesi ile beraber Hüdaverdi Camisini, yine bahçesiyle beraber Sıbyan mektebini, bir takım vakıf dükkânlarını ve Yamalı Camisi ile mektep arsasını belediyeye ve Bulgar taliplilerine satmak suretiyle mezkûr emlakin tahribine veya başka amaçlarla kullanılmasına vesile olmuştur.2
Çırpan
Çırpan’daki 400 yıllık Eski Kabristan ile 1865’den beri kullanılan Yeni Kabristan’ın duvar ve mezar taşları, 1879 Kasımından itibaren sökülmeye başlandı. Osmanlı idaresi 1865’de yaklaşık 40 dönümlük Eski Kabristan’a defin işlemini yasaklamıştı. Rus işgali zamanında halk bahçesi yapılması düşünülen Eski Mezarlığın duvarları yıkıldı. Şarkî Rumeli Vilayetinin kurulmasından sonra Çırpan belediye meclisi tarafından “kışın içine su biriktiğinden dolayı sıhhî olmadığı ve havayı bozduğu” gerekçesiyle önce hastane, sonra pazaryeri yapmak amacıyla Eski Mezarlıktaki mezar taşları sökülmeye başladı. Sökülen taşlar kaldırım, çan kulesi, çeşme vs. yapımında kullanılıyordu. Sadaret ve Ali Haydar Efendi’nin itirazı üzerine Aleko Paşa, İstanbul’da da kamu yararına park ve sokak yapımı için mezarlıkların tahrip edildiği karşılığını verdi. Ali Haydar Efendi’nin İstanbul gibi koca bir şehirdeki uygulamanın köy durumundaki Çırpan’a emsal teşkil edemeyeceği şeklindeki itirazı dikkate alınmadı.3
Yanbolu
Yanbolu’da savaş öncesinde 13 cami, 3 tekke, 1 hamam, 1 bedesten (Hadım Ali Paşa Bedesteni), 2 kilise ve 1 havra mevcuttu. Savaş esnasında Müslümanların Rus ordularının önünden kaçarak şehri terk etmesinden sonra Bulgarlar camileri yağma ve tahrip etmişlerdi.5Tahribattan yalnızca Cami-i Kebir (Mustafa Ağa Camisi, Eski Cami) ve İsmail Paşa (Sofular) camileri kurtulmuş, ancak Cami-i Kebir de kiliseye tahvil edilmişti. Yanbolu Müslümanlarının müracaatı üzerine, İsmail Paşa Camisi’nin küçük olduğundan Cuma ve Bayram namazlarında cemaati almadığı, Berlin Anlaşması ve Şarkî Rumeli Nizamnamesi hükümlerine göre dinî emlakin her türlü müdahaleden masun olduğu ve kiliseye tahvil edilen caminin tahliyesiyle aslına rücû ettirilmesine dair Sadaret ve Ali Haydar Efendi’nin vali Aleko Paşa ve vilayet müsteşarı Gavril Efendi nezdinde yaptığı teşebbüsler uzun süre sonuçsuz kaldı.7
Vali ve müsteşar, şehirdeki kiliselerin Nisan ayaklanmasında Süleyman Paşa askerleri, harp esnasında ise Yanbolu Müslümanları tarafından yakılıp yıkıldığı için Bulgarların ibadet edecek mahalleri kalmadığından dolayı Cami-i Kebir’in savaş sırasında Rus memurlar tarafından Bulgarlara verildiğini iddia ederek Müslümanların elinde diğer bir cami olduğundan vilayet dâhiliye müdürlüğünün Bulgarlar için kilise yapılıncaya dek caminin tahliye edilemeyeceği görüşünde olduğunu bildirdiler.8
Ali Haydar Bey’e göre Cami-i Kebir’in Ruslar tarafından savaşesnasında Bulgarlara verildiğini vurgulamaktan kasıt, “gazavât-ı sabıkada ibâdethâne-i İslâma tahvil edilen kiliselerin misal ittihaz edilmesi” idi. Ali Haydar Bey, Gavril Efendi’ye Şarkî Rumeli’nin halen Osmanlı toprağı olduğu ve Bulgarların kiliseleri olmadığı için camiyi zapt etmelerinin ancak “Avrupa’da iştirâk-i emvâl komünistlerinin efkâr-ı batılalarına yakışacağı” cevabını verdi.9
Bâbıâli’nin baskısı üzerine Cami-i Kebir, 1881 Ağustosu sonlarında İslam halka iade edildi.10
Ancak, Müslümanların elindeki diğer cami Sofular Camisi 1908 yılında belediye tarafından dinamitle berhava edildi.11
Cami-i Kebir (Eski Cami) ve Hadım İbrahim Paşa Bedesteni günümüze dek ayakta kalmayı başarmıştır.
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 52, 53 (19 Nisan -2 Mayıs 1882). Aydın, Şarki Rumeli Vilayeti, s. 212), bu caminin kiliseye çevrildiğini belirtmektedir.
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 110, 112, 113, 114, 116, 117 (13 Kasım 1893-Ocak 1894); BOA, A.MTZ.RŞ, No. 10/2, lef 72, 73 (20 Aralık 1893-8 Şubat 1894); BOA, A.MTZ.RŞ, No.12/9, lef 12, 13, 27, 28, 29, 30 (27 Nisan 1894-27 Aralık 1894).
- BOA, A.MTZ.RŞ, No.9/6, lef 3, 4, 5, 6, 7, 8, 14, 45, 47, 48, 49 (8 Haziran 1880-5 Ekim 1881).
- Aydın, Şarki Rumeli Vilayeti, s.211; Lory, Sıdbata na Osmanskoto Nasledstuo, 2002: 106; Kiel, Bulgaristan’da Osmanlı Dönemi Kentsel Gelişimi ve Mimari Anıtlar, s.92. 206 BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 23, 24, 35, 36, 37, 38 (21 Nisan 1880-19 Temmuz 1881); Aydın, Şarki Rumeli Vilayeti, s.212.
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 37 (30 Mayıs 1881), lef 38 (19 Temmuz 1881). Benzer bir örnek, kiliselerinin Çerkezler tarafından tahrip edildiği iddiasıyla Çarşı Camisi’nin tazminat olarak Ruslar tarafından Bulgarlara verildiği Varna’ya bağlı Balçık kazasında yaşanmıştı (Nazırska, a.g.e., s.72).
- BOA, A.MTZ.RŞ, No. 9/6, lef 37 (30 Mayıs 1881). 209 Lory, Sıdbata na Osmanskoto Nasledstuo, s.106.
- Kiel, Bulgaristan’da Osmanlı Dönemi Kentsel Gelişimi ve Mimari Anıtlar, s.18,98,99.
Ahyolu, Kızanlık, Karlova, Hasköy
Ahyolu’da 1870’den beri defin yapılmayan Müslüman Mezarlığı, kasabanın ortasında kaldığı gerekçesiyle 1890 yılında belediye tarafından yıkılarak üzerine pazaryeri ve kilise inşasına teşebbüs edildi.1
93 Harbinden önce 16 cami bulunan Kızanlık’ta yüzyılın sonuna doğru yalnızca bir cami kalmıştı.2
1907 yılında Hasköy’de Cami-i Cedid, Bulgar mektebine çevrildi.3
Karlova’da savaş sırasında tahrip edilen ve minaresi sağlam olan Ballı Mescid 1911’de imar planında yola denk geldiği gerekçesi ile belediye tarafından yıkıldı.4
Sonuç
Sonuç Bu çalışmada Bulgar ulusçuluğu ve Osmanlı algısından hareketle 1878-1908 yılları arasında Bulgaristan’da çeşitli şehirlerde Osmanlı maddi kültür mirasının tasfiyesini incelemeye çalıştık, ancak bütün tabloyu ortaya koyduğumuz iddiasında değiliz. Söz konusu dönem Bulgaristan’ın milliyetçi esaslar doğrultusunda yeniden inşa edilme süreci olduğu kadar, genel anlamda Osmanlı mirasının tasfiyesi ve Avrupalılaşma çabalarına tanıklık etmiştir. Bulgar aydını ve devlet adamları Osmanlı hâkimiyetini Hıristiyan Bulgar kültürünün bastırıldığı ve gelişiminin engellendiği bir esaret ve zulüm dönemi olarak telakki ettikleri için hem ulusun konsolidasyonu, hem de Avrupalılaşma adına Osmanlı döneminde Bulgaristan’a yerleşen Türk, İslami ve Şarklı unsurları tasfiye etme yoluna gittiler. Bu hareketten en çok Osmanlı maddi kültür varlıkları etkilendi ve Osmanlı sonrasında en büyük değişim şehirlerin dış görünüşünde meydana geldi. Bulgaristan’da Osmanlı maddi kültür varlıklarının tasfiyesi 93 Harbi ile başladı. Bağımsızlıktan sonra şehirlerin modernleştirilmesi ve Bulgar karakterinin tebarüz ettirilmesi uğruna başta Sofya olmak üzere diğer şehirlerde yüzlerce cami, mescit, medrese, mektep, tekke, türbe, mezarlık konak, imaret, hamam, han, kervansaray, bedesten vb. eser Bâbıâli ve komiserliğin çabaları ve protestolarına rağmen Berlin Anlaşmasına aykırı bir şekilde imar planlarına alınarak çeşitli sebeplerle yıkıldı. Yıkılmayanlar başka amaçlarla kullanılmak üzere tahvil edildi.
Bu bilinçli ihmal bir süre sonra onların “mâil-i inhidam” ve “müşrif-i harab” oldukları vesilesi ile emlak kanunu gerekçe gösterilerek yıkılmalarının önünü açtı. Bulgaristan ile Osmanlı İmparatorluğu arasında miri ve vakıf emlak sorunu ancak 1909 yılında çözülebildi. Bulgaristan’da geçmişin izlerinin silinmesi adına yaşanan yıkım humması sonucunda şehirler tarihlerini ve ruhlarını kaybederek Osmanlı kimliğinden uzaklaştı. Şüphesiz incelemiş olduğumuz dönemde Osmanlı maddi kültür mirası tamamen tasfiye edilebilmiş değildir. Aslında, bu süreç tedricen yakın zamanlara kadar sürmüştür. Günümüzde Bulgaristan’da kalan Osmanlı eserleri genel anlamda bakımsız durumdadır ve varlıkları ilgisizlik, kaynak yetersizliği ve Vandallar tarafından tehdit edilmektedir. Ancak, tahribat ve yıkıma rağmen Bulgaristan’daki Osmanlı eserleri Osmanlı sosyal ve ekonomik yaşamına ve Osmanlı mimarisinin gelişimine dair ipuçları sunmaktadır.
Konumuz sona ermemiştir.
Araştırmalarımız devam ediyor.
Lütfen sizde paylaşınız.