BGSAM
Konu: Türkiye Seçim Yolunu Buldu
Türkiye Cumhuriyeti hükümetsiz kalmaz demiştik. 28 Ağustos 2015’te Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan, Başbakan Sayın Prof. D-r Ahmet Dağutoğulu’nun kurduğu Anayasal Bakanlar Kurulu’nu onayladı. Seçim kabinesine AK Parti’den başka, Halkın Demokratik Partisi’nden (HDP) 2 bakan, Milliyetçi Hareket Partisi’nden (MHP) 1 Bakan ve meclis dışından bakanlar katılıyor. Anayasal uygulama çerçevesinde tarafsız olması öngörülen yeni iktidar 1 Kasım 2015’ (Pazar) günü yapılacak genel seçimleri örgütleyecek ve ülkeyi 3 ay yönetecektir.
Türkiye’nin Cumhuriyet tarihinde ilk Anayasal bir yeni genel seçim kabinesi kurulmasını zorunlu kılan, 7 Kasım 2015’te yapılan parlamento seçimlerinden sonra oluşan 4 partili meclisten yasal bir hükümet çıkarılamamasıdır. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) liderleri K. Kılıçtar oğlu ile D. Bahçeli Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) kendileriyle veya HDP’nin de katılımıyla bir koalisyon hükümeti kurulmasını kabul etmemiştir. Ülkenin yeni genel seçime gitmesi bir Anayasal zaruret olmuştur. Seçim kabinesi kuran AK Parti Meclisi, siyaseti ve ülkemizin geleceğinin darboğaza sıkıştırılmasını önlemek için 78 milyonluk Türkiye’nin seçme ve seçilme hakkı olan 57 milyonunu tam 2 ay sonra yeniden sandık başına davet ediyor.
Türkiye’nin içinde bulunduğu seçim önü durum!
Siyasi analiz:
7 Haziran 2015’ten beri Türkiye’miz bir soğuk, sıcak ve sibrit savaş içinde bulunuyor.
Tam bir asır sonra önümüze – çocuklarımıza nasıl bir Türkiye bırakacağız? — sorusu yeniden çıktı. Kurtuluş Savaşı atmosferine yeniden girdik. Evlatlarımıza iyi ve huzurlu bir Türkiye bırakabilmemiz yeni ulusal hedef oldu. Anavatanım, benim Türkiye’m deyenler ruhen kenetlendi ve ulusal davada er olma hazırlanıyor. Soydaşlarım kutsal sahlarda gönüllü olma şerefiyle yaşıyor.
Sorunun yanıtı tek cümlelik değildir.
Sıcak savaş, soğuk savaş ve sibrit savaş durumunu algılayabilmek için 100 yıl gerilere dönmemiz gerekiyor. Osmanlı dağılırken bütün Rumeli’yi ve bütün Anadolu’yu çiğnemeden yutmak isteyenlerin o zaman kırılan çenesi ve boğazlarına saplanan kılçıklar bir asır sonra da zonklamaya devam ediyor. Deli hırsı olmayanlar, kendilerini ezip denize döken dev güçler ikinci kez ikinci kez çıkmak istemezler. O zaman bizi bir leş sanıp parçalamaya gelenler yenildi. Onlar bugünkü sıcak savaşı DEAŞ, PKK ve AKPC gibi gözünü kan bürümüş besleme katil sürüsü eliyle yaktılar. Gözle görülen dünya gidişine tamamen ters kışkırtılmış bir savaştır. Dünya bütünleşirken, kafaları peçeteli, elleri silahlı katiller Türkiye’yi parçalamak istiyor. Beyni yıkanmış, Türk asker ve polisine, belediye ve valiliklere, hastane ve okullara gece gündüz saldıran azgın bir iç ve dış düşman koordineli saldırıyor. Bu savaşta, milliyet, ideolojisi, soy, merhameti olmayan kana susamış azgın bir ejderha ile karşı karşıyayız.
“Türkiye bir ateş çemberi içindedir” demiştim, daha önceki yazılarımın birinde ve 1 Kasım seçimlerine giderken alevler büyüyor. Dış düşman Kandilden yönetilen silahlı PKK örgütüne karşı savaş hava saldırılarıyla devam ediyor. Güney Doğu illerinde atarlı davranan iç düşman kundaklama düzenleyip polis, jandarma ve askerle savaşıyor. Her gün can alan örgütlü ve eğitimli, silahlı terör gücü – Türkiye Cumhuriyetinin egemenliğini, Anadolu’yu parçalamayı hedefliyor. Ülkemizin istikrarlı ve huzurlu ilerleme yolunu kesmeye çalışıyor. Her gün kanlı olay kundaklayarak halkı yıpratmayı ve sindirmeyi amaçlıyor ve mahalli isyan ateşi yakıyor. Hedeflerinden biri de Anayasal hükümetin seçimleri güvenli bir ortamda yapmasını baltalamaktır. Güvenlik güçleri iç savaşı söndürüp barış ve huzur ortamı tesis etmek için seferber olmuştur.
İç ve dış savaşın ardında güçlü bir terör lobisi var. Hem sıcak, hem de soğuk savaşı yöneten bu gücün ana hedefi AK Partinin kurucusu, 2002’den buyana Türkiye’yi kalkınma rayına oturtan ve yenileşme sürecini bir köklü dönüşüm sürecine dönüştürmeye çalışan Cumhurbaşkanımız Sayın R. Tayip Erdoğan var. Bir yıl önce % 52 çoğunlukla Cumhurbaşkanı seçilen Sayın Erdoğan’ın aldığı makamın meşruluğu ilk kez gündem konusu oldu. Seçmenin, halkımızın devlet makamlarına ve yönetimine darbe indirilmek hedefleniyor. Uluslar arası terör lobisine hademelik eden güçlere artık MHP Başkanı D. Bahçeli ve CHP Başkanı K. Kılıçtar oğlu’nun meclisi ve siyaseti kilitleyerek, seçim hükümeti kurulmasını baltalamaya çalışarak çanak açtığı ortadadır. Bu cümleden olmak üzere, MHP Başkan Yardımcısı T. Türkeş’in Anayasal seçim hükümetine katılma davetini bir devlet görevi olarak kabul etmesi çok anlamlı olup katılaşan muhalefeti milli menfaatleri savunma davasına uyandırabilecek niteliktedir. 1 Kasım seçimleri her gün kurban alan, anaları ağlatan terör politikasını ebediyen saf dışı edip denize dökmek zorundadır. Türkiye halkının birlik ve beraberlik yolunda yeniden uyanma zamanı gelmiştir.
1 Kasım seçimleri arifesinde Türkiye bir ateş çemberi içinde derken, Irak ve Suriye’deki iç savaşı, Türkiye’ye sınır köy ve kasabalarda ölüm saçan, tarih değiştiren İŞİD katliamlarını ilk sırada görüyoruz. Arap halklarının uyanışı, birkaç yıl önce, Irak, İran, Libya, Mısır liderlerinin petrolü US Dolar üzerinden değil de, istedikleri dövizle satmaya kalkmalarına karşı yakılan ARAP BAHARI ateşi, görülmemiş bir trajedi doğurdu. Milyonlarca can aldı. Savaş kaçakları bugün de Akdeniz sularına gömülüyor. 90’lı yıllarda Batı Balkanlar soykırımı yaşandı. 2014’te Ukrayna parçalandı. Kırım Adası ilhak edildi. Bölgeye yabancı askeri güçler, savaş araçları yığılıyor. Komşumuz Bulgaristan’da Amerika askerleri bu yıl 70 tatbikat yapıyor. Lise bitiren genç kız ve oğlanlar 3 ay silâhaltına alınıyor. Arkasında yüzlerce bebek, çocuk, kadın ve hasta bırakarak göç alayı Kuzey’e ilerlerken Bulgaristan’ın Makedonya ve Türkiye sınırını hudut askerleri, jandarma, polis ve ordu ile koruyor. Bu durumda Türkiye tek barış adası, istikrar merkezi, savaş kaçaklarına kanat açan huzur ülkesi oldu. Bundan rahatsız olanlar var. PKK, DEAŞ ve gizli ve açık ama hep birlikte hareket eden düşman, Türkiye tarihinde ilk kez Ankara meclisini kilitleyebildiği, siyasette darboğaz yaşattığı için bayram etti ve kutladığı zaferin doruğunda CHP ve MHP yönetiminin zamanı dolmuş politikalarını alet edebilmesi vardı.
Bugün de boynuzlarını göstermeye devam eden düşmanı en fazla rahatsız eden ne oldu?
Bir. Terör lobisini en fazla rahatsız eden halkın ve dünyanın Sayın R. Tayip Erdoğan’ı büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra Türkiye’nin doğal lideri olarak kabul etmesidir. Bir yıl önce yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde halkın % 52’sinin Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet düzeninin Anayasal Başkanlık Sistemine büyütmesine oy vermesi oldu. Oyunu bilinçli kullanan Türk seçmenini daha bir yıl önce, 2007’de başlayan sistem değişikliğini algıladı, meclisin bir yasama organı olarak tıkanacağını ve muhalefetin hainleşmeye başladığını, Kandil’e paslaştığını görebildi. Son 13 yılda büyün çabalarını Türkiye’ye bir barış ağacı dikmeye yoğunlaştıran AK Parti hükümetlerinin tüm başarılarını ve hele “çözüm sürecini” yok sayan yeni muhalefet zihniyeti, Türkiye’nin köklü dönüşüm hedefleyen 2023 yolunu kesmeyi denedi. Ardında “sibrit savaş” denen olay, “Gezi” serüveni, “paralel darbe”, Güney Doğu kasabalarındaki isyan denemesi aynı sinsi planın halkalarıdır. Türkiye cumhuriyet tarihinde ilk kez sıcak savaş, soğuk savaş ve sibrit savaş kesintisiz bir saldırganlıkla uygulandı. Bu defa, A. Davutoğulu hükümeti yılanın başına bastı. Devam eden saldırılar düşman güçlerin son saldırılarıdır. Olayın üzücü yanı ise, emri Kandil’den alan HDP liderleri ile Türkiye’nin 21. yüzyıl milli menfaatlerini algılamakta göçlük çeken K. Kılıçtar oğlu ve D. Bahçeli gibi siyasetçilerin aynı koroda yer alması oldu. Onların zafer doruğu meclisi felce itip Türkiye’yi hükümetsiz bırakmak ve vatanımızın parçalanmasına yol açmaktı. Fakat onların gizli hesapları bu kez de çarşı pazara uymadı. A. Davut oğulu Başbakanlığında Türkiye bir Anayasal hükümet kurarak erken seçimle yenilenme yolunu açtı.
Türk egemenliği Osmanlı’nın bağrında, emperyalizmle mücadelede, XX. yüzyılın başında Rumeli ve Anadolu Müdafaa Cemiyeti ve Büyük Atatürk önderliğinde mayalanmış ve gerçekleştirilmiştir. Ağır savaşlardan bölünmez, parçalanmaz bir bütün olarak çıkan Rumeli ve Anadolu Türklüğü Cumhuriyet ve egemenliğimizin kalkanıdır. Bu yol tüm iç ve dış düşmanlar, geleceğimiz üzerinde gözü olanlar yenilerek taçlandı. 100 yıl sonra Türkiye’yi hükümetsiz bırakmak isteyenler 1 Kasım 2015’ten sonra bu yolun yolcusu olamazlar.
Bulgaristanlı soydaşlarımın BULTÜRK Derneği, örgüt sistemi kuran Osmanlı ve Türk Ocakları Başkanı sıfatıyla ve imtiyazımda bulunan Bulgaristan Türklerinin Sesi, Bulgaristan Stratejik Araştırma Merkezi ve “Bghaber. org” gibi elektronik sitelerinden anavatanımızdaki son gelişmeler üstüne bilgilenmek isteyenler çoğalıyor. Günlük ve aylık yayınlarımızda, temas ve görüşmelerimizde 7 Haziran’dan sonra Türkiye’nin neden vites değiştiremediği, toplumun, meclisin, politikanın neden kilitlendiği sorularına cevap arıyoruz. TBMM nasıl olur da hükümet kurmaktan kaçar sorusu sık soruluyor! CHP ile MHP nasıl olur da koalisyon davetini geri teper! Seçim hükümetine bakan vermez vb sorular dünya görüşü değiştiren boyut aldı. Tutucu muhalefet siyasetçilerine karşı tepki artıyor. Yeni seçim kampanyası işte böyle bir ortamda başladı. Hayırlı olsun!
Cumhuriyet tarihimizde meşru bir meclisin, meşru bir hükümet çıkarmasına engel olabilenlerden 1 Kasımdan sonra da kötünün kötüsü beklenebilir. Özünde düşmanlık olan, zamanı dolmuş siyasi zihniyeti 1 Kasım’da mutlaka sandığa gömmeliyiz. Bütün oylar Büyük Türkiye ülküsünü yaratan ve gerçekleştiren AK Parti adaylarına!.
Sözün kısası, emperyalizm, terör lobisi, hain ve katiller bugünümüzle birlikte çocuklarımızın yarınlarını da karartarak istiyorlar. Türklüğü Anadolu ve Rumeli’den kovmak istiyorlar. Bizi Bulgaristan’dan kovdukları gibi… Bizim bir göçmeniz ve gidecek başka yerimiz yoktur. Başka bir Türkiye yok! Başka bir ANAVATAN yok! Bütün oylar AK Parti’ye!