Rafet ULUTÜRK
Amerikan Seçimlerinden Sonra Dünya Düzeni Yeniden Şekillenecek: Avrupa’da Yeni Bir Dönem Başlıyor
Dünya, bir dönüm noktasına doğru hızla ilerliyor. 2024 Amerikan seçimleri, yalnızca Amerika Birleşik Devletleri için değil, tüm dünya için tarihi bir dönüm noktası olabilir. Gelecek yıllarda, Amerika’nın uluslararası rolü değişebilir, askeri stratejileri ve küresel politikadaki öncelikleri yeniden şekillenebilir. Bu değişim, özellikle Avrupa için bir dönüm noktası yaratabilir. Zira, Amerika’nın askerî varlığını ve küresel liderliğini geriye çekmesi, Avrupa’da büyük bir boşluk yaratabilir ve bu, kıtada derin siyasi, askeri ve toplumsal değişimlere yol açabilir.
Amerika’nın Askeri Çekilişi: Avrupa’da Boşluk ve Güvenlik Riskleri
Amerika’nın son yıllarda küresel askeri angajmanlarını azaltma çabaları, Trump’ın “Amerika önce” politikaları ve Biden’ın “yerel angajmanlar” stratejisiyle daha da belirginleşti. Eğer Amerikan seçimleri sonrasında bu politikalar daha da pekişirse, Avrupa’daki Amerikan askeri varlığı önemli ölçüde azalabilir. Bu durum, Avrupa’nın savunma politikalarını yeniden gözden geçirmesine neden olacak ve Avrupa’nın güvenliği için ciddi belirsizlikler doğuracaktır.
Amerika, soğuk savaş sonrası dönemde Avrupa’nın güvenliğinin garantörüydü. NATO’nun belkemiği olarak, Avrupa’daki pek çok ülke güvenliğini Amerika’ya bağlı olarak sağladı. Ancak, Amerika’nın askeri varlığının geri çekilmesi, Avrupa’nın kendi savunma kapasitesini geliştirmesini zorunlu kılabilir. Bununla birlikte, Avrupa ülkelerinin askeri harcamaları ve birliklerini entegre etme konusunda hala büyük eksiklikleri var. Bu, Avrupa’nın stratejik boşluklar yaratması ve kendi güvenlik stratejilerini yeniden tanımlaması gerektiği anlamına geliyor.
Avrupa Ordusuz Kalmaya Yüz Tutar mı?
Avrupa, hala güçlü bir askeri birleşim oluşturmakta zorlanıyor. Avrupa Birliği içinde askeri bir birlik oluşturmaya yönelik çeşitli girişimler olmuş olsa da, hâlâ ortak bir Avrupa ordusu kurma konusunda büyük bir mesafe kaydedilememiştir. Almanya, Fransa gibi ülkeler, Avrupa’nın askeri kapasitesini artırma yönünde adımlar atsa da, ekonomik çıkarlar, politik çekişmeler ve ulusal egemenlik kaygıları, birleşik bir askeri yapının önündeki en büyük engeller olarak duruyor.
Amerika’nın Avrupa’dan çekilmesi, Avrupa’nın bu boşluğu nasıl dolduracağı sorusunu gündeme getirecektir. Avrupa ülkeleri, birbirlerine karşı güven konusunda hala ciddi şüpheler taşıyorlar. Bu durum, kıtada daha fazla güvenlik riskine ve askeri çatışma olasılıklarına yol açabilir. NATO’nun, Amerika’nın arka planda kalmasıyla nasıl bir yol izleyeceği, kıtanın geleceği açısından kritik bir öneme sahip olacaktır.
Avrupa’da Büyük Olaylar: Kriz ve Toplumsal Dönüşüm
Amerika’nın Avrupa’dan askeri varlığını çekmesi, yalnızca güvenlik alanında değil, toplumsal ve siyasi açıdan da büyük değişimlere yol açabilir. Avrupa, uzun yıllardır Amerika’nın küresel hegemonyasının gölgesinde yaşadı. Ancak, Amerika’nın küresel liderliğini kaybetmesi ve savunma gücünün azalması, Avrupa’nın iç dinamiklerini derinden etkileyecektir.
Avrupa’da milliyetçi hareketlerin güç kazandığı, aşırı sağın yükseldiği, göçmen karşıtı söylemlerin arttığı bir dönemde, güvenlik boşluğu sadece askeri değil, toplumsal istikrarsızlığa da yol açabilir. Avrupa’da ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve sosyal eşitsizlik gibi sorunlar daha belirgin hale gelebilir. Ekonomik krizler, sosyal huzursuzluklar ve yüksek işsizlik oranları, kıtada büyük toplumsal gerilimlere yol açabilir.
Bu tür gerilimler, büyük olaylara, hatta kitlesel isyanlara ve sokak protestolarına dönüşebilir. Avrupa’nın tarihindeki büyük devrimsel hareketler ve toplumsal çatışmalar, şüphesiz gelecekteki olası krizlere bir referans noktası olabilir. Avrupa’nın eski imparatorluk düzenlerinin yerini modern ulus-devlet yapılarının alması, kıtada büyük bir dönüşüm sürecinin baş gösterebileceğinin göstergesi olacaktır.
Kan ve Gözyaşı Avrupa’ya Taşınabilir mi?
Eğer Amerika, küresel liderlikten daha fazla geri çekilirse, Avrupa’da sıcak çatışmaların yaşanma olasılığı artabilir. Kıtadaki pek çok ülke, eski düşmanlıkları, etnik çatışmaları ve tarihsel sorunları tekrar gün yüzüne çıkarabilir. Örneğin, Batı Balkanlar’daki etnik gerilimler, Ukrayna’daki savaşın yankıları, Orta Avrupa’daki milliyetçi hareketler gibi unsurlar, Avrupa’nın barışını tehdit eden faktörlerdir.
Amerika’nın stratejik çekilmesiyle, Avrupa’nın bu bölgesel çatışmalara nasıl müdahale edeceği, savaş ve barış dinamiklerini yeniden şekillendirebilir. Özellikle, Avrupa’nın doğusunda ve güneydoğusunda, etnik temelli gerilimlerin ve bağımsızlık hareketlerinin yeniden alevlenmesi ihtimali yüksek. Yunanistan-Türkiye ilişkilerinde, Rusya’nın müdahaleleriyle ilgili gerilimlerin, Belarus ve Polonya arasındaki sınır meselelerinin daha da karmaşıklaşması, Avrupa’nın sınırlarında yeni çatışmaların patlak vermesi anlamına gelebilir.
Sonuç: Yeni Bir Dünya Düzeni ve Avrupa’nın Geleceği
Amerika’nın askeri ve siyasi geri çekilişi, yalnızca Avrupa’da değil, tüm dünyada büyük değişimlere yol açacaktır. Avrupa’nın bu değişime nasıl yanıt vereceği, sadece kendi geleceğini değil, tüm dünya düzeninin yeniden şekillenmesini belirleyecektir. Avrupa’nın, Amerika’nın yerini alacak güçlü bir askeri yapı kurup kuramayacağı, kıtada barışın korunup korunamayacağı konusunda belirleyici faktör olacaktır.
Ancak, bu değişim ve belirsizlik, Avrupa için bir tehditten çok, aynı zamanda bir fırsat olabilir. Eğer Avrupa, birleşik bir askeri güç ve ortak bir savunma stratejisi oluşturabilirse, kendi güvenliğini sağlamada daha bağımsız bir yapıya kavuşabilir. Bununla birlikte, toplumsal yapının güçlendirilmesi, ekonomik ve siyasi dayanışmanın artırılması, Avrupa’nın içindeki huzursuzlukların azaltılması gerekecektir.
Dünya yeniden şekillenirken, Avrupa’nın nasıl bir yol izleyeceği, küresel istikrarın sağlanmasında ve gelecekteki çatışmaların önlenmesinde kritik bir rol oynayacaktır. Ancak, bu yolculukta, gözyaşı ve kan, geçmişten gelen sorunlarla yüzleşmek ve yeni bir düzen kurmak isteyen Avrupa için kaçınılmaz bir gerçek olabilir.