Nevzat ÖZTÜRK,
Düzce İl Milli Eğitim Müdürlüğü,
Maarif Müfettişi, Eğitimci Yazar.
Kurban, insanın Allah’a yaklaşmasına/yakınlaşmasına vesile olan bir ibadettir. Kurban, Allah yolunda fedakârlığı, Allah’a teslimiyeti, sadâkati ve şükrü ifade eder. Kurban ibadetinde bu mana vardır. İnsan, kurban kesmekle Hz. İbrahim (a.s.) gibi Allah’a ve O’nun emirlerine olan sımsıkı bağlılığını ve gerektiğinde O’nun rızasını kazanmak için her türlü fedakârlığa hazır olduğunu; Hz. İsmail (a.s.) gibi kayıtsız şartsız teslimiyeti, büyük bir sabır örneğini göstermiş olur. Bu nedenle bütün ibadetlerde olduğu gibi kurbanda da hâlis niyet ve ihlas esastır.
Nitekim Kur’an-ı Kerim’de: “Onların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır; fakat O’na sadece sizin takvanız ulaşır” buyrulmuştur. (Hacc, 37) Bu bağlamda kurban ibadetinde; Allah’ın rızasını kazanma, Allah’a tâzim/hürmet duygusunu hissetme, ibadet aşkının ve heyecanının duyulması ve bu çerçevede kurbanlığa ve kurban kesme işlerine büyük bir özen gösterilmesi gerekir. Ayrıca kurban kesen ve kesilmesine yardım eden kimselerde de, takva amacı ve bilinci bulunmalıdır ki, kesilen kurbanlar Rabbimiz katında değer bulsun, makbûl olsun. Hz Âdem’in oğulları kıssasında olduğu gibi, Rabbimiz ancak takva sahiplerinin kurbanını kabul eder. (Maide, 27) Buradan da rahatça anlaşıldığı üzere, diğer ibadetlerde olduğu gibi, kurbanda da bizi Rabbimizin rızasına ulaştıracak temel unsur takva; yani ibadetlerin gösterişten uzak, Allah rızası için samimiyetle ve ihlasla yapılmasıdır. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadislerinde: “Amellerin kıymeti ancak niyetlere göredir. Herkesin niyeti neyse eline geçecek olan da odur.”( Buhârî, İman, 41; Müslim, İmare, 45) buyurmuşlardır.
Kurban kesen insan, Allah’ın koruması ve himayesi altına girmekte, şeytanın ve nefsinin tehlikelerinden kurtulmaktadır. Nitekim bu hususu Peygamber Efendimiz şöyle müjdelerler: “Ey insanlar! Kurban kesiniz, ondan akan kan nedeniyle Allah’tan mükâfatınızı bekleyiniz. Şüphesiz, kurbanın kanı yere düştüğü zaman, kişi Allah’ın himayesine girer.”( İbni Mâce, Edâhî, 2) Yine başka bir hadisi-i şerifte: “İnsanoğlu Kurban Bayramı’nda, Allah katında kan akıtmaktan daha makbûl bir amel işlememiştir. O kesilen kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnakları ile Allah’ın huzuruna gelecektir. Kesilen kurbanın kanı yere düşmeden, Allah katında yüksek bir mertebeye çıkar. Artık kurbanlar hakkında gönlünüz hoşnut olsun.” (İbni Mâce, Edâhî, 3; Tîrmizî, Edâhî, 1) buyurulmaktadır.
Kurban, İslam’da sosyal yardımlaşma ve dayanışma örneğinin en iyi ve en somut şekilde görüldüğü bir ibadettir. Yeryüzünde her gün yüz binlerce hayvan kesilmekte ve bunlardan çoğunlukla, zengin kimseler yararlanmaktadır. Hâlbuki kurban ibadetinde, kesilen kurbanlardan daha çok, fakirler ve ihtiyaç sahipleri yararlanmaktadır. Zira bir hadiste de işaret buyrulduğu gibi (Buhârî, Edâhî,16), kesilen kurbanın eti üçe taksim edilir; üçte bir kısmı fakirlere ve ihtiyaç sahiplerine verilir, üçte bir kısmı aile fertleriyle yenilir, üçte bir kısmı ise komşulara, akrabalara ve misafirlere ikram edilir.
Kurban, zenginlerde infak, paylaşma ve cömertlik duygularını geliştirir, fakirlerde ise zenginlere karşı oluşan önyargıları yok eder; zenginlerle fakirler arasında karşılıklı sevgi, saygı ve muhabbet duygularını geliştirerek, toplumsal huzuru ve barışı sağlar; yine bu bağlamda kurban “sosyal adalet”in gerçekleşmesini sağlar.
Kurban, insanın yardım etmesini kolaylaştırarak dünya malına olan tutkunluğunu önler. Fakirlere bir dayanak olur, onları hayata bağlar. Kurban; toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, kurulan sofralarla komşuluk ilişkilerini pekiştirir, yapılan ev ziyaretleriyle zenginleri ve fakirleri kaynaştırır, böylece aralarındaki haset duygusunu tedavi eder .
Kurban, toplumun tamamını kucaklayan potansiyel bir güç kaynağıdır. Onunla ekonomik hayat canlandığı gibi, yine kurban neticesinde oluşan imkânlarla ihtiyacı olanların ihtiyaçları giderilerek içtimaî bir dengelenme sağlanır. Kurbanlık hayvanları yetiştirenler, alanlar, satanlar, nakliyesini ve kesim işini yapanlar, derisini alıp satanlar, kasaplar, yem tüccarları vs. birçok insan bu vesile ile para kazanmakta ve geçimini temin etmektedir. Ayrıca kurban ibadeti, yeni hayvan soylarının yetiştirilmesine imkân sağlayarak hayvancılığın gelişmesini sağlar.
Peki Kimler Kurban Kesmelidir?
İslam’a göre zengin sayılan kişiler kurban kesmekle mükelleftir. İslam’a göre zengin ise, asli ihtiyaçlarını (oturulan ev, evde kullanacağı zorunlu eşyalar, binek, iş elbise ve eşyaları, yazlık-kışlık elbiseleri, bir yıllık yiyecek-içecek malzemeleri) karşıladıktan sonra 85 gr altın (266,00×85=22.000,00TL) değerinde para veya malı bulunan kişilere denir. Zekâtta olduğu gibi, kurban 85 gr altın değerindeki( 07 Ağustos 2019 verilerine göre 266,00×85=22.000,00TL) para veya malın üzerinden bir sene gibi bir müddetin geçmesi şart değildir.
Kurban kesmek Hanefiler göre vacip (Farz değil ama farza yakın bir ibadet), diğer mezheplere göre müekked (Hz. Peygamberin terk etmeden yaptığı bir uygulamalar) sünnettir.
Kurbanlık Hayvanda Bulunması Gereken Şartlar:
Kurban edilecek hayvanlar, koyun, keçi, sığır, manda ve devedir. Vahşi hayvanlardan kurban etmek caiz değildir. Koyun ve keçinin bir yaşını dolduranı kurban edilir. Ancak altı ayını doldurmuş olan kuzu annesinden ayırt edilemeyecek kadar gösterişli ve semiz ise kurban edilebilir. Sığır ve mandanın iki, devenin ise beş yaşında olanı kurban edilir. Koyun ve keçi bir kişi adına kurban edilebilir. Sığır ve deveye ise birden yediye kadar kişiler ortak olabilir. Ancak ortaklardan her biri Müslüman olmalı ve kurban niyetiyle ortaklığa girmiş bulunmalıdırlar. Et yeme maksadıyla ortaklık kurulursa veya birisi et yeme maksadıyla ortaklıkta bulunursa hiç birisinin kurbanı yerine gelmiş olmaz. Sığır veya deveyi kurban etmek üzere ortaklık kuranlardan her birinin vacip olan kurban niyetleri şart değildir. Ortaklardan bazısı vacip olan kurban, bazıları nafile, bazıları keffâret kurbanı, akîka kurbanı gibi değişik niyetlerle ortaklıkta bulunabilirler.
Yaradılıştan boynuzsuz, burma, yenini yiyebilen delirmiş hayvan, çok zayıflamamış olan uyuz hayvan, yaradılıştan kulakları küçük olan hayvan, dişlerinin azısı düşmüş veya dişleri olmadığı halde yemini yiyebilen ve otlayabilen hayvanlardan kurban etmek câizdir. Bir veya iki gözü kör, kemiğinde ilik kalmayacak kadar zayıflamış, kesileceği yere gidemeyecek derecede topal, kulak veya kuyruğunun yarıdan fazlası kesilmiş veya kopmuş, boynuzunun çoğu kırılmış, memesi kesilmiş, yavrusunu emziremeyen, memesi kurumuş veya memelerinden birisi sütten kesilmiş olan koyun-keçi ile, ikisi sütten kesilmiş sığır-deve, dört ayağından biri kesilmiş olan hayvan, burnu kesilmiş, pislik yiyen hayvanlar etindeki pislik temizleninceye kadar tutulmamış ise kurban olmazlar.
Kurbanın Vakti:
Kurban, eyyâm-ı nahr (Kurban kesme günleri) denilen Zilhicce ayının (2019 yılı için Ağustos ayının 11.12.ve 13.günü) onuncu, on birinci ve on ikinci günleri kesilir. Onuncu gün kesmek daha faziletlidir. Zilhiccenin onuncu günü ikinci fecirden (Ülkemizde sabah ezanı ile başlar) sonra Zilhiccenin on ikinci günü güneş batıncaya kadar geçen zaman içinde gece ve gündüz kurban kesilebilir. Ancak geceleri kesmek mekruhtur (hoş karşılanmamıştır).
Kurbanın Kesilmesi:
1-Hayvanı elinden gelirse, kurban sahibinin kendisinin kesmesi güzeldir. Kendisi kesemezse, vekalet vererek başkasına kestirir.
2-Kurban kesmek için bıçak önceden bilenip hazırlanır ve hayvanın göremeyeceği bir yere konulur.
3-Kurbana kesimden önce yem su verilmeli eziyet edilmemelidir.
4-Sonra hayvan ayakları ve yüzü kıbleye gelecek şekilde sol tarafına yatırılır. Hayvanın sağ arka ayağı serbest kalmak şartıyla diğer ayakları bağlanır.
5-Bundan sonra tekbir (Allahu ekber Allahu ekber. Lâ ilâhe İllâllahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillâhil hamd. Anlamı:Allah her şeyden yücedir, Allah her şeyden yücedir. Allah’tan başka ilâh yoktur, Allah her şeyden yücedir. Allah her şeyden yücedir, hamd sadece O’na mahsustur) ve tehlil (Lâ İlâhe İllallah” (Allah’tan başka ilâh yoktur) getirilir. Arkasından “Bismillâhi Allâh’u ekber” denilerek, hayvanın boynuna bıçak vurulur. Nefes ve yemek boruları ile şahdamarı denilen iki ana damarı kesilir. Hayvan soğumaya bırakılır, kanının akması beklenir ve sonra derisi yüzülür.
Kurban Etinin Dağıtılması:
Kurban kesen kişi kestiği kurbanın etinden yiyebilir, bakmakla yükümlü olduğu ailesine yedirebilir. Bunun yanı sıra bir kısmını maddi durumlarına bakmaksızın akrabasına ve konu komşusuna, bir kısmını da kurban kesemeyen ve muhtaç durumda olan insanlara ikram eder. Kurban etlerinin üç kısma ayrılması; bir bölümünün kurbanı kesende kalması, bir bölümünün eşe dosta, diğer bölümünün de fakirlere verilmesi müstehap (hoş karşılanmış, tavsiye edilmiş) kabul edilmiştir. Fakat kurban kesen kişinin ailesinin kalabalık olması ve maddi durumlarının iyi olmaması durumunda etin az bir kısmını dağıtıp geri kalanını ev halkı için ayırmasında bir sakınca yoktur. Bu durumda olanların etin tamamını kendileri için ayırması da yasak olmamakla birlikte yardımlaşma ve dayanışma ruhunun tamamen yok olmaması için en azından bir kısmının muhtaç durumda olan insanlara dağıtılmasında fayda vardır.
Kurbanın derisi, kurbanın bir parçası olduğundun satışı caiz değildir. Kasaba kesim ücreti olarak verilemez. Derisi satılırsa sadaka olarak verilmelidir. Kurbanın derisi ya evde kullanılmak üzere sergi ve seccade olarak kullanılır. Yahut da İslam’a ve Müslümanlara hizmet eden hayır kurumlarına verilir ve ya fakir bir Müslümana verilir. Bunun dışındaki yerlere kurban derisini vermek sorumluluk gerektirir.
Arefe Günü Yapılması Tavsiye Edilenler:
1-Arefe gününün sabah namazının farzından sonra teşrik tekbirleri getirilmeye başlanmalıdır.
2-Arefe günü oruç tutulmalıdır.
3-Arefe gününe hürmet edilmeli, günaha girmemeye dikkat edilmelidir.
4-Arefe günü çok dua ve istiğfar edilmelidir.
5-Kabirler ziyaret edilmeli, Kur’an okunmalıdır.
Bayram Gecesi ve Günlerinde Yapılması Müstehap Olan Şeyler :
1-Bayram gecelerini dua ve ibadetle ihya etmek, kaza namazı kılmak, Kur’an okumak ve Allah Teâlâ’dan af ve mağfiret dilemek. Çünkü duaların makbul olduğu gecelerden birisi de bayram geceleridir.
2-Bayram sabahı erken kalkarak yıkanıp temizlendikten sonra namaza gitmek.
3-Güzel koku sürünmek, temiz ve yeni elbise giyinmek.
4-Gücü yetiyorsa namaza yürüyerek gitmek.
5-Güler yüzlü ve sevinçli görünmek.
6-Yoksullara çokça sadaka vermek.
7-Bayram namazına giderken yolda tekbir getirmek.
8-Kurban kesecekse kurban etinden yiyinceye kadar oruç tutuyormuş gibi bir şey yiyip içmemek.
9-Çoluk çocuğuna bolluk göstermek, hediyeler vermek
10-Başta anne-baba olmak üzere akrabalar, komşular ziyaret etmek, büyüklerin ellerinden öpmek, küçüklere hediyeler vermek,
11-Küskünlerin barışması, barıştırılması İslam’ın tavsiyeleridir.
Teşrik Tekbirleri:
Arefe günü sabah namazından itibaren bayramın dördüncü gününün ikindi namazına kadar, yirmi üç farz namazının arkasından birer defa “Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi’l-hamd” diye tekbir getirilir ki, buna “teşrîk tekbiri” denir. Anlamı şöyledir: “Allah her şeyden yücedir, Allah her şeyden yücedir. Allah’tan başka ilâh yoktur. O Allah her şeyden yücedir, Allah her şeyden yücedir. Hamd Allah’a mahsustur.” Arefe gününün sabah namazından itibaren bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar yirmi üç vakit farz namazların peşinden, selâmdan sonra bu tekbiri bir defa getirmek vâciptir. İster cemaatle, ister yalnız başına namaz kılan, kurban kesen veya kesmeyen, yolcu olan veya olmayan kadın-erkeğin; farz olan her namazın peşinden Teşrik tekbirlerini getirmeleri vaciptir.
Her gün ağzımızın tadı biraz kaçıyor. Eski bayramları özlüyoruz millet olarak. Gelin bu bayramı bayram yapalım. Kurbanı Allah’a yakınlaşma vesilesi kılalım. Allah’ımıza kurban olma samimiyeti gösterelim.
Son olarak;
Üstat Abdurrahim KARAKOÇ’a kulak verelim:
Ana, bu bayram mı? . Aman çok ayıp
Çocukken gördüğüm bayramlar hani?
Mübarek elleri öpüp, koklayıp
Yüzüme sürdüğüm bayramlar hani?
Hani ya o özlem, hani ya o tad?
Ne dışım kaygusuz, ne içim rahat
Haftalar öncesi her gün, her saat
Babamdan sorduğum bayramlar hani?
Nur yağan geceler, gündüzler nerde?
Neşe paylaştığım öksüzler nerde?
Dost yollar, dost evler, dost yüzler nerde?
Huzura erdiğim bayramlar hani?
Kar çiçeğim solmuş kar yatağında
Can verir ırmağın dar yatağında
Arife gecesi yer yatağında
Üstüme serdiğim bayramlar hani?
Bayram demek takvimdeki yazı mı?
Bayram hasret, bayram ağrı, sızı mı?
Açıp yüreğimi, yumup gözümü
Özüne girdiğim bayramlar hani?
Bayram af günüdür, barış günüdür
Bayramlar rahmete giriş günüdür
Bayram, Hak menzile varış günüdür
Gönlümü verdiğim bayramlar hani?
(Suları Islatamadım)
Hepinize hayırlı bayramlar…