Oya CANBAZOĞLU
Ahmet Doğan, Bulgaristan’daki Türkler’in siyasi temsilcisi olarak uzun yıllar boyunca HÖH (Hak ve Özgürlükler Hareketi) ve Bulgaristan içerisinde önemli roller üstlenmiş bir isim. Ancak son günlerde yaptığı açıklamalar, onun politik kariyeri ve Türk toplumuna yönelik yaklaşımına dair çarpıcı gerçekleri gün yüzüne çıkarıyor. Bugün açıklanan komisyonda Kırcaali Milletvekillerinden sadece biri, Bulgar komünist ajanların elemanı olduğu açıklandı. kim dersiniz? Ahmet Demir DOĞAN tesadüf mü hayır!
Doksanlı yıllardan beri her seçim öncesi birinci sırada çıkmış ve devam ediyor.
Doğan, “Ben siyaseti sürdürüyorum. Çok kötülükler yaptım. Evet, Bulgaristan’da isim değiştirmenin fikir babası benim,” diyerek, Türk kimliğini asimile etme çabalarının arkasındaki stratejik düşünceyi açıkça itiraf ediyor. Bu, sadece bir siyasi pozisyon almakla kalmayıp, aynı zamanda Türk toplumunun kimliğini zayıflatma görevini de üstlendiğinin göstergesi.
Kendisine verilen kontrol gücünü suiistimal eden Doğan, “Türkler’in kontrolü HÖH DPS bana verdiklerinde, bunların kontrolü de bana verildi,” diyerek, Türkler’in kendi temsilcileri tarafından nasıl istismar edildiğini gözler önüne seriyor.
Onun amacı, Türkler’in bu ülkede başlarını kaldırmasının önündeki engelleri daha da güçlendirmek. “Görevim, Türkler’i ezmekti,” itirafıyla, Türk toplumunu baskı altında tutmanın, onların özgürlüklerini kısıtlamanın bir görev olduğunu belirtiyor.
Bu çarpıcı açıklamalar, Ahmet Doğan’ın Türk toplumuna karşı nasıl bir yaklaşım sergilediğini ve onların haklarını koruma vaadiyle iktidara gelmesine rağmen, aslında onların aleyhine bir politikayı benimsemiş olduğunu ortaya koyuyor. “Hak ve Özgürlük Hareketi Türkler’in önünde bir engeldir,” sözleri, Doğan’ın Türk kimliğine ve özgürlüğüne yönelik duyduğu tehdit algısını net bir şekilde yansıtıyor.
Son olarak, “Her şeyi bırakıp gidiyorum,” demesi, onun siyasi sahneden çekileceği ve belki de Türk toplumuna olan ihaneti ile yüzleşeceği anlamına gelebilir. Ancak bu gidiş, Türk toplumunun onurlu bir şekilde ayağa kalkmasına ve kendi haklarını aramasına yönelik bir fırsat yaratabilir. Ahmet Doğan’ın politik mirası, Türk toplumunun haklarını savunma mücadelesinin bir uyanışı olmalıdır. Bu seçimler, Ahmet Doğan’ın son seçimleri olmalıdır. Bu tüm Türklere ve Müslümanlara duyurulur.