Tarih: 30 Eylül 2018

Tercume: Raziye ÇAKIR
Kaynak: Faktor.bg–çeviri

Konu:  En haklı davamız çöpe atılıyor.

 

Güya “Soya Dönüş Süreci” süreciyle ilgili ceza alan olup olmayacağına savcılık bir haftaya kadar karar vermezse, dava çöpe gidiyor.

Etnik ayrım ve düşmanlık kışkırtma dahasında sanık olan Todor Jivkov, Dimitır stoyanov,  Penço Kubadinski ve Georgi ATANASOV’TAN YALNIZ sonuncusu hayattadır. YARGILANAN VE CEZALANDIRILAN YOK.

Adına “Soya Dönüş Süreci” denen sorgulamanın kaderi ile ilgili karar alıp son sözünü söylemesi için Sofya Askeri Şehir Savcılığı bir haftası daha var. Zor kullanılarak asimile edilmek istenen Bulgaristan Müslümanlarından mağdur olanların bir kısmı, 1991’de açılan bu davanın daha süratli bakılması için mahkemeye başvuruda bulunmuş olsalar da 1991’de açılan davanın süresi çoktan geçmiştir. New.lex.bg.

Askeri İl Savcılığı yorumlarında, mağdurların dilekçe sunmasından sonra davanın Sofya Şehir Mahkemesine (SŞM) gönderildiği ve son tarih olarak 5 Eylül 2018 günü gösterilerek, bu davaya bakan savcının bir hafta içinde görüş açıklaması istenmiştir ki, bu süre bir haftada dolacaktır.

“Soya Dönüş Süreci” adıyla açılan davada mağdurlarından biri olan Şükrü Mehmet Verilen Zarardan Devletin ve Belediyelerin Sorumluluğu Kanununa göre, birey olarak, davanın uzamasından sorumlu olanların cezalandırılmasını ve toplam isteğini gizli tutarak, üst sınırı 100 bin leva olan istekten, savcıdan 5 001 leva talepte bulunmuştu. Birinci dereceli mahkeme olan Sofya Bölge Mahkemesi yargıcı Dayana Topalova geçen yıl aldığı bir kararda, savcılıktan 100 000 leva tazminat isteğini haklı buldu ve Şükrü Mehmet’in 5 001 leva isteğini kabul etti. Birkaç gün önce Mehmet Şükrü İkinci Derece mahkeme olan Sofya Şehir Mahkemesi’nde de davayı kazandı, fakat ödenmesi gereken tazminatın miktarı 30 000 levaya düşürüldü.

Sofya Şehir Mahkemesi kararında, son 15 yılda dava ile ilgili soruşturmanın gerekçesiz geciktirildiği kaydı yer aldı. Kararda, “Davanın hiçbir gerekçeye dayanmadan uzaması şeklinde karakterize edilen bu somut ceza davasının haksız yere gecikmenin, Bulgaristan Cumhuriyeti Savcılığı bünyesinde görev yapan ve yöneten ve karar alma işlevini gerçekleştiren ön tahkikat organlarının duruşma öncesi sergilediği tavır nedeniyle meydana gelmiştir.” Deniyor. Bölge ve Şehir Mahkemesi olarak her iki yargı derecesine göre, dava ağır ve karmaşık olmamasına rağmen, savcılığın ön soruşturmayı tamamlamayarak davayı mahkemeye taşımayı engellediğinden dolayı Şükrü Mehmet tazminat alamadığı ve adaletin yerini bulmadığı görüşünde birleşirken, adaletin yerini bulmasına engel olunmuştur.

Aslında 1994 ve 1998’de olmak üzere, savcılık suçlama dosyasını iki defa mahkemeye sunmuş, fakat her iki defasında da delil yetersizliğinden geri çevrilmiştir. İlk duruşmada ETNİK AYRIM VE DÜŞMANLIK KIŞKIRTMA DAHASINDA SANIK OLAN TODOR JİVKOV, DİMİTIR STOYANOV,  PENÇO KUBADİNSKİ VE GEORGİ ATANASOV sanık olarak tebligat aldı. Daha sonraki duruşmalarda, suçlamalar askeri görevlilere yönetildi ve duruşma salonunda yalnız Todor Jivkov, Dimitır Stoyanov ve Georgi Atanasov kaldı. Jivkov ve Stoyanov’un ölümünden sonra, sanık olarak yalnız eski başbakan Georgi Atanasov kaldı.

Yüksek Mahkeme Yargıçlarının o zamanki savcılığa gönderdiği talimatların gecikmeye neden oluşturduğu saptaması tartışma konusu olmuştur. Savcılığın iddialarına göre, birey olarak davacı olan ve mağduriyet talebinde bulunan kesin tespitlerinin yapılması amacıyla “Belene” ye sürgün edilen ve diğer hapishanelerde kalan sözüm olan “soya dönüş süreci” kurbanlarının hepsinin bulunup sorgulanması istenmiştir. İkinci defa açılan dava, daha önceki taleplerin yerine getirilmediğinden dolayı başka bir tarihe alınmıştır.

1998 Mayısından sonra Sofya Askeri Savcılığına devredilmiştir.  2003 yılına kadar askeri savcılık, “Belene” kampında kalanlarda 446 kişinin veya akrabalarının isimlerini ve adreslerini tespit etmiş ve 312 kişi sorgulanmıştır. Daha fazlası Türkiye’de kalan diğer 134 mağdurla ilişkiye girilememiştir. Sofya Şehir Mahkemesi’nin kararında, o zamanki Baş Savcı Yardımcısı Hristo Mançev’in 2003 tarihli mektubunda yer alan, soruşturmanın artık tamamlandığı, fakat yüksek mahkemenin mağdurların hepsinin sorgulanması talebinin yerine getirilememiş olmasının yargılama talebinin mahkemeye gönderilmesine engel olduğuna işaret edilmiştir.

Başkan Rozinela Yançeva, genç yargıç, rapor yazıcı Aleksandrina Donçeva ve Ralitsa Dimitrova bilemimindeki Sofya Şehir Mahkemesi’ne göre, yüksek mahkemenin taleplerinde, savcılık mağdurların hepsinin isimlerini ancak sıralamalıdır, her birini sorgulaması gerekmez, dendiğinden dolayı, bu ağır bir ödev sayılmaz.

Mahkemenin gerekçeli kararında şöyle deniyor:

“Yüksek mahkemenin talepleri yerine getirilirken, öncelikle suçlamanın hazırlanması ve davacıların haklarını davanın daha sonraki bir aşamasında kullanılma hakkını kendilerinde gizli tutma hakkına saygı gösterilmesi ve halen Türkiye Cumhuriyetinde ikamet eden sözüm olan “soya dönüş süreci” mağdurlarının hepsinin bulunup sorgulanmasına ilişkin talimatları doğrultusunda eksiklikler olduğu görülüyor. Yüksek Mahkeme ve Yüksek Temyiz Mahkemesi – Askeri Bileşimi – görevlilerinden biri tarafından hazırlanan her iki talimatta, caza davasına konusu olan, işlenen suçların mağdurlarının kimliklerinin tespit edilmesi ve bu kişilerin isimlerinin davacı tarafından teker teker listede sıralanması yönünde görevlilerinden biri tarafından hazırlanan her iki talimat olduğu saptanmıştır.

Sofya Şehir Mahkemesi kararına göre, bir cinayetin kanıtlanması, yeterli sayılan, fazlası ise ancak davayı uzatacak olan,  belirli miktarda delil toplamakla bağlı olduğundan dolayı, karşı bir görüş mantıksız olur.

Kararda devamla, “Bu somut dava bu türdendir. Suçtan zarar görmüş olan belirli mağdur sayısının, mağdurların her biri ayrı ayrı sorgulanmadan kapsamlı ve objektif bir karar alınmasının zor olduğundan dolayı, fakat bunun yapılması yönünde yüksek mahkeme görevlilerinden böyle bir talimat gelmiş olmamasına rağmen, gerekli tahkikatı yaparken geciken savcılık davanın sonuçlanmasının gecikmesine neden olmuştur.” Deniyor.  “2003 yılında savcılığın o an davanın sonuçlandığı savını açıklamasından sonra, gerekçe gösterilemeyen gecikme, aynı anda başlamıştır” ek tespiti yapılıyor.

Şükrü Mehmet’in yeni bir davada bulunacağı isteğin haklı olacağını dikkate alarak, Sofya Şehir Mahkemesi heyeti dilekçe sahibinin sunduğu adli tip bilirkişi raporunu göz önünde bulundurarak, tazminatı 30 000 leva olarak saptamıştır. Sözüm ona “Soya Dönüş Süreci” başlarken Kırcali kentinde Alman dili öğretmeni olan Şükrü Mehmet’in tutuklanarak “Belene” kampına kapanması ve daha sonra  da Monta köylerinden birine sürgün edilmesi ve sonunda Türkiye’ye göç etmesi, bu davanın gecikmesinden meydana gelmemiş, geçen yüzyılın 80’li yıllarında gördüğü baskı ve işkencelerin sonucudur.

Bu karar kesin değildir ve Yüksek Temiz Mahkemesinde itiraz edilebilir.

 

Not:  Gerçek budur. En büyük hayal Bulgar mahkemesinden adil karar beklemektir. 37 öldürülen ve hapiste ve sürgünde ezilen 12 500 kardeşimiz varken biz katillere anıt dikmekle meşgulüz…

Reklamlar