Açgözlülük ve zenginlik arzusu, yıkım ve yok oluşa neden olan tuzaklardır.
Açgözlülük, genellikle para ya da güç gibi bir şeyden daha fazlasına sahip olma arzusudur.
Bu açgözlülük, Ahmet Doğan’ı görünmez ağlarıyla kuşattı ve onu itaatkâr bir hizmetkârına dönüştürdü!
Düne kadar Doğan’ın dürüstlüğüne ve iyi niyetine inanan saf insanlar vardıysa da, ortağı Rumen Gaytanski-Kurt’un “Hak ve Özgürlükler İttifakı”ndan milletvekili adayı olarak gösterilmesi, maskesini tamamen düşürdü. Bu hamle, Doğan’ın servetini koruma çabasında ne kadar yalnız ve umutsuz olduğunu gözler önüne serdi.
Rumen Gaytanski gibi, Bulgaristan Kalkınma Bankası’ndan 150 milyon leva tutarındaki güvencesiz kredi skandalıyla suçlanan birini milletvekili adayı göstermek, siyasi intihardır. Bu, aynı zamanda absürt ve bayağı bir harekettir. Daha da trajik olanı, AHP’nin (Hak ve Özgürlükler İttifakı) Sliven Başkanı Martinov’un Kurt’un siyasete girmesiyle ilgili motivasyonunu açıklarken söylediği şu sözlerdir:
“Beni motive eden nedir? Çok basit. Ben bir avukatım ve adalet duygum oldukça gelişmiştir. Bulgaristan’daki durumu gördüğümde, Rumen Gaytanski’yi aday göstermem için bu beni harekete geçirdi.”
Kendi çapında bile tanınmayan bu avukat, adaletten bahsediyor!
35 yıldır Ahmet Doğan’ın, sefalete sürüklenen Bulgar ve Müslüman toplumunun sırtından lüks ve ihtişam içinde yaşadığını düşünürsek, hangi adaletten bahsediyor acaba?
Boyana ve Rosenets’teki saraylarına şöyle bir bakmak bile, orada yaşayan kişinin değer sisteminin ne kadar yozlaşmış olduğunu anlamaya yeterlidir.
Bu, dünyanın en acımasız kleptokratlarının bile kıskanacağı bir yaşam tarzıdır!
Futbol sahası büyüklüğündeki yatak odasında uyanmak, zengin bir sofra ve ortalama bir Bulgar’ın yıllık gelirine eş değer içeceklerle öğle yemeği yemek, Doğan’ın günlük hayatının bir parçası.
Hepsi bu kadar da değil!
Maybach otomobil, Bulgaristan’ın bozuk yollarındaki çukurları hissettirmeyecek konfor ve lüksle donatılmış; en lüks kadınlarla denizde seyahat ettiği yat ise Kurt’un, Bulgaristan Kalkınma Bankası’ndan çekilen milyonlar bölüşüldükten sonra ona hediye ettiği bir oyuncak.
Şimdi Doğan, Kurt’a iyiliğini geri ödeyerek onu cezaevinden çıkarıp parlamentoya sokmak istiyor. İki yargı kurumu da “Tutuklu Yargılama” kararı vermiş bir zanlıyı, parmaklıklar arkasından çıkarıp milletvekili yapmak, Bulgar devlet kurumlarına hakaret değil de nedir?
Bu, yalnızca bir hakaret değil; aynı zamanda kendi servetini koruma çabasıdır.
BLIC, dün Kaptan Andreevo Sınır Kapısı’nda ele geçirilen, 10 milyon levadan fazla değere sahip 125 kilogram altının, Doğan’ın halkın sırtından 30 yılı aşkın süredir biriktirdiği hazinenin bir parçası olduğunu ortaya çıkardı. Altına el konulmasının ardından, güvenlik güçleri şimdi Doğan’ın mali kaynaklarının izini sürüyor ve yakında onlara ulaşacak.
Doğan, servetine daha hızlı ulaşmak için sırlarını koruyanlardan biri olan Gaytanski’ye ihtiyaç duyuyor. Bu yüzden onu hücresinden çıkarma konusunda bu kadar aceleci.
Doğan, milletvekili dokunulmazlığına kavuşma ve Kurt’u da bu dokunulmazlıkla koruma çabasında o kadar çaresiz ki, koalisyonuna Rumen Yonçev’i de katmış durumda. Bu çiftçi-kertenkele, son on yılda beş parti değiştirdi. Onun için partinin sol ya da sağ olması fark etmiyor, önemli olan Ulusal Meclis’e girebilmek. Yanında ise Vasil Bozhkov’un avukatlarından Yavor Haytov var. Haytov, “Kafatası-Doğan” eksenindeki sıcak bağlantı olabilir mi, bunu ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Ancak artık çok açık ki, Doğan’ın açgözlülüğü ve bundan doğan panik hareketleri, gerçek yüzünü tamamen ortaya çıkardı.
Seçimlere giden her gün, Doğan’ın gerçek kimliğini gözler önüne seren yeni bir gerçeği açığa çıkarıyor.
Çalışkanlık ve dürüstlükle büyüyen Bulgar halkı, açgözlülüğü asla affetmeyecektir!
Yakında bunu Doğan, Atalay, Timur ve gittikçe seyrekleşen avanesi de anlayacak!