SOFYA – Nahit Doğu – Bulgaristan’da halk Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri için bugün sandık başında, ülkeyi Brüksel’de temsil edecek 17 milletvekilini belirleyecek.
2007’de AB’ye üye olmasından bu yana üçüncü defa gerçekleştirilecek seçime 15 siyasi parti, 6 koalisyon ve 3 bağımsız aday katılılıyor. 7 yıl önce ülke, AB’ye üye olduğunda başkent Sofya’nın merekezinde havai fişekler eşliğindeki kutlamalar sevinç gösterilerine dönüşmüştü. Sevinçten ağlayanlar bile vardı. Ülke, bir anda refah beklentisi içine girdi. Beklentiler de oldukça büyüktü ancak hayat standartlarında değişiklik yaşanmadı ve AB Bulgarları hayal kırıklığına uğrattı.
1989’da komünizmin yıkılışından bu yana ülke bir türlü kendini toparlayamadı. Sosyal adaletsizlik, yolsuzluk, yoksulluk ve beraberindeki ekonomik göç, yargıya güven eksikliği ve siyasilerin halkın beklentilerini karşılamada isteksiz davranması çok sayıda Bulgarların AB’ye yönelik bakışını tekrar gözden geçirmesine neden oldu.
Üyeliğin ilk yıllarındaki değişim umutları yerini ümitsizliğe bıraktı. AB’ye karşı varolan hayal kırıklığı ise popülist söylemler üzerinden siyaset yürüten partilerin lehine çalışmaya başladı.
Önceki seçimlerde popülist sloganlarla belirli bir seçmen kitlesine ulaşmayı başaran partiler, artık tarihten gelen ve köminist rejim döneminde pekiştirilen ve azımsanmayacak sayıda Bulgarların bilinçaltına kazınan, Türkiye karşıtı söylemleri ön planda tutmak yerine AB karşıtlığını öne çıkardı.
Daha önceki seçimlerle kıyaslandığında bu seçim propaganda döneminde AB karşıtı söylemlerle oy kazanmaya çabalayan siyasi oluşumların sayısında artış gözlendi. İktidardaki koalisyon hükümetinin, “Avrupa’da eşçinsellerin ve çocukları cinsel istismara uğratanların rahatça seyehat edebildiğini ancak Rusya’nın resmi görevlilerine yasak getirildiğini“ söyleyen ve bu sözleri seçim propagandasında kullanan aşırı sağ bir partinin desteğiyle ayakta kalıyor.
-AB’nin en yoksul ülkesi-
Toplumun beklentilerini karşılayamayan geleneksel partilere oy vermek istemeyen aynı zamanda da popülist ve aşırı sağ partilerin tutumlarını mantıklı bulmayanların sayısı her geçen yıl artıyor. İşte bu kitle de sandığa gitmeyenleri barındırıyor.
Sandığa gitmek istemeyenleri ikna çabaları başarılı olamıyor. Nedeni AB üyeliğinin ilk yıllarındaki gibi büyük beklentiler içinde olan vatandaşların sayısının azalması. İnsanlar siyasilerin sorunları çözmesini istiyor ancak değişişen bir şeyin olmadığını da görüyor. Ardı kesilmeyen yolsuzlukların üzerine yoksulluk da eklenince AB üyesi Bulgaristan’da dengeler vatandaşın aleyhine çalışmaya devam ediyor.
AB’nin en yoksul ülkesi olan Bulgaristan’da çalışanların ortalama aylık kazancı 300 Avro. Birliğin en zengin ülkesi Lüksemburg’ta ise ortalama aylık maaş 3 bin Avro.
Tabii, Bulgaristan’da kimse 7 yılda Lüksemburg’un refah seviyesine ulaşma hayali kurmuyor ancak küçücük maaşlarının yarısını da elektrik faturası için vermek istemiyor.
Bulgaristan’da yoksulluk, AB’ye karşı duyulan hayal kırıklığını artırmaya devam ederken aynı zamanda da aşırı sağ partilerin güçlenmesine yardımcı oluyor.
AA