Bulgaristan Pomaklarının 1970-72; Bulgaristan Türklerinin 1984-89 faciasının açtığı yaralar asla savmayacak, çekiler hiçbir zaman unutulmayacak, üzerimize çullanan ve zulümle beslenen devlet politikasına karşı her zaman bütün varlığımızla ve gücümüzle durmaya devam edeceğiz. Biz ezilerek bilinçlendik. Bizim her şeyimizi aldıkları zaman da onurumuz ve ruhumuz yüreğimizdeydi. Biz hiçbir zaman teslim olmadık. Bizi esir etmeye onları güçleri etmedi ve asla ve hiçbir zaman yetmeyecektir. Ölümsüz bir halkın onurlu evlatlarıyız.
Biz özümüzü yaşatma davasında hiçbir an yalnız değildik.
Komşu Sırbistan şairleri bizim için hep yazdı.
YANAN YÜREKLER
(Dayanan Kahramanlara)
Vefki Hasan
Dayanamadı yandı ince yüreğin
Bulgar’ların gaddarlıklarına zulümlerine
Savaşım verdin didindin durmadan
İnsanlık dışı buruk, nankör duygusuzluğa
Özgürlük tadını duyamayanların
Acılarını duydun hep
Girdin gecelerin alacakaranlığına
Tan ağartısıyla birlikte
Yaşamak için ölmeyi bilenler karşısında
Sen ölmedin!
Hayır, hayır sen ölemezsin
Öldüremez seni bağnaz dalgalan
Burgaz kıyılarında Karadeniz’in
Oysa büyük kalbin dayanamadı
Acımasızca yapılan çekilere
Ölüm haberini ilk duyuran
Gazetemiz oldu kamuoyuna
Yasaklanıp kesilemeyen, kesilemeyecek anadilinde
Anadilimizde!
Seni hiç görmedim
Göremedim resmin dışında
Görenler oldu seni, anlattılar hep
Kuşlar gibi özgürlüğe susanışlığım
Bense yapıtlarından tanıdım yılmazlığını
Türklük uğruna didindiğinden işsiz, aç bırakıldığını
Tüm Türklerin evinden barkından olup sürüldüğünü
“Belene” sürgün kamplarına kulak verdiğini
İnlemeyen inletilemeyen Türklük sesini dinlediğini
Gözyaşı döküp ağıt yaktığını soldurulan çiçeklerimize
Rodoplar’da kasıp kavuran kasırgayla yok olanlarımıza
Dayanamadı yandı büyük yüreğin
Sırtlanların sinsice sürüngenliğine
Yiğitçe direndin sürüncemesiz
Gedik almış kayığın içindeki
Mestanlıinın, Plevneli’nin, Deliormanlı’nın, Varnalı’mn…
Özgürlük haykırışına, özgürlük susamışlığına
İki gözü iki çeşme anaların kan ağlayışlarına.
Çöktü Balkanlara simsiyah bir bulut
İki milyon Türk’ü için için ağlattı
Boğucu seller döküldü çırpınan Karadeniz’ e
Sevgi yelkenini açtın hep
Açıldın umut verici dalgalarına insanlığın
İşitmek istemedin çatırdayan toprağın sesini
Kulak verdin, sığındın genç kıların ince kalbine
Kamplardaki gençlerin duygularına
Taş kesilmiş soğuk bakışlarına melek yüzlülerin
Dehşet verici duyup işittiklerin
Alt üst etti onursal duygularını
Duygularınızı!
Ümitsizliğe yüz vermedin
Yakıştıramadın ümitsizliği büyüklüğüne
Dayanamadın silâhşor canavarların
Mazlum, eli boş insanların üstüne yürümesine
Anadilini kesemediler yasayla yasaklarla
Son öykünü de bu güzel dilde yazdın
Bizse yazdığın dilde evrensellik adına yayınladık
Onurumuza toz toprak dokundurmadan
Anadilimiz Türkçede duyurduk dünyaya
Öyküleşen, şiirleşen yılmazlığını yiğitlerin
Oysa özlediğin özgürlüğe kavuşmadan son öykün
Yumdun gözlerini!
Geçersizleşen duygular gölgelenmesin diye
Dikenleşmesin tüm güller, konmasın gönül kuşları hep
Atmaca bakışlı gözlerin önüne
Sen ölmedin!
Hayır, hayır sen ölemezsin
Öldürülemez Rumelili insancıl yiğitler
Yıpranamaz insancıl sevgi duyguları
Körleştirilemez keskin sevgi bakışları Türkülerin
Acı çekileri görme yetisi yetti artık
Yalnız sana değil tümümüze, tüm insan severlere
Tomurcuklaşacak baharları beklemekle
Sonsuzluğa dek.
Gözünün yaşına bakmadı yiğit anaların
İnsanlık adına utanç duymadı akbabalar
Bilginmiş gibi üşüştü
Saygın dedelerimizin mezarlarına
Elinde kazma kürek tahribe etti
Cesetler çıkardı, etrafa yayıp attı
Yüzyılımızın yüzkarası serseri sürüngenler
Taze çiçekler serpilecek yerde
Kafatasları, kemikler saçıldı.
Kökenini inkâr edenler
Yeni köken aradı durdu
Vaftiz yolunu başkasına da, zorla zorbayla
Benimsetmek için diretti
Bulamadı karışımsa özünü
Özlülerin açtırmadı gözünü.
Gerçek değerlerin doğruluğundan habersiz
Ülküsel iç dünyasından ürken insanlar
Harcanan emeğin, parlak sevgi anlamının yitirilmesi
Gözlerin önünde tütmesin diye
Yumdun gözlerini yanan yüreklerimiz adına.
BG-SAM