Levent RASİM

Tarih: 28. Mart 2017

 

Konu:    Bulgaristan’da kol gezen faşist cinayet örgütleri yasaklanmalıdır.

               Yurtsever cilası düşen faşist “Yurtsever Birlik” yasaklanmalıdır.

              Seçim günü Anayasa ve Ceza Kanunu’nun 167 ve 169. maddeleri çiğnenmiştir.

               Sahte “Yurtseverlerin” eş başkanı V. Stoyanov Türkiye sınırındaki kaba

               saldırıları için tutuklanmalı, yargılanmalı, cezalandırılmalı ve hapse

               atılmalıdır. Irkçı-faşistler yeni hükümete alınmamalıdır.

               Ceza Kanunundaki benzer cinayetler için öngörülen 8 yıl hapis cezası hemen

               uygulanmalıdır. “Yurtsever Cephe” hükümet görüşmelerine alınmamalıdır.

 

Zulüm Döndü

 

Avrupa Birliği Konseyi’nin “faşist” partiler olarak nitelediği “Ataka”, VMRO – Makedonya İç Devrim Örgütü, “Yurtsever Cephe” ve kurdukları “Yurtsever Birlik”   ülkede kol geziyor, kamuoyu önünde boy gösteriyor, tehditler savuruyor. Biz Deliormanlılar seçim günlerinde ve seçimden sonraki ilk günlerde siyasi havanın sertleştiğini, faşist itlerin sert saldırılara geçtiğini izliyoruz. Bu gidiş kötüyedir. Halk tedirgindir. Hükümetin önlem almasını ve toplumsal yapının faşizme kaymasını önlemesini beklesek de, ortada güvenilir hükümet yok.

 

Kesin kanı şudur: Eğer Bulgaristan Cumhuriyeti bir hukuk devletiyse, aşırı sağcı faşist partileri hemen yasaklanmalıdır. Bu partilerin önderleri olan Valeri Simyonov, Krasimir Karakaçanov, Cambazki ve Volen Siderov tutuklanıp yargı önüne çıkarılmalıdır.

Bulgaristan Cumhuriyeti vatandaşlarından her birinin etnik mensubiyetine bakılmaksızın yurt içinde ve yurt dışında seçime katılma, oy kullanma, seçme ve seçilme hakları meşru ve kutsaldır. Hatta Bulgar Seçim Yasasına göre seçime katılma, oy kullanma, halk oylamasına katılma gibi haklar zorunludur. Zorunlu olan bir hakkın kullanılmasını engellemek ise yasala aykırı olup Bulgar Ceza Kanunu’nun maddelerine göre ceza öngörülmüş suçlardır. Seçimle ilgili insanlarımıza uygulanan baskılar cezasız kalmamalıdır.

 

Bulgaristan Türkü olup 26 Mart 2017 erken seçimlerinde oy kullanmak için kara yoluyla Bulgaristan’da kayıtlı bulunduğu adrese gelenlerin otobüsleri durduruldu.  Araçlardan indirilen, bagajları saçılan, eşyalarına el konan, kimlik belgeleri istenen, yolu kesilen, sebepsiz durdurulup alı konulan, gerekçesiz engellenen, hiç sebepsiz tartaklanan, yoldan dışarı itilen, sınırdan geri çevrilen seçmenin insan haklarının hiçe sayan vahşet, çılgınlık ve rezalet söz konusudur.

 

Kimsenin gözünden kaçmayan insanlık dışı olaylar, özellikle bu arada Türkiye Cumhuriyeti Bakanlarına, Valilerine, hatta Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’a dil uzatmalar hiç de iyi olmadı. Komşuluğumuzun değerini bilmeyenler gerginlik kışkırtmak ve Türkiye’ye karşı Avrupa’dan askeri destek sağlamak için çıldırmış hareket ediyorlar. Hafta sonunca cereyan eden olaylar sabır bardağını taşırıyor. Türk düşmanları gizlice birleşiyor. Bulgaristan Türklerini sosyal ve siyasal yaşamla birlikte, hayatın diğer dallarından da uzak tutmaya çalışıyorlar. Türklerin yaşadığı yerleşim merkezlerinde doktor ve öğretmen yetersizliği var, ama siyasetçilerin umurunda değil.

 

Seçmene saldırılar, yaşlılara karşı kabalık, Bulgarca yazmayı bilmeyenlerin hor görülmesi bütün Bulgaristan’ın ve demokratik dünyanın gözü önünde oldu. Bulgarlar anadillerinde okullarını Osmanlıda bina ettiklerini tez unuttular. 70 yıldan beri okulları kapalı olan insanlardan Bulgarca yazmalarını Türkiye’de istemek ve yaşlıların başına çullanmak başka bir yüz karasıdır. Bu seçimde en ilkel uluslar arası ve ulusal insan hakları, özgür seçme hakkı çiğnenmiştir. Hor görülenler, it muamelesi görenler, seçime katılma hakkını kullanamayanlar Bulgar Anayasası ve yasal haklarının çiğnenmesine tepkilidir. Son hesapta Türkiye’deki çifte vatandaş soydaşlarımızdan en az 50 bin kişinin oy kullanmasına engel olunmuştur. Türkiye’de ikamet eden 350 bin seçme hakkı olan soydaşımız olduğunu biliyoruz. Bu seçimde 3. v3 4. olan partilerin aldığı oy 300 bindir. Biz Türkiye’deki oylarımızla 3. parti olma ve en az 35 milletvekili çıkarma hakkımızı heba ettik. Başarılı ve akılcı kullanamadık. Soydaşlarımızdan oy isteyenler, burada sorunun 2 otobüs bileti ve 2 kap yemek olmadığını, insanımızın VATAN HAKKI için oy verdiğini anlayamadı. Bu defa da kişisel hesaplar, dalavereler, yalan dolan, baskı ve tehdit birine karıştı. En kötü olansa hapislerde yatarak kurduğumuz HÖH-DPS partisinin sandık başında faşist “Yurtsever Birlik” itleriyle birlik kurmaları oldu. Bizi birbirimize düşürenler 3 günden beri bayram ediyorlar. Burunları gökte.  Faşistler bu işi Bulgar Sosyalistleriyle birlikte kotardıklarını gizlemiyorlar. Bulgar jandarma ve polisi, sınır muhafızları, gümrükçüler ve birçok gazetecinin gözü önünde gelişen baskı ve terör uygulaması, sınır zulmü, seçim zulmü resim edilmiş ve filme alınmıştır. Ayrıca Bulgar Baş Savcılığının dikkatine sunulmuştur. 1989’da, 1984–89 döneminde, şehitlerimizin kanını yerde bıraktık, belki bu defa birlik olur, olayı yargıya taşırız.Bu defa bu görev seçmenimizden oy talep edip meclise yerleşmek isteyenlere düşer.

 

Seçimlerde özgürce oy kullanabilmemiz engellendi. “Yurtsever Birlik” demokrasi düşmanlığını taşırdı. Özgürlüklerimize ve eşit haklı vatandaşlığımıza saldırdı. Normal hukuk devletinde hemen yasaklanmalıdır. Fakat bizde yasalar tatil edilmiştir.  Oy kullanmak için Deliorman’a gelen soydaşlarımızın anlattıkları tüyler ürperticiydi. Devlet önlem almak zorundadır. Biz bundan böyle hiçbir cinayete, hiçbir saldırıya “yok bir şey”  deyip yutkunamayız. Öç almak bize yakışmasa da, olaylara seyirci kalamayız. Üzerimize gelen saldırı çığ gibi artıyor. Suçun nerede ve hangi kardeşimize karşı işlendiği önemli değil, birlik olup birbirimizi kollamalıyız. Yasal yollara başvurarak, yargı sürecini sonuna kadar takip etmek zorundayız. İkiyüzlü, korkak, gerileyen kişiler liderliğe soyunmasın. Davamız ölüm kalım davasıdır. Hukuksuzluğa tahammül edemeyiz. AB Konseyi aldığı kararların arkasında durmalıdır. AB Konseyi’nin “faşist” dediği bir parti Macaristan’da, Romanya’da yasaklandığı gibi Bulgaristan’da da yasaklanmalıdır. Faşist partilerin para kaynakları açıklanmalıdır. Sorgulanmalıdır.  AB Konsey kararlarının Bulgaristan’da zorunlu uygulanmasında direnmelidir. “Yurtsever Birlik” faşistlerinin hükümet yolu kesilmelidir. Bugün dedelerinden kalma bayraklar savuran bu güçlerin bize karşı silahlanmadığını düşünmek zorundayız. Bu güçler kapımıza otomatik silahla dayanan ve bizi yurdumuzdan kovanlardır.

 

Seçimden 3 gün önce başlayan saldırılarda Bulgar Anayasası ve insan hakları yasası ve Ceza Kanunu’nun 167 ve 169. maddelerinin tümü çiğnendi.

 

Yüzden fazla sopacıyı ellerinde küf kokan bayraklarla “Kapitan Andreevo”, “Lesovo” ve “Malko Tırnovoya” sınır kapılarına taşıyan, yığınak yapan, topuzlu sopacılara peşinat veren, onları besleyip sulayan ve yüreklendiren, bayraklı hücuma kaldıran, saldırıları yöneten  “Yurtsever Birlik” eş lideri Valeri Simyonov insan haklarını,  vatandaş haklarını ve seçim yasasını çiğnemekten hemen tutuklanmalıdır. İçeri atılmalıdır. Önceden önce şu “soya dönüş” katliamı zehrinden arınamamış faşist zihniyet ve davranışlı kişinin TV’ye çıkması, Kahramanlıklarının basında çarşaf çarşaf anlatılması durdurulup yasaklanmalı ve “Skat” TV hemen kapatılmalıdır. Memleketimizde etnik düşmanlık, komşularımıza ve müttefiklerimize karşı hasımlık kışkırtmak suçtur. AB Konseyinde “faşist” olarak nitelenen bu yasa tanımaz üçlü seçim koalisyonu hemen dağıtılmalı ve milletvekilleri Avrupa Birliği Genel Kurulundan atılmalı ve tutuklanmalıdır. Bulgaristan ile Türkiye devlet sınırında baskı ve zorbalık uygulamış, ellerinde Bulgar kimliği, pasaportu olan ve  seçime gelen yurttaşlarımızı tehdit eden, saldırgan davranmışlar, savunmasız ve barışçı yaşlı kişilere karşı kaba kuvvet kullananlar, birçok yurttaşımızı sınırdan  geri çevirenler, hemen toplanmalıdır. Bunların hiç biri cezasız kalamaz. Gerekli sert tedbirler hemen alınmazsa faşistlerin önü alınmaz, hepsi kudurur ve işler sarpa sarar. Faşistleri gemleyemeyen Bulgaristan AB’den ihraç edilmelidir.  Avrupa Birliği, İnsan hakları ve Bulgaristan vatandaşlarının hakları baştanbaşa ihlal edilmiştir. Haklarımız çiğnenmiştir. Seçime katılma hepimizin siyasi hakkıdır. Elimizden alınamaz. Çiğnenemez. Çiğneyen ve engelleyenler cezasız kalamaz.  Bu haklarımız 1991 Anayasasında yer almaktadır. İhlal eden her zorba için 8 yıl hapis cezası öngörülmüştür. Bulgaristan sahipsiz bir devlet olmadığı gibi kimsenin baba çiftliği de değildir.

 

Sahte “Yurtsever Birliğin” eş başkanı V. Stoyanov’un  Türkiye sınırındaki küstahlığı yanına kalmamalıdır. O ve çetesi, hepsi tutuklanmalı, yargılanmalı, cezalandırılmalı ve hapse atılmalıdır.

Irkçı-faşistler yeni hükümete katılamaz. Yolları kesilmelidir.

 

26 Mart erken seçim kampanyasında ve seçim günü en ilkel kanuni haklarımız çiğnenmiştir. Türkiye’de olduğu gibi Bulgaristan’daki karma bölgelerde seçmen serbestçe oy kullanamamış, değişik engellemelerle karşılaşmıştır. Seçimlerin özgür ve yasal bir ortamda yapıldığı iddia edilemez. Seçim günü 200 den fazla şikâyet alınmıştır. Merkez Seçim Komisyonu da “Yurtsever Cephe”, GERB ve BSP gibi partilerin ortak baskı uygulayarak gerçekleştirdikleri önlemlerle sınır kapısında şiddet uygulandığı ve seçmenin sandığa gitmesi engellendiği gibi,  özellikle Türkiye Cumhuriyetinde seçim özgürlüğünü ve normal oy kullanma süreci olumsuz etkilenmiştir. Bulgar seçim yasasında bildirge doldurulur, imza Kiril Alfabesine göre atılır gibi bir şey yoktur. Bulgar devletinde okula giden çocukların % 53’ü Bulgarcayı anadil olarak kabul etmediği gibi İngiltere, Amerika, Almanya, Avustralya Türkiye ve daha 65 ülkede yaşayan ve seçime katılan genç vatandaşlarımızın Bulgar okulu görmediği için Kiril Alfabesini tanımaması ve bu yazını kullanamaması doğaldır. Türkiye’de yaşayan genç seçmenlerimiz de 5 – 6 yıldan beri seçime katılsalar da, kiril alfabesini kullanmıyorlar. Yapay engellemelerle bir yere varılamaz… Demokrasi faşist zihniyeti her zaman yenmiştir.

 

Merkez Seçim Komisyonu’nun önceden internet üzerinden – elektronik yoldan seçime katılma başvurusu ve bildiriminde bulunulmuş olmasına rağmen, seçim günü getirilen Deklarasyon şartı yaklaşık 50 bin oyun kullanılmasına engel olurken, Sofya meclisindeki gerçek durumu da etkilemiştir. Faşistlerin baş kaldırması bu yüzdendir. Türk korkusunu aştıklarına seviniyorlar. Ne de olsa,  oy kullanma hakkımıza beklenmedik bir darbe vuruldu. Binlerce soydaşımızın yasal hakkı engellendi. Bu bakıma erken seçimlerin meşruluğu söz konusudur. Merkez Seçim Komisyonu yurda giren seçmenlere yapılan faşist saldırıları engelleyici emirler vermemekle seçim yasasını bizzat kendisi çiğnemiştir. Seçim günü işlenen suç ve ihlaller seçimlerin hiçe sayılmasına yeniden yapılmasına yeterli gerekçedir.

 

26 Mart 2017 erken seçimlerinin yasa ve insan hakları ihlalleri dolayısıyla rafa kaldırılması durumunda faşist “Ataka”, VMRO – Makedonya İç Devrim Örgütü ve “Yurtsever Cephe” gibi partilere bir daha seçime katılma hakkı tanınmamalıdır. Sofya meclisi faşistlerle doldukça demokrasiden, özgürlüklerden ve insan haklarından, hak eşitliğinden söz edilemez.

 

Büyük bir acı duyarak yazıyorum. Bugün Bulgaristan’da faşist dediğimiz “Ataka”, VMRO – Makedonya İç Devrim Örgütü ve “Yurtsever Cephe”, oluşturdukları “Yurtsever Birlik” bayram ediyor. “DOST Birliği” nin meclise girme yolunu kesebildiklerine seviniyorlar. Türklüğü ezdik diyorlar. Türkiye iç işlerine müdahale edip seçim bürolarında Bulgarca bildirge doldurma istemi dayatarak 50–60 bin kişinin oy kullanmasını engelleyebildikleri için bayram ediyorlar. Türk seçmeni sıkıştırabildikleri, korkutabildikleri, vatan kapısından geri püskürttükleri için bayram ediyorlar. Sınır kapılarını sarıp otobüsleri durdurup trafik polisine, jandarmaya rağmen istediklerini yaptıkları için, Nazi nizamı uygulayabildikleri, Müslüman düşmanlığını göklere kadar kışkırtabildikleri için bayram ediyorlar. Hükümet kuracaklarmış, seçme ve seçilme hakkımızı bütünüyle yasaklayacaklarmış. Türkleri bütün devlet bünyesinden, topraklarımızdan sökeceklermiş, komünistlerin yapamadığını yapabildikleri için bayram ediyorlar. En büyük yerli ve uluslar arası insan hakları avukatlarını, Helsinki İnsan Hakları Komisyonu hukukçularını tutup karşılarına dikilmeliyiz.

Birlik olalım kardeşlerim!

Bizi parçalayanların bir tek hedefi var. Bizi bitirmek, yok etmek. Vatanımızı ve anavatanımızı hepimize dar etmek.

Demokratik Bulgar örgütlerinin, hükümet dışı örgütlerin, dernekler ve diğer örgütler tarafından düzenlenecek anti-faşist gösterilerde, miting ve diğer etkinliklerde yer alarak davamızı geniş kamuoyuna mal etmeliyiz. Faşistlerin katıldığı bir hükümetten bize fayda gelmez! Demokratik ve hak eşitliğine dayanan bir vatan için ileri!

Reklamlar