Rus-Osmanlı Savaşı sonucu, Bulgaristan’ın beş asırlık Osmanlı esaretinden Kurtuluşu, 3 Mart 1878 yılında gerçek oluyor, fakat ülkenin bağımsızlığının tanınması uzun bir sürecin ardından geliyor, ki bağımsızlık davası için Kurtuluş sonrası kurulan tüm Bulgaristan hükümetleri seferber oluyor. Prens Ferdinand, Bulgaristan’ın Bağımsızlığını ancak 22 Eylül 1908 yılında ilan ediyor. Son derece karmaşık diploması görüşmelerin ardından 6 Nisan 1909 yılında Bab-ı Ali, Bulgaristan’ın bağımsızlığını tanıyor. Ama gelin tarih sahnesinin arkasında kalan olaylara da bir göz atalım: “1878 yılının Temmuz ayında düzenlenen Berlin Konferansı gereğince Bulgaristan, Osmanlı İmparatorluğuna bağlı kaldığı için uluslararası anlaşmaların altına imzasını atamıyor.
Tarihçi Georgi Markov bu olayları değerlendiriyor:
30 yıl boyunca Bulgaristan’ın omuzlarında taşıdığı bu söz konusu yasal hükümlerden elverişli uluslararası zemin aranmaktadır. Böyle bir fırsat 1908 yılının yaz aylarında yakalanıyor, ki bu tarihte Mithat Paşanın komutasındaki“Genç Türkler, Genç Osmanlılar, Jön Türkler” olarak bilinenler, iktidarı ele geçirmeyi başarmışlardır. Bazıları bu adımı, Genç Türkler Devrimi olarak değerlendirirken diğerleri Genç Türkler Darbesi olarak tanımlıyor. Dönemin Başbakanı Aleksandır Malinov, meydana gelen Balkan krizinden yararlanıyor. Bu dönemde Berlin Konferansı yükümlülüklerini çiğneyen Avusturya Macaristan İmparatorluğu, Bosna-Hersek’i kendi topraklarına katmaya karar veriyor. Bu durumda Sofya değil de, Viyana diğer Büyük Güçlerin gazabına uğrar.
Peki, Büyük Güçler ve Bab-ı Ali, Bulgaristan’ın Bağımsızlığının ilan etmesini nasıl karşılıyor?
Georgi Markov bu soruya şöyle cevap veriyor:
Genelde Bab-ı Ali, Berlin Konferansının yükümlülüklerinin çiğnenmesine karşı çıkarken onun için bu durum, bağımsızlığın 600 milyon altın Frank karşılığında kazanılması söz konusudur. Görüşmeleri yürüten Andrey Lyapçev, bu miktarı 82 milyona düşürmeyi başarıyor. Buna Rusya şiddetle karşı çıkıyor, çünkü Rus Çarı 2. Nikolay, Prens Ferdinand ve Avusturya- Macaristan İmparatoru Franz Joseph arasında Rus çıkarları aleyhine bir anlaşmanın var olduğundan şüpheleniyor. Bu durumda Büyük Britanya, Avusturya- Macaristan İmparatorluğu ve Rusya arasında dengeyi sağlamaya çalışıyor.
Bulgar Ordusu kısmen seferberliğe gidiyor. Peki, Bulgaristan’ın olası bir savaştan zaferle çıkacağı güvencesinin sırrı nerede gizli?
Bulgar tarihçinin görüşü şöyle:
Makedonya ve Doğu Trakya’da patlak veren “1903 İlinden-Preobrajenie Ayaklanmasının” bastırılmasının ardından Bulgar Ordusu cephe değiştiriyor ve dönemin Savunma bakanı Gen. Mihail Savov’un planları gereğince modern silahlarla donatılıyor. Osmanlı İmparatorluğuna karşı Makedonya ve Doğu Trakya’daki ayaklanmayla birlikte, ilk eylem planı hazırlanıyor. Bulgaristan hükümeti ve İç Makedon Devrimci Örgütü arasında sıkı sıkı bağ kuruluyor. Bunun dışında Malinov, Romanya’nın, Bulgaristan ile Rusya arasında 1902 yılında sağlanan askeri anlaşmadan dolayı bu krize katılmayacağını umuyor. Sırbistan ise Avusturya Macaristan’ın tehditi altındadır. Ordusu her an Bosna-Hersek topraklarına girebilir, çünkü Belgrad bu toprakları kendi toprakları olarak görüyor. 8. Bulgar Tunca Birliği, Edirne bölgesine yollanıyor ve sınırda konuşlanıyor. İşte bu anda Rus İmaparatoru müdahale ediyor. Rusya, Japonya ile yürüttüğü savaştan yaralarını henüz saramamıştır ve Balkanlarda herangi bir savaş istemiyor. Rus İmparatoru 2. Nikolay, Bulgaristan ile Osmanlı İmparatorluğu arasında arabulucu oluyor. Andrey Lyapçev, istenilen miktarı 82 milyon altın Frank’a düşürünce Rusya, bu miktardan Rus Osmanlı savaşı için savaş tazminatını alıyor.
Bulgaristan borcunu Rusya’ya ödüyor mu?
Georgi Markov cevap veriyor:
Hayır. Ben, bazen Bolşevizmden ne kadar da mutlu olmasak, Bolşevik Devrimi bu borcu affettiğine dair, şaka yapıyorum. Bizler yaklaşık 2 milyon altın Frank ödüyoruz. Fakat Bulgaristan, Sırbistan topraklarına girince Birinci Dünya Savaşına da girmiş oluyor. Böylece borcun ödenmesi durduruluyor. 1917 yılında ise Lenin, Sovyet Rusya’nın Fransa ile İngiltere’ye olan borcunu ödemeyeceğini ve aynı zamanda da Rusya İmparatorluğu tarafından sağlanan kredilerin arkasını da aramayacağını açıklıyor.
Yeni statü, Bulgaristan’da ne gibi değişikliklere neden oluyor?
Bu sorunun cevabını da Georgi Markov’tan alıyoruz:
Bulgaristan, bu günden itibaren her türlü politik ve askeri anlaşmalar kurma hakkına sahip oluyor. Ülkemiz, Osmanlı İmparatorluğu zamanında Güney Bulgaristan’da inşa edilen Doğu Demir Yollarını satın alıyor ve böylece kendi topraklarında bulunan tüm demir yollarının mülkiyetine sahip oluyor. Bulgaristan’ın otoritesi artıyor ve Güneydoğu Avrupa’da önemli bir faktör oluyor. Ayrıca bu tarihten itibaren Prens kendini Çar ilan ediyor.
Çeviri: Şevkiye Çakır