BGSAM
Çocukluğumda devlet eliyle söndürülmeye çalışan Bulgaristan Türk Edebiyatı ateşinin köylerimizde yanmaya devam etmesi için aydınlarımız köy köy dolaşıyor, şiir geceleri düzenliyorlar halk sanatımızın üstüne sanki pudra şeker, sanki şerbet döküyorlar, Türklüğümüze su veriyorlardı. Adına sanatçılarla buluşma törenleri demek istediğim o buluşmalara katılan şairlerimizden kimliğimiz coşturan ve hayatıma ışık olan bazı şiirleri Rodop Türklüğünün Şiir Çelengi olarak sunuyorum. Bu şiirler doğup yetiştim insanları, onların çilesini, hayatın onlara kurduğu kader kavgasını, ruhsal yaşantılarımızı, hayal ve umutlarımızı en iyi yansıtır.
Durhan HATİPOĞLU
Rodop Köylüsü
Kara günde gözyaşını ekmeğine katık eden,
İyiye, güzele, fazilete alışkan,
Dehşetli fakir, emsalsiz çalışkan
Bir halkın oğluyum ben.
Anamdır, hemşerimdir, kardeşimdir, bacımdır,
Tarlaları hep dağ sırtında başlardı.
Yaz kış sofrasında kuru ekmek,
Hoşaf, bulgur, mısır unu haşlardı.
Ağır başlı, eli açık, kalbi geniş,
Değişmedi tabiatı bugün de ama,
Bağrı yanık Türküler yakardı Rodop köylüsü
Benim şairliğim o günden kalma.
Yolların da yokuşunu seve
Cömerttir, yiğittir, çünkü.
Bağdat’ta bir topal Mümin görmüşler,
O masal dünkü.
Dünyanın bize benzer adamları yoktur
Anamdır, hemşerimdir, kardeş ve peder
En ağır işlerde de işleseler
Yorgunluğu bir nükteyle diner.
Gurbetten göçten korkusu az,
Sevmez saltanatı, süsü.
Züppelerden tiksinir, dalkavuktan hoşlanmaz,
Kişiyi dirhemde ölçer Rodop köylüsü.
Osman AZİZ
Köye Dönüş
Ne bu şehre alışabildim
Ne insanlarına bu şehrin
Bunca neşeye, bunca ışığa karşın
Sevemedim gitti, sevemedim…
Aç kollarını Alantepe,
Aç Ballıcam, Kocadüzüm!
Sar geciken suçlu evladını
Sar beni iki gözüm!
Ağlasam anne, kaybettiğim dostlara
Ağlasam günah mı, dizinde uzun uzun?
Hani benim beyaz köpeğim,
Hani alaca kuzum?
Dost vardı her adımda dayandığım
Dostum vardı, ah ne sadık, susuyordu her yerde
Ayırmazdı alaca kuzuyu sürüden
Oydu bana el uzatan karda kışta tipide.
Neden bana da küsmedin sen ey dost
Ben köyümden ayrılırken yıllar öncesi?
Gel göreyim seni neredesin
Unuttun mu beni Çoban gegesi!
Uzaktan geliyorum, sana hasretim
Isıt beni Rodop güneşi
Yine mantar pişireceğim Yamaçyakada
Yakarak bir çoban ateşi
Aç kollarını güzel köyüm
Geliyorum işte gör
Hissedeceğim güzelliğini
Gözlerim olsa da kör…
Ben, köyüm, şehir için gelmemişim dünyaya
Senin hasretini, gel, bana sor!
Senden her ayrılık bir kere
Zor taşımak bu kaderi, zor!
Nuri Turgut ADALI
Hasta
Şairlere derler “hasta adamlar”
Ya kimler onları hasta yapanlar
Sen onları yıllarca bırakırsan aç
O şair kalırsa bir lefe muhtaç
Elbette olacak zavallı hasta
Çünkü o çalmakta değildir usta…
Hasta ise ancak bunun içindir,
İçinde yaşayan zalime kindir.
Haykırdıkça hakkı deli dediler.
Belki gelir bu kör dövüşün sonu.
Bulunur bir bozan bu pis oyunu.
Ebedi değildir dünyada cefâ,
Bu hasta gün gelir bulur bir şifâ…
Elbet bir gün gelir biter çekilen bu ah,
Her gecenin sonu değil mi sabah?
Ömer Osman ERENDORUK
Nostalji
Bir akşam özlüyorum doğduğum Karakuz’dan
Baştanbaşa özgürlük yağmuru ile yunmuş.
Konu komşu eziklik giysisini soyunmuş,
Çağıl çağıl Elbasan çayı çözülmüş buzdan.
Bir akşam istiyorum dostlar Koşukavak’tan
Sokakları sımsıkı aydınlık dolup taşsın,
Kulağıma dostların merhabası ulaşsın
Ana dilim Türkçeye huzur bağışların tan.
Bir akşam postaların eski Kırcali koksun
Çınlatsın sokakları pazarcıların sesi,
Ötede çağıldasın Ayşe Molla çeşmesi,
Doğacak özgürlükten kimse kalmasın yoksun.
Bir akşam gönderin ki şu Mastanlı’dan sissiz.
Sokaklarının şehit anıtı olsun feri,
Taşsın pencerelerden Rumeli Türkileri,
Sokakları silahlı coplu polis-milissiz.
Bir akşam yollayın ki henüz açmış baharı,
Hayır haber getirsin dul kalan bacılardan;
Kimsenin yüzünde iz kalmasın acılardan,
Güvencede Müslüman Türk’ün namusu, an…
Bir akşam koyun zarfa saçları tel tel anı,
Çağrışımlar içinde titreyen mor bir akşam;
Ovasında, dağlarında silinmiş endişe, gam,
Okunsun camilerde günün akşam ezanı.
Ruhum ancak o zaman nefes alır da rahat
Gezer dolaşır doğup büyüdüğüm diyarı;
Ancak o zaman diner içimin ah-u zarı
Gözlerim açık gitmez ölsem bile o saat.
Nefize HABİP
Kırcaali
Sana bağlıdır her damarım
Bazı senden uzak, gülsem de
Güzelliğin büyüledi beni
İçimde
Hasretliğin düğümlenmiş ağlayışı.
Sende dile geldi ilk aşkım
Sende anneliğim,
İlk sevinç gözyaşlarım
Sende gerçekleşti tüm arzularım
İsteseler de koparamazlar
Beni senden
Adını andıkça
Canlanıyor hayalimde
Geçmiş anılarım.
Şükrü ESEN
Köyüm Rodoplarda
Bu gece düşümde yine köyümdeyim,
Bizim o eski ecdeyim.
Ve yaşım henüz sekiz.
Gözümün önünde,
Attığım ilk adım, bıraktığım ilk iz…
Anam gencecik,
Çiçek toplamaya çıkmış
Dağa kardeşlerim.
Ara ara dolu doluverdi gözlerim,
Ama sevinçten ama üzgüden,
Çocukluk bu sana kardeşim.
Bekliyorum.
Gurbetten dönecek babam.
Gülmeyi unutan gözlerim
Gülümseyecek.
Ismarladığım balonu,
Babam getirecek.
Derken
Bakacaksın bir gün
Çocukluk
Balon gibi
Elden uçup gidecek…
Nazmi ADALI
Hasret Şiiri
(Memleket ve sevgiliye özlem)
Çıkıp şöyle ASAR dağın başına
Seyrelesem Adaları, Ardayı
Yüzüm sürsem her yosunlu taşına
Onduramam başka türlü bu yarayı
Çatal kaya altında kaneler
Mis kokarlar, menekşeler, laleler
Yaşadığım acı tatlı o yerler
Unutamam, unutamam orayı
Güzel olur bizim eller baharda
Ahu seker yaylalarda, dağlarda
Yar olanım uzaklardan bakar da
Gelemez ah, neyleyim baharı
Güneş doğar Balca dağın ardından
Bir tanemin bulunduğu diyardan
Yarim sanki ayna tutar orada
Gel gel, diye basar o da narayı
Evimin önünde açar lale, sümbüller
Bahçemizde name yakar Bülbüller
Hani nerde beni seven o eller?
Çal sazını hasretine Adalı
Evimin önünden akar Arda ırmağı
Gözyaşları boncuk boncuk yar yanağı
Nedir benim, nedir onun günahı
Ulu tanrım ondur bende bu yarayı