Levent RASİM
Konu: Hep başa çıkmak, hep birinci olmak isteriz. Hangi konuda mı: Lütfen okuyunuz.
Cumhurbaşkanı seçimine “Start!” derken, hükümette “STOP!” dendi.
Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP); Bulgaristan’ın Avrupa Alternatifi Partisi (ABV) ve Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS) 6 Ekim 2016’da yani cumhurbaşkanı seçimlerinden tam bir ay önce birlik oldu. Başbakan Boyko Borisov GERB-RB (Bulgaristan’ın Avrupa Gelişimi için Vatandaşları ile Reformcu Blok) hükümetinin ve Başbakan Borisov’un istifasını isterken, Bulgaristan’ın AB (Avrupa Birliği) yönetimindeki mali komiser Bayan Kristalina Georgieva’nın da hemen görevinden çekilmesini istediler.
İstifaların gerekçesi, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri seçimlerinde Bulgaristan devlet siyasetinin hezimete uğramasıdır. Bilindiği üzere. Halen devam eden BM yeni Genel Sekreterliğine Sofya hükümetinin önerdiği Bayan İrina Bokova ile Bayan Kristelina Georgieva ikişer kırmızı puan alarak adaylıktan düştüler.
Gerekçede, Bulgaristan’ın dış siyaseti ülke dışında hezimete uğradı. Bulgar hükümeti bu saatten sonra egemen değildir, deniyor.
Sosyalist Parti lideri Bayan Kurneliya Ninova, ikinciliğe ulaşan Bayan İrine Bokova’yı hükümetin BM Genel Sekreteri yarışından geri çekip, sıralamada 9. olan Bayan Kristelina Georgieva’yı göndermesi çok büyük bir yanlış olarak değerlendirdi. “Bu değişikliğin büyük bir dış baskı sonucu yapıldığını ve Bayan Georgieva’nın çok daha büyük şansı olduğu iddialarının tamamen yalan olduğu” artık ortaya çıktı, dedi.
Eski Cumhurbaşkanı ve ABV partisi Başkanı Georgi Parvanov da, “Başbakan Borisov’un şerefini korumak istiyorsa siyasi sorumluluk yüklenmeli ve hemen istifasını sunmalıdır” diye konuştu. AB yönetiminde görev alan Georgieva’nın da hemen ülkeye dönmesinde ayak direyen Pırvanov, “bu bir manevi hezimettir” dedikten sonra, “Böyle bir hezimetten sonra insanlarla görüşemez, onların gözüne bakıp hiçbir sorun çözemez” görüşünü vurguladı.
HÖH-DPS parti Genel Başkanı Mustafa Karadayı da, kabinenin hemen istifa etmesi gerektiğini söyledi. Karadayı, bir önceki demecimde de, hükümeti aday değiştirme adımının “ciddi” olmadığını belirtmişti, dedi. HÖH, başkanı dünya iletişim araçlarının diline oligarşi ve kirli oyunlar oynamakla düştük. Şimdi önemli olan hükümetin bu kirli işlerin ardında duranları açıklamaya kendinde güç bulabilip bulamayacağı sorunudur, şeklinde konuştu. O, Bakanlar Kurulu bu kararı birlikte aldıysa, biz hezimete uğradık, öyleyse vakit kaybetmeden topluca istifa etsin, dedi.
İlk kez olmak üzere, aralarında hükümet ortaklığı olmasa da, 17 milletvekili ile Borisov hükümetine her konuda meclis desteği veren Makedonya İç Devrim Örgütü (VMRO) partisi Genel Başkanı ve “Ataka”, sözde “Yurtsever Cephe” (PF) ve VMRO üçlüsünün ortak Cumhurbaşkanı adayı olan Krasimir Karakaçanov da “istifa” dedi. O Başbakan Borisov ile Dış İşleri Bakanı Daniel Mitov’a hütaben konuşarak, AB Mali Komiseri Kristalina Georgieva’nın hemen geri çağrılmasının zorunlu olduğuna işaret etti.
İstifa isteklerine Fecebook üzerinden cevap veren Dış İşleri Bakanı Mitov ise, “ikinci yere çıkan Bayan Bokova’nın seçilme şansı olmadığını” yazdı.
Son oylamadan sonra BM Genel Sekreterinin Portekiz Antonniu Gutariş olduğu duyuruldu.
Öte yandan Bulgar basınında çıkan haberlere göre, Almanya Başbakanı Merkel ile Fransa Başkanı Oland, Kr. Georgieva’nın BM Genel Sekreterliği konusunda birbirine düştüler. Rus basını, Merkel’in BM Genel Sekreterliğine Georgieva’nın adaylığını desteklediğini, Fransa Başkanı’nın ise Portekizli Guteriş’i istediğini, yazdı.
Büyük ve uluslar arası politikada tamamen toslamışsak, ulusal kimliğimizi sıfırlamışsak, bir de şu seçim arifesinde halkın nasıl geçindiğine, ne yiyip içtiğine bakalım!
Ülkede alıp yürüyen çok katlı bunalıma çatı olarak hükümet bunalımının da dahil edilmesi gerginliği artırdı. Bu arada Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 2015 yılı verileri yayınlandı ve geçen sene nüfusun % 34’ünün asgari geçim göstergesi altında yaşamaya çalıştığı açıklandı. Bulgaristan’da yoksulluk çizgisi 325 levadır. Ülkede 1.5 milyon kişi 160 Euro ya eşit olan bir geliri elde edemiyor. Biz Avrupa’nın en sefil yaşayan ülkesiyiz ve yoksullar ordusunun % 80’ni etnik azınlıklardan oluşuyor. Bir önceki yıla göre Bulgaristan’da yoksulların oranı % 6.4 artmıştır. Yıllık inceleme sonuçlarında belirtildiğine göre, yoksul yaşayanlardan % 53,3’ü işsizdir. İşsizler ordusunda şl bulamayan erkeklerin oranı kadınlara kıyasla % 5.1 daha yüksektir.
Cumhurbaşkanı seçim yarışına henüz damga vurmayan yoksulluk en fazla 3–4 çocuklu ailelerin ve yalnız yaşayanların belini büküyor. Çocukları 2016–17 ders yılında birinci sınıfa başlayan ailelerden % 50’si devletten bir defalık olmak üzere 250 leva (125 Euro) para yardımı istedi. Bu yardıma ihtiyaç duyanların okul müdürlerine Ekim ayının 15’ine kadar dilekçe verebilecekleri duyurulur.
2014 yılına kıyasla, 2015 yılında 65 yaşın üzerinde olan yaşlıların yoksullar grubu % 13.8 büyümüştür. Bulgaristan’da 65 yaşını doldurmuş ve aile olarak beraber yaşayan ihtiyarlar nüfusun % 15.1’idir. Bu kesimin emekli maaşlarının 160 levayı aşmayan kesimi ise % 50’dir.
Etnik azınlık toplulukları arasında Çingenelerden % 67.2’sinin yoksulluk çıtası altında süründüğü açıklandı. Bu oran Bulgar nüfusta % 15.2’dir. Bulgar etnik grup arasında yoksul yaşayandan % 49.9’u emekliyken, yoksul Çingenelerin % 43.7’si işsizdir.
Önemle dikkatinize sunuyorum. Bulgaristanlı Türkler arasında hem herhangi bir yerde iş bulup çalışan ve hem de geliri 325 levayı geçmeyen ve yoksulluk çıtasının altında yaşamak zorunda olan Türklerin oranı % 26.7’dir. Çalışan Çingenelerden % 20.8’i yoksulluk çıtası altındayken, Bulgarlar daha yüksek ücret aldıklarından bu oran % 18.9’dur.
Şu rakamlar da son derece çarpıcıdır. Bulgar vatandaşlarından yoksulluk grubunda olanlarda % 10’nu televizyon bakmıyor, % 36.7’si çamaşır makinesi kullanmıyor. Aynı gruptan vatandaşlardan % 40’ı iki günde bir ya et, ya balık ya da piliç eti yiyemiyor.
Ev kiralarını ödemekte sorun yaşayanlardan % 39,2’si ısınma konusunda kısıtlayıcı önlemler almak zorundadır. Kış geliyor bu sorunu çözecek siyasetçi varsa gelsin, kendisine oyumuzu hemen verelim.
Devletin resmi rakamları Bulgaristan’da nüfusun % 34.2’sinin çok kötü maddi durumda yaşadığını gösterirken, etnik azınlık gruplarına göre bu dağılım şöyledir: Çingene nüfusun % 91,1’i, Türk nüfusun da % 78,9’u 2015 yılında bir hafta bile evden çıkıp bir yere gidip tatil edememiştir. Çingene nüfusun % 70’şi, Türklerin ise % 36.3’ğ ayı et, piliç eti veya balık yemeden geçirdiği, aynı gruptan ailelerin % 80’ni Türklerin ise % 68,3’ü aniden ortaya çıkan giderleri karşılayamadığı açıklandı. Bu cümleden olmakla bu iki etnik gruptan 17 yaştan küçük nüfusun % 25,4’ü yoksulluk yüzünden eğitim ve öğrenimine devam edemiyor. Ülkemizde çok köklü bir sosyal ve eğitim reformuna gerek var. BU işler böyle devam edemez.
Bulgaristan’da en yoksul koşullarda ve en düşük gelirle yaşayan nüfus Kırcali ve Pazarcık illerindedir. Kırcali ilinde yoksulluk çizgisi 325 leva değil 189 leva, Pazarcık ilinde ise 216 levadır. Bu çıta Sofya’da 504 leva, Varna’da 353 leva, Pernik ilinde de 352 leva iken Razgrat ve Şumen illerinde 296 levadır. Biz ne zamana kadar en fakir grubunda kalacağız?
İl nüfusu toplamında Şumen’deki yoksulların oranı % 30,6, Varna’da % 27,8 ve Pazarcık’da % 27,5 tir. Bu oranın en düşük olduğu iller ise Küstendil % 11,03; Silistra % 11,3; Gabrovo % 13.0 oranındadır. En iyilerin durumu da kötülerinkinden daha iyi değil.
Eğitim düzeyi yoksulluk oranını etkiliyor. Bulgar etnik grupta ilkokul bitirmiş işsizler, yüksek öğrenim görmüş işsizlerden 30 defa daha fazladır. Türkler arasında bu fark beş kattır. Cahil insanlarımızın yoksulluk çıtasını atlama şansı asla yoktur.
Hiş okula gitmemiş ya da ilkokuldan sonra kesmiş olan Çingenelerin % 59’u fakirlik çemberinde kıvranırken, yüksek öğrenimli Romlar arasında yoksul grubunda olan yoktur.
Biz oyumuzu bu sorunları çözmek isteyen siyasete ve siyasetçilere vermek istiyoruz.
Gelsinler görüşelim, dertleşelim. Önümüzde bir ay var.
Uzun zamandan beri beklenen Cumhurbaşkanlığı seçimleri arifesinden ülkemizdeki ekonomik ve sosyal durum budur. DOST gibi başak biçen NATO-cu partilerin gelip bu sosyal ortamı koklamasını ve insanların dertlerini ve sorunlarını dinlemesini öneriyoruz. Bu sorunlar Türkiye’de sofradan sofraya gezmekle çözülemez.
Karar almak zorundayız: İstifa mı, yoksulluğa devam mı? Demokrasi kapısını ancak kendimiz açabiliriz. Sofya meydanları “İsrafa!” çığlıklarıyla dalgalanıyor. Bu hükümet yoksulluk çıtasını çoktan atlamış ve keyfine bakıyor. Halkı düşünelim, halkı!