Gülten RAYİMOĞLU

Evet, bugün 2025 yılının ilk karı İstanbul’a nihayet merhaba dedi. Şehrin kalabalık caddeleri, gri binaları ve telaşlı insanları, gökyüzünden süzülen beyaz tanelerle bir anda farklı bir havaya büründü. Belki de uzun zamandır beklediğimiz o huzur dolu anlardan biriydi bu; şehir bir anlığına bile olsa yavaşladı, durdu ve nefes aldı.

Kar, İstanbul için her zaman bir çocukluk anısıdır aslında. Çatılardan sarkan buzlar, sahilde biriken ince beyaz örtü ve Boğaz’ın üzerinde dans eden kar taneleri… Herkesin belleğinde bir yerlerde duran o sahneler, bugün yeniden canlandı. Belki de karın en güzel tarafı budur: Zamanın ağırlığını hafifletir, geçmişle bir köprü kurar.

Elbette İstanbul’da kar demek, aynı zamanda ulaşımın felç olması, yokuşlarda kayan arabalar ve kapanan yollar demek. Ancak bu zorluklar bile kentin karla olan romantik ilişkisini gölgeleyemez. Çünkü İstanbul’da kar yağdığında, Galata Kulesi’nin etrafında yürümek, Sultanahmet Meydanı’nda beyaz örtüye basarak gezinmek ya da Kadıköy’de denize karşı bir bardak sıcak çay içmek, başka hiçbir şeyle kıyaslanamaz.

Bugün sokaklarda yürürken, insanların yüzlerindeki gülümsemeyi fark etmemek imkânsızdı. Çocuklar kartopu oynarken, büyükler geçmişteki kışları hatırladı belki de.
Kim bilir, belki de bu kar, yeni başlangıçların, temiz bir sayfanın habercisidir.
2025’in ilk karı, hepimize umut ve huzur getirsin.

Şimdi, bir bardak sıcak kahve alıp pencerenin önüne oturma zamanı.
Çünkü İstanbul’a kar bir başka yakışıyor ve bu anları kaçırmamak gerek.

Reklamlar