Derya YILDIRIM
Ahmet Doğan’ın sekreteri Birşen İbramova, yıllardır görev yaptığı ve “otantik DPS’ci” olduğunu iddia ettiği partinin tarihine dair temel bir bilgiye bile sahip olmadığını gösterdi. 20 yılı aşkın süredir DPS’nin onursal başkanına hizmet eden İbramova, Türklerin hak mücadelesinin sembolü haline gelen bir olayın simgesi olan “Türkan Çeşmesi”nin yerini bile bilmiyor.
Her yıl 26 Aralık’ta, 1984 yılındaki isim değiştirme kampanyası sırasında hayatını kaybeden en küçük kurban şehidimiz olan bebek Türkan Hasan’ı anmak için DPS’nin düzenlediği törenin yapıldığı yeri dahi yanlış ifade etti.
İbramova, Türkan Çeşmesi’nin Kobilane köyünde olduğunu ve bu köyün Momçilgrad (Mestanlı) ilçesinde yer aldığını belirtti.
Ancak, yapılan basit bir araştırma, Kobilyane adlı bir köyün gerçekten var olduğunu fakat Kırcaali ilçesine bağlı olduğunu ortaya koydu. Asıl anma töreninin yapıldığı yer ise Kirkovo ilçesine bağlı Mogilyane köyüdür. Yani kyler biri batıda biri doğuda ne kadar duyarlı oldukları ortada.
Birşen İbramova’nın verdiği yanlış bilgi, sadece bir hata olarak değerlendirilemez.
Bu durum, DPS’nin lider kadrosunda görev yapanların bile partinin tarihine ve halkın hafızasındaki önemli olaylara ne kadar ilgisiz ve yabancı olduklarının bir göstergesidir.
DPS’nin lider kadrosunun temsilcisi, Türkan bebek gibi bir sembolün ve anma töreninin yerini bile doğru bilemezken, nasıl “otantik DPS’ci” olduğunu iddia edebilir?
Türkan Çeşmesi’nin Önemi
26 Aralık 1984’te, Kırcaali’nin Kirkovo’ya bağlı Mogilyane köyünde, Türkler zorla uygulanan isim değiştirme kampanyasına karşı direnmişlerdi. Bu direniş sırasında milislerin açtığı ateş sonucu, 17 aylık Türkan bebek ve iki kişi daha şehit oldu. Türkan bebek, Türk halkının hak mücadelesinde bir sembol haline gelmiş ve insan hakları için verilen mücadelenin en masum kurbanı olarak hafızalarda yerini almıştır.
Her yıl 26 Aralık’ta, bu acı olayın yaşandığı yerde düzenlenen anma törenleri, Türklere uygulanan baskı ve zulmün unutulmadığını, adalet ve hak arayışının sürdüğünü hatırlatır. Ancak ne yazık ki bu törenlerde konuşanların çoğu için bu etkinlikler sadece göstermelik olmaktan öteye geçememiştir. Ahmet Doğan da 34 yıl boyunca bu anma törenlerine sadece iki kez katılmıştır. Bu durum, Doğan ve ekibinin Türklere yönelik hak mücadelesine ne kadar uzak ve duyarsız olduklarını gözler önüne sermektedir.
DPS’nin Yüzeysel Anlayışı
Bu olay, DPS’nin, Türklere yönelik politikalarını ve lider kadrosunun halkın duygularına olan duyarsızlığını bir kez daha ortaya koyuyor. Ahmet Doğan’ın 20 yıldır yanında çalışan bir sekreterin, Türklere yönelik baskının sembolü olan bir olayın ve yerin adını doğru bilmemesi, DPS’nin kendi tarihini ve halkının yaşadığı acıları ne kadar unuttuğunu gözler önüne seriyor.
DPS’nin, Türklere karşı yapılan zulmün sembolü haline gelmiş bir olayı dahi doğru bir şekilde anımsayamaması, lider kadrosunun ne kadar yüzeysel bir anlayışa sahip olduğunu ve gerçek halk sorunlarından ne kadar kopuk olduklarını gösteriyor. Bu tür hatalar, parti yönetiminin Türk halkının duygularını ve tarihini ne kadar önemsemediğini bir kez daha kanıtlıyor.
Sonuç Olarak
Türkan Çeşmesi, Türklerin hak ve özgürlük mücadelesinin önemli bir sembolüdür ve bu mücadelede hayatını kaybedenlerin anısını yaşatır. Ancak DPS’nin yönetim kadrosunda yer alanların, bu olayın önemini anlamamış olması ve doğru bir şekilde hatırlayamaması, halkın hafızasına ve acılarına olan saygısızlık olarak kabul edilmelidir. Bu tür duyarsızlıklar, halkın güvenini sarsmakta ve partinin gerçek yüzünü ortaya koymaktadır.
Ahmet Doğan ve ekibi, eğer halkın temsilcisi olmayı sürdürecekse, önce kendi tarihini ve halkının yaşadığı acıları doğru bir şekilde öğrenmeli ve anlamalıdır. Aksi takdirde, bu tür gaflar ve bilgisizlikler, Türk halkının onlara olan inancını daha da zayıflatacaktır.