Rafet0010

Yalova – Türk Dünyası Gazeteciler Toplantısından

 

Sayın Başkanım, Misafirperver Yalovanın YAFEM Yöneticileri,

Türk Dünyasından Gelen Değerli Misafirler,

Kıymetli Basın Mensupları, Değerli dava arkadaşlarım

Bu defaki buluşmamızın anlamı sembolik bir yerde gerçekleşiyor.

Burası bir defa YALI bir de üstüne OVA.

Yalı nedir bilir misiniz?

Yalı, o aklınızdan geçen BOĞAZ KIYISINA dizilmiş, yeşillikler, çiçekler arasına gizlenmiş adlarına YALI dediğimiz güzelim İstanbul EVLERİ değildir.

Yalı, denizin mutluluk ararken köpürüp sevgilisini öptüğü kara kıyısıdır.

Yalova bu bakıma Mutlulukla bereketin birbirini bulduğu, deniz dalgalarının kıyıyı değil kıyıda bir de bereket ovası bulduğu, o büyük sembolik güzellik yerinin adıdır.

Görüşmemize merkez olarak Yalova’yı seçen YAFEM yönetimini ilk adımda başarılı olmakla candan kutluyorum.

Her şeyden önce, bu kadar umutlu bir topluluk içinde bulunmaktan, gurur duyuyorum. Sizleri bir arada görünce o eski birlik ve beraberliğimizi hatırladım.

Çekiçleri aynı örse vurduğumuz şanlı tarihimizin yakın gelecekte tekrar edeceğine gönülden inanıyorum.

Son yüz yıl, insanoğlunun kullanımına, çeşitli iletişim araçlarını sundu. Dünya avucumuza sıkıştırıverdi. Taşkentli bir dostumla elimdeki telefondan Vaybırla görüşürken, neredeyse EFENDİLERİN gezegenden gezegene sıçradığı o eski çağları yeniden yaşıyorum.

Gazete, dergi, radyo, televizyon, internet gibi araçların yaşamımızı belirlediği çağın sayfasını dürüyoruz.

Feecebox’ta herkes gazeteci, herkes yorumcu. Beyin fırtınası kendiliğinden oluşuyor. Bazen de hortum olup istenmeyeni kökünden söküp çöpe atıyor. Yeni doğan çocuğun adını annesi koyduğu gibi, teknolojik yenilikleri doğuranlar isim verme hakkını gizli tutuyorlar. Her gün yenileşen bu dünyaya biz MEDYA DÜNYASI demeye alıştık.

Karşılıklı etkileşim artık bir yarış oldu. Habere ilk ulaşmak, güzeli ilk görmek kadar önemli!

Dünyada çikolata fabrikalarından çok, haber ajansları var. Fabrikası olmayan çikolatayı ihraç ettiği gibi, ihraç haberlerle yaşayanlar, yapay bir dünyada soyutlaşarak yok olmaya alışıyor. Medya bir de top sesi ve barut kokusu olmayan bir silah!

Hükumet düşürüyor, darbe yapıyor, çaresizleri süründürebiliyor.

Bu keşmekeş içinde meydanın işlevleri şunlardır:

 

  1. Habercilik, 2.Eğitim; 3. Kültürel Gelişim; 4.   Toplumsallaştırma, 5.   Motivasyon, 6.   Tartışma-diyalog, 7. Eğlence işlevi; 8. Aynı hedef uğrunda bütünleşme ve başka.

1- Habercilik işlevi – Temel ve en önde gelen işlevdir. Onu bilgilendirme işlevi olarak da görebiliriz. Haber bültenleri, belgeseller, açıklamalı bilgiler bu işlevin ifadesidir.

2- Eğitimsel işlev – Toplumun bütün üyelerine aynı bilgileri sunmakla yükümlüdür. Topluma yeni üyeler kazandırma, onları toplumsal kültürel değerlerle eğitme bu işlev içerisindedir. Bugün medya okul için bilgi kaynağıdır. Bilgilenerek eğitilme en aranır yöntemdir. Akıllı tahta ve tablet sınıf odasında birbirini tamamlıyor.

  1. Kültürel işlev – Medya korumak, yaşatmak ve bilgilendirerek tanıtmak amacıyla geleneksel sanatsal ve kültür yapıtları değer sistemimizin özünde canlı tutar. Medya dünyayı daha kültürlü yaptı, diyebiliriz. Medya sanata kanat taktı. Kültürün ölü tonlarına ton verdi. Halk hünerini nenelerimizin sandığından çekip aldı ve yeni uygarlığa nakış yaptı.
  2. Toplumsallaştırma – günümüzün mozaik yapılı toplumlarında, bireylerin bir  arada yaşamalarının sağlanabilmesi için, ortak toplumsal değerlerin, yani kültürün, yayınlar aracılığı ile toplum kesimlerine iletilmesidir.

5- Motivasyon – kitle iletişim araçları hep birlikte topluma hedefler. Ortak amaçlar koyar ve bu hedef ve amaçlar doğrultusunda yayın yaparak medyatik kitleyi etkiler; hor görür ya da yüceltir ve böylece isteklendirme sağlar. Tarafsızlık, bağımsızlık, özgürlük, doğal haklar, insan hakları, uluslar arası olmazla olmazlar,  sosyal adalet gibi değerler buna kullanılan değişmez araçlardır. Susmaksa, caydırma yönteminde kullanılan bir araçtır.

6- Tartışma-diyalog işlevi – iletişim araçları gerek ulusal gerekse uluslar arası düzeyde toplumun çıkarlarını, bu çıkarlar doğrultusunda hareket edilip edilmediğini anlamamızı sağlar ve kamuoyu oluşturma görevi görür.  Böylece hatalı hareket eden kişilere ve kurumlara karşı eleştiri kapısını aralar. Haklı ve haksız savaşlar, bağımlılık ve bağımsızlık, yoksullaşma, göreceli yoksullaşma ve mutlak yoksullaşma ve başka konular çok sık başvurulan tartışma konularıdır. İzlenim ile gözlemleme sevilen diyalog konuları arasındadır.

7- Eğlence işlevi – Medya ortamının bir diğer işlevidir. İnsanları eğlendirme,  rahatlatma, dinlendirme görsel ve sesli yayın zamanının neredeyse üçte ikisini kaplar. Eğlendirirken bilgilendirme sevilen yayınların başında gelir.  Bunların içeriğinde konser, spor, eğlence, magazin programları olabileceği gibi radyolarda da şiir, yarışmaları, masal ve fıkra dinletileri, gezi notları  vb. yayınlar olabilir.

8- Bütünleştirme işlevi – Kitle iletişim araçlarının bütünleştirme işlevi, toplumsallaştırma, eğitim, kültürel gelişim ile doğru orantılıdır. Bu yönüyle, birey ve toplumdaki grupların birbirlerini tanımalarına, kültürel farklılıkları azaltarak çatışmaları önlemeye çalışır.

Yani kısaca Medya kültürden siyasete, ekonomiden aileye, akraba ilişkilerinden evliliğe kadar, toplumdaki tüm bireylerine etki etmeyi hedeflerken bu işin yol ve biçimlerini de bulmuştur.

Günümüz medya ortamında yazan okurlar, sunucuyu arayan dinleyiciler, yayına katılan seyirciler çoğalıyor.  Resmi gazeteler kadar tıklanan birey veya dernek gazeteleri var. Örneğin bizim “bghaber. org” sitemizin 40 bin izleyicisi, tek tek yorumlarımızın ise ortalama 25 bin okuru var. Bulgaristan Türklerinin Sesi gazetemizi 10 bin olarak hem Türkiye’de hem de Bulgaristan’da bedava dağıtıyoruz. Bizim toplumumuz 2 dili olduğundan yayınlarımızı hem ana dilimiz olan Türkçe hem de vatan dilimiz olan Bulgar dilinde yayınlamaya da önem veriyoruz. Eski bir yöntem olan gazetelerdeki en önemli yazıların öğretmenler veya hocalar tarafından sesli okunması yöntemi bizde son zamanda kendiliğinde yeniden yerleşmeye başlıyor.

Dolayısıyla Medya toplumun şekillenmesinde, toplumdaki ortak düşünce ve duyguların meydana getirilmesi ve toplumsal bütünlüğün sağlanmasında, pekiştirilmesinde büyük bir rol oynuyor. Kitle iletişim araçlarının motorunu ise Basın Mensupları yani siz gazetecilersiniz.

Bir haberin veriliş şekli, bir yazının içeriği, köşe yazısının sunuş biçimi bugünde keskin bıçaktır. Yazılı yayınların toplum üzerindeki etkisi son derece büyüktür. Bilgiyi tekrar tekrar okuyarak pekiştirenler hareket hazırlığı içindedir. Bu yüzden Medya Mensuplarının toplum üzerindeki etkileri olumlu olabileceği gibi, olumsuz da olabilir.

Medya yalnız kişileri, grupları hareketlendirebilen bir güç olmakla kalmayıp, kitle tabanını da harekete geçirebilen bir motordur.

Dünyada en büyük güç ikna gücüdür.

Dünyada İkna edebilen, galip olandır.

Türk Dünyasının değerli Basın Yayın Mensuplarının katılmakta olduğu bu toplantıyı da geleceğin Türk dünyasının şekillenmesinde atılan birçok adımlardan biri olarak düşünmekteyiz.

Bu toplantılar ortak fikirlerimizi ortaya çıkaracak, Türk Dünyasında ortak düşünce ve duygular geliştirecek, kaçınılmaz olarak ortak kültür ve Tarih anlayışı oluşturacak, dil birliğimizin de ana yolunu açacaktır.

Bu da Türk Dünyasında işbirliğinin boy atmasına, güç verirken, adım adım olsa da Türk Dünyasının bütünleşmesini mutlaka sağlayacaktır. Biz aynı steplerin, aynı ovaların, aynı dağların evlatlarıyız.

Birbirimizle her yönlü etkileşimden kıvanç duyan insanlarız. Tarihe örülmüş ortak köklerimiz, gökleri delen gövdemiz ve dünyayı gölgeleyen dallarımız var. Bizim birlik ve beraberliğimiz yeni uygarlığın olmazsa olmazı oldu. Ne mutlu “Türküm Deyene!” Konumuz “birimizin olan sorunu hepimizin sorunu haline getirmektir?”

Bu 21. yüzyılın davasıdır, davamızdır. Biz, bölgemizden hiçbir haberin öteki ajanslar tarafından bizden teyit almadan yayınlanamaz duruma yükselmeliyiz. Hedefimiz bu olmalıdır!

Bir örnek ile medyanın tesirini vurgulamaya çalışacağım.

Türkiye’de bir gazetede şunlar yazıyordu.

Kırgızistan 6,3 ile sallandı, ülkenin güneyinde olan depremde 72 kişi hayatını kaybederken en az 100 kişi yaralandı. Arama kurtarma çalışmaları sürüyor.

Değerli arkadaşlar, bu başlık böyle olacağı yerde “KARDEŞ KIRGIZİSTAN 6.3 İLE SALLANDI”  ülkenin güneyinde olan depremde 72 kişi hayatını kaybederken en az 100 kişi yaralandı. Arama kurtarma çalışmaları sürüyor. Depremde hayatını kaybeden kardeşlerimize Allahtan Rahmet yaralılara acil şifalar diliyoruz. Şeklinde gazeteye başlık atılsaydı bütün okuyucular Kırgızistan’ın kardeş bir ülke olduğu konusu sürekli işlenerek bu kardeşlik canlı tutulacaktır.

Bu küçük örnekten de anlaşılacağı gibi Basın Yayın Mensupları yazılarında, yorumlarında makalelerinde Türk Dünyasını ilgilendiren konularında kalemleriyle kardeşlik ve işbirliği duygularını güçlendirmek için fevkalade imkânlarına sahip olduklarını görmekteyiz.

Ümit ederiz ki, Türk Dünyasının Basın Yayın Mensupları bütün çalışmalarını bu düşünce çerçevesinde yapacaklar ve Türk Dünyası Birliğinin Akıncılar sıfatını kazanacaklardır.

Bundan dolayı burada bulunan tüm Türk Dünyası Basın Yayın Mensuplarının çok ağır bir yük omuzlamaları gerekmektedir. Dünyanın Yörüngesini değiştirecek adımların atılması için büyük fedakârlıklarda da bulunmak gerektiğini unutmamamız gerekir.

Biz burada bulunan bu arkadaşlarımızın bu fedakârlıklara katlanacaklarına tüm kalbimizle inanıyoruz.

Burada coğrafi olarak Balkanlarla ilgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum bunu diğer bölgelere de yayabiliriz:

Öncelikle Türk Dünyasının Basın Yayın Mensuplarının bir Basın Yayın Enformasyon Merkezi, veya internet sitesi ile başlayarak Türk Dünyasını ilgilendiren konuları Türk Dünyasının her yerinde aynı anda ve aynı konuyu vurgulayarak işlemeleri, haber akışını sürekli kılmaları gerekmektedir. Tabi ki bunlar kısa sürede gerçekleşebilecek şeyler değildir. Ancak çalışmaların bir merkezden veya ara verilmeksizin sürdürülmesi başarıyı da getirecektir.

Balkanlardaki duruma göz attığımızda karşımıza çıkan manzara hiç de iç açıcı değildir.

Batı Trakya’daki Türk-Müslüman toplumu yanı başındaki Bulgaristan Türklerinin durumu konusunda yeterli bilgiye sahip değilken Bulgaristan Türkleri de Makedonya veya Batı Trakya’da yaşayan Türkler ile Balkan ülkelerindeki Türk toplulukları konusunda yeterli bilgiye sahip değildirler.

Batı Trakya’da meydana gelen bir olay bütün Balkanlardaki Türk toplulukları arasında gerekli yankıyı uyandırmalı, aynı şekilde Bulgaristan Türlerini etkileyen bir olayın diğer bütün Balkan ülkelerindeki Türk-Müslüman toplulukları tarafından sahiplenmesi gerekmektedir.

Bu da bilgi ile ortak duygu ve düşüncelerin gelişmesiyle olacaktır. Bu konuda ise en büyük görev medyaya dolayısıyla Basın Yayın çalışanlarına düşmektedir.

Balkan ülkelerinden Yunanistan, Bulgaristan ve Romanya AB üyesi ülkelerdir. Bu ülkelerdeki basın aracılığıyla sesimizi tüm Avrupa’ya yaymamız, haklarımızı savunmamız da mümkündür.

Balkan ülkelerinde yaşayan Türk ve Müslüman topluluklarda kendi aralarında bir Balkan Basın yayın ve enformasyon merkezi kurmalıdırlar. Böylece Balkan ülkelerinde yaşayan Türk ve Müslüman topluluklar arasındaki bilgi akışı sağlanacak ve bu toplulukları ilgilendiren konularda ortak eylemler yapılabilecektir.

Biz Makedonya Türklerini veya Batı Trakya Türklerini ilgilendiren bir konuda Bulgaristan Türklerinin Bulgaristan’da gerçekleştirdiği bir eyleme şahit olmadık, tabi sözümüz tüm Balkanlar içinde geçerlidir.

Balkanlardaki Türk ve Müslüman topluluklarının bilinçlendirilmesi, bilgi akışının sürekli olması konuları üzerinde önemle durulmalıdır.

Balkan basın yayın bilgi merkezi için en uygun yer olarak ise İstanbul veya Sofya düşünülebilir. Sofya’nın AB üyesi olması ve Balkanlardaki en fazla Türk nüfusuna sahip bir ülkenin başkenti olması AB nezdindede söz sahibi olmamıza büyük katkı sağlayacağına inanmakla birlikte İstanbul’un Türk Dünyasının Merkezinde bulunması ve kolay ulaşım imkânlarına sahip olması bu şehri de düşünmemizi sağlamaktadır. Yer tespiti için de ayrıca bir çalışma yapıla bilinir.

Balkanlarda Türkçe yayınlar son derece kısıtlıdır. Türkçe televizyon yayınları ise yok denecek kadar azdır. Buna mukabil Türkçenin ortadan kaldırılması veya unutturulması için geniş çaplı çalışmalar bulunmaktadır. Türkiye’nin TRT AVAZ gibi bölge TV leri yaygınlaştırılmalıdır. Yani bir BALKAN TV yayına geçilmeli. Burada ortak Türk kültürü vurgulanmalıdır.

Bu nedenle Balkanlarda Türkçe yayın yapan yayın evleri ve özelikle Türk kitap evlerinin açılması şart olduğunu düşünüyoruz. Bunu gerçekleştirmek insanın tek başına becerebileceği bir şey değildir. Bu nedenle bu gibi girişimler Türk Devletleri taraflarından desteklenmelidir.

Nasıl ki dünyanın pek çok yerinde Türkiye de dâhil Amerikan, Fransız veya Holanda kültür merkezleri gibi merkezler oluşturmuşlar ise, Türk Devletleri de buna benzer Türk Merkezlerini özellikle de Balkanlarda geniş çaplı bir çalışmaya niye başlatmasınlar. Bunu Bağımsız Türk Cumhuriyetlerinden de beklemekteyiz.

Kısa bir örnek vermek isterim;

Biz Bulgaristan Türkleri, 1878’de Osmanlı’dan koparılınca devletsiz kaldık, yeni iktidarlar 1945’lere kadar eski irfan ocaklarımızı tamamen söndürdü. Lise ve yüksekokulları hayallerimizden bile silindiğinde, köy okullarında öğretmenlik yapacak kadromuz bile kalmadığında,  karanlığın bu denli zifiri olduğu bir dönemde, ruhumuzda Azerbaycan nuru yandı. Bakü’den gelen BİLGE hocaların, doçent ve profesörlerin öncülüğünde ve yardımıyla Kırcaali, Razgrad, Şumen, Ruse ve Sofya’da pedagoji okulları açıldı. Sofya Üniversitesinde 4 fakülte Türkçe tedrisata başladı. Bulgaristan birden bire aydınlandı.

Eğer bugün Bulgaristan Türkleri edebiyatından, modern çizgileri olan özgün bir etnik kültürümüzden, Türk kimliğimizin var oluşundan söz edebiliyorsak, bugün çok ÇOK BÜYÜK ölçüde 1950’lerde ülkemizde Türklük çırası yakan Azerbaycanlı aydınlara borçluyuz.

Kendilerine bugün de teşekkür ederiz.

Birbirini tanımayan insanlar birbirine faydalı olamaz.

Biz, soydaşlar son 26 yılda Türkiye’yi tanıdık, dünyamız değişti. Daha büyük Türk olduk. Bulgaristan’a Türklük taşıyanlardan birileri olduk – gazetelerimiz, elektronik yayınlarımız, kitaplarımız halkın sıcaklığını kazandı. İyi ve kötü günde birlikteyiz, birlikte bayram ediyor, birlikte hayal ediyoruz.

Ortak davamızda sanki eksikliklerimiz var. Bulgaristan’da artık Azerbaycan filmi oynatılmıyor. Kardeş Azerbaycan yazarlarının raflardaki yerleri boş…

Masallarınızı, öykülerinizi dinlemek istiyor çocuklarımız….

Neden bu gün Kazakistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Özbekistan veya KKTC olmasın?

Tarihi aydınlatan büyük halkların yeni ödevi, yılların yükünü taşımakta zorlanan eski kıta Avrupa şimdi de yeni ışık bekliyor. Beklenen petrol ve doğal gaz ışı ile birlikte manevi nurdur.

Bu ödev artık ortak ödevlerimizden biri oldu. Ayrı ayrı yanan ama birleşince yanmayan Hidrojen ve Oksijen’ı parçalayıp yeni enerji kaynakları arayanlara selam olsun, en büyük ateş insanların gönlündeki dostluk ve kardeşlik ateşidir. Ve bu ateşi yaşatan bizleriz.

Yirminci Yüzyılda Amerika’da en fazla basılan ve okunan eser Mevlana Celalettin Rumi’nin MESNEVİSİ olduysa, 21. Yüzyılda Avrupa’da en büyük baskı sayısında çıkan ve en fazla satan eser neden Nizami, Fuzuli, Nevai, Ahmet YASEVİ, Kaşgarlı MAHMUT, Y.AKÇURA, İbni SİNA, Mahdumkulu ve ya diğer Türk Dünyasının aydınlıkçılarımız olmasın.

Onların incileri kalem ucundan deri sırtına döküleli 1000 (bin)  yıl oldu ama ışığın eskisi ve yenisi olmaz. Dünyada Türklerin çırası güneş ışığından bir parçadır.

Yeni dönemde Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri’nin Avrupa kapısı Bulgaristan olabilir.

Böyle bir ihtiyaç kapısı artık kapımızı çaldı.

Değerli Basın Yayın Mensupları, kardeşlerim bu toplantının Türk Birliğinin oluşmasında önemli rol oynamasını arzu ederek çalışmalarınızda ve basın hayatınızda üstün başarılar diliyor, Yalova’ya kadar geldiğiniz ve kısa konuşmamı dinlediğiniz için teşekkür eder ve saygılar sunarım.

Sağ olunuz! Var Olunuz! Allaha Emanet Olunuz.

BULTÜRK GAZETESİ

Rafet ULUTÜRK

 

 

x

 

 

 

 

Reklamlar