Musa VATANSEVER
10 Kasım 1989, Bulgaristan’ın yakın tarihinin dönüm noktalarından birisi olarak kaydedildi. Bu tarih, Bulgar Komünist Partisi (BKP) Merkez Komitesi’nin düzenlediği bir plenumu sırasında, uzun yıllar boyunca ülkenin kaderini şekillendiren Todor Jivkov’un görevden alınması ve yerine Petar Mladenov’un getirilmesiyle tarihe geçti. Jivkov’un 35 yıl süren iktidarının sona erdiği bu gün, sadece Bulgaristan için değil, tüm Doğu Bloku ülkeleri için de önemli bir sembol haline geldi.
Jivkov’un Düşüşü
Jivkov’un görevden alınışı, Batı ve Doğu’da büyük bir yankı uyandırdı. Sovyetler Birliği’nin lideri Mikhail Gorbaçov’un “Glasnost” (Açıklık) ve “Perestroika” (Yapısal Reformlar) politikalarının etkisiyle Doğu Avrupa’da değişim rüzgarları esmeye başlamıştı. Bulgaristan, diğer Doğu Avrupa ülkeleri gibi, bu rüzgardan nasibini alıyordu. Jivkov’un Sovyetler Birliği’ne sadakati, dönemin uluslararası siyasi atmosferinde giderek daha fazla eleştiriliyordu. Jivkov’un uzun yıllar süren iktidarı, ekonomik ve politik sıkıntıların derinleşmesine yol açmıştı. Bu sıkıntılar, toplumun büyük bir kesimi tarafından hissedilirken, partinin içinde de hoşnutsuzluk yaratıyordu.
Jivkov’un görevden alınması, sadece bir kişisel düşüş değildi. Onu düşüren Türk halkının mayıs ayaklanması ile başlamıştı. Bu değişim, Bulgaristan’ın içindeki derin yapısal sorunların ve uluslararası baskıların bir sonucu olarak kabul ediliyordu. Hatta Batılı gözlemciler, Jivkov’un görevden alınmasının, onun kendi isteğiyle gerçekleşmiş olabileceği görüşünü dile getirdiler. Jivkov’un, eski Doğu Bloku liderlerinden Erich Honecker ve Janos Kadar gibi kaderleriyle karşılaşmak yerine, daha onurlu bir şekilde emekli olmayı tercih etmiş olabileceği ileri sürüldü.
Petar Mladenov’un Yükselişi
Petır Mladenov, Bulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesi’nin yeni Genel Sekreteri olarak atandı. Mladenov, dışişleri bakanı olarak uzun yıllar görev yapmış, reformlara daha yakın bir figür olarak tanınıyordu. Ancak, birçok gözlemci, Mladenov’un göreve gelmesinin, gerçek bir değişim için yeterli olup olmayacağı konusunda şüpheciydi. Bazı Batılı basın organları, Mladenov’un, Gorbaçov’un reformist çizgisini takip edeceği yönünde iyimser tahminlerde bulunsa da, onun sadece geçici bir çözüm olabileceği de belirtiliyordu.
Mladenov, görevine başlarken yaptığı açıklamada, Bulgaristan’ın sosyalist yönelimini koruyacaklarını ancak “çok sesliliği” ve “aktif diyalog”u savunarak reform yapacaklarını vurguladı. Bu açıklamalar, bazı çevrelerde umut yaratsa da, diğerleri için sadece sembolik bir değişimden ibaret olduğu görüşünü güçlendirdi. Mladenov’un en büyük zorluklarından biri, ülkedeki eski komünist kadroların hâlâ büyük bir ağırlığa sahip olmasıydı. Eski kadrolarla birlikte çalışarak, sistemin reforme edilmesi gerektiği aşikâr olsa da, bu geçişin ne kadar hızlı ve köklü olacağı bilinmiyordu.
Uluslararası Tepkiler
Dünya basını, Jivkov’un düşüşünü geniş bir şekilde ele aldı. “Le Monde”, “The Guardian” ve “Financial Times” gibi prestijli gazeteler, Bulgaristan’daki bu değişimin, Doğu Avrupa’daki diğer ülkelerdeki değişim süreçleriyle paralel olduğunu belirttiler. Bulgaristan’ın, Macaristan, Polonya ve Doğu Almanya gibi ülkelerden daha geç bir dönüşüm yaşadığı, ancak bu değişimin kaçınılmaz olduğu vurgulandı.
Tüm bu gelişmelerin ortasında, Bulgar halkı da Jivkov’un devrilmesini büyük bir coşku ile karşıladı. Sofya’daki Güney Park’ta toplanan insan kalabalığı, haberi duyduktan sonra coşkuyla kutlamalar yaparak, bu tarihi anı kutladılar. Jivkov’un yerine geçen Mladenov’a dair iyimser değerlendirmeler olsa da, halkın büyük bir kısmı, geriye dönüp bakıldığında, bu değişimin pek çok açından henüz başlangıç seviyesinde olduğunu kabul ediyordu.
Yeni Bir Dönemin Başlangıcı
Bulgaristan, 10 Kasım 1989 itibariyle, hem iç politikada hem de uluslararası alanda büyük bir değişim sürecine girdi. Ancak bu değişim, tam anlamıyla bir devrimden çok, bir geçiş dönemi olarak şekillendi. Jivkov’un görevden alınması, sadece bir bireyin siyasi hayatını sonlandırmakla kalmadı, aynı zamanda Bulgaristan’ın eski komünist rejimden yeni bir döneme geçişinin simgesi oldu. Gerçek bir reform ve demokratikleşme süreci, Mladenov’un liderliğinde başlasa da, bu sürecin sancılı olacağı kesindi.
Bulgaristan’ın tarihindeki bu kritik dönüm noktası, sadece ülkenin geleceğini değil, tüm bölgenin geleceğini de şekillendirecek adımların atılmasına olanak tanıdı. Sonuçta, 10 Kasım 1989, Bulgaristan için bir dönemin sonu, ama aynı zamanda yeni bir dönemin başlangıcıydı.
Musa VATANSEVER
BULTÜRK İSTANBUL