Rafet ULUTÜRK
Son haftaya girdik 10 Ağustos PAZAR GÜNÜ sandık başındayız. Haftalardan beri Türkiye halkının Recep Tayyip Erdoğan için uyanan dip dalgasının yükselişini seyretmek ne kadar güzeldi. Büyük işlerin ancak Büyük LİDERLE yapılabileceğine inananlar İstanbul meydanlarını tıka basa doldurdu.
Dünyayı dönüştüren dev gücün halkın bilinçli birliği olduğunu gördük. 12 yıldan beri beraberiz. Adına mutlu gelecek dediğimiz irade ve özlemin seçim sandığında doğduğuna inandık.
Büyük Türkiye Çınarı zümrüt yeşil yeni bir bahara, tüm sofraları dolduracak yeni bir berekete açılıyor. Türk halkı rahmet yolundadır. Geçmişimizle, köklerimizle artık birleşme zamanı gelmiştir.
Ay yıldızlı bayrağımızla birlikte Türk-İslam dünyasının barış ve beraberlik bayrakları dalgalanıyor. Bizim ise yüreklerimiz coşuyor. Doğan mutluluğu birlikte sezinliyoruz.
Yirmi birinci yüzyılda Türklük yeniden yücelmeyle başladı.
10 Ağustos başkanlık seçimiyle kardeşlik hilali yeniden parlayacak. Tarihe tutunanlar zaferi birlikte kutlayacak. Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne Başkan olması bizim için neden bu kadar önemlidir?
Şahsen ben, Bulgaristanlı bir soydaş olarak, 25 yıldan beri çöktükçe kokuşan önceki vatanımda Tayyip Erdoğan’ın Türkiye Cumhuriyeti Başkanı seçilmesiyle ruhsal değişim yaşayacağına, yok olma yolundan dönüp, yenilenme ve kalkınma yoluna gireceğine Muasır medeniyetlerin (yani Akıl ve Bilimin) üzerine çıkacağına inanıyorum.
Bir Türkiyeli olarak değerlendirdiğimde, Osmanlı tarih olduğunda Anadolu ilgisiz kaldı. Tüm kardeşlerini kaybeden Türk halkı öksüz kaldı. En büyük imparatorluğumuzun ana köklerini besleyen Anadolu insanı bu büyük çınarın derin tarihinin içinde kendisinin uyanabilmesi için zamana ihtiyaç duydu. Zamanın Türklüğü ve İslam’ı Anadolu’ya ve üç kıtaya uzanan bu diyara devasa bir güç olarak ikinci kez çağırışı, yirmi birinci yüzyıla rastladı. Büyük diriliş 12 yıl önce, Adalet ve Kalkınma Partisi ruhuyla Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde başladı.
Bu anlamda 10 Ağustos 2014’ün tarih değiştiren yeni görevi ise şudur:
Sultanlığı olumsuzlarken Cumhuriyeti hayata çağıran ruh yorgun düştü.
Türkiye halkı öz iradesiyle Başkanlığa yükseliyor.
Türkiye halkının direk seçimle Başkanlık düzenine yönelmesi Balkanlar, Kafkaslar, Türkistan, Arap yarımadası ve Avrupa tarihinde benzeri olmayan bir derin yenileşmedir. Dünya demokrasisine büyük bir katkı olacaktır. Osmanlı’dan ayrılan 44 devletin hiç birinde, Balkan devletlerinde halkın direk oylamayla seçtiği bir Başkan yok. Türkiye Başkanlık sistemi Cumhuriyeti vesayet illetinden kurtaracak, çoğulcu demokrasiye, halkların kardeşliğine güç kazandıracaktır.
Demokrasinin, adaletin ve özgürlüklerin gelişerek yenileşmesine yeni teminat Başkan Erdoğan olacaktır. Gündemde olan çözüm süreci, özgürlükçü yeni Anayasa, refah düzeyi yükselen yaşamı hayata çağıran ve başarıları gerçekleştirecek olan ancak Başkan Erdoğan olabilir.
Biz Rumeli göçmenleri, derneklerimiz ve federasyonlarımız, bizim adımıza söz alıp konuşan, sözde bizi temsil eden bazı yetkililer, Türkiye Cumhuriyeti Başkanlık Sisteminin Kemalizm’i, neo-Kemalizm’i, Atatürkçülüğü sileceği korkusu yayarak, kapıdaki büyük yeniliği, Başkanlığı ters yüz gösterip, soydaşlarımızı ürkütüyorlar.
Kendilerine sorumuz şudur: Kim kimi değiştirecek?
TARİH BİZİ Mİ? BİZ TARİHİ Mİ? Örneklemeleriniz kafa bulandırıyor. Osmanlı’da uyanış, olumsuzlaşma Manastır’da, Selanik’te vb. başlamıştı. İnkâr eden yoktur. Ne var ki, Sakarya’da, Anafartalar’da, Çanakkale’de Trakya kökenli Mehmetçiğin, Erzurum kökenli Mehmetçiğin ya da Urfalı, Diyarbakırlı Mehmetçikler veya Türkiye dışından Balkanlar, Kafkaslar, Türkistan ve diğer bölgelerden gelip bu topraklar için şehit düşenler mi daha fazla kan döktüğü, yiğitlik gösterdiği, can feda ettiği henüz daha ölçülemedi. Ölçülemez, çünkü adına vatan denen toprak, emdiği kanı geri vermiyor. “Beni hepinize vatan eden her birinizin kanıdır” diyor. Göklerde kartallarla uçan kahramanlık “ay yıldızlı hilal size yeter, ben bedel istemiyorum!” diyor.
Can feda edenler cennetten dönmek istemiyorlar.
Anavatan bildiğimiz toprağın taşını kumundan ayırmak bize düşmez. Biz Rumeli ve Anadolu’da, ötede ve beride, Tanrı dağlarından çıktığımız günden beri Doğuda ve Batıda hep birdik ve bir olmalıyız. Amaç, beraber kazandığımız egemenliği, istiklali, bağımsızlığı daha ileri taşıyarak yükseklerde yaşatmaktır. Osmanlı’nın çöküşünde emperyalizmin hepimizi parçalayıp, birbirimize düşman ederek elimize teskere bile vermeden Orta Asya bozkırlarına kovmak istediğini unuttunuz mu? O zamanlar, Kuşçubaşı Eşref, Namık Kemal, Mustafa Kemal ve daha niceleri hapiste yatmayı, bin bir çileye katlanmayı, olmayanı var edip istiklal bayrağını dalgalandırmayı göze alırken, biz şimdi Başkanlığın beraberliğimizin simgesi olduğuna neden inanamıyoruz, neden körleştik?
Oyumuzu Erdoğan’a verip parlamenter sistemden başkanlık sistemine geçmemiz gerektiğini neden göremiyoruz? Dedelerimizin bizden daha zeki, daha öngörülü ve daha bilge olmasına yenik düşmek hangimize yakışır! Daha doğrusu yirmi birinci yüz yılda bize yakışır mı?
Rumelili, Trakyalı soydaşlar olarak, hepimizin Recep Tayyip Erdoğan’ı savunduğu yeni stratejilerin, modern Atatürkçülüğü, çağdaş Cumhuriyet rejimini atalarımızın ruhu ve torunlarımızın geleceği adına desteklemek zorundayız. Oylarımızı verirken torunlarımız için verdiğinizi unutmayalım.
Atatürk Başkanlığında da kimse yeniyi görmek, değişmek, öncü olmak istemiyordu. Eski plana hamallık etmek yeniyi savunmaktan daha kolaydır. Kendi halinden memnun olanlar, daha iyi ve üstün olanı zor kabul eder. Yeniye kuşkuyla bakmak bizlerde adettendir. Doğuştan az buçuk muhafazakâr, biraz da tutucuyuz. Zamanını beklesin demek kolaydır. Fakat Başkanlık sisteminin beklemeye vakti artık yoktur. Kapıdadır ve oyunuzla ebelik yapmamızı bekliyor.
Güçlü bir Türkiye istiyorsak oyumuzu Tayyib Erdoğan’a vermeliyiz!
Huzurlu ve güvenli bir yarın istiyorsak oyumuzu Tayyib Erdoğan’a vermeliyiz!
Türkiye’de ve bölgede, Balkanlarda, Kafkaslarda ve Türkistan’da barış ve güvenlik istiyorsak oyumuzu Tayyip Erdoğan’a vermeliyiz!
Bulgaristan’a daha fazla Türkiye yatırımları gelmesini istiyorsak oyumuzu Tayyip Erdoğan’a vermeliyiz! Türkiye son 12 yılda Türkmenistan’a 34 milyar Dolar yatırım yaptı. Bulgaristan’a yapılan yatırımlar 2 milyar dolardır. Bu yatırımların artmasını istiyorsak, biz tüm soydaşlar hatta tüm dış Türkler oyumuzu Tayyib Erdoğan’a vermeliyiz!
Büyük Atatürk, bağımsızlık ateşinden gelen, Cumhuriyet bayrağını dalgalandıran, halkın gönlündeki büyük liderdi. Padişahlığı demokrasiye dönüştüren önderdi. Rumelilerin baş tacı ve öncüsü olduğunu kimse inkâr edemez.
Kurucuydu : Cumhuriyeti kurdu.
Yenilikçiydi : Feodal ilişkileri kapitalist toplum ilişkileriyle değiştirdi.
Adaletçiydi : Anayasamıza ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR ilkesini getirdi.
Halkçıydı : Devlet kapılarını halka açtı.
Çağdaştı : Toplumu modernleşme raylarına çekti vs. vs.
Fakat dünya durmadan değişerek ilerliyor. Artık bilgi çağındayız. Teknoloji, ilim ve bilimde atılım dalgalarını kovalarken, Atatürk’ün kurduğu ama artık hantallaşan devleti her açıdan yükseltmek ve geliştirmek zorundayız.
Hantallaşan bir sosyal yapıdan günümüzün beklentilerine uygun adımlar atmasını bekleyemeyiz. Cumhuriyetçiler Türkiye’ye ambalaj, takyap sanayileri getirdiler. Başkanlık motor ve savunma, sibernetik sanayi getirdi. Aradaki fark büyük olduğu kadar, zamanın kaçınılmaz gereğidir. Devletin malını mülkünü özelleştirerek halka mal etme, emperyalizmin baskı ve sınırlamalarını kırarak üretim güçlerine yeni ufuk açma, sivil toplum örgütleri ile devlet erkini birbirine bağlayarak demokrasi biçimlerini zenginleştirirken daha güçlü kılma, hukuk ve adalet üstüne soyut tartışmaları somuta indirip haklı olanın özgürlüğünü tanıma zamanı geldi.
Erdoğan emperyalizme uşaklığa son vermeye geliyor.
Çağ değiştirecek yeni ufuklara bizleri götüren LİDER Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Bu arada, ömrü dış ülkelerde geçmiş cumhurbaşkanı adayı E. İhsanoğlu’nun, Türkiye’yi saatte 350 km hız alan yüksek sürat trenlerimizden indirip buharlı trene bindireceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Sayın Rumeli, Trakyalı, Balkanlı, Bulgaristanlı kardeşlerim, değerli soydaşlarım biz bugünlere kadar birbirinden ayrılmayan, birbirinin sesine kulak veren bireyler, soylar ve büyük bir halk topluluğu olarak geldik. Öyle de biliniriz. Coğrafi sınırlar bizim ruhsal bütünlüğümüzü etkilemez. Osmanlının çöküp yerine Cumhuriyet kurulacağını görebilen ve bağımsızlık ve egemenlik bayrağı altında savaşan kuşakların saygıdeğer torunları bizleriz.
Pazar günü Büyük Türkiye ülküsü bizi yeniden birlik olmaya çağırıyor.
Biz Bulgaristanlı soydaşlar ve Müslümanlar oyumuzu Büyük Türkiye özlemine vereceğiz.
Geleceğimiz, Vatanımız ve Sancağımız birdir.
Oyumuzu da Erdoğan’a verip, yarın bugünden daha iyi yaşayalım.
Sandıktaki dokuzuncu büyük zaferi birlikte kutlayalım.
Türkiye değişmeden, Türkiye büyümeden Başkanlarda hiçbir şey olmaz!
Şu büyük hedefleri:
· Kanal İstanbul
· İstanbul 3. havaalanı;
· Dünya’nın 4. Büyük köprüsü̈ olan İzmit Körfez Geçişi Asma Köprüsü̈
· “Enez” ve “Tunca” Baraj dizisi;
· Üçüncü Boğaz Köprüsü;
· Boğazın altından 4 şeritli otoyol;
· Karadeniz’i Marmara’ya bağlayan yük gemisi boğazı;
· Kentsel dönüşüm projeleri vs. vs. vs.
Bunların hepsi ancak Başkan Erdoğan yönetiminde gerçekleşebilir.
Onların Bulgaristan üzerindeki etkisi son derece büyük olacak, Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliği pek önem arz etmiyor onlar kendileri kapılarını ardına kadar açacaktır.
Bizler, sayın seçmen kardeşlerim, canım soydaşlarım, şimdiye kadar hep Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) gibi geleneksel saplantılarından kurtulamayan, günümüz sorunlarına algoritmalar getiremeyenlere oy verdiniz. Lütfen bu defa bu politik partilerin ve ortaklarının yabancı bir ülkeden getirip dayatmaya çalıştıkları emekli adaya başka bir gözle bakın!
Durumu bir daha değerlendirin! Rumeli, Trakya ve Balkan insanı zeki ve gerçekçidir. Bu adam bizden değil, bu kumaş bizim topraklarda yetişmemiş, zamanı geçmiş, güveler yemiş, ilk suda dökülür. Türkiye’mizi tanımaz, Milli Marşımızı bile bilmiyor, illerin adlarını şaşırıyor.
Ne kadar muhterem olursa olsun biz onu Cumhurbaşkanı seçemeyiz.
Bizler Anavatanımıza bu kadar büyük nankörlük edemeyiz.
Eğer onu seçersek biz Bulgaristanlıların işi zorlaşır, gerginlikler her gün artar, başımız beladan kalkmaz. Bugün Rumeli’de, Trakya’da, Balkanlarda, Bulgaristan’da bir yeni Türkiye esintisi soluyorsak, unutmayalım, bunu Recep Tayyip Erdoğan’a borçluyuz. Arzuladığımız günler, huzur, rahatlık, güzel yaşam, iyi komşuluklar ve hoşgörü onun girişimleriyle ve yönetimi altında bizim oralarda hayat bulmaya başladı.
Biz hepimiz huzurlu bugünlerimizi Recep Tayyip Erdoğan’ın cesaretli kararlarına ve politikalarına borçluyuz. Hak her zaman hak edenin yanındadır.
Bu bakıma 10 Ağustos 2014 Pazar Gün hepimiz için VEFA günüdür.
Biz vefalı bir topluluk olduğumuzu sandıkta gösterelim.
Seçim zaferinizi şimdiden kutluyorum!